Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/783 E. 2018/99 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/783 Esas
KARAR NO : 2018/99

DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ : 19/08/2009-25/07/2011
KARAR TARİHİ : 08/02/2018

İstanbul Anadolu —- Asliyi Hukuk Mahkemesinin 26/04/2016 karar tarihli — Esas- — karar sayılı dosyası göjrevsizlik kararı verilerek, mahkememize gelmekle yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin sözleşme gereği teslim etmesi gereken —- mevkii, —ada —parsel üzerinde—blokta — daire, — ada — parsel üzerine — blokta 32 olmak üzere toplam 104 daire inşaatının yapıldığını, sözleşmede belirtilen %60 oranına uygun olarak kendi ortaklarına 62 daireyi teslim edip tasarruflarına bırakan davalı kooperatif, müvekkiline teslimi gereken 42 daireden 6 tanesini henüz teslim etmediğini, üçüncü kişilerin kullanımına terk edildiğini, ve dahili davalıların kullanımında bulunan C blok 1-2-3-4 ve D blok 3 ve 12 numaralı dairelere müdahalenin menine ve müvekkiline teslimine, sözleşme gereği teslimi gereken davada talepte bulundukları 31/07/2008 tarihleri arasındaki tanzim haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 50.400,00 TL yoksun kalınan kira bedelinin davalı kooperatiften yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı Kooperatif vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde; sözleşmenin yükleniciye ilave kata müracaat etme yükümlülüğü getirdiğini, arsa sahibinin fazladan bir kat yapılmasına ısrar ettiğini, bunun sorunlara neden olduğunu, arsa sahibinin edimini yerine getirmediğini, zira sözleşmeye göre sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisnde %15 , kaba inşaat bitiminde %25 şeklinde kooperatife pay verilmesi öngörülmesine rağmen u ana kadar hiçbir pay devri yapılmadığını, iki parselde sözleşmenin öngördüğü gibi 104 daireden oluşan 7 blok inşa ettiğini, 62 dairenin kooperatif tarafından üyelere teslim edildiğini, ara sahiplerinin kendilerine kalacak 42 daireden 36’sını önkoşul öne sürmeden kabul ve teslim aldıklarını, 6 adet dairenin kendilerine ait olduğunu iddia ettiklerini, oysa inşaatın yapıldığı sırada gerek kooperatif yönetimi ile gerekse 12/01/1996 tarihli 6 numaralı karar ile inşaatın yapımını üstlenen —- san. Ve Tic.Şti nin teklifi kabul edilerek işin adı geçen şirket tarafından üstlenilmesini müteakip, arsa sahibi ile üstlenen şirket yetkililerinin kendi aralarında yaptıkları mutabakat sonucu, arsa sahibi inşaatın mevcut imar durumuna uygun olarak yapılması halinde alması gereken ve %40 a tekabül eden daire adedinden fazla almak, kalan fazla dairelerin müteahhit masrafı olarak —-Ltd.Şti ne bırakılmasına karar verildiğini, bloklardan 6 tanesi her katta 4 daire olacak şekilde 4 katlı, kalan blok ise her katta 2 daire olacak şekilde 4 katlı inşaa edildiğini, kooperatife kalan 62 bağımsız bölümü 62 üyeye teslim ettiklerini, kalan 6 dairemnin ise inşaatı üstlenen ……inşaat ile arsa sahibi arasındaki anlaşma doğrultusunda yüklenici firmanın tasarrufuna bırakıldığını, bu firma tarafında da dahili davalılara satıldığını, yıllarca önce arsa sahibi ile inşaatı üstlenen —– inşaat ve dönemin kooperatif yöneticileri arasındaki anlaşmanın olumsuz sonuçlarının üyelere yansıtılmasının hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına uygun düşmediğini, arsa sahibinin inşaatın her aşamasında inşaatı takip ettiğini, fazla kat yapılmasına rıza gösterdiğini, böylece normalde kendisine verilmesi gereken bağımsız bölümünden daha fazlasına sahip olduklarını, 6 dairenin de 3.kişilere satışı için dönemin yöneticileri ile sözlü olarak anlaştıklarını, müdahalenin menni talep edilen dahili davalı 6 kişinin tasarrufunda bulunan daireleri kooperatif üyesi olmadığını, bu dairelerin mülkiyetinin davacıya ait olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Müdahiller …, …. ve … vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde; bu şahısların kooperatif üyesi olduklarını, üçüncü şahıs konumunda olmadıklarını, kaçak kat yapıldığı için iskan alınmadığını ve tasfiyenin yapılmadığını, davacı tarafın kooperatif ile işbirliği içinde binaların üst kısmında yaptırdığı 24 adet kaçak daire nedeniyle davacı tarafın haklı olmayacağına, davacının hakkının üst kattaki daireler bakımından söz konusu olabileceğini savunarak davanın reddini savunmuş, ayrıca kooperatif üyeliklerinin tespitini talep etmiş oldukları görülmüştür.
Asli Müdahale talebinde bulunan … vekilinin mahkememize vermiş olduğu dilekçede; davada menfaatlerinin bulunduğundan davayı davalıların yanında asli müdahil olarak katılma talebinin kabulü ile davaya dahil edilmelerini, davanın öncelikle görevsizlik nedeni ile görevli Kadıköy Asliye Ticaret mahkemelerine gönderilmesini, bu talebin yerinde görülmemesi taktirinde davanın zamanaşımından reddini, aksi halde davacının haksız ve kötü niyetli olması dürüstlük kaidesine aykırı davranması, müvekkilinin ise iyi niyetli malik ve haklı zilyet olması sebebiyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
Yargıtay 23. HD’ nin 2013/5628-8149 E-K sayılı bozma ilamı doğrultusunda, İAA 7. AHM’ nin 2016/85 E sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gelen davanın, …, …, … ve …’ ün davalı kooperatif ortağı olduklarının tespiti istemlerine ilişkindir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile taraflarca ileri sürülen iddia ve savunma kapsamında düzenlenen 10.08.2017 tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle;
“…’ın ortaklığı 23/10/2002 tarihinde eski ortak —-den devraldığına dair bir belge mevcuttur. Ancak —- davalı kooperatifin ortağı değildir. Olmayan bir ortaklığın devri de mümkün ve geçerli değildir. İncelenen genel kurul tutanaklarında kooperatifin genel kurullarını düzenli olarak yaptıkları ve düzenli olarak aidat kararları aldıkları tesbit edilmektedir. Davacı … bu genel kurul toplantılarının hiçbirisine katılmamış ve hazirun listelerinde yer almamıştır. Diğer yandan … kendisine C Blok 2 no.lu dairenin kooperatif tarafından tahsis edildiğini iddia etmiştir. Dava konusu inşaatların bulunduğu arsa —-adındaki 3′ üncü bir şahsa ait olup, —- ile kooperatif arasında Kadıköy —- Noterliğinden düzenlenmiş 04/09/1995 tarihli — yev. no.lu satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi mevcut olup, yapılacak inşaatlarda % 60 kooperatifin % 40 arsa sahibinin olacağı şeklinde anlaşmıştır. Taraflar arasında yapılan sulh ve ek sözleşmelerde hangi dairelerin kooperatife ait olacağı belirlenmiştir. Dava konusu olan C Blok 2 no.lu daire kooperatife ait olmayıp arsa sahibine bırakılan daireler arasındadır.
Davacı … Tuzla — Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasında hakkında yapılan 1.400 TL.lik takibe, İtiraz dilekçesinde takip dayanağı olarak gösterilen 25/05/2003 tarihli genel kurulun geçersiz bir genel kurul olduğunu iddia etmişse de bu genel kurula katılmadığı gibi genel kurulun iptali ile ilgili bir davada açmamıştır. Bunun dışında bütün parasını peşin yatırdığını ve daireyi aldığını yani peşin paralı ortak olduğunu iddia ve beyan etmiştir. Oysa kooperatiflerde peşin paralı ortaklık ancak bir genel kurul kararı ile mümkün olan arızi bir ortaklıktır. İncelenen genel kurullarda davacının bu usulle sabit fiyat ortaklığına alındığına dair hiçbir kayıt yoktur. Kooperatifin sadece 18/01/1996 tarihinde yapılan genel kurulunda sadece 1996 yılı için peşin fiyatlı ortak kayıt etme yetkisi verilmiştir. Dolayısı ile davacının sabit fiyatlı ortaklık iddiası da kanıtlanamamıştır. Dava dosyası içinde mevcut davacı tarafından kooperatife verildiği iddia edilen talep dilekçesi, taahhütname ve giriş beyannamesi örneklerinin de hepsi tarihsiz bulunmaktadır ve kooperatif kayıtları ile örtüşmemiştir. Davacının hak iddia etmiş olduğu C Blok 3 no.lu dairede yukarıda bahsedilen sulh sözleşmesi ve ek sözleşmelerde kooperatife bırakılan daireler arasında bulunmamaktadır.
Davacı …, kendisine C Blok 4 no.lu dairenin tahsis edildiğini iddia ederek bir üye giriş beyannamesi sunmuşsa da öncelikle giriş beyannamesinde herhangi bir tarih mevcut olmayıp, daire taksimine ait sulh sözleşmesi ve ek sözleşmelerde C-4 no.lu dairenin kooperatife ait daireler arasında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu dairede arsa sahibine bırakılan daireler arasında olup herhangi bir tahsise konu olamayacaktır.
Davacı … kooperatif ortaklığını —- adlı eski ortaktan devir aldığını bildirmiştir. Kooperatiflerde ortaklığın devri için devreden kişinin kooperatif ortağı olması gerekmektedir. Devir eden —kooperatif ortağı olmadığından ortada devredilecek bir ortaklıkta yoktur ve …’iin ortaklık iddiaları geçersiz olacaktır.
Her 4 davacı da 2002-2003 yıllarından sonra yapılan (ortaklık iddiaları bu tarihlere dayanmaktadır) ve yukarıda tarihleri belirtilen hiçbir genel kurul toplantısına katılmamışlar ve genel kurulca belirlenen aidatları ödememişlerdir. Oysa davalı kooperatif düzenli olarak genel kurul yapan ve düzenli olarak aidat toplama kararı alan bir kooperatiftir (11 HD 2006/12293-2007/15098 E-K, 2006/2148-2007/5130 E-K).
Yargıtay’ın bu görüş ve kararları doğrultusunda davacıların kooperatif ortağı olarak kabul edilmeleri mümkün görülmektedir.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerler uyumlu, taraflarca ileri sürülen iddiayı ve savunmayı karşılar mahiyette düzenlenen bilirkişi raporu mahkememizce de benimsenmiş olup, davacıların, kooperatife ait herhangi bir daireyi usule uygun olarak devraldıklarının kanıtlanamamış olması, ortaklık iddia edilen tarihlerde, kooperatif genel kuruluna hiç bir davacının katılmamış ve aidat ödememiş olması hususları dikkate alınarak davacıların, davalı kooperatifin üyesi oldukları iddiasının ispatlanamamış olması sebebiyle açmış oldukları davaların ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacıların davasının ispatlanamamış olması nedeni ile ayrı ayrı REDDİNE,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde alınması gerekli 35,90 TL harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafın yatırdığı kalan harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018