Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/594 E. 2018/1334 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/594 Esas
KARAR NO : 2018/1334
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 05/05/2016
KARAR TARİHİ : 28/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, şirketin her türlü yabancı ve yerli menşeli alkol, alkollü ve alkolsüz içkiler, tütün ve tütün mamülleri, çay ve kahvenin mümessilliğini, alım ve satımını, transit ticaretini, ithalatını ve ihracatını ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri yapmak amacıyla 2002 yılında kurulduğunu, halihazırdaki faaliyetinin ithal edilen alkollü ve alkolsüz içkilerin alımı, satımı ve/veya distribütörlüğü olduğunu ve dünyaca ünlü birçok ithal alkollü ve/veya alkolsüz içkilerin ———– tek satıcısı olarak ulusal zincir ağı bulunan marketlerden ————- marketlere ve yine marka halini almış birçok restorana, otellere, barlara ve gece kulüplerine ithal alkollü ve alkolsüz içki satışı yapmakta olduğunu, satış vergilerine son yıllarda yılda iki üç kez zam getirilmesi, yayımlanan resmi tebliğ ile —— tarihinden itibaren antrepo rejimine konu edilmiş, yani antrepoya alınmış alkollü içkilerin transit satışının yasaklanması, yapılan muhtelif kanuni düzenlemeler ile hem üretici ve ithalatçılar tarafından her ay kuruma verilen aylık satış rakamları üzerinden kuruma ödenen hizmet bedeli rakamları artırıldığını, hem de daha önce hiç alınmayan ————adıyla yeni bir belge ücreti yaratıldığını, 2016 yılında —– bandrol onayı hususundaki prosedürlerindeki değişikliklerin de davacı şirketin nakit döngüsünü etkileyen önemli hususlardan birisi olduğunu, bandrol onay sürecinin bu şekilde uzatılmasının davacı şirketin gümrüğe kadar gelen ürünlerinin bandrol onayı çıkıncaya kadar gümrükte uzun müddet bekletilmesine neden olduğunu, bu bekleme sürelerinin uzamasının da davacı şirketin satışlarının ve tahsilatlarının gecikmesine ve nakit döngüsünün bozulmasına sebebiyet verdiğini, sıralanan başlıca sebeplerle ve piyasada yaşanan herkesçe bilinen ekonomik sıkıntılar ve dalgalanmalar neticesinde müvekkili şirketin nakit döngüsünde darboğaza girince borca batık duruma geldiğini, şirket yönetimince, bu mali darboğazdan çıkmak amacıyla, şirketin ekonomik durumu göz önüne alınarak değerlendirilen son dönem bilançoları, gelir tabloları ye fiili durumlar da nazara alınarak şirketin borca batık olduğunun tespit edildiğini, “bu durumun Türk Ticaret Kanunu’nun 377. maddesi gereğince yetkili ticaret mahkemesine bildirilmesi ve iflas ertelenmesi davasının ikame edilmesi” hususunun karar altına alındığını, yapılan hesaplamada borca batıklık tutarının (-) 9.390.703,53 TL olduğu tespitinin yapıldığını, dilekçe ekinde sunulan iyileştirme projesinde öncelikle hedeflenen amacın şirketin pasiflerinin sıfırlanarak aktif-pasif dengesinin sağlanması/ eşitlenmesi olduğunu, neticede aktif-pasif dengesi kurulduğunda şirketin borca batıklıktan kurtulacağını, 04.05.2016 tarihli ara (borca batıklık) bilançoları göz önüne alındığında kanunen TT.K 377 ve İ.İ.K 178-179 maddeleri çerçevesinde iflas erteleme talep ettiklerini, öncelikle müvekkili şirketin faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için iflasın ertelenmesi talebi hakkında bir karar verilinceye kadar şirket hakkında yapılan ve yapılacak olan tüm icra ve iflas takipleri, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, tedbir, satış, muhafaza işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını, yapılmış ve yapılacak tüm icra takipleri ile satışların durdurulmasını, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasını, şirket aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü muhafaza işlemlerinin durdurulmasını ve muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacı şirkete iadesi gibi konularda müvekkili davacı şirketin borca bataklığının tespitini, sunulan iyileştirme projesi çerçevesinde tensiben ihtiyati tedbir kararı verilerek şirketin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine, sonrasında kayyım tayinine, erteleme süresi içerisinde müvekkili şirket aleyhine yasal istisnalar hariç her türlü icra takibi, haciz, muhafaza ve şirketin devamını tehlikeye sokacak her türlü işlemin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ : Müdahil vekilleri vermiş oldukları müdahale dilekçeleri ile davacı şirketin iflasına karar verilmesini ve tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nin 376 ve 377’inci maddelerinde düzenlenen iflas erteleme istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, “davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama; İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsımında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nin 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nin 178(1). maddesinde belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Somut davada davacı şirket iflas erteleme talebi ile——— tarihinde başvurmuş, davacı şirket İİK’nin 179/b maddesinde belirtilen tedbirlerden 06/05/2016 tarihli karar ile yararlandırılmıştır.
Mahkememizce, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre;
a) Dava tarihinde davacı şirketin borca batık olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Mahkememizce bilirkişiler Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. ———–, İnş. Yüksek Mühendisi ——-, Gıda Mühendisi ———-, SMM Bağımsız Denetçi ———- Öğretim Üyesi Prof. Dr. ——- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporu ile davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin dava tarihi itibariyle rayiç değerlerinin ve borca batık olup olmadığının tespit edildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, dava tarihi itibariyle davacı————- rayiç değerli özvarlık değerinin ——— TL olduğu ve davacı şirketin dava tarihi itibariyle hem kaydi değerler üzerinden hem de rayiç değerler üzerinden borca batık olduğu tespit edilmiştir.
Bu bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık olduğu kanaatine varılmıştır.
b)Davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Yukarıda belirtilen 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre, yukarıdaki tespitlere ilaveten; “Şirketin faaliyetinin devamlılığı bakımından, ———- ihtiyacı ve borca batıklığın giderilmesi yönünde davacı şirket ortaklarının gelecek dört yıl için toplam 6.000.000 TL nakdi sermaye artırımı taahhüdü büyük önem kazanmış durumda olup, Yargıtay kararları ve uygulamanın yapısı dikkate alındığında borca batıklığın %65’i oranında nakdi sermaye artışı yapılmasının taahhüt edilmesinin heyetimiz tarafından olumlu karşılandığı, sermaye artışının şirketin çalışma sermayesinin kuvvetlenmesi bakırımdan itici bir güç sağlayacağı ve cari oram yükselterek projedeki hedeflerin de daha süratli elde edilmesinin önünü açacağı; ancak sermaye artırımı takviminin değiştirilmesi ve yapılacak artırıma ait ödemelerin en geç 2018 yılı sonuna kadar yerine getirilmesi gerektiği, projelendirilen sermaye artısının ilk 3.000.000 TL ‘sinin ödenmesinin daha erkene alınarak 2016 yılı sonuna kadar 1.500.000 TL, 2017 yılının ilk 6 ayı içerisinde 1.250.000 TL, 2017 yılı sonuna kadar da 1.250.000 TL olarak düzeltilmesi, geri kalan 2.000,000 TL’nin de 2018 yılı içerisinde ödenmesi gerektiği, bu hususun çalışma sermayesinin sağlamlaştırılması bakımından zorunlu olduğu, 6.000.000.-TL’lik sermaye artırımına ilişkin kararın bütün ödemeleri kapsayacak şekilde alınarak derhal ticaret siciline tescil ve———- ilan edilmesi gerektiği, bu hususlar yerine getirilmeden iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak nitelendirilemeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce ——— tarihli ara kararla davacı şirketin İİK’nin 179/b maddesindeki tedbirlerden yararlandırılmasına ve ————–denetim kayyımı olarak atanmalarına karar verilmiştir.
Davacı şirketle ilgili denetim kayyımları tarafından kayyım raporları düzenlenmiştir.
29/08/2016 tarihli ilk kayyım raporunda özetle, “Şüpheli Ticari Alacaklarının 13.936.740,38 olduğu, KIsa Vadeli Yabancı Kaynakların 39.115.731,58 TL (Mali Borçlar 33.763.173,16 TL, Ticari borçlar 2.614.976,50 TL, Diğer Borçlar 179.791,13 TL, Alınan Avanslar 7.975,65) olduğu, 04.05.2016 tarihi itibari ile 14.198.090,99 TL net satış ve 15.588.625,51 TL zarar ettiği, Bir kısım banka ve ticari borçları için borç yapılandırma çalışmaları olduğu, Süreç içerisinde daha detaylı iyileştirme projesiyle hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı mukayesesi yapılacaktır. Şirket rapor dönemi itibariyle ortalama 34 çalışanıyla faaliyetine devam ettiği görülmüştür.” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr.———-İnş. Yüksek Mühendisi ————Gıda Mühendisi ——— SMM Bağımsız Denetçi —— Öğretim Üyesi Prof. Dr. ———tarafından düzenlenen —- tarihli ek bilirkişi raporunda; “Aralık 2016 itibarıyla şirketin kayıtlı sermayesi 10 milyon TL’den 11,5 TL’ye çıkartılmış, artırılan 1,5 milyon TL’nin 1.237.500 TL’si ödenmiş olsa da, şirketin faaliyetten ve faaliyet dışı işlemlerden zarar etmesi ile rayiç değerlere göre borca batıklığının azalmak yerine 9,2’den 14.8 milyon TL’ye yükseldiği (bakınız bölüm 3.C-1), davacı şirketin toplam 19 farklı bankaya toplam 31,9 milyon TL borcunun bulunduğu, yeni ödeme planı yapılan———– ile diğer 17 bankanın da eşdeğer yapılandırmalar yapacakları varsayıldığında, ortalama 6 yıl vade ve toplam ilave %50 faiz yükü ile, iyimser rakamlarla (her yıl için %50/6 yıl, %8,33), mevcut 31,9 milyon TL borcun 47,9 milyon TL’ye yükseleceği, faiziyle birlikte yıllık yaklaşık 7,9 milyon TL (47,9/6) banka borcu ödemek zorunda kalınması sonucunun ortaya çıkacağı, Net Satış rakamları ve hedeflenen Net Kâr rakamlan yakalanamadığı sürece bu ödemelerin yapılamayacağı, 2016 yılında düşük satış ile elde edilen zararın devam edeceği varsayıldığında, borca batıklığın sürekli artması ile iyileştirme projesinde öngörülen borç ödemelerinin yapılamayacağı,
Müdahil şirketlerden ———— vekilinin talebi ile irdelenen; şirketin mali durumunun bozuk olduğu 31.12.2015 tarihi itibarıyla 3,9 milyon TL borcu olan ———- isimli firmaya yaklaşık 4 aylık bir sürede mevcut alacak rakamının tahsilatını yapmadan, teminata bağlamadan, üstelik yaklaşık 9.1 milyon TL daha teminatsız açıktan satışın yapılmasının ticaret hayatının olağan akışına, basiretli tacir olma ilkesine aykırı olduğu, Kayyım Heyetinin ——- no.lu raporunda belirttiği gibi, 12,9 milyon TL’nin %30’unun gelecek dönem giderlerine alındığı, kalan 9.1 milyon TL için de 2018 yılından başlamak üzere protokol yapıldığı, herhangi bir teminat alınmadan yapılan geri ödeme protokolünün heyetimizce de gerçekçi bulunmadığı, ticari olarak gerçekçi bulunmamış olsa da, ilgili firmaya satışın gerçek bir satış olup olmadığının değerlendirilmesinin münhasıran bu konu ile ilgili detaylı inceleme yapılmasını gerektirdiği, bunun da ancak firma kayıtları, her bir ürün bazında fiili envanter kayıtları, Miktar ve Tutar Dengeleri, maliyet hacim kâr analizleri, alt firma mutabakatları gibi detaylı bir analizle ile mümkün olabileceği,
Davacı şirketin tedbir kararı aldıktan sonraki net satış faaliyetinin iyileştirme projesinde hedeflenen rakamların çok altında kaldığı, böylelikle asıl faaliyetten de zarar edildiği, dolayısıyla fiilî gerçekleşmelerle kıyaslandığında İyileştirme Projesinin somut iyileşme tedbirleri içermediği, asıl faaliyetten zarar eden, fon yaratma kapasitesinde olmadığı anlaşılan şirketin iyileştirme projesinin somut, gerçekçi ve inandırıcı olarak mütalaa edilemediği, mevcut iyileştirme projesi ve ———-ay gerçekleşme rakamları dikkate alındığında davacı işletmenin iyileşme ümidinin var olmadığının mütalaa edildiği,
Müdahillerden ———– beyan ve itirazı çerçevesinde,————– ünvanlı şirketin rayiç durumunu gösteren hiçbir verinin kayıtlarda ve dosyada bulunmadığı,——— dışında, —— yerleşik fiıma olması sebebiyle Rayiç Değerlerinin, kayıtlarının teknik ve mali yönden inceletilerek Mali Tablolarının çıkartılmasından sonra belirlenebileceği, davacı şirketin iyileştirme projesinde öngörülen satış ve kârlılık rakamlarının çok altında bulunan ——– fiili verileri, artan borca batıklık seviyesi de dikkate alınarak, böyle bir işlemin gerekli olup olmadığının Sayın Mahkeme’ nin takdirinde bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr.——– İnş. Yüksek Mühendisi —— Gıda Mühendisi ——–, SMM Bağımsız Denetçi —– Öğretim Üyesi Prof. Dr. ——- tarafından düzenlenen —– tarihli ek bilirkişi raporunda; “Tedbir kararının alındığı Mayıs 2016 tarihli bilançoda 9.2 milyon TL olan borca batıklığın bu süreden itibaren geçen yaklaşık iki sene sonrasında azalmadığı, stabil kalmadığı, aksine 23,8 milyon TL’ye yükselmek suretiyle tutar olarak 14,6 milyon TL daha artış yaşanarak borca batıklığın %139 artış gösterdiği; şirketin sürekli zarar etme eğiliminde olduğu; ithalata bağlı ürün satışı yapan firmanın durumunun mevcut döviz kurları dikkate alındığında daha da kötüleşeceğinin şimdiden görünür hale geldiği; fon kaynak elde edemeyen, borca batıklığı giderek artan şirketin iyileştirme projesinde öngörülen öz kaynaklan artırıcı unsurlar olarak gerek sermaye artışını, gerekse dönem kârını gerçekleştiremediğinden projenin gerçekleşme değerlerinden çok uzakta bulunduğu, böylelikle banka kredi borç ödemeleri ve satıcı/personel borç ödemeleri yapılamayacağından iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaktan çıktığını, şirketin fiili satış tutarının iyileştirme projesinde öngörülen satışa nazaran %4 gibi son derece düşük seviyelerde seyrettiği,
Davacı şirketin iştiraki olan ve %99 hissesine sahip olduğu ———- şirketinin bilançosunun sadece alacak ve borçlardan oluşması, kur değerlemesi yapıldığından bahisle rayiç değer varsayımına göre 22.165.556,95 TL öz kaynaklan varmış gibi gözükse de, davacı Şirketin iyileştirme projesinde 2016-2017 ve 2018 yılında giriş olarak öngörülen planlanan sermaye artışı taahhüdünün (3 milyon TL) gerçekleşmemesi, dönem net kârı yerine aksine 4,1 milyon TL zarar gerçekleşmiş meydana gelmesi, iyileştirme projesinde KIBRIS kaynaklı bir nakdi giriş öngörülmediği; nitekim ———— davacı şirkete 2016 yılında 6,4 milyon TL, 2017 yılında da muhtemelen kur değerlemesi ile 7,8 milyon TL borcu olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı; diğer bir ifade ile, ———— olan alacakların durağan, tahsil kabiliyeti ya zor ya da imkânsız sayılabilecek nitelikte ve ticari literatürde “kalitesiz” denilen alacak olduğu, dolayısıyla, tahsil kabiliyeti olmayan bu tip alacağın şirketin varlığı olarak kabul edilip karşılığının pozitif (+) öz kaynak olarak da değerlendirilemeyeceği; bir an İçin 2017 bilançosunda yer alan 22.2 milyon TL öz kaynağın %99′ u olan davacı hissesinin 22,0 milyon TL’ si lehte değerlendirilecek olsa bile, bu meblağın 30.06.2018 tarihli borca batıklık tutarının 23,8 milyon TL olarak daha yüksek olması, tedbiri kararının verildiği tarihten bu yana sürekli zarar eden ve ithalata dayalı alkollü içki satışında artan kurlar sebebiyle bundan sonra da zarar edeceği tahmin edilen şirketin fınansal yapısını daha iyiye taşıyamayacağı,———– davacı şirketin borca batıklığına olumlu bir katkısının şimdiye kadar olmadığı gibi bundan sonra da olmayacağının anlaşıldığı,
Şirketin Mevcutlar ve Alacak yapısının, şirketin 42 Milyon TL olan toplam borcunu karşılamaktan uzak olduğu, derhal iflas kararma nazaran alacakların durumunu kötüleştirdiği, davacı şirketin alacaklılar lehine kaynak yaratamadığı, aksine zarar ederek alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının her geçen gün azaldığı; şirketin son iki yıllık performansı da göz önünde bulundurulduğunda, gelecek dönemde olumlu bir tabloyla karşılaşılabileceği konusunda bir kanaat elde edilemediği; bu nedenle borçlu şirketin finansal iyileşmeyi sağlayarak iflasın ertelenmesi sürecini başarıya ulaştırma ihtimalinin bulunmadığı ve dolayısıyla iflasın ertelenmesi şartlarından ciddi ve inandırıcı bir proje sunulması şartı ile alacaklıların durumunun derhal iflasa nazaran kötüleştirilmemesi şartının yerine gelmediği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bu bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosyaya sunulan kayyum raporlarının incelenmesinde; 29.08.2016 tarihli 1. Kayyım raporunda; 04.05.2016 itibarıyla 14.198.090,99 TL net satış ve 15.588.625,51 TL zarar ettiği, 34 çalışanı ile faaliyetine devam ettiği, 10.10.2016 tarihli 2. Kayyım raporunda; 30.06.2016 itibarıyla 14.158.220,47 TL net satış ve 17.371.070,11 TL zarar ettiği, iyileştirme projesinde planlanan hedefe ulaşamadığı, net satış gelirlerinin daha da azaldığı, 34 çalışanı bulunduğu, 05.01.2017 tarihli 3. Kayyım raporunda; 30.09.2016 itibarıyla 16.146.995,55 TL net satış ve 21.207.290,41 TL zarar ettiği, planlanan net satış hedefinin %5 inin gerçekleştiği, dönem zararına bağlı 5.618.864,90 TL öz kaynak kaybına uğradığı, çalışan sayısının 34’den 32’ye düştüğü, 16.04.2017 tarihli 4. Kayyım raporunda; 31.12.2016 itibarıyla toplam satışların 19.385.628,58 TL olarak, iyileştirme projesinde ———- dönemi için öngörülen 38.978.016.-TL satış hedefinin 1.948.904,56.-TL olarak gerçekleştiği, , planlanan net satış hedefinin %5 inin gerçekleştiği, 22.416.274,10 TL zarar ettiği iyileştirme projesinde öngörülen hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığı, 32’ye düşen çalışan sayısının bu kez 29’a düştüğü, 30.05.2017 tarihli 5. Kayyım raporunda; 31.03.2017 itibarıyla 558.090,78 TL net satış ve 1.739.580,83 TL zarar ettiği, bir önceki dönemle birlikte 7.329.729,42 TL özkaynak kaybına uğradığı, satış hedeflerinin ancak % 4’ünü tutturabildiği, 29’a düşen çalışan sayısını koruduğu, 11.09.2017 tarihli 6. Kayyım raporunda; 30.06.2017 itibarıyla 1.423.319,94 TL net satış ve 2.392.427,11.-TL zarar ettiği, bir önceki dönemle birlikte 7.982.575,70 TL özkaynak kaybına uğradığı, satış hedeflerinin % 5’ini tutturabildiği, 29’a düşen çalışan sayısının 15’e düştüğü saptanmıştır. Davacı şirketle ilgili olarak kayyımlarca en son düzenlenen 25/09/2018 tarihli kayyım raporunda; “Şüpheli Ticari Alacaklarda: Karşılık ayrılarak, Şüpheli ticari alacak kayıtlarına alman 12.976.649,24 TL’lik ———– firmasındaki alacağından % 30 oranında 3.892.994,77 TL’si şüpheli alacaklarda bırakılarak 9.083.654,47 TL’si için uzun vadeli alacak protokolü yapıldığı, yapılan bu alacak protokutunun herhangi bir teminata ve garantiye alınmadığı, tahsil edilebilirlik kabiliyetinin az olduğu, şüpheli ticari alacak vasfının ortadan kalkmadığı,
Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların 462.361,73 TL (Diğer Borçlar 1.050.173,75 TL, Ödenecek Vergi ve Diğer Yük. 1.395.800,72 TL arttığı, Mali Borçlar 4.014.909,15 TL, Ticari borçlar 801.430,48 TL azaldığı) azaldığı,
Uzun Vadeli Yabancı Kaynakların 3.296.620.34 TL (Mali borçlar 2.966.500,00 TL, Diğer Borçlar 330.120,34 TL arttığı) arttığı,
Personele ücretlerinin zamanında ödendiği,
30.06.2018 tarihi itibari ile 1.044.192,91 TL net satış ve 3.858.603,29 TL zarar ettiği,
İyileştirme projesindeki 2018 dönemi için planlanan (64.313.727,73 TL/2 32.156.863,87’lik Yıllık Satış hedefine 6 aylık dönem için; rapor dönemi itibariyle 1.044,192.91 TL olarak gerçekleştiği, planlananla mukayese edildiğinde gerçekleşme oranının % 3 olarak gercekteştiği, Planlanan Dönem Net Karı (yıllık 1.617.287.31/2 – 808.643,67 TL) 6 aylık dönem için; rapor dönemi itibariyle 3.858.603,29 TL zarar oluştuğu,
İyileştirme Projesinde 2018 dönemi için planlanan; Banka kredileri ödemeleri toplamı 2.600,000 TL iken gerçekleşen % 40 oranında 1.048.409,15, Ticari Borçlar 500.000.-TL iken. % 56 artış göstererek 885.130,34 olduğu,
Dönem zararlarına bağlı bir önceki dönemle birlikte 13.697.510,87 TL özkaynak kaybına uğradığı,
Rapor dönemi itibariyle ortalama 16 çalışanıyla faaliyetine devam ettiği,
10.000.000.- TL Sermayesini, “iyileştirme projesi Teknik bilirkişi raporuna istinaden 1.500.000.- TL” artırarak, 11.500.000.-TL olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında, ihtiyati tedbirlerle ilgili olarak müdahil ———– vekili, ihtiyati tedbirlerin devamına dair Mahkememizce verilen ara kararı istinaf etmiş olup, İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi’nin——— tarihli kararındaki “…davanın açıldığı ve ihtiyati tedbirin verildiği —— tarihinden bu yana neredeyse geçen 2 yıllık bir süre zarfında bankalarla borçların yapılandırılması hususunda sessiz kalındığı, harekete geçilmediği, iyileştirme projesinin inandırıcılığını yitirdiği, uygulanma kabiliyeti kalmadığından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirleri kaldırması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurarak ihtiyati tedbirlerin devamına ilişkin yapılan itirazı reddetmesi doğru olmamıştır. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Müdahil vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin——– Tarihli ara kararıyla verilen ve bu tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin yapılan itirazın reddine dair ——– tarihli ara kararların ve dolayısıyla dosyadaki tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar vermek gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile Mahkememizin “06/05/2016 Tarihli ara kararıyla verilen ve bu tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin yapılan itirazın reddine dair 24/11/2017 tarihli ara kararların ve dolayısıyla dosyadaki tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına” karar vermiştir.
Tüm bu nedenlerle, başta kayyım raporları, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları olmak üzere tüm dosya kapsamından, davacı şirketin dava tarihinde borca batık olduğu, baştan itibaren hiçbir düzelme göstermediği, borca batıklıktan çıkma eğilimi göstermediği ve göstermesinin de mümkün olmadığı, bu hali ile iyileştirme projelerini gerçekleştirmesi ve borca batıklıktan çıkmasının imkansız hale geldiği, bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere davacı şirketin iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştirmediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre durumlarının sundukları dilekçelerde de belirttikleri şekilde daha kötü olduğu, bilirkişi kurulu raporlarında da belirtildiği üzere iflas halinde alacaklılarının durumlarının daha kötü olmayacağı, davacı şirketin inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadığı, yeni kaynak yaratmaya ve şirketin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almadığı, yaptığı ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemesinin mümkün bulunmadığı, davacı şirketin iflasın ertelenmesi taleplerinin yukarıda ikinci bentte açıklanan iflas erteleme kurumuna ilişkin ilkelerin uygulanabilirliğinin mümkün bulunmadığı, tedbirlerin devamının ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı, davanın hiçbir aşamasında iflas erteleme koşullarının oluşmadığı, buna karşın hüküm tarihi itibariyle iflas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
c)Sonuç: Sonuç olarak koşulları oluşmadığından davacı şirketin iflas erteleme isteminin reddi ile davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı şirketin iflasın ertelenmesi isteminin REDDİ ile, borca batık olduğu belirlenen ——Ticaret Sicil Müdürlüğünün ——- sicil numarasında kayıtlı davacı———– İFLASINA,
2-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca iflasın 28/12/2018 günü saat 11:14 itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu İflas Dairesi ile ilgili yerlere bildirilmesine,
4-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca İflas Dairesince gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
5-Atanan kayyımların görevine son verilmesine,
6-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de İst. Anadolu İflas Dairesine gönderilmesine,
7-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 35,90 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Av. ———- müdahil ——- vekili Av. —— müdahil ——- vekili Av. ———müdahil ——– vekili Av. ——- müdahil —- Av. — müdahil ————–vekili Av. ——müdahil talebinde bulunan —– vekili Av.———- müdahil —– vekili Av.—- müdahil —– vekili Av.——- yüzlerine karşı, diğer müdahil vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 28/12/2018