Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/281 E. 2020/571 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/281 Esas
KARAR NO : 2020/571
DAVA : BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 200.000 TL + 120.000 TL = 320.000 TL
DAVA TARİHİ : 24/09/2001
BİRLEŞEN ——- SAYILI DAVADA:
DAVA : BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 750.000 TL
DAVA TARİHİ : 16/09/2005
BİRLEŞEN —— DAVADA:
DAVA : BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 150.000 TL
DAVA TARİHİ : 16/09/2005
BİRLEŞEN ——– DAVADA
DAVA :BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 250.000 TL
DAVA TARİHİ : 16/09/2005
BİRLEŞEN —– DAVADA:
DAVA : BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 150.000 TL
DAVA TARİHİ : 16/09/2005
BİRLEŞEN —— DAVADA:
DAVA : BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
DAVA DEĞERİ: 150.000 TL
DAVA TARİHİ : 16/09/2005
KARAR TARİHİ: 06/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili asıl davaya ilişkin ——- tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı ———————- sayılı gayrimenkullerin maliki olduğunu, davacının arsa ve konut yapı kooperatifi olarak faaliyet gösterdiğini, üyelerini konut sahibi yapma amacına yönelik olarak tapuda kayıtlı yukarıda belirtilen gayrimenkullere villa ve apartman daireleri inşaatları yaptığını, davacı Kooperatif tarafından yapılan konutların ——- yevmiye nolu çekiliş tespit tutanağı ile üyelerine dağıtıldığını ve —–günlü olağanüstü genel kurul kararına dayalı olarak, kaba inşaat halinde iç işleri tamamlanmak ve konut olarak kullanılmak üzere üyelerine teslim edildiğini, ancak davalıların konut olarak kullanmak üzere aldıkları yerleri işyeri olarak kendileri kullanmaya veya kiraya vermeye başladığını, yasalara tamamen aykırı bu duruma kooperatifin muvafakati bulunmadığını, Kooperatifin konut yapı kooperatifi olduğunu, işyeri olarak kullanımın iskan aşamasında mağduriyetlerine neden olmakta olduğunu ve işlemlerin yürütülemediğini, ayrıca bin dört yüze yakın üyesi bulunan kooperatifin diğer üyelerinin bu durum nedeni ile sıkıntı çektiğini, şehrin stresinden kurtulmak amacıyla çeşitli zorluklara katlanarak üye oldukları kooperatifin amacından uzaklaşarak, yerleşim değil rant bölgesine dönüştüğünü, davalıların, Kooperatif tarafından pek çok kez uyarıldığını, uyarılar sonuç vermediğinden, belediyeye şikayette bulunduklarını, sözkonusu yerlerin belediye tarafından kapatıldığını, ancak bir süre sonra kanuna aykırı olarak yeniden açıldığını, bu durumda hukuk dışı bu duruma son verilmesi için işbu davanın açıldığını, açıklanan nedenlerle konut olarak gösterilen bağımsız bölümü işyeri durumuna getirerek kullanan üye ve kiracıları davalılara Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde gerekli uyarıda bulunulmasına, bağımsız bölümlerin eski duruma dönüşmesinin sağlanmasına, işyerlerinin tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli duruşmada davalı — davayı takip etmediklerini beyan etmiştir.
Davacı vekili —tarihli duruşmada Davalılar —–hakkındaki davalarını takip etmediklerini beyanla , davalı ——–hakkındaki davadan feragat nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
1-Davalı——–cevap dilekçesinde, özetle, davanın — kooperatif üyesi hakkında açıldığını, davacının hiçbir gerekçe göstermeksizin — kooperatif üyesi hakkında açtığı davayı müracaata bıraktığını, üç üyesi hakkında davayla devam ettiğini, yapı kooperatifinin üyelerine eşit davranmak zorunda olduğunu, davalı şirketin dava konusu taşınmazı—-yılında kiralamış olduğunu, bugüne kadar davacının ve çevrenin bir şikayeti olmadığını, davacının, mecurun market olarak kullanılmasına izin verdiğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı .—-tarihli cevap dilekçesinde, özetle; —- yılından itibaren, kaba inşaat halinde iç işleri tamamlanmak üzere, konutlar üyelere teslim edilmeye başlandığını, bugün hala — beri bir çivi çakılmamış konutlar bulunduğunu, bunların virane halde olduğunu, —–yakın üyesi olan kooperatifin diğer üyeleri bu durum nedeni ile sıkıntı çekmekte olduklarını, bu kadar büyük bir sitede iş yerlerinin olmamasının düşünülemeyeceğini, daha önce planlanan sosyal tesisler ve ticaret sahaları yapılamadığından, iktisat kanunları gereği fiili durumların doğduğunu, yerleşim bölgesi ile rant bölgesinin birbirinin alternatifi değil aksine birbirinin tamamlayıcısı olduğunu, burada da bir sürü fiyat spekülasyonları yapıldığını, tek konutu olan bir kişinin onu iş yeri veya konut olarak kullanması ile kastedildiği şekilde rant sağlaması imkanı olmadığını, bu hususta üye değişim hızları ve üye profilleri çalışması ile doğru sonuçlara ulaşılabileceğini, işyerlerinin Belediye tarafından kapatıldığını, kanuna aykırı bir açılma da olmadığını, davacı Kooperatifin ana sözleşmesinin 64. Maddesinde “Yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en çok bir yıl içinde, ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre ferdi münasebet işlerinin sonuçlandırılması şarttır” denildiğini, halen yapı kullanma izninin alınamadığını ve ferdi münasebete geçilemediğini, büroların KMK’nin 24.maddesi kapsamına girmediğini, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davalı —- tarihli cevap dilekçesinde, özetle; dava konusu taşınmazın mimarlık bürosu olarak kullanıldığını, mimarlık bürosunun KMK’nin 24.maddesindeki yasak kapsamına girmediğini, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4-Davalılar ——— cevap dilekçesinde, özetle; davacı kooperatifin dava açma ehliyetinin bulunmadığını, maliki bulunduğu taşınmazda ev olarak ikamet etiğini, kendi kurduğu şirketi bünyesinde mimarlık bürosu olarak kullanacağını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
5-Davalı —— cevap dilekçesinde, özetle; davalının bulunduğu taşınmazda malik ya da kiracı sıfatı bulunmadığını, bu nedenle aleyhlerine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6-Davalı—- cevap dilekçesinde, özetle; bulundukları adreste davalı —- bulunduğunu, bu sebeple haklarındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
7-Davalı ——- tarihli dilekçesinde, özetle; dava konusu gayrimenkulü tahliye ve teslim ettiklerini ve konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
8-Davalı ——–vekili cevap dilekçesinde; görev itirazında bulunduklarını, davacı kooperatifin dava konusu taşınmazın işyeri olarak kullanıldığını bildiğini, taşınmazda kooperatif üyelerini rahatsız edecek bir faaliyetleri olmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
9-Davalı —– tarihli cevap dilekçesinde, özetle; davalıya ait taşınmazın bilgisayar ve danışmanlık bürosu olarak kiraya verildiğini, bürolar için yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığını, KMK hükümlerinin uygulanamayacağını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
10-Davalılar —— tarihli cevap dilekçesinde, özetle; dava konusu yerde iskân aşamasında mevcut halin sorun olduğunu, yapılaşma sorunu olduğu için dava açıldığını, üyelerin mevcut durumdan şikayetleri olmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
11-Davalı —- tarihli cevap dilekçesinde, özetle; —- olduklarını, bu taşınmazın dava tarihinden itibaren boş olduğunu, kirayla verilemediğini, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
12-Davalı —– tarihli cevap dilekçesinde, özetle; dava konusu yerde——– faaliyet gösterdiğini, davalı——– bu şirketin ortağı olduğunu, davanın kötü niyetli olduğunu, şirketin mühendislik firması olduğunu, çevreye zarar vermediğini, kooperatifin böyle bir dava açmayla hakkının olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
13-Davalı ——— tarihli cvap dilekçesinde, özetle; dava konusu taşınmazın müstakil giriş ve çıkışı olan bir taşınmaz olduğunu, taşınmazın —-yılından beri büro olarak kullanılmakta olduğunu, bu kadar süreden sonra dava açılmasının iyi niyetle bağdaşmayacağını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
14-Davalı ——- tarihli cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın eski hale getirildiği ve tahliye edildiğini, bu sebeple konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN —– SAYILI DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili — tarihli dava dilekçesinde özetle; davaya konu— numaralı villanın, kooperatif üyesi — kayıtlı olduğunu, davalı ———- bağımsız bölümü kiracı olarak kullandığının asıl dosyada düzenlenen bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenle davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İşbu dava, davacı tarafça takip edilmediğinden — tarihinde işlemden kaldırılmış — tarihi itibariyle de açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
SAVUNMA: Davalı ———– cevap dilekçesinde özetle; davalının belirtilen villada kiracı olmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, Mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, dosyanın görevli ve yetkili —– Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, büro olarak kullanılan işyerinin yasak kapsamı dışında bulunduğunu, davacının 6 yıldır bu duruma ses çıkarmadıktan sonra işbu davayı açmasının TMK’nin 2. Maddesine aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın önce usulden, olmazsa esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN ——– DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu ——- villanın kooperatif üyesi —– tahsisli olduğunu, davalı ——- bağımsız bölümün zemin katını işyeri olarak kiracı sıfatıyla kullandığının asıl dosyada düzenlenen bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenle davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirket yetkilisi, birleşen dosyaya——– tarihinde, rapor sunarak esas hakkında beyanda bulunmak için süre talep etmiş ancak, cevap dilekçesi sunmamıştır.
BİRLEŞEN —— DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle;davaya konu ——–tahsisli olduğunu, davalı ——– bağımsız bölümün bodrum katını işyeri olarak kiracı sıfatıyla kullandığının asıl dosyada düzenlenen bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenle davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı——– tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının üyelerinden izin almadan dava açamayacağını, davalının davalı sıfatı bulunmadığını, davalının —- yılından beri davaya konu mecuru kiracı olarak işlettiği halde ne davacının, ne de kooperatif üyelerinin şikayeti veya itirazı olmadığını, bu nedenle davacının iyiniyetli olmadığını, davanın Kooperatifler Kanununda ve KMK’de hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN ——- DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu ——- tahsisli olduğunu, davalı ——– villanın zemin katını kiracı sıfatıyla işyeri olarak kullandığını, bu nedenlerle davalının tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, işbu davadan feragat etmiştir.
SAVUNMA: Davalı birleşen dosyaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
BİRLEŞEN —— DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu———villanın bodrum katını kiracı sıfatıyla işyeri olarak kullandığını, bu nedenlerle davalının tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, işbu davadan feragat etmiştir.
SAVUNMA: Davalı birleşen dosyaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
DAVANIN AŞAMALARI:
1-İlk Karar:———-sayılı ilâmıyla, “konut ihtiyacını karşılamak için kurulan ve yaklaşık—- üyesi olan davacı kooperatifle — adet konutun iş yeri olarak kullanıldığı ve dava dilekçesinde bu durumdan diğer üyelerin sıkıntı çektiği belirtildiği halde yalnız davalı – üye hakkında dava açıldığını, kooperatifin yargılama aşamasında yapılan—– konutları iş yeri olarak kullananların durumu Mahkemeye intikal ettiğinden sonucunun beklenmesi ve mevcut durumun şimdilik devamına karar verilmiş ve davacı vekilince sunulan —- tarihli dilekçeyle işyeri olarak kullanan veya kullandıran diğer ortaklar hakkında dava açılmamasına karar verildiği, kooperatifin konutlarını iş yeri olarak kullanan veya kullandıran ve hangi gerekçeyle seçildiği bilinmeyen davalı – üye hakkında hakkı suistimal ederek ve keyfi olarak dava açması aynı durumda olan ortaklar arasında eşitsizlik ve iyi niyet kurallarının ihlali olduğu kanaatine varılarak, ortaklara sağladığı konutların kullanımı yönünden eşit davranmayan davacının davalılara ve onların kiracısı olan birleşen davanın davalılarınaa karşı açtığı davaların reddine” karar verilmiştir.
2-İlk Bozma: ——– Bozma ilamında; “ana sözleşme hükümleri çerçevesinde ortakların kendilerine teslim edilen bağımsız bölümleri ancak amaca uygun biçimde konut olarak kullanabileceklerini, konut olarak kullanılmak üzere teslim edilen bağımsız bölümleri iş yeri olarak kullanan veya kullandıran ortakların bu eylemlerinin ana sözleşme hükmüne aykırı olacağını, asıl davada davacı kooperatifin yalnızca bir takım ortaklar aleyhine dava açmasının ve hatta bir kısım davalılar hakkında açmış olduğu davayı da takip etmemesinin bu konuda kooperatif yetkililerin hukuki sorumluluğuna ilişkin olduğunu, bu nedenle ortaklar arasında eşitlik ilkesine uyulmadığını şayet davacı kooperatifin hakkını suistimal ederek iyi niyet kurallarına aykırı davrandığı sonucuna ulaşılmasının yasanın ve ana sözleşmenin amacı ile bağdaşmayacağını asıl ve birleşen davaların anılan ilkeler çerçevesinde ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesini gerekirken yanılgılı değerlendirme ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesinin doğru bulunmadığını, davacı yararına bozulmasına” karar verilmiştir.
3-İkinci Karar: Mahkememizin ——– karar sayılı ilamıyla; “Asıl davada, davanın kısmen kabulü ile, —nolu bağımsız bölüm villanın ———tarafından kiraya verildiği anlaşılan bağımsız bölümlerin konuta dönüştürülmesine, ana sözleşmenin 6.maddesindeki kullanım amacına uygun hale, yani eski hale getirilmesine, bunun için davalılara 1 ay muhik süre tanınmasına, birleşen —- davada, kiracı olarak dairede bulunduğu bildirilen davalının müdahalesinin menine, bağımsız — nolu villanın bir aylık muhik süre içinde tahliyesi ile eski hale iadesine, birleşen 2—- sayılı davada, kiracı olarak dairede bulunduğu bildirilen davalının müdahalesinin menine, bağımsız —nolu villanın bir aylık muhik süre içinde tahliyesi ile eski hale iadesine, birleşen —- sayılı davada, kiracı olarak dairede bulunduğu bildirilen davalının müdahesinin menine, bağımsız — nolu villanın bir aylık muhik süre içinde tahliyesi ile eski hale iadesine, birleşen —- sayılı davada, kiracı olarak dairede bulunduğu bildirilen davalının müdahalesinin menine, bağımsız– nolu villanın bir aylık muhik süre içinde tahliyesi ile eski hale iadesine, birleşen — sayılı dosyada davalının yasal koşulları bulunmayan aktif husumet itirazının reddine, davalının pasif husumet itirazının keşif tutanağı kapsamında kiracı olarak bağımsız bölümü kullandığı tespit edildiğinden reddine, birleşen—– sayılı davada, kiracı olarak dairede bulunduğu bildirilen davalının müdahesinin menine, bağımsız — villanın bir aylık muhik süre içinde tahliyesi ile eski hale iadesine, diğer davalılar hakkında açılan davanın önceki hükümle HUMK. 409/5 kapsamında açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bozma ilamındada sair bent dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu bent dışında bozma gerekçesine yer verildiği, ve bu bent hakkında bozma yapılmadığı anlaşılmakla açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalılar — sayılı davada —–vekilince temyiz edilmiştir
4-İkinci bozma ilâmı: ——–Asıl dava, konut olarak kullanılmak üzere ortaklarına teslim edilen bağımsız bölümlerin davalı ortaklar veya kiracıları tarafından kooperatifin muvafakatını almadan işyeri olarak kullanmalarından dolayı davalılara bu konuda uyarı yapılması, bağımsız bölümlerin eski durumuna dönüşmesinin sağlanması ve işyerlerinin tahliyesine karar verilmesi, birleşen dava ise davalı kiracıların tahliyesi ve bağımsız bölümlerin konuta dönüştürülmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili —tarihli dilekçesiyle, davalı ——–yönünden davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Dosyaya ibraz edilen vekaletname kapsamından davacı vekilinin feragat yetkisinin olduğu anlaşılmaktadır. Feragat, HMK’nın 311. madde hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun’un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun’un 310. maddesi uyarınca davadan feragat, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez ———– Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle Mahkememiz kararı bozularak yukarıdaki esasına kaydı yapılmış, bozma ilâmına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Asıl dava, konut olarak kullanılmak üzere ortaklarına teslim edilen bağımsız bölümlerin davalı ortaklar veya kiracıları tarafından kooperatifin muvafakatını almadan işyeri olarak kullanmalarından dolayı davalılara bu konuda uyarı yapılması, bağımsız bölümlerin eski durumuna dönüşmesinin sağlanması ve işyerlerinin tahliyesine karar verilmesi, birleşen dava ise davalı kiracıların tahliyesi ve bağımsız bölümlerin konuta dönüştürülmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili asıl davada, müvekkili kooperatifin kaba inşaatlarını tamamlayarak konut olarak kullanılmak üzere üyelerine teslim ettiği bağımsız bölümlerin davalı üyeler ve kiracıları tarafından davacı kooperatifin muvafakatı olmadan işyeri olarak kullanıldığı, bu nedenle iskan alınamadığını ileri sürerek, davalılara bu konuda uyarı yapılmasına, bağımsız bölümlerin eski durumuna dönüşmesinin sağlanmasına ve işyerlerinin tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada bir kısım davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davalarda davacı vekili, müvekkili kooperatifin konut yapı kooperatifi olduğunu, ortaklarına tahsis ettiği dairelerin konut olarak kullanılması gerektiğini, davalıların daireleri işyeri olarak kullandığını iddia ederek, tahliyelerine ve bağımsız bölümlerin konuta dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım birleşen dava davalıları, davanın reddini savunmuştur.
Uyulan ilk bozma ilâmına———– göre; davacı kooperatifin anasözleşme hükümleri çerçevesinde ortakların kendilerine teslim edilen bağımsız bölümleri ancak amaca uygun biçimde konut olarak kullanabilecekleri kuşkusuz olup, konut olarak kullanılmak üzere teslim edilen bağımsız bölümleri işyeri olarak kullanan veya kullandıran ortakların bu eylemi anasözleşme hükmüne aykırı olacağı açıktır. Öte yandan, asıl davada davacı kooperatifin yalnızca bir takım ortaklar aleyhine dava açması ve hatta bir kısım davalılar hakkında açmış olduğu davayıda takip etmemesi, bu konuda kooperartif yetkililerin hukuki sorumluluğuna ilişkin olup, salt bu nedenle ortaklar arasında eşitlik ilkesine uyulmadığı, davacı kooperatifin hakkını suistimal ederek iyiniyet kurallarına aykırı davrandığı sonucuna ulaşılması yasanın ve anasözleşmenin amacı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur.
İkinci bozma ilâmında —— sadece davalılar ———-yönünden karardan sonra feragat edilmesi nedeniyle karar bozulmuş, bozma ilâmında feragat dışında kararlarla ilgili herhangi bir bozma gerekçesi gösterilmemiştir.
Bu nedenlerle, uyulan bozma ilâmlarına göre, davacı yönünden kazanılmış hak oluşturduğundan, eğer davalılar tarafından amacına aykırı şekilde davaya konu taşınmazlar işyeri olarak kullanılıyor ise, taşınmazların işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine karar vermek zorunlu hale gelmiştir.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, takip edilen ve feragat edilmeyen davalılar ve taşınmazlar yönünden, davalıların taşınmazları işyeri olarak kiraya verip vermedikleri, işyeri olarak kullanıp kullanmadıkları, ilk bozma ilâmına göre de, birleşen — esas sayılı dosyadaki davada; davalı———-husumet savunmasının doğru olup olmadığı, yani bu dava açısından davacı kooperatifin aktif husumet ehliyetinin, davalı şirketin pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Her ne kadar, daha önce taşınmaz üzerinde inceleme yapılmış ise de, davaya konu taşınmazların değeri üzerinden nispi harç alınması gerektiği halde asıl ve takip edilip, feragat edilmeyen birleşen —esas sayılı dosyalarda maktu harç alındığı tespit edildiğinden ve ilk bozma ilâmına göre birleşen — sayılı dosyadaki davada; davalı ————- savunması nedeniyle ayrıca gerekli olduğundan, taşınmaz başında keşif yapılarak, taşınmazların değerinin belirlenmesi gerekmiş ve yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazların değerine ve Mahkememizin de gözlemine dayalı olarak, taşınmazların işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığının tespitine ilişkin bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla, hukuki değerlendirme mahkememiz hakimler heyetine ait olmak üzere hükme esas alınmıştır.
Deliller:
2-a)Tapu kaydı: Dosyada bulunan——– bila sayılı yazıları ekindeki tapu kayıt örneklerinden; dava konusu ——- parsel sayılı taşınmazların, davacı—— adına kayıtlı olduğu, taşınmazlarda kat irtifakı veya kat mülkiyeti tesis edilmediği anlaşılmıştır.
Davalıların taşınmazın mülkiyeti hususunda itirazları üzerine—- duruşma sırasında tekrar inceleme yapılmış ve taşınmazın hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir.
2-b)– tarihli çekiliş tespit tutanağı: Dosyada bulunan —– nolu çekiliş tespit tutanağından, —— edildiği anlaşılmıştır.
2-c)Davacı Kooperatifin ana sözleşmesi: Davacı kooperatife ait ana sözleşmenin 6.maddesinde; Kooperatifin amacının ortakların konut ihtiyaçlarını karşılamak olduğu, hu amaçla kooperatifin arsa ve arazi satın alabileceği, bunları birleştirip imar planına uygun biçimde böldürerek altyapı, plan, proje ve maliyet hesapları hazırlayacağı ve ortaklarına konut yaptıracağı öngörülmüştür.
2-ç)Genel kurul kararı: Davacı kooperatifin —- günlü olağanüstü genel kurulunda, konutların kaba inşaat olarak üyelere teslim edilmesi, ince işlerinin üyeler tarafından yaptırılması oybirliği ile kararlaştırılmıştır.
Genel Kurul Tutanağında, huzurdaki dava konusu olayla ilgili olarak (konutların işyeri olarak kullanılmaması) karar altına alınmış herhangi bir husus görülmemiştir.
2-d)Keşif ve taşınmazların değerine ilişkin bilirkişi raporu: Mahallinde, naip hakim olarak seçilen mahkememiz başkanı — başkanlığında yapılan keşifte; dava konusu ———parsel sayılı taşınmazların bulunduğu—-
— nolu villanın; ——–parsel içerisinde kalmaktadır. Yerinde yapılan inceleme sırasında — isimli spor ve fitness salonu olarak kullanılmakta olduğu görülmüştür. Taşınmazın- dava tarihindeki değeri —olarak hesap ve takdir edilmiştir.
— nolu villanın; ——- oluşan yaklaşık — içerisinde kalmaktadır.——- tarafından kullanıldığı, — tarafından kullanılan kısmın – dava tarihindeki değeri ———-birleşen — esas sayılı davaların açılış tarihi olan — tarihindeki değer—- olarak hesap ve takdir edilmiştir. Davalı — tarafından kullanılan kısmın– dava tarihindeki değeri ise ———– esas sayılı davaların açılış tarihi —tarihindeki değeri —olarak hesap ve takdir edilmiştir.
—–nolu villa; — cepheli olup kendisine ait bahçesi olan,——-parsel içerisinde kalmaktadır. Yerinde yapılan inceleme sırasında konut olarak kullanılmakta olduğu görülmüştür. Taşınmazın — dava tarihindeki değeri —— – esas sayılı davanın açılış tarihi — tarihindeki değeri —olarak hesap ve takdir edilmiştir.
Davacı tarafça, değeri tespit edilen taşınmazlar açısından, asıl ve birleşen —– esas sayılı davalar açısından peşin nispi harç yatırılarak bu eksiklik giderilmiştir.
Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
2-e)Davacının hakkındaki davayı takip etmediği davalılar açısından inceleme ve değerlendirme: Davacı vekili asıl davadaki davalılar —- ———- açtığı davaları ve birleşen —– sayılı dosyadaki davalı———— karşı açılan davayı takip etmediğini bildirmiştir. Bu konuda Mahkememizce davaların işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve işlemden kaldırılan dosya üç aylık süre içinde yenilenmemiştir.
Bu nedenle bu davalılara karşı açılan davaların HMK’nin 150/5. Maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-f)Haklarındaki davadan feragat edilen davalılarla ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili, asıl dava davalıları ——karşı açılan davalardan ve birleşen — sayılı dosyada, davalı ———- sayılı dosyada davalı ——- karşı açılan davadan feragat etmiştir.
Davadan feragat HMK’nin 307, 309 ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelenmiş, davadan feragate yetkili olduğu saptanmıştır.
Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.
Bu nedenlerle bu davalılara karşı açılan davaların feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-g)Davalı——- karşı açılan davayla ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili, asıl davada, kooperatif üyesi olup da—umaralı villa adına tahsis edilen davalı—- karşı, davaya konu villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine dair dava açmıştır. Davacının villasında aynı zamanda —- sayılı dosyanın davalısı ——– olarak kullanmakta olduğundan birleşen dosyada bu davalıya karşı da dava açılmıştır.
Davalı——— tarihli cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın eski hale getirildiği ve tahliye edildiğini, bu sebeple konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- tarihli dilekçesinde ise, davalının, davacı kooperatif üyeliğini—-tarihi itibariyle devrettiğini, yine, davalının, dava konusunu oluşturan kooperatifteki — numaralı villasının kiracısı olan — kira sözleşmesinin — tarihinde sona ermesi nedeniyle kiracının taşınmazı tahliye ettiğini, yine birleşen —– esas sayılı dosya yönünden davacı tarafın hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde kötü niyetli olarak davayı yenilediğini, dava konusu taşınmazın —tarihinde kira sözleşmesi fesih edilerek tahliye edildiğini, davacı vekilinin — tarihli duruşmada ———- ilgili davanın işlemden kaldırılmasını talep ettiğini, bu işletmenin adresinin bulmadığını, işletmenin tasfiye olduğunu ve kapatıldığını öğrendiklerini, yani davacının gerek bu beyanı gerekse tebligatın bu adrese yapılamaması ile anlaşıldığı üzere ekte sunduğu kira sözleşmesinin feshine ilişkin ve taşınmazın önceden tahliye edildiğine ilişkin beyan ve belgelerini doğruladığını, ancak davacının işlemden kaldırılan dosyayı— tarihli yenileme tensip zaptı ile —- yatırmak suretiyle yenilemesinin açıkça hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olduğunu, tahliye ile birlikte davalı — taraf sıfatının kalmadığını, davacının hukuki yararının kalmadığını, yine davalı — kooperatifteki ortaklığı—- tarihi itibariyle de sona ermesi nedeniyle davanın davalı —– husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan keşifte, davaya konu —numaralı villanın konut olarak kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir.
Bu nedenle, eski haline getirilen —–numaralı bağımsız bölümle ilgili davanın konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Bu durumda, dava tarihinde davacının dava açmakta haklı olup olmadığının saptanması gerekecektir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında tespit edildiği ve yine davalı— vekilinin dilekçelerinde belirttiği şekilde kabulünde olduğu üzere, davaya konu—–numaralı villanın kiracısı olan —- arasındaki kira sözleşmesinin —tarihinde sona ermesi nedeniyle tahliye edildiği, yani dava tarihinde ve sonrasında— tarihine kadar taşınmazın işyeri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Uyulan ilk bozma ilâmına————- göre; davacı kooperatifin anasözleşme hükümleri çerçevesinde ortakların kendilerine teslim edilen bağımsız bölümleri ancak amaca uygun biçimde konut olarak kullanabilecekleri kuşkusuz olup, konut olarak kullanılmak üzere teslim edilen bağımsız bölümleri işyeri olarak kullanan veya kullandıran ortakların bu eylemi anasözleşme hükmüne aykırı olacağı açıktır. Öte yandan, asıl davada davacı kooperatifin yalnızca bir takım ortaklar aleyhine dava açması ve hatta bir kısım davalılar hakkında açmış olduğu davayıda takip etmemesi, bu konuda kooperartif yetkililerin hukuki sorumluluğuna ilişkin olup, salt bu nedenle ortaklar arasında eşitlik ilkesine uyulmadığı, davacı kooperatifin hakkını suistimal ederek iyiniyet kurallarına aykırı davrandığı sonucuna ulaşılması yasanın ve anasözleşmenin amacı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda davacı kooperatif, dava açtığı tarih itibariyle haklı olduğu ve bu nedenle davalının kendisine karşı açılan davayla ilgili yargılama masraflarından sorumlu tutulması gerektiğine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar, davalı vekili, yukarıya alıntılanan savunmalarında, davacının davayı yenilemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunmuşsa da, — tarihli duruşmada, davacı vekilinin “davalılar—– açtığımız davanın görülmesini istiyoruz, diğer davalılar aleyhine açtığımız davayı HUMK.nun 409. Maddesine göre işlemden kaldırıyoruz” dediği, tutanağa davacı vekilinin imzasının alındığı, bu durumda mahkemece davalı kiracı … hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde, uyulan yüksek ——– bozma ilâmı ile “davalı … hakkındaki davanın reddine” dair mahkememizin ———- sayılı ilâmını bozduğu, bu bozma ilâmına mahkememizce uyulduğu ve bu bakımdan davacı açısından “davalı …’a karşı açılan davada kazanılmış hak oluştuğu” anlaşılmakla, davalı —- hakkındaki davanın takip edilmemesine rağmen kendisi hakkındaki davaya devam edilip yenilenmesine karar verilmesinin” hakkın kötüye kullanılması olduğuna ilişkin savunması yerinde görülmemiş ve davacının davayı açmakta haklı olması nedeniyle davalının yargılama masrafları ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’de belirlenen vekalet ücretinden sorumlu olduğu kanaatine varılmış ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 6. Maddesi uyarınca davaya konu —- numaralı bağımsız bölümün dava tarihindeki değeri olan —- üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti —-davalı— alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-ğ)Davalı ——- numaralı taşınmazla ilgili açılan dava ile ilgili değerlendirme ve sonuç: Davacı kooperatif davaya konu —numaralı villayı davalı—- tahsis ve teslim etmiştir.
Davaya konu taşınmazın dava tarihinde ve keşif tarihinde işyeri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Keşifte davaya konu taşınmazın —- —- kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda defaatle belirtildiği üzere, uyulan ilk bozma ilâmına———–göre; davacı kooperatifin anasözleşme hükümleri çerçevesinde ortakların kendilerine teslim edilen bağımsız bölümleri ancak amaca uygun biçimde konut olarak kullanabilecekleri kuşkusuz olup, konut olarak kullanılmak üzere teslim edilen bağımsız bölümleri işyeri olarak kullanan veya kullandıran ortakların bu eylemi anasözleşme hükmüne aykırı olacağı açıktır. Öte yandan, asıl davada davacı kooperatifin yalnızca bir takım ortaklar aleyhine dava açması ve hatta bir kısım davalılar hakkında açmış olduğu davayıda takip etmemesi, bu konuda kooperartif yetkililerin hukuki sorumluluğuna ilişkin olup, salt bu nedenle ortaklar arasında eşitlik ilkesine uyulmadığı, davacı kooperatifin hakkını suistimal ederek iyiniyet kurallarına aykırı davrandığı sonucuna ulaşılması yasanın ve anasözleşmenin amacı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur.
Bu nedenle davalının, davaya konu taşınmazı ana sözleşmeye aykırı olarak kullandığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile davaya konu——numaralı bağımsız bölümün işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya, taşınmazı eski hale getirmeleri için makul bulunan bir aylık süre verilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-h)Davalı—- numaralı taşınmazla ilgili açılan dava ile ilgili değerlendirme ve sonuç: Davacı kooperatif davaya konu———tahsis ve teslim etmiştir.
Davaya konu taşınmazın dava tarihinde ve keşif tarihinde işyeri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Keşifte davaya konu villanın bodrum ve zemin katlarının ——-n işyeri olarak kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere, uyulan ilk bozma ilâmına——— göre; davacı kooperatifin anasözleşme hükümleri çerçevesinde ortakların kendilerine teslim edilen bağımsız bölümleri ancak amaca uygun biçimde konut olarak kullanabilecekleri kuşkusuz olup, konut olarak kullanılmak üzere teslim edilen bağımsız bölümleri işyeri olarak kullanan veya kullandıran ortakların bu eylemi anasözleşme hükmüne aykırı olacağı açıktır. Öte yandan, asıl davada davacı kooperatifin yalnızca bir takım ortaklar aleyhine dava açması ve hatta bir kısım davalılar hakkında açmış olduğu davayıda takip etmemesi, bu konuda kooperartif yetkililerin hukuki sorumluluğuna ilişkin olup, salt bu nedenle ortaklar arasında eşitlik ilkesine uyulmadığı, davacı kooperatifin hakkını suistimal ederek iyiniyet kurallarına aykırı davrandığı sonucuna ulaşılması yasanın ve anasözleşmenin amacı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur.
Bu nedenle davalının, davaya konu taşınmazı ana sözleşmeye aykırı olarak kullandığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile davaya konu ——- numaralı bağımsız bölümün işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya, taşınmazı eski hale getirmeleri için makul bulunan bir aylık süre verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili, ——– başvurulduğunu, dolayısıyla kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulmasına müteakip işyeri açma ve çalıştırma izinlerinin Belediye’den alınacağını, hatta alındığını savunmuş ise de, davaya konu taşınmazın maliki halen davacı Kooperatif olup, Kooperatif ana sözleşmesi uyarınca bağımsız bölümlerin ancak konut olarak kullanılabileceği, aksinin ana sözleşme hükümlerine aykırı olacağı, imar affı için ve ayrıca belediyeye yapılan başvurunun sonucu değiştirmeyeceği anlaşıldığından, davalı vekilinin savunması yerinde görülmemiş ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Taşınmazın toplam değeri asıl dava tarihi itibariyle —- olup, yargılama masrafı bu miktar üzerinden hesaplanmıştır.
2-ı)Davalı —- karşı açılan-numaralı taşınmazla ilgili açılan birleşen – esas sayılı dosyadaki dava ile ilgili değerlendirme ve sonuç: Yukarıda 2-h maddesinde belirtilen — numaralı taşınmaz, davacı tarafından davalı — edilmiş olup, davalı——— tarafından işyeri olarak kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir.
Uyulan bozma ilâmı doğrultusunda davalı ——-karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilâmından anlaşıldığı üzere, davaya konu taşınmazın işyeri olarak kullanılması kooperatif ana sözleşmesine aykırıdır.
Buna göre, davacı, davasında haklı olduğundan, kiracı sıfatıyla taşınmazı kullanan davalı hakkındaki davanın kabulü ile, davalı——— kiracısı bulunduğu B/26/b numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için yani işyeri olarak kullanımını bırakması için bir aylık süre verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili,———- başvurulduğunu, dolayısıyla kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulmasına müteakip işyeri açma ve çalıştırma izinlerinin Belediye’den alınacağını, hatta alındığını savunmuş ise de, davaya konu taşınmazın maliki halen davacı Kooperatif olup, Kooperatif ana sözleşmesi uyarınca bağımsız bölümlerin ancak konut olarak kullanılabileceği, aksinin ana sözleşme hükümlerine aykırı olacağı, tespit edilen bu durumun kiracı olan davalıyı da bağlayacağı, taşınmazla ilgili davalılar tarafından imar affı için ve ayrıca belediyeye yapılan başvurunun sonucu değiştirmeyeceği anlaşıldığından, davalı vekilinin savunması yerinde görülmemiş ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Taşınmazın davalı tarafından kullanılan kısmının değeri birleşen dava tarihi itibariyle —— olarak kabul edildiğinden yargılama masrafı bu miktar üzerinden hesaplanmıştır.
2-i)Davalı ——-karşı açılan — numaralı taşınmazla ilgili açılan birleşen— esas sayılı dosyadaki dava ile ilgili değerlendirme ve sonuç: Yukarıda 2-h maddesinde belirtilen – numaralı taşınmaz, davacı tarafından davalı——– teslim edilmiş olup, davalı – tarafından da bodrum ve zemin katlarının dava tarihinde——–Tarafından — olarak, keşif tarihinde de —-Tarafından —- adıyla işyeri olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Gerek dava tarihinde, gerekse keşif tarihinde kullanılan işyerinin sahibi aynı şirket olup, ünvan değiştirmiş olup, davaya konu taşınmaz o tarihten beri davalı tarafından kiracı sıfatıyla işyeri olarak kullanılmaktadır.
Uyulan bozma ilâmı doğrultusunda davalı ——- karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilâmından anlaşıldığı üzere, davaya konu taşınmazın işyeri olarak kullanılması kooperatif ana sözleşmesine aykırıdır.
Buna göre, davacı, davasında haklı olduğundan, kiracı sıfatıyla taşınmazı kullanan davalı hakkındaki davanın kabulü ile, davalı——– kiracısı bulunduğu — numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için yani işyeri olarak kullanımını bırakması için bir aylık süre verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili, husumet savunmasında bulunmuş ve bu savunma bozma ilâmına da konu edilmişse de, işbu davayı açmakta davacının aktif husumet ehliyeti, davalının da pasif husumet ehliyeti vardır.
Açıklamak gerekirse; aktif husumet ehliyeti ya da pasif husumet ehliyeti, taraf sıfatıyla (davacı veya davalı sıfatıyla) ilgili bir kavramdır. Aktif husumet ehliyeti veya pasif husumet ehliyeti, Yargıtay kararlarıyla ortaya çıkmış kavramlardır. Yargıtay, aktif veya pasif husumet ehliyeti kavramlarını, davacı sıfatı veya davalı sıfatı yerine kullanmaktadır. Bu nedenle, aktif husumet ehliyeti kavramını “davacı sıfatı”, pasif husumet ehliyeti kavramını da “davalı sıfatı” olarak anlamak gerekir. Taraf sıfatı ise maddi hukuka göre belirlenir.
Doktrinde sayın Kuru, bu konuyu şöyle ifade etmiştir: “Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir… . Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatlarının kime ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur———
Diğer bir deyişle, bir davadaki davacı veya davalı sıfatı, davadaki hakkın dayandırıldığı hukuki ilişkiye göre belirlenir. Yani, bir davadaki taraf sıfatı, davaya konu edilen hakkın dayandırıldığı sözleşme ilişkisine, haksız fiil ilişkisine veya sebepsiz zenginleşme ilişkisine taraf olanlara aittir. Bu nedenle taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka, yani maddi hukuka ilişkin bir kavramdır ————
Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve resen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.
Bu hukuki açıklamalar ışığında; müsnet davaya geldiğimizde, davacı kooperatif, davaya konu taşınmazın malikidir. Bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Davalı ——– taşınmazı dava tarihinden karar tarihine kadar kiracı sıfatıyla kullanan kişidir. Bu nedenle, davalının, davacı ile sözleşmesel ilişkisinin olmamasının işbu müdahalenin meni talepli davada hiçbir önemi yoktur. Davacı, maliki olduğu taşınmazı amacına aykırı olarak kullanan kişi olarak davayı gerek, taşınmazı tahsis ettiği üyesine, gerekse fiili kullananlara karşı açmıştır. Bu nedenle davalının pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, eğer dava, davalı kiracılara karşı açılmasa idi, davalı —— karşı açılan dava sonunda verilen eski hale getirme kararının uygulanma olanağı bulunmayacaktı. Bu nedenle davacının davayı asıl ve birleşen davalarda hakka uymakla yükümlü kişiler olarak davalılara karşı doğru açtığı kanaatine varılmıştır.
Taşınmazın davalı tarafından kullanılan kısmının değeri birleşen dava tarihi itibariyle —— olarak kabul edildiğinden yargılama masrafları bu miktar üzerinden hesaplanmıştır.
2-j)Sonuç olarak, yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada; davalılar Mustafa —- karşı açılan davaların kabulü ile, davalı —— numaralı bağımsız bölümün ve davalı ———– numaralı bağımsız bölümün işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalılara, taşınmazları eski hale getirmeleri için bir aylık süre verilmesine, davalı –karşı açılan davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ——– açılan davaların HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle reddine, davalılar—————- karşı açılan davaların HMK.’nin 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına,
Birleşen — sayılı dosyada; davalı—- karşı açılan davanın — tarihi itibariyle HMK.’nin 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına,
Birleşen — esas sayılı dosyada; davanın kabulü ile, davalı ———- kiracısı bulunduğu——–numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için bir aylık süre verilmesine,
Birleşen –sayılı dosyada; davanın kabulü ile, davalı ————numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için bir aylık süre verilmesine,
Birleşen –sayılı dosyada; davalı ——– Aleyhine açılan davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle reddine,
Birleşen — esas sayılı dosyada; davalı —-aleyhine açılan davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davalılar Mustafa——- numaralı bağımsız bölümün ve davalı ———– numaralı bağımsız bölümün işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalılara, taşınmazları eski hale getirmeleri için bir aylık süre verilmesine,
2-Davalı—- karşı açılan davanın konusuz kalması nedeniyle DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Davalılar ——– karşı açılan davaların HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle REDDİNE,
4-Davalılar ———— karşı açılan davaların HMK.’nin 150/5. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
5- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 47,475,45 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 5,31 TL peşin harç ile 11.503,44 TL peşin harç olmak üzere toplam 11.508,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 35.966,70 TL harcın tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 10.350,13 TL’sinin davalı——— alınarak Hazineye gelir kaydına,
6- Davacı tarafından yatırılan toplam 11.508,75 TL harcın, tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 3.311,87 TL’sinin davalı ————- kalan 6.209,76 TL’sinin davalı —–alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, —- numaralı taşınmazla ilgili olarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 22.450 TL vekalet ücretinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
8- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve asıl davadaki davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, ayrıca davaya konu —- numaralı taşınmazla ilgili olarak birleşen——-sayılı dosyalarda da aynı sebebe dayalı olarak hüküm kurulduğundan, ancak asıl ve birleşen dava tarihleri farklı olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 15.350 TL vekalet ücretinin “birleşen —sayılı dosyadaki davalı —–birleşen — sayılı dosyadaki davalı —-sayılı dosyadaki davalı——– tahsil edilecek vekalet ücreti ile tahsilde tekerrür olmamak üzere” davalı ———alınarak davacıya verilmesine,
9- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, —–numaralı taşınmazla ilgili olarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 34.700 TL vekalet ücretinin davalı —-alınarak davacıya verilmesine,
10- Davacı tarafından 2. bozma öncesinde sarf edilen 2.351,20 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 243,22 TL’si ile 2. bozma sonrası sarf edilen 7.755,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 7.998,72 TL yargılama giderinin, tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 4.315,85 TL’sinin davalı —-1.381,08 TL’sinin davalı — 2.301,79 TL’sinin davalı —— alınarak davacıya verilmesine,
11- Davalılar; ———— kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden ve bu davalılara yöneltilen davalar yönünden ayrı ayrı harç yatırılmadığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/1 maddesi uyarınca 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
12- Davalı ——-tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
13- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN ——–SAYILI DOSYADA;
1-Davalı ——– karşı açılan davanın 18.1.2018 tarihi itibariyle HMK.’nin 150/5. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11,20 TL peşin harç ile 11.126,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 11.137,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 11.083,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/1 maddesi uyarınca 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN —- DOSYADA;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı —- kiracısı bulunduğu —- numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için bir aylık süre verilmesine,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 10.246,50 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11,20 TL peşin harç ile 3.701,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.712,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.534 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan toplam 3.712,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde bulunan AAÜT tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 18.200 TL vekalet ücretinin “asıl davadaki davalı ——- tahsil edilecek vekalet ücreti ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından sarf edilen 51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN —-DOSYADA;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı —– kiracısı bulunduğu —- numaralı villanın işyeri olarak kullanımına son verilerek konut olarak eski hale getirilmesine, davalıya taşınmazı eski hale getirmesi için bir aylık süre verilmesine,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 17.077,50 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11,20 TL peşin harç ile 3.701,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.712,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13.365 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan toplam 3.712,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde bulunan AAÜT tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 25.950 TL vekalet ücretinin “asıl davadaki davalı ——- tahsil edilecek vekalet ücreti ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından sarf edilen 51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN —- DOSYADA;
1-Davalı ——— Aleyhine açılan davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle REDDİNE,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11,20 TL peşin harç ile 8.156,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 8.167,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 8.113,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN —- DOSYADA;
1-Davalı —- aleyhine açılan davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle REDDİNE,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11,20 TL peşin harç ile 8.156,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 8.167,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 8.113,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-birleşen davalar davacısı vekili—–davalı—- davalı — davalı——— yüzlerine karşı, diğer davalı tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca —–adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2020