Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/255 E. 2018/346 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/255
KARAR NO : 2018/346

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 29/02/2016
KARAR TARİHİ : 10/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde; Davalı şirket ile müvekkili arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacak nedeniyle, davalı borçlu hakkında İstanbul Anadolu —. İcra müd. — esas nolu dosyası ile takip yaptıklarını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi üzerine durduğunu, dava ve icra takibine konu alacak faturalı alacak olup aynı zamanda para borcu olması sebebiyle müvekkili şirketin adresi olan Kartal’da ödenmesi gerektiğini, yetkili icra dairesinde dava açıldığından davalının yetki itirazının reddine karar verilmesini, davalı tarafa para bazında 714.619,21 TL bedelli iş yapılmış lduğunu ve uş bu davaya konu takip tarihine kadar davalı tarafça parçalar halinde 507030,00 TLlik ödeme yapıldığını, davalı tarafın kısmi ödemeleri nedeniyle yetki itirazının reddine karar verilmesini. Davalının faize ilişkin itirazının da yasal dayanağı bulunmadığını, ödemeler konusunda davalı şirkete defalarca ihtarat yapıldığını kısmi ödemeler yapıldığını, biu kısmi ödemeler sebebiyle temerrüde düştüğünü belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, dosya kapsamına gre davalının menkul gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için ihtiyati haciz kararı verilmesini yada ihtiyati tedbir kararı verilmesini, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu belirterek şirket merkezinin Beyoğlu olduğunu belirterek İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, ticari defter ve belgeleri ile banka kayıtlarından 714.619 TL ödeme yaptığını, banka kanalıyla ödeme yapıldığını, davacının kötü niyetli takip başlatığını belirterek davanın reddini ve %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiler —-ve — 19/11/2016 tarihli raporlarında davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Bilirkişi —- 01/12/2017 tarihli raporunda; inceleme konusu —-nolu ve 120.000 EUR meblağlı çekin arka yüzünde mevcut “…” isimli yazıları altındaki atfen atılı 1. Ciranta imzasının, kişinin dosyada mevcut mukayese imzalarıyla aralarında saptanana benzemeezliklere nazaran, …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varmıştır.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağının tahsili için davalı aleyhinde İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı takip dosyasında genel haciz yolu ile icra takibi başlatmıştır. Davalı tarafından ödeme emrine süresinde itiraz edilmesi nedeniyle icra takibi durmuştur. Davacı süresinde açmış olduğu bu dava ile davalının ödeme emrine itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı, davalı ile aralarında sözleşme kapsamında üzerine düşen edilmini ifa ettiğini, davalının 714619,21 TL borcundan 507030,00 TL kısmını ödediğini, davalıdan 207589,21 TL bakiye alacağının kaldığını iddia etmiştir.
Davalı ise 714619,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürmüş olup, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini ifa ettiği, edim karşılığında davacıya ödenmesi gereken hak ediş bedelinin 714619,00 TL olduğu hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, davalının 507030,00 TL ödediğini ileri sürdüğünden, taraflar arasındaki uyuşmazlık, bakiye 207589,21 TL.nin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyaya ibraz edilen iş anlaşmalarının incelenmesinde, bir tarafta “—-” diğer tarafta davalı şirket olmak üzere korkuluk bir kısım imalat yapımı konusunda anlaşmaya varıldığı, sözleşmelerde — imzası bulunduğu görülmüştür.
30/04/2014 tarihli ibraname ile davalı şirket, davacının eşi olan—-‘in imzası ve “—” kaşesi ile sözleşmede belirilen 720000,00 TL bedeli nakden aldığı, davalı şirketten herhangi bir alacağının kalmadığı belirtilerek ibra edilmiştir.
Çek teslim bordrosuna göre, davalı şirket tarafından verilen çekler —-‘in imzası ve “—-” kaşesi ile teslim alınmıştır.
Muhasebe bilirkişi tarafından yapılan incelemeye göre, çek teslim bordrosunda belirtilen çekler, 5870051 nolu 120000,00 Euro bedelli olanı hariç, davacının defterlerinde kayıtlı bulunmaktadır.
Davacı —- nolu 120000,00 Euro bedelli çekin kendilerine verilmediğini, çek üzerinde kendileri adına yapılan ciro işleminin sahte olduğunu, —-‘in temsil yetkisi bulunmadığını, kendi adına ödeme alma yetkisinin bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davacıya verilen çeklerden bir kısmının —-‘e ödendiği banka dekontlarından görülmektedir. Yine —‘e teslimi yapılan çekler (120000,00 Euro bedelli olanı hariç) davacının ticari defterlerine kaydedilmiştir. Sözleşmelerde davacının unvanının yanında —-‘in de ismi yer almaktadır. Davacı, diğer ödemeler ve teslim edilen çekler ile ilgili olarak davalı şirkete, ödemelerinin kendisine yapılması yönünde, bir ihtarda da bulunmamanın yanı sıra, yapılan ödemeleri ve verilen çekleri defterlerine kaydettiği, bu durumda davalı nezdinde de haklı olarak görünüş yaratıldığından, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında —-‘in çekleri teslim almaya yetkili olduğunu kabul etmenin dürüstlük kuralı gereği olduğu, —- nolu 120000,00 Euro bedelli çekin de davacının defterine kayıtlı olan diğer çeklerle birlikte, ifa amacıyla —‘e teslim edildiği kabul edilmiştir.
Davacı tarafın, 5870051 nolu 120000,00 Euro bedelli çekteki ciro işleminin sahte olduğuna dair iddiaları bakımından yapılan değerlendirme; —- nolu 120000,00 Euro bedelli çekin davalı şirket tarafından “—-.” lehine keşide edildiği, çekin sırasıyla cirantalarının … ve —- olduğu, son hamilin ise —olduğu, her ne kadar … tarafından yapılan ciro işleminde imza …’e ait değil ise de, üst paragrafta yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, —-‘in, taraflar arasındaki ilişki kapsamında çeki almaya yetkili olduğu, çekin de taraflar arasında geçerli olan sözleşme borcunun ifası uğruna —-‘e verilmekle, teslimin artık davacıya yapılmış gibi sonuç doğuracağı, çekin hangi borcun ifası için verildiği belli olup, kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesinin, dolayısıyla ciro üzerinde imza sahteciliği iddiasının somut olayda davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, yapılan bilirkişi incelemesinde göre de davacının davalıdan alacağının kalmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davacının icra takibini kötüniyetli olarak başlattığı hususunda bir delil bulunmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
-Tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan 1666,25 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 1630,35 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 18405,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/04/2018