Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/232 E. 2018/1110 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/232 Esas
KARAR NO: 2018/1110
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 24/02/2016
KARAR TARİHİ : 19/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin genç yaşta iş ararken davalı şirketin ortaklarından … ile tanıştığını, müvekkiline ortaklık ve müdürlük teklif edildiğini, müvekkilinin teklifin cazibesine kapılarak 21-12-2010 tarihinde hisse devir suretiyle davalı şirkete oırtak olduğunu, 05-01-2011 tarihli karar ile de beş seneliğine şirket müdürü olarak seçildiğini, davalı şirketin büyük ortağı …’ın müdürlük ve imza yetkisi görevlerini üstlenmediğini, yeni tanıştığı bir kişiye bu sorumluluğu verdiğini, müvekkilinin sonradan işin gerçeğini anladığını, davacının şirketten bir para kazanamadığını, büyük hissedarın ortadan kaybolduğunu, müvekkilinin ortada kaldığını, şirketin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, vergi dairesi kayıtlarından da bu durumun anlaşılabileceğini, 03-02-2015 tarihinde müvekkilinin noterden istifa ettiğini, bunun Tebligat Kanunu’nun 35’inei maddesine göre şirkete tebliğ edilebildiğini, zaten süre bakımından da müvekkilinin müdürlük sıfatının 06-01-2016 tarihinde son bulduğunu, müvekkilinin ortak olarak da şirkette kalmak istemediğini, hissesini başkasına da devredemediğini, şirketin kayden gözüktüğünü, müvekkilinin haklı nedenlerle ortaklıktan çıkmak istediğini iddia ederek; müvekkilinin davalı şirketin ortaklığından çıkmasına, bunun kabul edilmemesi halinde davalı şirketin feshine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve dava masraflarının karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/10/2016 tarihli dahili dava dilekçesi ile davayı davalı şirketin diğer ortağı …’a da yöneltmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalı şirkete usulüne uygun olarak TK.35.madde uyarınca tebliğ edilmiş, ancak davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Şirket organsız kaldığından 12/10/2016 tarihli duruşmada şirkete işbu davada temsil etmek üzere temsil kayyımı olarak önce —– atanmış, ancak bu kayyım yargılama sırasında öldüğünden yerine temsil kayyımı olarak ——- atanmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, haklı nedenle şirketten çıkma istemine, terditli talep şirketin feshi istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı 6102 sayılı TTK’nin 638. Maddesidir. TTK’nin 638/2. Maddesi “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü haizdir.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerinin olup olmadığı,
b-Davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi gerekip gerekmediği,
c-Davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmediği taktirde davalı şirketin feshine karar verilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Türk Ticaret Kanunu’nun 639’uncu maddesi gereğince; açılan davadan, diğer ortağı haberdar edecek müdür de mevcut değildir. En önemlisi huzurunuzdaki davaya, davalı şirket adına cevap verecek müdür ve yetkili de yoktur. Dolayısıyla öncelikle bu noksanlıkların giderilerek, sırf bu davaya cevap vermesi ve davayı diğer ortağa bildirmesi için davalı şirkete kayyım atanması gerekmektiğinden yukarıda belirtildiği üzere 12/10/2016 tarihli duruşmada şirkete işbu davada temsil etmek üzere temsil kayyımı olarak önce ——– atanmış, ancak bu kayyım yargılama sırasında öldüğünden yerine temsil kayyımı olarak —— atanmış ve davalı şirket temsil kayyımı ——— tarafından temsil olunmuştur.
Davanın esası ile ilgili olarak da, taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, mali müşavir bilirkişi aracılığıyla davacı vekilinin sunduğu deliller üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
Buna göre; ——- Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde—— sicil numarasıyla kayıtlı olan davalı ————— tarihinde tescil edilerek, inşaat işleri yapmak üzcrc kurulmuştur. Şirketin kuruluşundaki ünvanı ———- tarihinde tescil edilen ana sözleşme tadili ile şirketin ünvanı ——-i olarak değiştirilmiştir.
Davacı …, davalı şirketin kurucu ortağı değildir. Davalı şirketin sermayesi 500.000 TL’dir. Bu sermayenin 350.000 TL’lik kısmı …’a, 150.000 TL’lik kısmı da —— ait iken, —– —– 150.000 TL’lik hissesinin tamamını —– Noterliğinin —–tarih,——-yevmiye numaralı hisse devir ve temlik sözleşmesiyle davacı …’e devrederek ortaklıktan ayrılmıştır. Bu devir işlemi davalı şirketin ——tarihli ortaklar kurulu toplantısında kabul edilmiştir. Söz konusu devir işlemi neticesinde davalı şirketin 500.000 TL’lik sermayesinin 350.000 TL’lik kısmı dava dışı …’a, 150.000 TL’lik kısmı da davacı …’e ait olmuştur.
Davalı şirketin hisse devrinin kabulüne ilişkin 05-01-2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında aynı zamanda;
•Ayrılan ortağın müdürlük görevinin sona erdiği,
•Şirket müdürlüğüne 5 (beş) yıl süreyle …’in atandığı,
•…’in münferit imzası ile şirketi her hususta temsil ve ilzama yetkili olduğu hususları da kabul edilmiştir. —- tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan tüm kararlar —– tarihinde tescil edilmiş, —— tarihli ve —– sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Davacı beş yıl süreyle müdür olarak seçilmiş olup, karar tarihi nazara alındığında — tarihi itibarıyla, tescil tarihi nazara alındığında ise —-tarihi itibarıyla davacının müdürlük görev süresi dolmuştur.
—-Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün —– tarihli yazısında; “davalı şirket adres mahallinde bulunamadığından —-tarihinde, Dairemizce — tarihinde resen terki yapılmıştır” denmektedir.
—– Ticaret Odası’nın davalı şirketin sicil kaydına ilişkin internet sayfasında “Kanun gereği üyeliği askıya alınmıştır. Karar tarihi 31-01-2014” notu bulunmaktadır. Bu tarih davacının müdürlük görev süresi içinde kalmaktadır.
Davacının babası davacı tanığı … 24.10.2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde “Tarihini bilmiyorum, davacı olan oğlumun arkadaşı … gelip oğlumun bunalımda olduğunu söyledi, oğlanla görüşünce bu şirketin kurulduğunu anlattı, kurduran adamın kim olduğunu söylemedi, ancak oğluma bu şirketi nasıl kurdurttuklarını anlamadım, oğlum o tarihte liseyi bitirmiş iş arayan bir çocuktu, yani kendisinin böyle şirket yöneticek durumu yoktu.(Davacı vekilinin ‘1-siz şirketin adresini araştırdınız mı?, 2-oğlunuzun bu şirkete sermaya koyacak bir parası var mıydı?’ sorularına) Şirketin adresini bana gelen haicz kağıdından anlamıştım, oraya gittik, ancak öyle bir şirket yoktu, oğlumun böyle bir şirket kuracak parası yoktu, kendisine ben bakıyorum.” demiştir.
Davacı tanığı … 24.10.2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde “
Davacı … lise dönemlerinden itibaren arkadaşımdır, lise bittikten sonra davacı da ben de iş arıyorduk, bir gün şirkette iş buldum, bir yerle anlaştım diyerek geldi, ben de o sırada bir dernekte çalışıyordum, bir kaç ay sonra yanıma geldi, sıkıntılıydı, ne olduğunu sordum, borçlarım var dedi, numara falan çıkartmışlar adıma, borçlarım falan var dedi, ben de durumu anlamaya çalıştım, normal çalışan olarak işe girmiş, bir yerlere imza atmış, ancak şirkette hiç çalışmamış, bu şekilde bunu kandırmışlar, ben de babasına haber verdim, sonrasını bilmiyorum.” demiştir.
Davalı şirket temsil kayyımı——– 24.10.2018 tarihli duruşmadaki beyanında “Tanık beyanlarına bir diyeceğim yoktur, ancak şirketle ilgili olarak araştırmalarımı yaptım, anladığım öğrendiğime göre şirketin büyük ortaığı …’dır, kendisinin gerçek adresini buldum, davalının adresi————adresinde oturmaktadır, daha önceki tebligatlar bu kişiye ulaşmamış. Sicil gazetesinin 10 Temmuz 2008 tarihli nüshasında da aynı adres vardır, burada belirtilen adrese gittim, muhtarlıktan belge aldım, evi tespit ettim, kişi orada oturmaktadır, ancak kapısını çaldığımda içeriden kendisinin eski eşi olduğunu söyleyen (19/11/2018 tarihli duruşmada eski eşin adı kayyım tarafından düzeltildi) ————- isimli bir kadın çıktı, bu kişinin burada oturmadığını söyledi, benim fikrime göre bu kişi orada oturuyor, muhtar da öyle söyledi, muhasebeciye ulaşamadım.” demiştir.
TTK m. 638/1 uyarınca şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir. Bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Ancak somut olayda, davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Yani, çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını Mahkeme değerlendirecektir. Nitekim yüksek Yargıtay 11. HD.’nin 03.02.2015 tarih ve 2015/15047 E. 2015/1168 K. sayılı kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, dava tarihinde değil, kararın kesinleştiği tarihle geçerli olur ve Şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Bu genel açıklamalar doğrultusunda yukarıdaki tanık ve davalı şirketin temsil kayyımının raporu ve duruşmadaki ifadesi incelendiğinde; davalı şirketin faal olmadığı, davacının davalı şirketin yönetimine katılmadığı, davalı şirketle ilgili hiçbir işlem yapmadığı, davacının davalı şirketin diğer ortağı dahili davalı …’a da ulaşamadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten, yine davacı tarafından davalı şirket ortaklığından istifa ettiğine dair evrak davalı şirkete TK 35. Madde uyarınca tebliğ olunabilmiştir. Mahkememiz tarafından davalı şirkete gönderilen tebligatlar da aynı gerekçeyle Tebligat Kanunu m. 35 uyarınca tebliğ edilmiştir. Davalı Şirket davaya cevap vermediği gibi 25/05/2016 tarihli duruşmada verilen “dava konusu uyuşmazlıklara ilişkin tüm yasal defterlerin ve dayanaklarının, ayrıca diğer ilgili tüm evrak ve belgelerin inceleme gününde hazır bulundurulmasına ilişkin ara kararına uymamıştır.
Kayyım raporu ve ifadesinde yazılı olduğu üzere, kayyım tarafından da davalı şirketin muhasebe kayıtlarına ulaşılamamış, şirket ortağı dahili davalı …’ın evine kadar gidildiği halde kendisi ile görüşme sağlanamamıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dosya kapsamından, davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan adresinde bulunmadığı, davacı müdür olarak seçildikten sonra davalı şirketin tescile tabi bîr ortaklar kurulu toplantısı yapmadığı ve herhangi bir karar almadığı, ——ı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ——–tarihli yazısından anlaşılacağı üzere davalı şirket adres mahallinde bulunamadığından davalı şirketin resen terkin edildiği, —— Ticaret Sicili Müdürlüğünce kanun gereği askıya alındığı, davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin tespit edilemediği, davacının davalı şirkete ve dahili davalı olan diğer ortağa ulaşamadığı ve bu sebeple davacı ile diğer ortak arasında herhangi bir irtibatın kurulamadığı, bu durumda davalı şirketin diğer ortağı ile davacı arasında ortaklık ilişkisinin fiilen ortadan kalktığı, bu durumda davacıdan bu ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin beklenemeyeceği kanaatine varılmış olup, davacının davalı şirketten çıkması için haklı sebeplerin var olduğu kanaatine varılmış ve davalı şirkete karşı açılan davanın kabulü ile, TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının ——-Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —— sicil numarasında kayıtlı davalı ———— Şirketi’nden çıkmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacının ilk talebi olan davacının davalı şirketin ortaklığından çıkma talebi açısından inceleme ve gerekçe:
Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Aynı şekilde bir hakkın kendisinden istenebilecek o hakka uymak yükümlülüğü olan kişi olup bu da davalı olma pasif husumet ehliyetidir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Davada taraf ehliyeti, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28. maddesi gereğince, sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler. Dava ehliyeti bir kişinin kendisi veya yetkili temsilcisi aracılığıyla bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usul işlemleri yapabilme ehliyetidir. Sonuç olarak davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler taraf ehliyetine sahip olsalar bile bu kişilerin o davada maddi hakka ilişkin olarak davacı ve davalı olmak sıfatlarının bulunması gerekmektedir.
Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece re’sen göz önünde tutulması gereken hususlardandır.
Buna göre, işbu davada, pasif husumet ehliyeti sadece davalı şirkete ait olup, davalı …’ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının ilk talebi olan davacının davalı şirketin ortaklığından çıkma talebi yönünde dahili davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının ilk talebi olan davacının davalı şirketin ortaklığından çıkma talebiyle ilgili davanın KABULÜ ile, davacının TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının —— Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ——– sicil numarasında kayıtlı davalı ————- ÇIKMASINA,
3-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 35,90 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından hatırılan 29,20 TL harcın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.500,00 TL bilirkişi gideri, 1.000,00 TL kayyım ücreti gideri, 241,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.741,00 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı —————- alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı şirketin temsil kayyımının yüzlerine karşı, dahili davalı …’ın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 19/11/2018