Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1434 E. 2019/519 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/1434 Esas
KARAR NO : 2019/519
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 16/12/2016
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması talepli 16/12/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle: davacı şirket adına iflasın ertelenmesi talepli olarak İst. Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- esas(kapatılan Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– esas) sayılı dosyada verilen 1 yıllık iflas erteleme kararının 23 Aralık 2016 tarihinde sona ereceğini, dava dosyasının hala Yargıtay’da olduğunu ve temyiz sürecinin devam ettiğini, müvekkili şirket hakkında hazırlanan bilirkişi ve kayyım raporlarında şirketin borca batık olduğunun ancak davacı şirketin faaliyetlerine devam ettiğinin tespit edildiğini, iflas erteleme kararıyla şirketin üretimi ve satışlarının arttığını, borçların yapılandırılarak düzenli şekilde ödendiğini, şirketin iyileştirme projesinde taahhüt ettiği 500.000,00 TL tutarında sermaye artışını gerçekleştirdiğini ve 2013 yılında hazırlanan revize iyileştirme projesini adım adım uyguladığını belirterek, iyileşmenin devamı, şirketin borçlarını sağlıklı ve hakkaniyetli bir biçimde ödeyebilmesi için iflas erteleme kararının ve ihtiyati tedbirin uzatılmasını talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ : Müdahale Talebinde Bulunan Alacaklılar … ve ——– 14.03.2017 tarihli dilekçesinde, özetle; davacı şirket ile ———-arasında imzalanan borç yapılandırma protokolü uyarınca 76.659,25 TL tutarında borcun ödenmesi için anlaşma yapıldığını, davacı tarafından borcun 32.000,00 TL’sinin ödendiğini, ancak geriye kalan 43.659,25 TL’nin vadelerinde ödenmediğini; alacaklı … ile aralarında imzalanan borç yapılandırma protokolü uyarınca 25.000,00 TL tutarında borcun ödenmesi için anlaşma yapıldığını, ancak hiçbir ödeme yapılmadığını, borçlu şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığını belirterek müdahale taleplerinin kabulü ile davacının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil ————. vekili 13.08.2018 tarihli dilekçesinde özetle;
müvekkili şirketi ile herhangi bir yapılandırma anlaşması yapılmadığını, bu kapsamda görüşme dahi gerçekleştirilmediğini, kayyım raporunda belirtilen yapılandırılmamış borç tutarının hatalı olduğunu, zira hesaplanan bu tutardan daha fazla olan müvekkili şirket alacağının yapılandırmaya konu edilmediğini, borçlu şirketin kötü niyetli olduğunu, borca batık olduğunu ve yapılandırılmış borçlarının yaklaşık yarısını da ödemediğini, kayyım raporlarının anılan durumla çeliştiğini, borçlu şirketin alacaklıları oyaladığını, alacaklılara eşit davranılmadığını zira kayyım raporunda belirtildiği üzere bir kısım alacaklılara ödeme yapıldığını ancak müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapılmadığını belirterek borçlunun iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahale Talebinde Bulunan ———— tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili ile borçlu şirket arasında protokol yapıldığını, ancak borçlu şirketin protokolü yerine getirmediğini ve müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmadığını, borçlu şirketin merkezini değiştirdiğini ve iflas erteleme koruması altında malvarlığını eksilttiğini belirterek, müdahale taleplerinin kabulü ile davacının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer müdahil vekilleri vermiş oldukları müdahale talepli dilekçeleri ile davacı şirketin iflasına karar verilmesini ve tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
DAVANIN AŞAMALARI: Davacı şirketin iflasın ertelenmesi talebiyle ilgili olarak açılan ilk dava kapatılan Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– esas sayılı dosyası olup, İstanbul Anadolu Adliyesi’nin faaliyeti geçmesi ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin tek hakimli hale gelmesi nedeniyle bu dava dosyası kapatılarak İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———–Esas sayılı dosyasına aktarılmış, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin——– tarihli İflasın Ertelenmesine ilişkin kararı yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin — tarihli ——– Esas, ——— Karar sayılı ilamıyla bozulmuş, bu kez dosya Mahkememizin ————– Esasına kaydı yapılmış, yapılan yargılama sonucunda Mahkememizce verilen ———- tarihli iflas erteleme kararı yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin —– tarih, ———– karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nin 376 ve 377’inci maddelerinde düzenlenen iflas ertelemenin uzatılması istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, “davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı, iflasın bir yıl daha ertelenmesine karar vermek gerekip gerekmeyeceği” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama; İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir. İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nin 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nin 178(1). maddesinde belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nin 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin ——————- K. Sayılı kararı bu yöndedir.
Ertelemenin uzatılmasını isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Davacı şirket tarafından kapatılan Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi —– Esas sayılı dava dosyası ile ————-arihinde iflas erteleme talepli dava açılmış olup, Mahkemece 17/07/2012 tarihli”Alacaklıların ve borçlunun hak ve çıkarlarının dengeli bir şekilde korunması için şirketin faaliyetinin devam etmesi amacı ile;
a-Davacı şirket hakkında 6183 sayılı kanuna göre yapılan ve yapılmış olan ve daha sonra yapılacak takipler de dahil olarak İİK.nun 206.m.l sırasında yazılı alacaklar için yapılan takipler ve rehinli takipler haricindeki,tüm icra ve iflas takipleri, satış ve muhafaza işlemleri gibi tedbir uygulamalarının İİK.nun 179/b maddesine göre DURDURULMASINA, YENİ TAKİP YAPILMAMASINA,
b-Borçlu şirketlere ait işyerinin doğmuş borçlarından dolayı, elektrik, su,doğalgaz,telefon gibi zorunlu ihtiyaçların kullanıma kapatılmasının TEDBİREN DURDURULMASINA,
c-Haciz edilen ve muhafaza altına alınan ve şirketin faaliyet alanında kullanılan tesis, eşya, techizat büro malzemeleri ve demirbaşların borçlu şirket yetkilerine YEDDİEMİN OLARAK TESLİMİNE,
d-Davacı şirketin mal varlığı olan gayrimenkullerinin ve araçlarının 3.kişilere devir ve temliklerinin İHTİYATİ TEDBİREN ÖNLENMESİNE, bu hususta davacının belirtilen mallarla ilgili liste verildiğinde ilgili yerlere yazı yazılmasına,
e-İİK.nun .179/b mad.göre erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacak nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılabilir veya başlamış takiplere devam edilebilir ise de bu takipler yolu ile muhafaza tedbirlerinin alınmasının ve rehinli malın satışının DURDURULMASINA,
f-Aşan tedbir isteminin REDDİNE,
B-)İİK.nun 179/a mad.göre şirket yönetim kurulu ve şirketin diğer ortaklarının yetkilerinin devamına ancak şirket mallarının ve alacaklarının menfaatinin korunması,şirket envanterlerinin yapılması iyileştirme tedbirlere nezaret etmeleri,yönetim kurulu ve diğer organlarının, işlemlerinin denetiminde görevli ve yetkili olmak üzere davacı şirkete;
Kayyım olarak resen … ile ———- atanmasına,
Kayyımların münferiden yetkili olmalarına, işletme faaliyetinin kayyım gözetiminde yönetim kurulu tarafından sürdürülmesine ve davacı şirketin alacağı tüm kararların kayyımların onayına tabi tutulmasına,
Kayyımlara 3’er aylık süreler halinde iyileştirme projesi işleyişi ve şirketin mali durumu ile ilgili olarak rapor ibraz etmesine,
Kayyımların şirketlerin hesap ve işletmelerini (haftada en az 2 kere) denetlemesine ve denetim ile ilgili olarak tutanak tanzim edip özel dosyalarında saklamalarına,
Davacıya ait tahakkuk eden hak ediş ödemeleri bankalar vasıtası ile gelen paraların kayyımların onayı ile davacı yetkililerine iadesine,
Bankalardaki hesaplardan para çekme yetkisinin kayyımlar muvaffakatı ile yönetici tarafından yapılmasına,şirketler kasasına yapılacak ödemelerin de derhal şirkete ait banka hesabına yatırılmasına,” şeklindeki ara kararla davacı şirkete kayyım olarak … ile … kayyım olarak atanmıştır.
Somut davada, davacı şirket iflas ertelemesinin uzatılması talebi ile 16/12/2016 tarihinde başvurmuş, Mahkememiz 19/12/2016 tarihli tensip zaptı ile “davacı şirket hakkında mahkememizce (Eski Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin ————Esas) sayılı dosyasında verilen 17/07/2012 tarihli tedbir kararlarının devamına” karar verilmiştir.
Mahkememizce 05/12/2018 tarihli duruşmada; “Bu aşamada hukukçu kayyıma gerek kalmadığından ve mali müşavir kayyım …’in adliyemizde çok sayıda dosyada kayyım olması, bu nedenle görevini layıkıyla yapamayacağı değerlendirildiğinden kayyımlar … ve …’in görevine son verilmesine,
Yeni denetim kayyımı olarak …’nun seçilmesine,
İİK.nun 179/a mad.göre şirketlerin yönetim kurulu ve şirketin diğer ortaklarının yetkilerinin devamına, ancak kayyımın şirket mallarının ve alacaklarının menfaatinin korunması, şirket envanterlerinin yapılması iyileştirme tedbirlere nezaret etmeleri, yönetim kurulu ve diğer organlarının, işlemlerinin denetiminde görevli ve yetkili olmasına,
İşletme faaliyetinin kayyımın gözetiminde yönetim kurulu tarafından sürdürülmesine ve davacı şirketin alacağı tüm kararların kayyımın onayına tabi tutulmasına,
Kayyımdan 3’er aylık süreler halinde iyileştirme projesi işleyişini ve projeye göre iyileştirme gösterip göstermediğini ve şirketlerin mali durumu ile ilgili olarak rapor ibraz etmesine,
Kayyımın şirketin hesap ve faaliyetlerini (haftada en az 2 kere) denetlemesine ve denetim ile ilgili olarak tutanak tanzim edip özel dosyalarında saklamasına,
Davacıya ait tahakkuk eden hak ediş ödemeleri bankalar vasıtası ile gelen paraların kayyımın onayı ile davacıya iadesine,
Bankalardaki hesaplardan para çekme yetkisinin kayyımın muvafakatı ile yönetici tarafından yapılmasına, şirket kasasına yapılacak ödemelerin de derhal şirkete ait banka hesabına yatırılmasına,” ara kararı ile kayyımlar … ile …’in görevine son verilmiş olup, yeni denetim kayyımı olarak … atanmıştır.
Mahkememizce, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişi heyetinden ve kayyımdan rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre;
a) Davacı şirketin borca batık olup olmadığı, iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe:
Mahkememizce bilirkişiler Makine Mühendisi —–, Mali Müşavir—- İcra İflas Hukuku Uzmanı Doç. Dr. ——- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/03/2019 tarihli bilirkişi raporu ile davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin rayiç değerlerinin ve borca batık olup olmadığının, iyileştirme projesi kapsamında mali durumunu düzelip düzelemeyeceğinin, şirketin aktifinin borçlarını karşılaycak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespit edildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; “Davacı şirketin kaydi değerler üzerinden hazırlanmış 31/12/2018 tarihli bilançosuna göre kaydi özvarlığının (-) 3.425.047,97 TL olduğu,
Davacı şirkete ait stok, tesis, makine, cihazlar, taşıtlar ve demirbaşların rayiç değerine ilişkin teknik bilirkişi Sn. Pelin Turan tarafından yapılan tespitler doğrultusunda hazırlanan 31/12/2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre, davacı şirketin rayiç özvarlığının (-) 4.388.611,22 TL olduğu; bir başka anlatımla, davacı şirketin borca batık durumda bulunduğu,
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin kararlarına göre, iflasın ertelenmesinin tüm koşulları sağlansa dahi, ilk tedbir kararından itibaren kanun koyucunun bahşetmiş olduğu beş yıllık süreyi dolduran borçlunun iflasın ertelenmesi kurumunun nimetlerinden yararlanabilmesinin mümkün olmadığı; davacı şirkete ilk ihtiyati tedbirin verildiği 17/07/2012 tarihinden bu yana yaklaşık 6 yıl 7 ay geçtiği yani davacı şirketin beş yıllık süreyi fazlasıyla doldurduğu; azami beş yıllık süreyi geçirmesine rağmen halen borca batık durumda bulunan davacı şirkete ait iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan söz edilemeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Kayyım … tarafından düzenlenen 22/02/2019 tarihli raporda özetle; “Davacı şirketin merkez adresinde çalışma kabiliyetini kaybetmediği; personel, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma ve üretim düzenini koruduğu, faaliyetine devam ettiği,
Davacı şirketin 30.06.2012 sonrası süreçte ki faaliyetleri sonucunda 2013-2014 ve 2016 yıllarında cüzi olarak dönem sonu ve faaliyet kan elde etmiş olduğu ancak 2012-2015- 2017 ve 2018 yıllarında ki faaliyetleri sonucunda oluşan zararlar ile şirketin kaydı olarak öz varlığının 1.419.684,31 TL’si (500.000,00 TL’lik sermaye artırımına ve bina satışından elde edilen 1.782.537,70 TL’lik özel fona rağmen) azaldığı, diğer bir ifade ile 30.06.2012 – 31.12.2018 tarihleri arasında ki faaliyetleri sonucunda 3.702,222,01 TL’si zarar ettiğinin belirlendiği,
Davacı şirketin 30.06.2012 sonrası gelir tablosu verileri incelendiğinde faaliyetleri sonucunda oluşan net satışlarına ve faaliyet karlılığı dikkate alındığında şirketin batıklıktan kurtulmasının mümkün olmadığı,
Davacı şirketin hali hazırda üretim yaptığı ancak 2018 yılında ki dönem zararı dikkate alındığında yapılan satışların tutarının maliyetleri bile karşılamaktan uzak kaldığı, Bu durumun şirketin batıklıktan kurtulabilmesi açısından olumsuz değerlendirilmesi gerektiği,
Davacı şirket ile ilgili yapılan tespitlere göre mevcut borçların davacı şirket tarafından yapılacak üretim ve satış sonucunda oluşacak karlar ile ödenmesinin mümkün olmadığı, Davacı şirketin özel fonlar ve sermaye artırımına rağmen 30.06.2012’deki durumundan daha kötü hale geldiği dikkate alındığında iş bu firma ile ilgili derhal iflas kararının verilmesinin alacaklılar açısından daha uygun olacağının kabulünün gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve kayyum raporunun incelenmesinde; davacı şirketin borca batık olduğu, borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olmadığı, 2018 yılındaki dönem zararı dikkate alındığında yapılan satışların tutarının maliyetleri bile karşılamadan uzak kaldığı, 30/06/2012 – 31/12/2018 tarihleri arasındaki faaliyetleri sonucunda 3.702.222,01 TL zarar ettiği, şirkete ilk ihtiyati tedbirin verildiği tarihten itibaren azami beş yıllık süreyi geçirmesine rağmen halen borca batık durumda bulunduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, başta kayyım raporu, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kurulu raporu olmak üzere tüm dosya kapsamından, davacı şirketin borca batık olduğu, baştan itibaren hiçbir düzelme göstermediği, borca batıklıktan çıkma eğilimi göstermediği ve göstermesinin de mümkün olmadığı, bu hali ile iyileştirme projelerini gerçekleştirmesi ve borca batıklıktan çıkmasının imkansız hale geldiği, bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere davacı şirketin iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştirmediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, ilk ihtiyati tedbirin verildiği tarihten itibaren azami beş yıllık süreyi geçirmesine rağmen halen borca batık durumda bulunduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan söz edilemeyeceği, kayyım raporunda da belirtildiği üzere şirketi iflasına karar verilmesinin alacaklılar açısından daha uygun olacağı, hüküm tarihi itibariyle iflas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
b)İhtiyati tedbirlerle ilgili inceleme ve değerlendirme: İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin ————- K. Sayılı kararı bu yöndedir.
İflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken ——– sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için verilen ilk tedbir kararı ——— tarihinde verilmiş olup, işbu duruşma günü itibariyle 5 yıllık üst süre dolmuş durumdadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin ———-K.sayılı ve benzer içtihatları da bu yöndedir. Bu nedenle ihtiyati tedbirlerin devamına karar verilmesi mümkün değildir.
Her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz süresi geçmemişse de 05/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda da davacı şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle borca batık olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle kanunen ve yerleşik Yargıtay ve BAM uygulamalarına göre devam etmesi mümkün görülmediğinden duruşmanın 20/03/2019 tarihli celsesinde Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
c)Sonuç: Sonuç olarak; koşulları oluşmadığından davacı şirketin iflas erteleme isteminin reddi ile davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile;
Borca batık olduğu belirlenen——– sicil numarasında kayıtlı davacı ———- İFLASINA,
2-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca iflasın 08/05/2019 günü saat 14:38 itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu İflas Dairesi ile ilgili yerlere bildirilmesine,
4-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca İflas Dairesince gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
5-Atanan kayyımın görevine son verilmesine,
6-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de İst. Anadolu İflas Dairesine gönderilmesine,
8-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile müdahil … vekili Av. —— müdahil—– vekili Av. —–, müdahil —- vekili Av. …’ın yüzlerine karşı, diğer müdahil vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede Yargıtay’a temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/05/2019