Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1412 E. 2018/366 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.


T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1412
KARAR NO : 2018/366

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 13/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının yıllardır davalı ile arasındaki ticari ilişki doğrultusunda davalıya teslimi yapılan malların sözlü anlaşma ile satıldığı, davalı şirketin takibe konu fatura muhteviyatı malların eksiksiz olarak teslim edildiği ve davalı tarafından yasal süresi içinde herhangi bir itirazın olmadığı, ancak fatura bedellerinden bakiye kalan 33.075,44 TL davalı tarafından ödenmediği, davacının alacağın tahsili ile davalı aleyhine İstanbul Anadolu —-İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiği ve takibin durduğundan, davanın kabulüne itirazın iptaline, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, Davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, bu iddianın yapılacak ticari defter incelemesi neticesinde ortaya çıkacağı, bu nedenlerle haksız ve mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Bilirkişi —- 24/11/2017 tarihli raporunda sonuç olarak; Davacı ve davalı tarafın tacir oldukları, dosya kapsamında taraflar arasında yazdı sözleşme bulunmadığı, davacının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış ve e-Beratları yasal süreci içinde yapılmış ticari defter ve kayıtlarına göre 17.11.2016 İcra takip tarihi itibariyle davalıdan 33.075,44 TL. alacağı bulunduğu, davalı şirket tarafından inceleme herhangi bir ticari defler ve belge sunulmadığı görüş ve kanaatini bildirir raporunu mahkememize sunmuştur.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Davacı alacak iddiasını 17/03/2013, 28/07/2016, 10/08/2016, 26/08/2016, 02/09/2016, 22/09/2016, 12/10/2016 tarihli toplam 40075,44 TL (KDV dahil) bedelli faturaya dayandırmış olup, davalı tarafından 7000,00 TL ödeme yapıldığı belirtilerek bakiye 33075,44 TL alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkinin ve mal teslim olgusunun ispatı bakımından yazılı bir delil ibraz etmemiş ise de, vergi dairesinden gelen kayıtlardan davalı şirketin, davacı şirketle olan ticari ilişkisinden dolayı 2016 yılında 5 adet fatura ile ilgili vergi dairesine KDV hariç 25768 TL (KDV dahil 30406,24 TL) bildirimde bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket tarafından tarafından vergi dairesine bulunmuş olduğu bu beyan davalıyı bağlayıcı nitelikte olduğundan, davacı toplam bedeli 30406,24 TL olan 5 adet fatura ile ilgili ticari ilişkiyi ve mal teslim olgusunun ispat etmiştir.
Davalı tarafça vergi dairesine beyanda bulunulmak suretiyle kabul edilen bu 5 faturanın ise, davacının dayandığı 7 adet faturadan hangileri olduğunun tespitine gelince; davalı tarafından bildirimde bulunulan miktar, davacının dayandığı 10/08/2016, 26/08/2016, 02/09/2016, 22/09/2016, 12/10/2016 tarihli faturaların toplam bedeline denk geldiğinden, 10/08/2016, 26/08/2016, 02/09/2016, 22/09/2016, 12/10/2016 tarihli faturalar ve fatura konusu malların davalıya teslim edildiğini kabul etmek gerekmiştir.
Davalının vergi dairesine bildiriminin dışında kalan 17/03/2013, 28/07/2016 tarihli faturalar bakımından ise; davalı tarafından bildirimde bulunulan ve taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde son fatura olan 12/10/2016 tarihli faturada bakiye borcun 33075,44 TL olarak belirtildiği, davalının kabulünde olup da süresinde itiraz etmediği iş bu fatura da dikkate alındığında, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 33075,44 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davacı tarafından işlemiş faiz talep edilmiş ise de, davacının davalının en erken icra takibiyle temerrüte düşürdüğü, bu nedenle faize takip tarihinden itibaren hak kazanıldığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu —-İcra Müdürlüğünün—-Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 33.075,44 TL asıl alacak bakımından DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20 si oranıda icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 2.295,28 TL harçtan peşin alınan 405,83 TL sinin mahsubu ile bakiye 1.889,99 TL’nin HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 405,83 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 29,20 TL Başvurma harcı, 4,30 TL vekalet pulu, 933,50 TL posta gideri olmak üzere toplam: 967,00 TL den kabul edilen kısma isabet eden 951,88 TL sinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 3.969,05 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 525,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,

Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 17/04/2018