Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1369 E. 2021/254 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/1369 Esas
KARAR NO: 2021/254
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2016
KARAR TARİHİ : 31/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiler kapsamında edimlerin eksiksiz tamamlanıp yerine getirildiğini, ancak davalının şifahen yapılan tüm ihtarlara rağmen davalının cari hesap alacağını ödemediğini, bunun üzerine ödenmeyen cari hesap alacağının tahsili için ——- sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını, borçlu davalının borca itirazı ile birlikte yetki itirazında bulunuğunu, yetki itirazının taraflarınca kabul edildiğini, dosyanın yetkili olarak belirtilen —– esas sayılı icra dosyası üzerinden davalıya tekrar ödeme emri gönderildiğini, borçlu tarafından ——- tarihli itiraz dilekçesi ile takibe konu borca itiraz edildiğini, müvekkili tarafından tutulan muavin defter kayıtlarında müvekkilinin alacağının olduğu yönünde olduğunu, ayrıca her ne kadar davalı itiraz dilekçesinde müvekkili şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir akdi bağ bulunmadığını beyan etmiş ise de; dilekçe ekinde sunulan muavin defter kayıtlarında davalı tarafından yapılan ödemelerin açıkça gözüktüğünü, bu nedenlerle davalının ——— dosyasına yaptığı itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davacı şirket arasındaki hesabın yıllar önce ———- tarihinde mutabakat yapılarak sonlandırıldığını, müvekkili ile davacı şirket arasındaki hesap hareketinin —– yılında başladığını, hareketlere bakıldığında —— sonrasında tamamen cari hesap virmanları olduğunu, yani davacı şirketin müvekkili şirkete müvekkili şirketinde davacı şirkete para göndermek suretiyle işlemler yapıldığını, bunun üzerine, —- davacı alacaklı şekilde görüldüğünü ancak aynı yılın —- sonunda da hesabın sıfırlandığını, —- yılında ise tekrar birkaç kalem işlem gerçekleştirildiğini ve hesabın yine sıfırlandığını,—- hesabın kapatıldığını, her iki şirketin cari hesapları karşılaştırıldığında; —– sonunda davacı—— yılına devir ettiğini, bu rakamda her iki şirketinde mutabık olduğunu, müvekkilinin — yılı sonunda —- göre davacı—- alacak bakiyesi ile —– yılına devir edildiğini, aynı yıl, davacı —- alacaklı gözüktüğünü, — sonunda müvekkili şirketteki —- alacak bakiyesi ile davacı şirketinde gözüken —- alacak bakiyesi arasındaki farkın —- olduğunu, bu farkın sebebinin— içinde çeşitli tarihlerde ———-şubesinden davacı ———-açıklaması ile yapılan borç kayıtları olduğunu, bu işlemlere ait kayıtların davacı şirketi hesaplarında olmadığını, yani müvekkili şirketin davacı şirketi borçlandırdığı ödemelerin maalesef davacı kayıtlarında yer almadığını, bu nedenle arada oluşan farkın ortaya çıkarılması için bu işlemlere ait dekontların —— celbine karar verilmesini talep ettiklerini, yine müvekkili tarafından ödenen —— tarihli davacı şirket kredi ödemelerinin davacı kayıtlarında yer almadığını, bu ödemelere ilişkin dekontlarında celbine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket kayıtlarında —- sonunda —– olarak kapandığını, aynı yıl davacı şirketin kayıtlarına bakıldığında onlarda da bakiyenin —- gözüktüğünü, ayrıca davacı şirketin kayıtlarında ne olduğu anlaşılamayan ve —- kayıtlarında bulunmayan birçok rakamın yer aldığını,—– vermesinin sebebinin bakiyenin onlarda gözüken müvekkili — şirket ortakları olduğunu düşündükleri —- hesaplarına virman yapılarak kapatılmış olması olduğunu—— yılında ise müvekkili hesaplarında ———- tutarında bir hareket olduğunu, bunun da davacı şirket hesaplarına virmanlanarak kapatıldığını belirterek hâksiz, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun iddia ve davanın esastan reddine, herhangi bir alacağı olmamasına rağmen, müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetle icra takibi başlatarak haciz ve icra tehdidi altına sokan bizzat davacı olduğundan, davacı aleyhine %20’den az olmamak kayıt ve koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A-Davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı,
B-Davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı,
C- Davacı tarafın ticari yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği,
Ç-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
D-Davanın tam veya kısmen reddi halinde davalının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İcra dosyası: Davaya konu ——— dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine —— üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin——– tarihinde borca, borç miktarına, faize, faiz oranına, takibe, takibin dayanağına, takip masraflarına ve yetkiye itiraz etmesi ile —– tarihli karar ile takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı alacaklı vekilinin —— tarihli talep dilekçesi üzerine dosyanın —— asıl alacağın—– oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile birlikte tahsili talebiyle borçluya ödeme emri gönderildiği, —– tarafından düzenlenen ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ olunduğu, borçlu vekilinin——- tarihinde borca, borç miktarına, borcun dayanağına, borcun tüm ferilerine, takibe, takibin dayanağına, faize, faizin dayanağına itiraz etmesi üzerine —- tarihli kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
3-Hukuki açıklama: Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf, bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK’nin 187, 190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK’nin 200. Maddesinde belirtilen delillerle ispat etmesi gerekir.
Fatura, satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır ve tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu nedenle usul ve kanuna uygun olarak tutulmuş olsa dahi davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı iade, iskonto ve borç faturalarına ilişkin ispat yükünün yerine getirilmesi gerekmektedir.
Doktrinde, sayın ——– göre de “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. —Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir——— Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur.
Satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerekir. Bir başka anlatımla bir alacak davasında mal sattığını iddia eden taraf karşı tarafın kabulünde değilse ispat külfeti öncelikle bu iddiayı öne sürendedir. İspatın konusu ise malın teslim edilmesidir. Malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalı borçlunun herhangi bir ispat külfeti altında olduğu söylenemez. Eğer alacaklı davacı malın teslimini sevk irsaliyesi ya da başkaca borçlunun imzasının içerir bir belge ile ispat ettiğinde bu kez teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı borçluya geçecektir.
” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi ——- Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.”
TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi gereğince de;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun—— fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” hükmü yer almaktadır. Bu madde uyarınca, kapanış tasdikleri yapılmayan defterlerin sahibi aleyhine delil kudretine haizdir.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularının tespiti kapsamında üç ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş olup, Mahkememizce bilirkişiler yeminli mali müşavir — mali müşavir ——— oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen kök ve ek rapor teknik yönden dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
4-a)Bilirkişi raporları, uzman görüşü, bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar:
4-a-1)Muhasebe ve Finans——- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —- tarihli bilirkişi heyeti raporunun yapılan incelemesinde özetle, “Davacının — tarihi itibariyle davalıdan — alacaklı olduğu kabul edilecek olduğunu,— hesaplarındaki farklılıkların, Davacının defterinde —- tarihinden itibaren kayıtlı bulunan tüm borç ve alacak kayıtları, davalının defterinde bulunmamakta olduğunu, davalının — yılındaki muavin kaydındaki ——– tutarındaki ödeme ve faturanın davacının defterinde bulunmamakta olduğunu, her iki tarafın birbiri aleyhine borç doğuracak bu kayıtları belgeleriyle kanıtlayamamış olduklarını — takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ——– alacaklı olduğu” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-2)Muhasebe ve Finans —- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —– tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun yapılan incelemesinde özetle, ”Davalı itirazında —- tarihinde virman açıklaması ile — tarihinde ödeme açıklaması ile———kayıtlarının önceki muavin kayıtlarında yer almadığını, muavin kayıtlarının ———– hesaplarının virman ortaklara açıklamasıyla kapatıldığını, ——– sonu itibariyle hesap bakiyesinin sıfır olduğunu beyan ettiğini ancak hesapların kapatılmasına dayalı virman hareketlerinin, dayanak belge ve defter kayıtlarıyla kanıtlanmadıkça muteber addedilmeyeceği yüce mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının davalıdan olan alacağının —– hesaplanmış olduğu” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-3)——– oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —- tarihli bilirkişi heyeti raporunun yapılan incelemesinde özetle; —-Davacı ile ilgili tespit edilen mutabakatsızlıklar ile ilgili vesaiklerin sunulması ——– vesaiklerin içeriğine göre davalının borçlandırılması gerektiği kanaati oluşması durumunda davacının işbu davada ki alacağı ile ilgili ispat külfetini yerine getirmiş olacağı, hali hazırda sadece kendi yasal defterlerinde kayıtlı ———–alacağının ispatı için yeterli olmayacağı, diğer taraftan davalının da —— yılı öncesi defter ve belge ibraz etmediği, bu itibarla hesap ekstresinde yer alan ve davacı tarafça kabulü yapılmayan ödeme ve diğer borçlandırıcı işlemler ile ilgili ispat külfetinin——- davalı taraftan olacağı, bu değerlendirmelere ve hesaplamalara göre davacı tarafın takibe konu ettiği —— alacağını ispatlayamadığı…” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-4)—– oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen — tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun yapılan incelemesinde özetle; —- Söz konusu tespitler sonrasında davacı tarafından ispat edilemeyen kısmın mahsubu sonrasında kalan davacı alacağının —şeklinde olacağı, Mahkeme tarafından dava dışı ——– ödemelerin davacının davalıya ödemesi olduğunu kabul etmemesi durumunda ise davacının davalı taraftan herhangi bir alacağının olmayacağı…” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-5)—- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —– raporunun yapılan incelemesinde özetle; “…Söz konusu ispatı yapılan tutara kök raporda yukarıda belirlenen—- tutarın eklenmesi durumunda davacının alacağının——— olabileceği, ancak kök raporda ——- “Yine davacı tarafça sunulan ve sahibi lehine delil niteliği bulunmayan ancak davalının hesabına alacak olarak kaydedilen” açıklaması ile toplam tutarı —-işlemlerin olduğu tablonun bulunduğu, söz konusu işlemlerin davalı lehine yorumlanması durumunda —- davacının ——– alacağından herhangi bir bakiyenin kalmayacağı; “Tutarın davalı lehine değerlendirilmesi durumunda davacının takip tarihi itibariyle herhangi bir hak ve alacağının olamayacağı” ifadelerinin yer aldığı, bu durumda kök raporda yapılan değerlendirmelere göre; takip tarihi itibariyle davacının alacağı olmayacağı gibi ———— borçlu olabileceği, bu durumun ek raporda yapılan yeni tespitler ile birlikte yorumlanması durumunda; davacının takip tarihi itibari ile davalı taraftan ———herhangi bir alacağı olamayacağı gibi davalının takip tarihi itibari ile ——— alacaklı olabileceğinin belirlendiği tespit ve mütalaa edilmiştir…Esasında davacının defterlerinde kayıtlı olan ispat edilemeyen veya davalı lehine yorumlanması gereken işlemlerin hesaplama ve tabloların kök raporda ayrı ayrı gösterilmiş olduğu, ek rapordaki terditli davacı alacağı hesaplamasının kök rapordaki tablolardaki belirlenen hususların eksik değerlendirilmesi veya maddi hatalardan kaynaklanmış olduğu, dosya kapsamında sunulu olan vesaikler ve sonrasında sunulu olan vesaikler ve davacının ibraz ettiği ticari defterler ——dikkate alındığında davacının takip tarihi itibari ile davalı taraftan olan alacağının ispat edilemediği, bu durumun ek raporda belirlenen————- ödemeleri dikkate alınması durumunda değişiklik göstermediği…” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-6)Davacı vekilinin ———-tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, defter incelemesi gibi yoruma açık olamayan bir konuda bariz hatalar yapılmasının ve bu hatalarda ısrar edilmesinin anlaşılamadığını, bilirkişi heyetinin itirazlara karşılık cevap vermediğini, kök bilirkişi raporunun —- müvekkili şirketin — sonu itibari ile davalı şirketten ——— alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, bu döneme ilişkin davalı tarafın sunmuş olduğu cari hesap ekstreleri ile müvekkili şirketin ticari defterlerinin uyumlu olduğunu, defterler arasındaki ihtilafların —– yıllarına dayandığını, bilirkişi heyetinin her iki tarafın defterlerinin kendi lehlerine delil teşkil etme kabiliyetinin bulunmadığı, ancak aleyhlerine delil olarak kabul edilebileceği tespitine göre yapılması gereken işlemlerin;
a.—–yılı itibari ile davacı şirket tarafından davalı şirkete ödendiği ispat edilen miktarların, davacı alacağı olarak kaydedilmesi gerektiğini,
b.—– yılı arasında davalı şirket kayıtlarında davacı şirket alacağı olarak kaydedilen miktarların, davacı alacağı olarak kaydedilmesi gerektiğini,
c.Bulunan miktarlardan yani a ve b maddeleri toplamından, davalı şirketin davacı şirkete ödediğini ispat ettiği miktarların çıkarılması gerektiğini,
d.Son olarak —— yılı arasında davacı şirket kayıtlarında davalı şirket alacağı olarak kaydedilen miktarların —- miktarından çıkarılması gerektiğini,
Netice olarak ise —- sonucunda bulunan miktarın —-yılından devir olan müvekkili şirket alacağı olan —— toplanması ile sonuca gidilmesi gerektiğini, bilirkişi heyetinin en temel noktalarda hata yapması, üstelik hatalarında ısrar etmesi, hazırlamış oldukları raporların hatalı olduğunun kendilerinin dahi beyan etmesine rağmen hukuka uygun bir rapor hazırlanamaması nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davalı tarafın defterleri ibrazdan kaçınması nedeniyle — göre ile davacı beyan ve iddialarına göre karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin ticari defterlerini sunmamasının esas nedeninin, ———– gönderilen paraların, şahıslar tarafından ———banka şubelerinden toplu olarak çekilip, davalı şirket yetkililerine verilmesi, onların da bu paralarla şantiye giderlerini karşılaması, ayrıca taşeron ödemelerini yapması olduğunu, doğal olarak davalı şirket tarafından yapılan bu ödemeler karşılığında da ticari defterlere ödeme kayıtları yapıldığını, yine bu ödemelerin yapılması için şirket kasasında bulunması gereken para bakımından ise ———— ödemelerin müvekkili şirket lehine alacak kalemi olarak girildiğini, bu sebeple davalının ticari defterlerini ibraz etmekten imtina ettiğini, davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmekten imtina ettiğinden dolayı, yargılama esnasında yapılan bilirkişi incelemelerinde davalı şirketin sunmuş olduğu hesap ekstrelerinin incelendiğini, delil niteliği olmayan bu belgelerin esas alınarak hazırlanan raporun son derece hatalı olduğunu, kabul etmediklerini, sunulan hesap ekstrelerinin bilgisayar ortamında kolayca değiştirilebilecek veriler olduğunu, müvekkili şirket defterlerinde davalı şirket hesabında —- alacak/borç işlemi olmasına rağmen, davalı şirket hesap ekstrelerinde, sadece —- işlem olması, hatta müvekkili şirketin davalı şirketin alacağı olarak kaydettiği işlemlerin dahi kayıtlı olmamasının, davalı şirketin —- kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını ve üzerinde oynama yapılmış veriler olduğunu gösterdiğini, dosyada tanzim edilen —- bilirkişi raporunun da birbiri ile çelişki arz ettiğini ve hiçbirinin hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirtmiş olup, itirazları giderici nitelikte alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
4-a-7)Davalı vekilinin — tarihli bilirkişi heyeti —– raporuna karşı beyan ve istem dilekçesinde özetle; Davacını dava dışı eski çalışanları olan kişilere yaptığı ödemeleri sanki müvekkiline yapılmışçasına ileri sürerek iddiasını genişletmesine muvafakatlerinin olmadığını ve kabul anlamına gelmemekle birlikte, işbu bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği üzere, davacının eski çalışanları —-yaptıkları ödemelerin müvekkili —–ilgisinin olmadığını, yine bu kişilerin müvekkili şirket çalışanı olmadıkları, tamamen farklı tüzel kişilik olan dava dışı ———– açıkça tespit edildiğinden, söz konusu iddiaların ve ödemelerin müvekkili şirket ile hiçbir ilgisinin bulunmadığının açığa kavuştuğunu, davacının dava dilekçesinde müvekkili şirketten alacağı olduğunu beyan etmekteyse de, davanın bu safhasında iddiasını değiştirdiğini, dava dışı kişilere ödeme yaptığını, işbu dava dışı kişilere yaptığı ödemelerden müvekkilin çalışanı dahi olmamalarına karşın müvekkilini sorumlu tutmaya çalışmasının anlaşılamadığını, buna ilaveten kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bilirkişi 2.ek raporunun 7.sayfasında yer alan Netice ve Kanaat 4.numarasında; “Ek raporda belirlenen ——–ödemeleri dikkate alınması durumunda değişiklik göstermediği…” açıkça belirtildiğini, bilirkişi kurulunun dosyaya sunduğu 2.ek rapor ile somut durumu olduğu gibi ortaya koymuş olduğunu, bu sebeple kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4-a-8)Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan —- tarafından düzenlenen —– tarihli uzman görüşünde özetle; davacının uyuşmazlığın yaşandığı tüm dönemlere ilişkin ticari defterlerini dosyaya ibraz ettiği, bununla birlikte davalının ise, taraflar arasında ticari ilişkilerin gerçekleştiği ve uyuşmazlığın yaşandığı — yıllarına ait ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği, davacının — takip tarihi itibariyle davalıdan———- tutarında alacaklı bulunduğu, davacının söz konusu alacağını takip tarihinden tahsil tarihine kadar geçen sürede avans faiz oranları üzerinden işleyecek faiz tutarı ile birlikte talep etme hakkına sahip olduğu…” şeklinde sonuç ve kanaate varıldığı görülmüştür.
4-a-9)Bilirkişiler yeminli mali müşavir —-tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin —– ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, kapanış tasdikleri bulunmadığı,——– yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, davalı şirketin—– yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı,——- yılına ilişkin ticari defterlerinin ————- beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davacı alacağı yönünden; her iki taraf için ——– yılları defter kayıtlarındaki hesap hareketlerine göre yapılan değerlendirmede, davalı şirket ———- fiziken defter ibraz etmemiş ise de, haricen o yıllara ilişkin hesap hareketlerini içeren muavin defter ibraz etmiştir. Davalının fiziken defter ibraz etmediği zikredilen yıllardaki kayıtlarında, aksi somut belge ile ispat edilmemiş olan kayıtlar kendi aleyhine dikkate alındığı gibi aynı şekilde, her iki tarafın defterlerinde yer alan karşı tarafın lehine hususlar somut belge ile ayrıca ispat edilememiş olmak kaydıyla aleyhlerine dikkate alınmak suretiyle hesaplamalar yapıldığı, usulüne uygun tutulsun ya da tutulmasın ticari defterlerin tarafların aleyhine her zaman delil teşkil ettiği, birbirini teyit etmeyen, karşı tarafın aleyhine yazılı kayıtların ise somut delillerle ispatı gerektiği ilkesinden hareket ederek, tarafların defter kayıtlarında tamamı karşılıklı finansman hareketlerinden kaynaklanan, yanı mal hizmet teslimi içermeyen para alışverişinden kaynaklı kayıtlarda, dava dosyasına sunulan deliller de gözetilerek yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacının somut delillerle ispat edebildiği tutar olarak —– alacağını talep edebileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
4-a-10)Davacı vekilinin bilirkişiler yeminli mali müşavir —– tarihli bilirkişi raporuna karşı sundukları — tarihli itiraz ve beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun —- ödemenin açıklamasının ——- şeklinde olduğunu bu ödemelerin davalı şirkete yapıldığına dair ibare bulunmaması gerekçesi ile ispat edilemediğinin tespitinin açık bir şekilde hatalı olduğunu, yine bilirkişi heyeti tarafından ödendiği tespit edilemediği yönünde değerlendirilen— tarihli —miktarlı ödemenin, davalı şirket cari hesap ekstrelerinde—tarihinde — ile kayıtlı olduğunu, bu alacağın ispatlandığının açık olduğunu, müvekkili şirket defterlerinde — tarihli davalı şirket adına yapılan ——- miktarlı ödeme de banka ekstrelerinde kayıtlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan bu ödemenin davalı şirkete veya davalı şirket adına yapıldığının hayatın olağan akışına uygun olarak kabulünün gerektiğini, bilirkişi raporunda toplamda bu kısımda ispat edilen — alacağın göz ardı edildiğini, — hesaplamasında müvekkili şirket tarafından yapıldığının ispat edildiği tespit edilen — ödeme olmasına rağmen, davalı şirket kayıtlarında — yılında davacı şirket alacağı olarak —- ödeme kaydedildiğinden dolayı müvekkili şirketçe davalı şirkete —- ödeme yapıldığının kanıtlandığının tespit edildiğini, bilirkişi heyeti tarafından taraf defterlerinin aleyhe delil teşkil edeceğinden hareketle yapılacak hesaplamada; —yılı itibari ile davacı şirket tarafından davalı şirkete ödendiği ispat edilen miktarların, davacı alacağı olarak kaydedilmesi gerektiğini,——– arasında davalı şirket kayıtlarında davacı şirket alacağı olarak kaydedilen miktarların, davacı alacağı olarak kaydedilmesi gerektiğini, bulunan miktardan davalı şirketin davacı şirkete ödediğini ispat ettiği miktarların çıkarılması gerektiğini, son olarak —— yılı arasında davacı şirket kayıtlarında davalı şirket alacağı olarak kaydedilen miktarlarında çıkarılması gerektiği, bulunan miktarın — yılından devir olan müvekkili şirket alacağı olan —- toplanması ile sonuca gidilmesi gerektiğini, müvekkili şirket defterlerine göre davalı şirkete — yılı boyunca toplamda— ödeme yapıldığını, bu ödemelerden ise —— olduğunu, toplamda ise —- olduğunu, ancak bilirkişi heyetinin bu ödemelerin yapıldığına ilişkin bir değerlendirme yapmadığını, dosya içerisinde mübrez ve dilekçe ekinde sunulan — kayıtlarından toplamda ——– ödendiğinin açıkça görüldüğünü, —- tarihli önceki bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda da ——yapılan ödemelerin mahkemenin takdirinde kalmak üzere ispatlandığının tespit edildiğini, —- ödendiği ispat edilen bu miktarında hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, bu halde davacı şirket tarafından davalı şirkete ödenen tutarın ——- olduğunu, —–yılında davalı şirket kayıtlarında müvekkili şirket hesabına davalı şirket borcu olarak girilen,—– olmak üzere müvekkili alacağının toplam —- yılında davalı şirket hesap ekstrelerinde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ödendiği görülen — alacağının da müvekkili alacağına eklenmesi gerektiğini, bu halde davalı şirket kayıtlarında davacı şirket alacağı olarak kayıt edilen miktarların——olduğunu, davalı şirketin davacı şirkete ödediğini ispat ettiği herhangi bir ödemenin bulunmadığını, —- yılı arasında davacı şirket kayıtlarında davalı şirket alacağı olarak kaydedilen miktarın —olduğunu, netice olarak bilirkişi tespitlerine göre —– yılında müvekkili şirket ile davalı şirket arasında alacak verecek ilişkisinin, müvekkili şirketin davalı şirkete — borçlu çıktığını,—- sonu itibarı ile müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu miktarın ise bilirkişi heyeti tarafından da —- olarak tespit edildiğinden — hukuka uygun olarak müvekkili şirket alacağının —- olarak tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin —–yapılan ödemeler dahil davalı şirketten— alacağının bulunduğunu, ispat edilen —– eklenmesi neticesinde icra takibi konusu alacağın fazlasıyla ispat edildiğinin açık olduğunu, —- yapılan ödemelerin davalı şirkete yapıldığının kabulünün gerektiğini, işbu kişilerin —- görüldüğünü, — tarihli dilekçe ekinde sundukları ——-hissedarlarının ———— olduğunu, davalı şirketin büyük hissedarının ise——–olduğunun görüldüğünü, mezkur şahıslarında —– ortakları olduğunu, bu nedenle bilirkişi raporunun —- tespit edilen —- yapılan toplam —- alacağında müvekkili şirket alacağına eklenmesi gerektiğini iddia etmişlerdir.
4-a-11)Davalı vekili bilirkişiler yeminli mali müşavir —– tarafından düzenlenen — tarihli bilirkişi raporuna karşı sundukları——– tarihli itiraz ve beyan dilekçesinde özetle; davacı ticari defterlerini usulüne ve kanuna uygun olarak tutmadığını, iddialarını kendi defterleri ile ispatlayamadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşuluyla, artık davalının ticari defterlerini ibraz etmemesinin davacı lehine değerlendirilmeyeceğini, bilirkişi kurulunun —- tarihli raporun sonuç kısmında her ne kadar, davacının ——- alacaklı olduğuna kanaat getirilmişse de, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşuluyla raporun —-sayfasında davacı tarafından ücreti karşılığında tanzim ettirilerek sunulan ——- tarihli uzman görüşünün tek taraflı ve yanlı olarak tanzim edildiğinin göz ardı edildiğini dolayısıyla nazarı itibar alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporunun —–sayfalarında davacıya ait hesap hareketlerinin dökümü verildiğini, buna göre davacı kayıtlarında müvekkili şirketin — borçlu olduğunun belirtilmekle birlikte, yine aynı raporun —yılında —yapılan ödemenin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile hesaplamadan çıkartılması gerektiğinin belirtildiğini, oysa, aynı raporun — yılında ispata muhtaç olarak belirtilen —– sonuç hesaplarında dikkate alınmadığını, davacıya ait hesap hareketlerinin dökümünde — yer alan —- ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile değerlendirildiğinde ——- değerlendirilmeye alındığını, bilirkişilerin davacı kayıtlarında yer alan ve ispata muhtaç olduğu için davacı hesaplarından çıkartılan—- adet ödemeye ilişkin hesap hareketinin dışındaki hesap hareketlerinin doğruluğunu ve ispata muhtaç olup, olmadığını nasıl karar verdiklerinin de anlamanın mümkün olmadığını, raporun ————— kaleminin hangi evraka dayandırıldığına dair dosyada bir bilginin bulunmadığını, bilirkişilerin davacının yaptığı ödemeleri ispata gerek duyulmayan ödemeler olarak kabul edip müvekkili şirketi raporun sonuç kısmında borçlu gösteriyorken müvekkilinin yaptığı ve aynı hesap ekstreli içinde olması gereken ve raporun ———- ödemelerin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile yok sayıldığını, davacı ve davalı müvekkilleri kayıtlarında gözüken —- de davacı kayıtlarından silinmesi gerektiğini, diğer bir deyişle davacının, müvekkilinin gönderdiği kendisi aleyhine —— kayıtlarına almadığını ve bilirkişilerin de bunu yok saydıklarını, ancak aynı bankanın aynı şubeleri üzerinden yapılan davacı lehine olan net—-müvekkili şirket aleyhine kabul ettiklerini, bu nedenle mezkur raporun bu kısımlarına ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini sonuç olarak bilirkişi raporunda müvekkili şirketin — borçlu olduğu belirtilen kısmın yukarısında yazılı — —-maddede yazılı —-düşüldüğünde müvekkili şirketin ——— alacaklı olacağını, bunların dışında davacının dava dışı eski çalışanları olan kişilere yaptığı ödemeleri sanki müvekkili şirkete yapılmışçasına ileri sürerek iddiasını genişletmesine muvafakatleri olmamakla ve kabul anlamına gelmemekle birlikte bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere, davacının eski çalışanları —– ödemelerin müvekkili —- olmadığı, yine dava dışı —- çalışanı olmadıklarının tamamen farklı bir tüzel kişilik olan dava dışı ——— olduklarının açıkça tespit edildiğinden, söz konusu iddiaların ve ödemelerin müvekkili ile hiçbir ilgisinin de bulunmadığının açıklığa kavuştuğunu, davacının davanın bu safhasında iddiasını değiştirdiğini, dava dışı kişilere ödeme yaptığını, işbu dava dışı kişilere yaptığı ödemelerden de müvekkili çalışanı dahi olmalarını karşın müvekkilini sorumlu tutmaya çalışmasını anlamanın mümkün olmadığını savundukları görülmüştür.
4-a-12)Bilirkişiler yeminli———- tarafından düzenlenen ————— tutarlı ödemelerin açıklamalarının ——— şeklinde olduğu bu ödemelerin davalı şirkete yapıldığına dair ibare bulunmaması gerekçesi ile ispat edilemediğinin tespitinin açık bir şekilde hatalı olduğuna” yönelik itirazı ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; davacının itirazlarında belirtilen tutarların kendi kayıtlarında ———- açıklaması ile kayıtlı olduğu, iş bu ödemelerin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı ve banka hesap hareketlerinde de, açıklama kısmında davalı şirkete yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklamanın da bulunmaması nedeniyle ispata muhtaç olduğundan, davacının itirazının yerinde olmadığı, davacı vekilinin “bilirkişi heyeti tarafından ödendiğinin tespit edilemediği yönünde değerlendirilen —- tarihli —– miktarlı ödemenin, davalı şirket cari hesap ekstrelerinde ———–ile kayıtlı olduğu, bu alacağın ispatlandığının açık olduğuna” yönelik itirazına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, davacı şirket tarafından davalı şirkete borç olarak kaydedilen —— borç kaydına karşılık, davalı şirket tarafından, davacı şirkete ———- tutarlı alacak kaydının bulunduğu tespit edildiğinden, davacı şirketin işbu tutarı ispatlamış olduğu, ispatlanan bu tutarın, kök raporumuzun ——– davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan borç kayıtlarının ispatına ilişkin değerlendirme tablosundan düşümü yapıldığında, davacının —yılında ispata muhtaç olan kayıtların toplam tutarının aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi ——— kayda ilişkin ispata muhtaç olduğu değerlendirmesine, karşılık davacı vekilinin de belirtmiş olduğu, davacı şirketin borç kaydına karşılık, davalı şirket tarafından —– tutarlı alacak kaydının, davalı şirketin defterlerinde davacı lehine alacak kaydı olarak, kök raporumuzda hesaplamada davacı lehine değerlendirildiği, netice itibariyle, kök raporun —- -, davacının— yılında ispatlamış olduğu tutar —- olarak hesaplanmış, rapora itiraz doğrultusunda, —-tutarın da ispatlanmış olması sebebiyle, bu tutara eklenmesiyle, davacı şirketin —– olacaktır. Ancak aynı yıl davalı şirketin kendi aleyhine, davacı lehine —- alacak kaydetmiş olduğundan, kök raporumuzda da bu tutar hesaplamada davacı lehine dikkate alınmış olduğundan, —— tutarın davacı şirket tarafından ispatlanması, kümülatif hesaplamayı değiştirmeyeceği, davacı vekilinin “müvekkili şirket defterlerinde —- tarihli davalı şirket adına yapılan ———- miktarlı ödeme de banka ekstrelerinde kayıtlı olduğu, müvekkili şirket tarafından yapılan bu ödemenin davalı şirkete veya davalı şirket adına yapıldığının hayatın olağan akışına uygun olarak kabulünün gerektiği, nitekim önceki bilirkişi heyeti tarafından da bu ödemenin ispatlandığının ve müvekkili şirket alacağı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunda toplamda bu kısımda ispat edilen —-alacağın göz ardı edildiğine” yönelik itirazına ilişkin olarak, davacının itirazında belirtmiş olduğu —— tutarlı ödeme, davacı defterlerinde ve banka ekstrelerinde kayıtlı ise de işbu ödemenin davalı şirket adına ödendiğine ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı ve davalı adına ödendiğine ilişkin dava dosyasında somut bilgi, belge bulunmadığından davacının işbu itirazının yerinde olmadığı, davacı vekilinin —- ödendiğinin açıkça görüldüğü, ———–yılında ödendiği ispat edilen bu miktarında hesaplamada dikkate alınması gerektiği itirazına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; davacı şirket vekilinin itiraz dilekçesinde, her ne kadar ———- yapılan ödemelere ilişkin dava dosyasında hesap ekstresi bulunduğu belirtilmişse de, dosyada bulunmadığı, itiraz dilekçesi ekinde sunulan——– ekstresinin incelenmesinde, davacı şirket tarafından, dava dışı ——– ödeme yapılmış olduğu, kök raporun 4.e bölümünde incelendiği üzere, dava dışı ——- yıllarında davacı şirkette, —– davalı ve dava dışı — ödemelerin yapıldığı—–kaydının bulunduğu, dava dışı ——— ödeme yapıldığı tarihte dava dışı ——- kayıtlarının bulunduğu tespit edildiği, ———- davalı şirketin büyük hissedarı olan şirket olduğu, dava dışı kişilere yapılan toplam ———-tutarlı ödemelerin davalı şirkete yapıldığının kabul edilmesi ve davacı şirket alacağı olarak değerlendirmesi halinde ispata muhtaç tutarlar tarafların ticari defterlerinden düşümü yapıldıktan sonra çıkan tutarın karşı tarafın defterlerinde lehe ve aleyhe olan kayıtlar gözetilerek, borç alacak durumu yukarıdaki —— belirtildiği şekilde, davacı şirketin ——— alacağını talep edebileceği, davacı vekilinin “taraf defterlerinin ancak aleyhe delil kabiliyeti bulunduğu tespiti ile hesaplama yapılacağının bildirilmesi, hesaplama yapılırken farklı ve hukuken kabul edilemez bir metot kullanıldığına yönelik itirazına ilişkin olarak, ticari defterler usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın sahibi aleyhine her zaman delil teşkil edeceği göz önünde bulundurulduğu, davalının fiziken defter ibraz etmediği zikredilen yıllardaki kayıtlarında, aksi somut belge ile ispat edilmemiş ise kendi aleyhine olabilecek hususların dikkate alındığı, aynı şekilde her iki tarafın defterlerinde yer alan karşı tarafın lehine hususlar somut belge ile ayrıca ispat edilememiş olmak kaydıyla aleyhlerine dikkate alınmak suretiyle hesaplamaların yapıldığından davacının işbu itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilinin “davacı kayıtlarında müvekkili şirketin —- borçlu olduğunun belirtildiği, raporun ——— yapılan ödemenin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile hesaplamadan çıkartılması gerektiğinin belirtildiği, aynı raporun—- sayfasında —yılında ispata muhtaç olarak belirtilen——sonuç hesaplarında dikkate alınmadığına yönelik itirazına ilişkin olarak, kök raporun —– ispata muhtaç olarak belirtilen — ispata muhtaç olarak belirtilen —içerisinde bulunduğu, raporun—-sayfasında davacı şirketin ticari defterlerinde, davalı şirkete ——– tutarın ispata muhtaç olduğu değerlendirilerek, borç tutarı —– dikkate alınmış olduğundan, davalının itirazının aksine, itiraz konusu tutarın ispata muhtaç olarak dikkate alınmış olduğundan davalının itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilinin —— açıklaması ile yer alan —– ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile değerlendirilmeyen ————-olarak değerlendirilmeye alındığına yönelik itirazına ilişkin olarak, davacı şirketin kayıtlarında —— açıklaması ile — olarak yer alan kayda karşılık, davalı şirket kayıtlarında ——– olarak kayıtlı olduğu, ——- taraf defterlerinde ihtilafsız olması sebebiyle,———- kısmın ispata muhtaç olduğu belirtilmiş olduğundan davalının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilinin “davacı kayıtlarında yer alan ve ispata muhtaç olduğu için davacı hesaplarından çıkarılan—- ilişkin hesap hareketlerinin dışındaki hesap hareketlerinin doğruluğunun ve ispata muhtaç olup olmadığına nasıl karar verildiği ve örnek olarak raporun —-sayfasında yer alan ————–açıklaması ile yer alan ——– kaleminin hangi evraka dayandırıldığına dair dosyada bir bilginin bulunmadığına” yönelik itirazına ilişkin olarak, tarafların ticari defterlerindeki kayıtlar tek tek karşılaştırılarak uyuşmazlık bulunan kayıtların ispata muhtaç olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılmış olup, davalı şirketin itirazında belirtmiş olduğu ve örnek olarak gösterilen davacı kayıtlarında borç olarak kaydedilen ——- tutarın ispatına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından, raporumuzun —-sayfasında ispata muhtaç olduğu belirtildiğinden, davalının işbu itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilinin “raporun sonuç kısmında müvekkilinin yaptığı ve aynı hesap ekstreli içinde olması gereken ve raporun ——– virman ve ödemelerin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile yok sayıldığı, davacı ve davalı müvekkilleri kayıtlarında gözüken —– de davacı kayıtlarından silinmesi gerektiği, diğer bir deyişle davacının, müvekkilinin gönderdiği kendisi aleyhine — kayıtlarına almadığı ve bilirkişilerin de bunu yok saydıkları, ancak aynı bankanın aynı şubeleri üzerinden yapılan davacı lehine olan net ———– müvekkili şirket aleyhine kabul ettiklerine” yönelik itirazına ilişkin olarak, bilirkişi heyetince tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılarak uyuşmazlık bulunan kayıtların ispatına yönelik değerlendirme yapılmış olup, Raporun —— yer alan, davalı kayıtlarında yer alıp, davacı kayıtlarında yer almayan ———– ödeme açıklamalı kayıtlar ile ilgili olarak ispat yükü davalı şirkette olduğundan ve işbu ödemelerin ispatına ilişkin dava dosyasında herhangi bir evrak bulunmadığı için ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiş olduğundan, davalının itirazlarının yerinde olmadığı, sonuç olarak davacı şirket tarafından, dava dışı ——— yapılan ödemelerin, davalı şirkete yapıldığının kabul edilmesi halinde, —– tutarlı alacağını talep edebileceği, ödemelerin davalı adına yapıldığının kabul edilmemesi halinde, kök rapordaki hesaplamamızı değiştirecek bir hususun bulunmadığı, ——- alacağını talep edebileceği yönünde görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
4-b)Zamanaşımı defi: Davalı vekili zamanaşımı defiinde bulunmuş olup, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık gerek——- zamanaşımına tabi olup, zamanaşımı süresi içinde alacaklının alacağını dava edebileceğinin kabulü gerekir. Zira, aksi yönde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Müsnet davada, icra takip tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından davalı vekilinin zamanaşımı defiinin reddine karar vermek gerekmiştir.
4-c)Davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu hususunda inceleme ve gerekçe: Yukarıdaki hukuki açıklamalar çerçevesinde, mali müşavir bilirkişiler aracılığıyla yapılan inceleme sonucunda, davacı —– defterleri usul yönünden incelendiğinde; —– ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, kapanış tasdikleri bulunmadığı,——- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin ——kullanan mükellef olduğu, dava konusu —- süresinde almış olduğu görülmüştür. Davalı —– yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; —– ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, —- yılına ilişkin ticari defterlerinin —- beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu görülmüştür.
Davacı tarafın incelenen defterlerinde, davalı şirketin —— açık hesapta takip edildiği, — yılından başlamak —- yılına kadar taraflar arasında nakit ve banka yolu ile para alış verişine ilişkin işlemlerin bulunduğu, olduğu bu işlemlerden ötürü———– BORÇ bakiyesi verdiği, diğer bir deyişle davacının kendi defterlerinde davalı taraftan —- Alacaklı görünmektedir.
Davalı tarafın incelenen defterlerinde, davacı şirketin —- takip edildiği, açık hesabına —- arasında davacı tarafla nakit ve banka yolu ile para alış verişine ilişkin işlemlerden ötürü ——– kaydettiği, — tarihi itibariyle borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı görülmüştür. Davalı ———- fiziken defter belge ibraz etmemiş, haricen o yıllara ilişkin hesap hareketlerini içeren muavin defter ibraz etmiştir. Davalının fiziken defter ibraz etmediği zikredilen yıllardaki kayıtlarında, aksi somut belge ile ispat edilmemiş ise kendi aleyhine olabilecek hususlar dikkate alınmıştır. Aynı şekilde, her iki tarafın defterlerinde yer alan karşı tarafın lehine hususlar somut belge ile ayrıca ispat edilememiş olmak kaydıyla aleyhlerine dikkate alınmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılmasında; açık hesap uyuşmazlıklarında öncelikli her iki tarafın defterlerinde yer alan tutarların ayrıştırılmasından sonra, karşılıklı ihtilaflı olan kayıtların bulunması ve bunların lehine delil iddiasında bulunan tarafların ispat yüküne göre değerlendirilmesidir.
Hükme esas alınan bilirkişiler ————düzenlenen —— tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği ve Mahkememizce hükme esas alındığı üzere ;
Davacı şirket defterlerinde kayıtlı olup, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan —- kayıtlarından, sadece —— tutarlı ödemenin dekontunun dosyada bulunması sebebiyle ispatlanmış olduğu, diğer tutarların açıklamalarda yazıldığı üzere ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir. Davacı şirket defterlerinde kayıtlı olup, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan, —– tutarlı davalı lehine alacak kaydı girildiği tespit edilmiştir.
Davalı şirketi defterlerinde kayıtlı olup, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan borç kayıtlarının incelenmesinde, ———borç kaydı girilmiş olduğu, işbu virman/eft/ödeme kayıtlarının ispatına ilişkin dosya kapsamına göre somut herhangi bir belge bulunmadığından ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir. Davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan, ——- tutarlı davacı lehine alacak kaydı girildiği tespit edilmiştir.
Tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılmasında;
—- sonu itibariyle tarafların defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, davacı şirketin kendi defterlerinde —-borçlu gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde bu tutar kadar alacaklı gözüktüğü,
— sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde — alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde — borçlu gözüktüğü, aradaki farkın —– olduğu,
— sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde — alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde borç alacak bakiyesinin bulunmadığı —- olduğu,
— sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde —alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde borç alacak bakiyesinin bulunmadığı —- olduğu,
—- yılı sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde —- alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde borç alacak bakiyesinin bulunmadığı —- olduğu,
—- yılında taraflar arasında herhangi bir hesap hareketinin bulunmadığı, yıl sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde —- alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde borç alacak bakiyesinin bulunmadığı —- olduğu,
—– yılı sonu itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde — alacaklı gözükürken, davalı şirketin kendi defterlerinde borç alacak bakiyesinin bulunmadığı —– olduğu, diğer yıllarda taraflar arasında herhangi bir hesap hareketinin bulunmadığı görülmüştür.
Bilirkişiler —- tarafından düzenlenen —- tarihli bilirkişi raporunun —–arafların ticari defterlerindeki uyuşmazlıklar tek tek incelenerek ispat yüküne göre değerlendirme yapılarak, ispata muhtaç olan tutarlar, —- bulunan borç kayıtlarından düşümü yapılarak ——– gösterilmiştir. Bu kayıtlardan sonra, davacı ve davalı kayıtlarında ispata muhtaç tutarların düşümü yapıldıktan sonra, tarafların kendi aleyhine, karşı tarafın lehine yazmış olduğu tutarlar dikkate alınarak—- oluşturulmuştur. Davacı ve davalı şirketin kendi aleyhlerine, karşı taraf lehine kaydetmiş olduğu tutarlar dikkate alınarak——- oluşturularak hesaplama yapılmıştır.
Tarafların ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, ihtilaflı borç tutarlarının ispatına ilişkin değerlendirmeler raporun —- bir şekilde yazılmış olup, ispata muhtaç tutarlar, tarafların ticari defterlerinden düşümü yapıldıktan sonra çıkan tutarın karşı tarafın defterlerinde lehine ve aleyhine olan kayıtlar gözetilerek, borç alacak durumu yukarıdaki — belirtildiği şekilde, dosyadaki mevcut delil durumuna göre davacının —- alacağını talep edebileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi heyetince yapılan bu hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili ———— şeklinde olduğu bu ödemelerin davalı şirkete yapıldığına dair ibare bulunmaması gerekçesi ile ispat edilemediğinin tespitinin açık bir şekilde hatalı olduğunu” beyan etmiş ise de, davacının itirazlarında belirtilen tutarların kendi kayıtlarında ——–çıklaması ile kayıtlı olduğu, iş bu ödemelerin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı ve banka hesap hareketlerinde de, açıklama kısmında davalı şirkete yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklamanın da bulunmaması nedeniyle ispata muhtaç olduğundan, davacının itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili “bilirkişi heyeti tarafından ödendiğinin tespit edilemediği yönünde değerlendirilen — miktarlı ödemenin, davalı şirket cari hesap ekstrelerinde —— kayıtlı olduğu, bu alacağın ispatlandığının açık olduğunu” iddia etmiş ise de, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, davacı şirket tarafından davalı şirkete borç olarak kaydedilen —-tutarlı borç kaydına karşılık, davalı şirket tarafından, davacı şirkete —— tutarlı alacak kaydının bulunduğu tespit edildiğinden, davacı şirketin işbu tutarı ispatlamış olduğu, ispatlanan bu tutarın, bilirkişi heyetinin kök raporunun ——, davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan borç kayıtlarının ispatına ilişkin değerlendirme tablosundan düşümü yapıldığında, davacının —-yılında ispata muhtaç olan kayıtların toplam tutarının — olacağı, kök raporda —– tutarlı kayda ilişkin ispata muhtaç olduğu değerlendirmesine, karşılık davacı vekilinin de belirtmiş olduğu, davacı şirketin borç kaydına karşılık, davalı şirket tarafından——– tutarlı alacak kaydının, davalı şirketin defterlerinde davacı lehine alacak kaydı olarak, kök rapordaki hesaplamada davacı lehine değerlendirildiği, netice itibariyle, kök raporun —— ispatlamış olduğu tutar —- olarak hesaplandığı, rapora itiraz doğrultusunda, — tutarın da ispatlanmış olması sebebiyle, bu tutara eklenmesiyle, davacı şirketin — yılında ispatladığı tutarın — olacağı, ancak aynı yıl davalı şirketin kendi aleyhine, davacı lehine — alacak kaydetmiş olduğundan, kök raporda da bu tutar hesaplamada davacı lehine dikkate alınmış olduğundan, —— tutarın davacı şirket tarafından ispatlanmasının kümülatif hesaplamayı değiştirmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili “müvekkili şirket defterlerinde —tarihli davalı şirket adına yapılan —— miktarlı ödeme de banka ekstrelerinde kayıtlı olduğu, müvekkili şirket tarafından yapılan bu ödemenin davalı şirkete veya davalı şirket adına yapıldığının hayatın olağan akışına uygun olarak kabulünün gerektiği, nitekim önceki bilirkişi heyeti tarafından da bu ödemenin ispatlandığının ve müvekkili şirket alacağı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunda toplamda bu kısımda ispat edilen — alacağın göz ardı edildiğini” iddia etmiş ve davacının itirazında belirtmiş olduğu—— tutarındaki ödeme, davacı defterlerinde ve banka ekstrelerinde kayıtlı ise de, işbu ödemenin davalı şirket adına ödendiğine ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı ve davalı adına ödendiği davacı tarafça geçerli delillerle kanıtlanamadığından davacı vekilinin bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili, —— ödendiğinin açıkça görüldüğünü,—- yılında ödendiği ispat edilen bu miktarında hesaplamada dikkate alınması gerektiğini” iddia etmiş ve davacı şirket vekilinin itiraz dilekçesinde, ———- yapılan ödemelere ilişkin dava dosyasında hesap ekstresi bulunduğu belirtilmişse de, bu hesap ekstresinin dosyada bulunmadığı, itiraz dilekçesi ekinde sunulan —- incelenmesinde ise, davacı şirket tarafından, dava dışı ——ödeme yapılmış olduğu, kök raporun — bölümünde incelendiği üzere, dava dışı —– yıllarında davacı şirkette, —-yılında davalı ve dava dışı— yılında—–kaydının bulunduğu, dava dışı —- ödeme yapıldığı tarihte dava dışı—– sigorta kayıtlarının bulunduğunun tespit edildiği, ——, davalı şirketin büyük hissedarı olan şirket olduğu, dava dışı kişilere yapılan toplam ———-tutarlı ödemelerin davalı şirkete yapıldığının kabul edilmesi ve davacı şirket alacağı olarak değerlendirmesi halinde ispata muhtaç tutarlar tarafların ticari defterlerinden düşümü yapıldıktan sonra çıkan tutarın karşı tarafın defterlerinde lehe ve aleyhe olan kayıtlar gözetilerek, davacı şirketin ——- alacağını talep edebileceği anlaşılıyor ise de, ödemelerin yapıldığı bu kişilerin dava dışı —-çalıştıkları, bu ——-büyük ortağı olduğu, davacının defterlerinin —- kapanış tasdiklerinin olmadığı, dolayısıyla defterlerin usulüne uygun olmadığı, bu nedenle HMK’nin 222. Maddesi uyarınca davacının bu alacağı ispat edemediği, diğer yandan bu kişilerin — —– yetkilileri de olmadığı anlaşıldığından, davacının bu ödemeyi ispat edemediği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili “taraf defterlerinin ancak aleyhe delil kabiliyeti bulunduğu tespiti ile hesaplama yapılacağının bildirilmesi, hesaplama yapılırken farklı ve hukuken kabul edilemez bir metot kullanıldığına yönelik itirazına ilişkin olarak, ticari defterler usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın sahibi aleyhine her zaman delil teşkil edeceği göz önünde bulundurulduğu, davalının fiziken defter ibraz etmediği zikredilen yıllardaki kayıtlarında, aksi somut belge ile ispat edilmemiş ise kendi aleyhine olabilecek hususların dikkate alındığı, aynı şekilde her iki tarafın defterlerinde yer alan karşı tarafın lehine hususlar somut belge ile ayrıca ispat edilememiş olmak kaydıyla aleyhlerine dikkate alınmak suretiyle hesaplamaların yapıldığından davacının işbu itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davalı vekili “davacı kayıtlarında müvekkili şirketin — borçlu olduğunun belirtildiği, raporun —– yapılan ödemenin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile hesaplamadan çıkartılması gerektiğini, aynı raporun — yılında ispata muhtaç olarak belirtilen —– bu sonuç hesaplarında dikkate alınmadığını” savunmuş ise de, kök raporun ———–ispata muhtaç olarak belirtilen —-,ispata muhtaç olarak belirtilen — içerisinde bulunduğu, raporun — davacı şirketin ticari defterlerinde, davalı şirkete —tutarın ispata muhtaç olduğu değerlendirilerek, borç tutarı—- dikkate alınmış olduğundan, davalının itirazının aksine, itiraz konusu tutarın ispata muhtaç olarak dikkate alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar, davalı vekili “davacıya ait hesap hareketlerinin dökümünde —- tarihinde—– raporun —- ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile değerlendirilmeyen —- değerlendirilmeye alındığını” savunmuş ise de, davacı şirketin kayıtlarında —- olarak yer alan kayda karşılık, davalı şirket kayıtlarında — olarak kayıtlı olduğu, — taraf defterlerinde ihtilafsız olması sebebiyle, ———- kısmın ispata muhtaç olduğu belirtilmiş olduğundan davalının bu itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davalı vekili “davacı kayıtlarında yer alan ve ispata muhtaç olduğu için davacı hesaplarından çıkarılan —-ödemeye ilişkin hesap hareketlerinin dışındaki hesap hareketlerinin doğruluğunun ve ispata muhtaç olup olmadığına nasıl karar verildiği ve örnek olarak raporun —-sayfasında yer alan ————kaleminin hangi evraka dayandırıldığına dair dosyada bir bilginin bulunmadığını” savunmuş ise de, tarafların ticari defterlerindeki kayıtlar tek tek karşılaştırılarak uyuşmazlık bulunan kayıtların ispata muhtaç olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılmış olup, davalı şirketin itirazında belirtmiş olduğu ve örnek olarak gösterilen davacı kayıtlarında borç olarak kaydedilen —– tutarın ispatına ilişkin herhangi bir belge bulunmayıp, kök raporun ——- ispata muhtaç olduğu belirtildiğinden, davalı vekilinin bu itirazının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davalı vekili “kök raporun sonuç kısmında müvekkilinin yaptığı ve aynı hesap ekstreli içinde olması gereken ve raporun —- Sayfasında yer alan ——– ödemelerin ispata muhtaç olduğu gerekçesi ile yok sayıldığı, davacı ve davalı müvekkilleri kayıtlarında gözüken net —-de davacı kayıtlarından silinmesi gerektiği, diğer bir deyişle davacının, müvekkilinin gönderdiği kendisi aleyhine —– kayıtlarına almadığı ve bilirkişilerin de bunu yok saydıkları, ancak aynı bankanın aynı şubeleri üzerinden yapılan davacı lehine olan net——– ise müvekkili şirket aleyhine kabul ettiklerini” savunmuş ise de, bilirkişi heyetince tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılarak uyuşmazlık bulunan kayıtların ispatına yönelik değerlendirme yapılmış olup, kök raporun——- kayıtlarında yer alıp, davacı kayıtlarında yer almayan” —– açıklamalı kayıtlar ile ilgili olarak ispat yükü davalı şirkette olduğundan ve işbu ödemeler davalı tarafça ispat olunamadığından davalı vekilinin bu itirazının da reddine karar vermek gerekmiş ve davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun —— icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin, ——- asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden davacı taraf avans faizi isteme hakkına sahip iken icra takibinde—–değişen oranlarda yasal faiz talebinde bulunduğundan taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ——– ve değişen oranlarda kanuni faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin —-isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
4-ç)İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar tarafların ticari defter kayıtlarına göre likit olduğundan ve daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan ——- asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
4-d)Kötü niyet tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı taraf, kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davacının, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davalının, davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Müsnet davada, taraflar arasında hukuki ilişki olduğu her iki tarafın kabulünde olup, davacı sadece davaya konu borcun bir kısmının varlığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı, davacının icra takibini yaparken veya dava açarken kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığından kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığında karar vermek gerekmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun —- sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin, —- asıl alacak ve asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren işleyecek —– değişen oranlarda kanuni faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin —- isteminin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte bulunan 105.607,82 TL asıl alacağın % 20’si oranındaki 21.121,56 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 7.214,07 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 13.018,98 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 5.413,92 TL harç olmak üzere toplam 18.432,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.218,83 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan peşin harç ve icra dosyasına yatırılan harçtan mahsup edilen 7.214,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen toplam 12.337,50 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 1.207,13 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 11.130,37 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.982,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 65.737,99 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde—– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.31/03/2021