Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1350 E. 2018/94 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1350 Esas
KARAR NO : 2018/94

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —– Sanayi Ve Ticaret A.Ş. , 2001 yılında —-/nin Türkiye distribütörü olarak, İş Zekası ve Veri Ambarı konusunda faaliyete geçmiştir. 2003 yılında —- bünyesine katılar —- ile —-‘un Türkiye distribütörü oları Müvekkil Şirket, —- ürünlerini pazarda impltmente etmeye başlamıştır. 2007 yılında —-‘u satın alması ile — partnerlerinden biri olduğunu, müvekkil Şirketin kurumların operasyonel verilerini tarihsel olarak depolandığı ve raporlandığı veri tabanı çözümleri, kurumların operasyon el ve/veya veri ambarında bulunan verilerin raporlanması, gösterge panellerinde sunulması hizmeti, kurumların tüm bütçelerne süreçlerini, web tabanlı bir platformda önceden tanımlı iş kuralları ve görev listeleri île otoma tiz e eden, eş zamanlı olarak farklı senaryo ve versiyonlarda çalışmalarını sağlayan teknoloji çözümü, iç ve dış raporlamalar için mevzuata ve yönetim tercihlerine uygun olarak, konsomasyon i$ akışı, hesaplama ve raporlamaların kontrollü ve otomatize olarak yönetilebildiği teknoloji çözümü, kurumların kaynak dağıtımlarını verimli bir şekilde yapabilmeleri ve maliyet ile karlılıklarını etkileyen güçlü noktaların ortaya çıkarılmasını hedefleyen —-‘m Kurumsal Performans Yönetimi hizmetleri, kurumların beş veya daha uzun vadedeki finansını modefleyeceği ve yıllık bütçelere İndirebileceği fınansal çözüm hizmetleri sunduğunu. davalı—–müvekkil Şirket’te 29.05.2010 tarihinde —- Danışmanı” olarak çalışmaya başlamış (Ek-1) ve 01.01.2015 tarihinden itibaren de —-Yönetimi, Bütçe & —- Konsolldasyon konulannda “—-” olarak görev yaptığını, davalı, 18.03.2016 tarihli dilekçesıyle, 21.03.2016 tarihi itibariyle müvekkil Şirket’te çalıştığı konu üzerinde artık çalışmak istemediğini, başka konularda Arge çalışmaları yapmak istediğini şifahi olarak gerekçe göstermiş ve ayrılmak istediğini belirterek kıdem tazminatının tarafına ödenmesini istediğini, bu talebi üzerine şirket ile rekabet içerisinde olmayacağına dair beyanına ve bu yöndeki taahhüdüne itibar edilerek iyiniyetle kendisine 23.609,37 TL kidem tazminatı ödendiğini ve iş akdinin sona erdiğini, davalı müvekkil şirketin 21.04.2016 tarihinde ibra ederek her türlü alacağını aldığını, hizmet akdinden doğan hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiğini, davalı, Müvekkil Şirket nezdinde son görevi olan “—-” pozisyonunda çalışması nedeniyle. Müvekkil şirketin müşteri çevresi, üretim sırlan ve yaptığı işler hakkında detaylı bilgiye sahip olduğunu, bu durum ve bu bilgilerin müvekkil şirketin hizmetleri dışında kullanılması, müvekkil şirket için önemli zararlara sebep olabileceğini, davalının müvekkil Şirket’teki çalışmasının istifası suretiyle sona ermesinden sonra 6 ay boyunca Marmara ve Ege Bölgelerinde —— konsolidasyon işi çerçevesinde, rekabet yasağı taahhüdü altına girdiğini, davanın kabulü ile, davalı ile davalı Şirket’m fillerinin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin men’ine, davalıların Müvekkilimiz Şirket’e 50.000,00 TL manevi tazminat ile HMK m.l07/2’ye zarar miktarının tam olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda artırılmak Üzere, şimdilik 82.800,00 TL tutarında maddi tazminatın toplamda 132.800,00 TL nin dava tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte tahsili ile tarafımıza ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu taleplerini cevaba cevap dilekçeleri ve duruşmada tekrar etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki davalı yönünden öncelikle usule ve esasa ilişkin itirazlarının olduğunu, davanın haksız ve hukuka aykırı açıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, bu talebini cevap dilekçelerinde ve duruşmada tekrar etmiştir.

Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
Dava, davalıların gerçekleştirdiği iddia olunan haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili sunmuş olduğu dilekçeler ve ekleri itibariyle özetle; davalı …’ ın, müvekkili olan şirket nezdinde çalışmakta iken 18.03.2016 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini, 21.04.2016 tarihinde davacı şirketi ibra ettiğini, taraflar arasında dosyaya sunulan 21.03.2016 tarihli rekabet yasağı sözleşmesi düzenlendiğini, davalı …’ ın, davacı şirket bünyesinde çalışmakta iken edindiği bilgi ve tecrübeler ile rekabet yasağına aykırı davranmak suretiyle rakip olan davalı şirket bünyesinde çalışmaya başladığı, davalıların rekabet yasağına aykırı davranışı ve haksız rekabeti neticesinde davacı şirketin ekonomik olarak zarara uğradığını iddia etmiştir.
Davalılar vekili sunmuş olduğu dilekçesinde özetle, haksız rekabetin söz konusu olmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
21.03.2016 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinin incelenmesinde; iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra Marmara ve Ege sınırları içerisinde davacı şirketin faaliyet konusu ile alakalı rakip işletme bünyesinde davalı asilin çalışamayacağı kararlaştırılmıştır.
Konuyla ilgili TBK’ nun 444 maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” hükmünün,
445 maddesinde; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.” hükmünün yer aldığı görülmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. TBK’ nun 26. maddesinde taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler denilmekle birlikte 27. maddesinde de kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olacağı belirtilmiştir.
Davalının imzaladığı rekabet yasağı sözleşmesinin içeriğinde yer alan coğrafi alan sınırlaması, işçinin iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı kapsadığından yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olup bu nedenle cezai şarta ilişkin sözleşme batıl-hükümsüz olduğu kabul edilmiştir (benzer mahiyette 11 HD 2016/2751-2017/1589 E-K sayılı ilamı).
Davalı asilin, rekabet yasağı sözleşmesi ile bağlı olmayacağı kabul edilerek davacının, davalıların haksız rekabet eylemlerine ilişkin iddialarının incelenmesinde ise; TTK’ nun 54 ve 55 maddelerinde haksız rekabetin tanımı ve bu kapsamda değerlendirilen eylemler belirtilmiştir. Rekabet yasağı kapsamında olmayan davalı asil ile bünyesinde çalıştığı davalı şirketin, davacı müşterileri ile ticari ilişki içinde olması, özellikle, yasanın aradığı haksızlık içeren eylemlerin ve davacı beyanlarında da, bu kapsamda değerlendirilmesi gereken bir iddianın olmayışı dikkate alındığında, davalıların haksız rekabet eylemlerinin gerçekleştirdiklerinin ispatlanmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle; mahkememizce kabul edilmeyen rekabet yasağı sözleşmesi ve bu doğrultuda tanımlanan haksız rekabet eyleminin ispatlanamamış olması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın ispatlanamamış olması nedeni ile REDDİNE,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafça yatırılan 2.267,90 TL harçtan mahsubu ile kalan 2.232,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 13.374,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018