Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1259 E. 2020/448 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/1259 Esas
KARAR NO : 2020/448
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 15/06/2015
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı müvekkilinin dava dışı üçüncü şahıs konumunda bulunan————- olduğunu, şirketin ana faaliyet konusunun “insan kaynakları ve iş gücü desteği” olduğunu, şirketin, sanayi kuruluşlarının ürettikleri mamül, yarı mamül ve benzeri malzemeyi üretim yerlerine, üretim yerinden tüketiciye ulaştıracak tüm aşamalarda ambalajlama, taşıma, yükleme, boşaltma ve depolama işlerinde çalışan işçileri istihdam ettiklerini, şirketin iç hacminin genişlemesi üzerine —– bünyesinde bulunan bir kısım sanayi ve hizmet tesislerine işgücü destek hizmeti sağlayan üçüncü şahıs ——– faaliyete başladığını, anılan firmanın koordinatörlüğünde —– tesislerine işgücü destek hizmeti sağladığını, gelişen süreçte şirketin doğrudan — firmalarına verdiği işgücü destek hizmetlerini düzenleyen sözleşmenin —- sona erdiğini, fakat işlerin devamlılığı nedeniyle mevcut sözleşmenin 2’şer ve 3’er aylık dönemler halinde — yılı sonuna kadar devam ettiğini, –grubunun firmalarla sözleşme yapabilmek için üstlenilen işin teminatını teşkil etmek üzere banka teminat mektubu istediğini, bu aşamada anılan sözleşmeler — yılı içerisinde fesh edildiğinden” kısa süreli bir maddi sıkıntı yaşandığını ve teminat mektuplarının temininin zorlaştığını, bunun üzerine davalılardan —- görüşüldüğünü, anılan şahsın banka ilişkileri nedeniyle teminat mektubu sorununu çözebileceğini söylediğini, bunun için “eşi olan davalı —şirkete ortak edilmesi ve kendisine de içeriğini kendisinin belirleyeceği bir vekaletname verilmesini” istediğini, mutabakat neticesinde o tarihte şirketin büyük ortağı olan — hissesini — karşılığında davalı —– sözleşmesiyle devrettiğini ve yine aynı ortaklar kurulu kararı ile ———-şirketi temsiline karar verildiğini, hisse devrinden sonra davalı ———-yevmiye numaralı vekaletnamesi ile şirketi her anlamda temsil ve ilzama imkan verecek vekaletname verildiğini, ancak verilmiş olan bu vekaletnamenin davalılarca şirket aleyhine kullanıldığını ve anılan vekaletname kullanılarak şirketin içini boşaltmaya yönelik eylemlerin gerçekleştiğini beyan ederek davalı ———- numaralı vekaletnamesinin kullanımının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, Mahkeme aksi kanaatte ise en azından vekaletnamede yer alan şirket adına ödeme yapma, tahsilat yapma, şirketi borçlandırma, kambiyo senedi tanzim etme, kambiyo taahhüdü altına girme gibi tüm parasal yetkilerin kullanılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, vekâletnamedeki yetkilerin tamamı suiistimal edildiğinden tüm tazminat hakları saklı kalmak şartı ile davalı— vekillikten azlini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada,——– tarafından imza sirküleri ile yetkilendirilmiş olan vekilin azli istemli olduğunu, ancak vekilin azli istemi ile dava açılmasının mümkün olmadığını, azli istenen —- şirket müdürü değil şirketin vekili olduğunu, ayrıca limited şirketin imza sirküleri ile yetkilendirilmiş olan vekilinin azli hususunda dava açılabileceği kabul edilse bile, bunu şirketin tüzel kişiliğinin talep etmesi gerektiğini, bunun yanında, huzurdaki talebin sadece ticari vekilin azledilmesi ise de şirketin diğer ortağı … aleyhine hiçbir talepte bulunulmadığını, bu nedenle davalı— pasif husumet ehliyeti olmadığını, dava dışı —- içinde yer alan —– karşı açmış olduğu dava lehe sonuçlanınca, ilâmın takibe konulduğunu, icra dosyasına yapılan ödemenin o günkü şirket avukatının hesabına geçtiğini, icra dosyasından reddiyatla alacaklı —-gönderilen bedelin, davacının dilekçesinde gösterilen bedel olmadığını, bu bedelden tahsil harcı ve cezaevi harcı kesildiğini, kalan tutarın alacaklıya ödendiğini, davacının bunu bilmesine rağmen kasten mahkemeyi aldattığını, söz konusu paranın şirket avukatının hesabına geçmesinden sonra—- avans ödemesi olarak — ise toplam -vans ödemesi yapıldığını, davacının sırf tedbir almak için dürüst davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, vergi dairesine—— ödendiğini, bu ödemelerin şirket avukatının hesabından yapıldığını, davacının kendi rızası ve imzası ile şirkete vekil olarak atadığı bir vekilin yıllar önceki işlemleri hakkında asılsız beyanlarda bulunmasının kötü niyetten başka bir şekilde yorumlanamayacağını, davacı ve diğer ortağın şirkete borçlu olduklarını, şirket kayıtları incelendiğinde kendilerinin şirkete olan borçlarından kurtulmak için eldeki iddiaları ileri sürdüklerini beyan ederek, şirketin işlemesini engeller hale gelen tedbir kararının kaldırılmasını veya hafifletilmesini/değiştirilmesini, dilekçe içeriğinde bahsedilen sebeplerle aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile davanın reddini, … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddini, davalı —- müdür değil vekil olmakla davacı yanın TTK’nin 630.maddesinden yararlanamayacağını, vekilin mahkeme kararı ile azli mümkün olmadığından talebin esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Dava, Mahkememizin— sayılı dosyasına tevzi edilmiş, Mahkememizin —sayılı kararı ile bu tür davaların ticari davalardan sayılmayacağı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın tevzi edildiğ———üzerinden ——– sayılı kararla “TTK’nın 623/1 ve 630/2. maddeleri uyarınca açılan şirket yönetimi ve temsilinin kaldırılmasınına ilişkin uyuşmazlığın ticaret mahkemelerince çözümlenmesi gerektiği” gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmiş, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın gönderildiği ———- sayılı ilâmıyla Mahkememiz görevli kılınmış ve Mahkememizce davanın esası hakkında yargılama yapılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, şirket ortaklarının vermiş olduğu vekaletnamenin azli istemine ilişkindir.
Davacı, ortağı bulunduğu dava dışı —— kararına göre şirket müdürlüğüne——–devrinden sonra davalı————- tarihli vakaletname ile şirketin her anlamda temsil ve ilzamının bırakıldığını, fakat bu vekaletnamenin davalılar tarafından şirket aleyhine kullanıldığını, şirketin içini boşaltmaya yönelik eylemleri bulunduğunu, şirket hesaplarındaki paraların şahsi hesaplarına aktardıklarını, verilen vekaletnamenin şirket müdürlerinin tüm yetkilerini içerdiğini ileri sürerek davalı —– vekillikten azline karar verilmesini talep etmiştir.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık;
A-Davalı —— açılan davada davalının pasif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı,
B-Davalı — karşı açılan davada, davacının, davalı—- sıfatının ne olduğu, davacının, davalı —- azlini isteyip isteyemeyeceği, bu kapsamda davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı,
C-Davacının aktif husumet ehliyeti varsa, davalı—- şirkete karşı özen borcuna aykırılık teşkil eden hareketler yapıp yapmadığı, azlinin gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Dava dışı —-davamızı ilgilendiren bilgiler: Dava dışı —- adresinde,——–numarası ile onaylı imza beyannamesiyle, kuruluş için——-başvurmuş olup, kuruluşun ——– anlaşılmaktadır.
Kuruluşla birlikte şirket sermayesi —- olarak belirlenmiş olup— ayrılmıştır. Kuruluştaki şirket ortakları ve hisse oranları, davacı———paydır.
Dava dışı——— numarası ile aldıkları —— hissesini davalı ——– devretmiştir. Yapılan hisse devri ile şirketin son ortaklık durumu ve hisse durumları———- olmuştur. Yine, aynı ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürlüğüne aksi kararlaştırılıncaya kadar şirket ortaklarından — şirketin temsil, ilzam ve idaresinde —–diğer müdürler — herhangi birinin atacakları müşterek imza ile şirketi her hususta temsil ve ilzam hususunda yetki verildiği tespit edilmiştir.
Dava dışı ——– — şirket sermayesinin— çıkarıldığı ve artırılan bu sermayenin ——geriye kalan —–olduğu, artırım yapılan—- şirketteki alacağından karşılandığı, geriye kalan———– sayılı ilanının — tespit edilmiştir.
Dava dışı—— —– gibi hususlarda geniş bir yetki verdiği, ——— yevmiye numaralı vekaletnamesi ile anlaşılmıştır.
Davacı tarafından “şirket muhasebe müdürü——- tutarındaki parayı zimmetine geçirdiği, sonrasında bu paranın —- şirket avukatına teslim edildiği” iddiasına yönelik ——- yevmiye numaralı ibranamesinin incelenmesinde, söz konusu ibranamenin — tarihi itibariyle şirket ortakları üzerinde görülen —– yönünden ibrasından ibaret olduğu, bununla birlikte şirket eski ortağı —– vecibelerini yerine getirdiği, yine şirket muhasebe müdürü——— çalıştıkları dönemde görevlerini hatasız ve noksansız yerine getirdiği, söz konusu şahıslardan hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığı” hususlarını içeren şekilde hazırlandığı tespit edilmiş, ibraname içeriğinde “davacının muhasebe müdürü ———hususunda bir ifade ya da açıklamaya rastlanmamıştır.
Mahkememizce atanan bilirkişiler tarafından dava dışı ——— banka hesapları incelenerek düzenlenen bilirkişi raporu dosya içerisine alınmıştır.
3-Davalı ——- pasif husumet ehliyetinin olup olmadığına ilişkin inceleme ve gerekçe: Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve resen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.
İşbu davada, davacı tarafça, davalılardan — karşı herhangi bir talep ileri sürülmemiştir. Dava dilekçesinde sadece davalılardan—- vekillikten azlini talep edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, davacı vekili — tarihli duruşmada, diğer davalı — eşi olan davalı —olması ve davalı—–olarak dava açıldığı, bu nedenle davalı—- davada zorunlu olarak taraf gösterildiğini savunmuş ise de, işbu davada davalı —- herhangi bir hak istenmediğinden davalı —— davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
4-Davacının aktif husumet ehliyetinin olup olmadığına ilişkin inceleme ve gerekçe: Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı —- ticari temsilci veya ticari vekil olması mümkün değildir. Limited şirketlerde ticari temsilci ve vekil atanması, TTK m. 631’de düzenlenmiştir. TTK “VI – Ticari mümessiller ve ticari vekiller” başlıklı 631. Maddesi;
“(1) Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari
mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir.
(2) Müdür veya müdürlerin çoğunluğu, 623 üncü maddenin kapsamına girmeyen ticari mümessili veya ticari vekili her zaman görevden uzaklaştırabilir. Bu kişi genel kurul kararı ile atanmışsa, görevden alma ve yetkilerini sınırlandırmak için genel kurul gecikmeksizin toplantıya çağrılır.” hükmünü haizdir.
—— kapsamındaki belgeler incelendiğinde, dava dışı şirketin genel kurulunca davalı —— ticari temsilci veya vekil atanmasına ilişkin bir karar alınmadığı gibi esas sözleşmeyle ticari temsilci veya vekili atama yetkisinin de müdürlere verildiğine ilişkin bir hüküm içermediği görülmektedir.
Bu nedenle davalı – düzenlenen —- yevmiye numaralı vekaletnamesi kapsamında normal bir vekil olarak değerlendirilmesi gerekir. —
Bu nedenle somut olayda vekalet hükümlerinin düzenlendiği Türk Borçlar Kanunu’nun 502 vd. Maddelerinin uygulanması gerekir.
TBK’nin. 512. maddesi; “Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmünü haizdir.
Vekalet sözleşmesinde taraflar arasındaki güven ilişkisi ön planda olduğundan, kanun koyucu vekâlet verene sözleşmeyi her daim tek taraflı olarak feshetme yetkisi vermiştir.
Somut olayda, vekâlet veren kişi, şirket tüzel kişisidir. Dolayısıyla, dava dışı şirket vekili olan davalı ——-e yetkisi de yine şirket tüzel kişisindedir. Davalı, atandığı gibi şirket müdürleri tarafından azledilebilir. Şirket ortağının, bu taleple mahkemeye başvurması mümkün değildir.
Keza, davacı, aynı zamanda dava dışı şirketin müdürüdür. Vekilin “vekalet yetkisini şirket aleyhine kullandığı ve özen borcunu aykırılık teşkil eden hareketler içinde olduğunu düşündüğü” durumda müdürler kurulu toplantısı yaparak vekilin azli yönünde karar alması pekalâ mümkündür. Zira, diğer müdürlerin de şahsi sorumluluğu doğacağından şirket aleyhine hareket ettiği düşünülen bir vekilin azledilmemesi yönünde oy kullanmaları pek olası değildir. Kaldı ki, davacı aynı zamanda dava dışı şirketin ortağıdır. Haklı gerekçeye rağmen müdürler kurulunda azil yönünde karar alınması ve işlem yapılmaması durumunda, ortak sıfatıyla TTK m. 630 f. 2 uyarınca, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması talebi ile mahkemeye başvurabilir. Ancak yukarıda açıklanan nedenlerle, somut dava ve talep bakımından davacının aktif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı ——- açtığı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı —- karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalı —- karşı açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 54,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesi uyarınca 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/09/2020