Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1184 E. 2018/755 K. 05.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1184 Esas
KARAR NO : 2018/755

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2016
KARAR TARİHİ : 05/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile dava dışı ———. arasında —-sözleşmesi imzalandığını; davalı borçlunun bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını; davalının muaccel hale gelen borcunu ödemediğini belirterek, İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğümün 2016/16365 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığını; borç miktarının kefaletin verildiği anda belli olmadığını, kefalet sözleşmesinin genel işlem koşullarına aykırı olması sebebiyle geçerli olmadığını savunarak, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, davalının kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinden doğan kredi alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, “kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşıyıp taşımadığı, borç miktarının kefaletin verildiği anda belli olup olmadığı, kefalet sözleşmesinin genel işlem koşullarına aykırı olup olmadığı” noktalarında toplanmaktadır.
2-İcra Dosyası: İst. Anadolu ————-. İcra Dairesinin 2016/16365 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının 09/08/2016 tarihinde “İstanbul Anadolu ——– Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/2343 D.iş nolu ihtiyati haciz kararı” ve “Bankamız ile imzalanan sözleşme/sözleşmeler, ihtarname/ihtarnameler, hesap özeti/hesap özetleri” nedenine dayalı olarak, davalı borçlu ve dava dışı ———– aleyhine;
1—————————–Ticari Kredi borcu için;
Asıl alacak tutarı 125.652,85 TL
İşlemiş %54 temerrüt faizi 9.582,90 TL
BSMV 479,14 TL
İhtiyati haciz vekalet ücreti 400,00 TL
Toplam 136.114,89 TL

2———————— Kredili Mevduat borcu için;
Asıl alacak tutarı 10.572,99 TL
İşlemiş %30,24 temerrüt faizi 451,78 TL
BSMV 22,59 TL
Toplam 11.047,36 TL

3——————Cari Hesap borcu için;
Asıl alacak tutarı 161.488,32 TL
İşlemiş %54 temerrüt faizi 14.567,69 TL
BSMV 728,38 TL
Masraf 358,70 TL
Toplam 177.143,09 TL
Olmak üzere , 09.08.2016 tarihi itibariyle, toplam 324.305,34 TL alacağın takip tarihinden itibaren gösterilen oranlardan işleyecek temerrüt faizleri, faizlerin gider vergisi vs.ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsilini talep ettiği, borçlu ————vekilinin 31.8.2016 tarihli”borcun tamamına, işlemiş faize, faiz oranlarına ve tüm ferilerine” itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Alanında uzman bilirkişiler —————- tarafından düzenlenen 23/02/2018 tarihli ek rapor dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiştir.
Bu itibarla;
a)Davalının imzaladığı kredi sözleşmesi ve kefalete ilişkin olarak yapılan inceleme:
TBK m. 58 ‘e göre, “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
“Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir” (m. 582).
“Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe g eçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktan, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” (m. 583/f.l).
Dava konusu uyuşmazlıkta takip dosyası içeriğinde yer alan Genel Kredi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi incelendiğinde, davacı yanın dava dışı şirkete 500.000,00 TL tutarında kredi açtığı görülmektedir. Davalı yan bu sözleşmeyi “Müteselsil kefil” sıfatıyla 27.02.2014 tarihinde imzalamıştır. Sözleşmede kefalet tutarı 600.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Kefalet sözleşmesi fer’i bir sözleşmedir, sözleşmenin geçerliliği, geçerli bir asıl borcun varlığını gerektirir ve doğuş, sona erme bakımından asıl borcun varlığına bağlıdır. Asıl borcun belirli veya belirlenebilir olması kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartıdır. Kefilin sorumluluk kabul ettiği, yani kefalet sözleşmesinde güvence altına almış olduğu borçla, borçlunun asıl borcu aynı olmalıdır, aksi takdirde kefilin sorumluluğu söz konusu olmaz. Buna karşılık kefalet senedinde aşıl borcun tutar veya kapsam olarak gösterilmesi zorunlu değildir. Asıl borç, alacaklı ile esas borçlu arasındaki ilişkiye bakılarak kefalet sözleşmesinden bağımsız olarak belirlenir. Kefalet sözleşmesinde belirtilen ise, kefilin hangi miktarda sorumluluk altına girip, takip edilebileceğidir. Kefilin sorumlu olduğu asıl borç rakamla belirtilmese de, belirli veya belirlenebilir olması halinde, azami miktar kefalet senedinde belirtilmiş ise kefalet geçerlidir.
Kefalet sözleşmesi yapılırken, belirli olması geîeken esas olarak kefil olunan borcun hukuki sebebi yani asıl borç ilişkisidir. Belirli bir borcun varlığı halinde, kesin bir şekilde ortaya çıkmış bir borca kefalette asıl borcun belirlenmesi kolayken, hukuki bir ilişkinin tamamına ya da şarta bağlı veya müstakbel bir borca kefalette asıl borcun ne olduğu kesin olarak tayin edilemeyebilir. Müstakbel borca kefalet daha çok devamlı bir ilişki doğuran, değişen kredi borçları, cari hesap borçları için düzenlenir ve belirlilik de özellikle bu tür sözleşmelerde karşılaşılan bir sorundur. Kefalet sözleşmesi, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kurulmuş ise, kefalet borcu muaccel olduğunda geçerli bir borcun var olması yeterlidir. Asıl borcun belirlenmesi ilkesinin çok dar yorumlanmaması gerekir. Kanun, gelecekte doğacak borçlar için de kefaleti kabul ederek dar yorumun benimsenemeyeceğine işaret etmiştir.
Kefil, borcun aslından kefalet sözleşmesinde gösterilen azami tutarla sorumlu olacaktır. TBK m. 583 hükmü, kefaleti yazılı şekle tabi tutmuş ve azamî sorumluluk tutarının gösterilmesini, şekle ilişkin bir geçerlilik şartı olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla sorumluluğun azamî sınırının gösterilmemesi kefalet sözleşmesinin geçersizliğine sebep olur. TBK’de önceki Borçlar Kanunundan farklı olarak, kefilin sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefalet durumunda, kefilin bu sıfatla yükümlülük altına girdiğinin kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla açıkça belirtilmesi şartı getirilmiştir. Bu durumda, asıl borcun yanı sıra gecikme faizi, mahkeme masrafları gibi borçların toplamının da kefalet sözleşmesinde belirtilen kefilin sorumlu olduğu azami miktarı geçmemesi gerekmektedir.
Dava dosyasına celbedilen belgelerden de anlaşılacağı üzere, davacı bankanın sunduğu kredi ödeme planlarının tamamında davalının kefalet imzalarının bulunduğu ve ödeme tablosunda kefil olunan tutarların da yazılı olduğu görülmektedir.
Buna göre, uyuşmazlık konusu kefalet sözleşmesi değerlendirildiğinde davalı vekilinin iddialarının aksine hukuken geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulduğu sonucuna varılmıştır.
b)Genel İşlem Koşulu Yönünden Yapılan İnceleme: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalılar tarafından imzalanan sözleşmenin “genel işlem koşulu” niteliğinde olduğunu ve TBK m. 20-21 uyarınca sözleşmenin tamamının geçersiz olduğunu iddia etmiştir.
TBK m. 20’ye göre, genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.
Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır (TBK m. 21).
Genel işlem koşulları, sözleşmede yer alan objektif esaslı noktalar dışında kalan sözleşme hükümleridir. Objektif esaslı noktalar, kurulmak istenen sözleşmenin asgari içeriğini oluşturan ve herhangi bir sözleşmeye o sözleşmenin nitelik ve özelliğini yani tipikliğini veren noktalardır. Bir başka deyişle, bu noktalar sözleşmenin bünyesini, tipini veya asıl amacını tanıtması için bulunması gereken zorunlu unsurlardır Örneğin, satış sözleşmesinde satılan şey ve satış bedeli, hizmet sözleşmesinde yapılacak iş ve ücret böyledir.
Objektif esaslı noktalar sözleşmenin kurulması için zorunlu unsurlar olduğundan bunların tamamı veya biri üzerinde anlaşma olmaz veya anlaşma şartı ileriye bırakılacak olursa sözleşme kurulmaz.
Davalı vekili tarafından Borçlar Kanunu’nun genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinden yola çıkarak, sözleşme ilişkilerinde “genel işlem koşulu kullanmak yasaklandı” yargısına varılmak isttndiği görülmektedir Bugünün ekonomik işleyişi dikkate alındığında sözleşmelerde genel işlem koşullan kullanmanın ekonominin vazgeçilemez bir ihtiyacı olduğu açıktır. Bahsi geçen hükümlerin amacı ise, sözleşme ilişkilerinde sözleşmenin içeriğini belirleme imkanının tek başına elinde bulunduran bankanın ya da tarafın, sözleşmede hukuk kurallarını kendi lehine ortadan kaldırma ya da değiştirme, amacını gütmemesi gerektiği, asgari bir dengeyi gözetmesi gerektiği yönündedir.
Davalı vekili sözleşmenin genel işlem koşulu niteliğinde olduğundan bir bütün olarak geçersiz olduğunu belirtmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere genel işlem koşulları sözleşme hükümleri şeklinde karşımıza çıkmakta olup, kanun koyucu bu nitelikteki sözleşme hükümlerinin yazılmamış sayılması gerektiğini kabul etmiştir. Sözleşmenin tamamının geçersiz olması diye bir sonuç söz konusu değildir. Bu sebeple kefalet sözleşmesinde yer alan hükümlerden varsa genel işlem koşulu niteliğinde olanların davalı vekili tarafından ispatlanması gerekmektedir.
TBK m. 586’ya göre, “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse, alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.”
Takip dosyası içerisinde yer alan Kartal ——–. Noterliği’nin 23.06.2016 tarih ve 19437 No.lu ihtarnamesi ile davacı yanın dava dışı şirkete, davalıya ve diğer kefillere muaccel hale gelen borcun ödenmesi için 7 günlük süre verdiği görülmektedir.
Tüm bu açıklanmalar çerçevesinde somut olayda geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunduğu; sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalıya karşı takip yapılabilmesinin yasal şartlarının gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
c)Davacı Bankanın Asıl Borçlu Şirkete Kullandırdığı Kredilerle ilgili inceleme: Davacı Banka yukarıda detayı verilen Kredi Sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirkete 8 ayrı dilim halinde kullandırılan taksitli ticari kredilerin ana para ve işlemiş faiz ve eklentileri ile birlikte görünümü aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Hesap No Ana para TL Faiz Oranı Faizi TL GV+KKDF Toplam TL
————— -10.384,50 16,20 62,29 34,44 10.481,23
————- 26.395,02 13,80 158,30 70,05 26.623,37
———- 31.857,63 16,68 190,98 88,84 32.137,45
—————–20.629,76 15,84 123,67 60,23 20.813,66
———— 16.176,33 15,84 96,98 47,06 16.320,37
———— 19.823,67 16,20 118,86 56,68 19.999,21
Aylık taksit ödemeli ticari krediler toplamı 126.375,29

———- 10.545,70 29,06 35,43 29,06 10.610,19
Cari Ticari Kredili Mevduat Hesabı 10.610,19

———– 197.572,26 1.185,43 ————–
Borçlu cari hesap kredisi hesabı —————
Toplam 336.195,41

Kredi sözleşmesi ve eki ödeme planlarına göre borçlar ödenmediğinden dolayı davacı banka Kartal —————–.Noterliğinden keşide ettiği 23.06.2016 tarih ve——- yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 20.06.2016 tarihi itibariyle 336.195,41 TL tutarındaki toplam alacağının ödeme tarihine kadar işleyecek temerrüd fazi ve gider vergisi ile birlikte 7 gün içinde ödenmesini davalıya ihtaren bildirmiştir. Davalı ihtarnameyi 25.06.2016 tarihinde tebellüğ etmiş olup, 02.07.2016 tarihinde mütemerrüd olmuştur. Temerrüd tarihinden itibaren Sözleşmenin 4.maddesine göre,bankanın uyguladığı %27 nisbetindeki akdi faiz oranının iki katı olan %54 nisbetinde temerrüt faizi talep edilmesi mümkündür.
d)Davacı Bankanın İcra Takip Tarihindeki Alacak Miktarı yönünden inceleme: İstanbul Anadolu ——— İcra Müdürlüğünün 2016/16365 sayılı dosyasından 09.08.2016 icra takip tarihinde, davacı bankanın alacak miktarı 02.07.2016 temerrüt başlangıcı esas alınarak 09.08.2016 icra takip tarihi itibariyle bilirkişi tarafından 23.2.2018 tarihinde yeniden hesap edilmiş olup, buna göre;
1-Taksitli ticari krediler toplamı (—————————————————————– numaralı kredilerin tutarı)
Asıl alacak tutarı 125.652,85 TL
(———) İşlemiş %54 temerrüt faizi 7.350,64 TL
—————– 367,53 TL
İhtiyati haciz vekalet ücreti 400,00 TL

Toplam 133.771,02 TL
2-Kredili Mevduat Hesabı (KMK) borcu (1192-93220 no lu kredi)
Asıl alacak tutarı 10.572,99 TL
——————) İşlemiş %30,24 temerrüt faizi 346,37 TL
——————- 17,31 TL
Toplam 10.936,67 TL
3-Borçlu Cari hesap kredisisi (——————————- no lu kredi)
Asıl alacak tutarı 161.488,32 TL
(———————-) İşlemiş %54 temerrüt faizi 9.447,04 TL
——- 472,32 TL
Toplam 171.407,71 TL
İcra takip tarihinde toplam alacak tutarı 316.115,40 TL
e)Kefilin alacaklı bankaya karşı sorumluluk miktarı yönünden inceleme: Bilirkişi heyetince davalı kefil, ——- kefalet limiti 600.000 TL olduğundan dolayı, BK’nun kefalete ilişkin hükmü ile Yargıtayın yerleşik kararları dikkate alındığında; kefillerin asıl borçlunun kredi borcundan kaynaklanan sorumluluk miktarı aşağıdaki gibi hesap edilmiştir.
1 Taksitli ticari kredilerden doğan sorumluluk 133.771,02 TL
2-Kredili Mevduat Hesabından doğan sorumluluk 10.936,67 TL
3- Borçlu Cari Hesap Kredisinden doğan sorumluluk 171.407,71 TL
Kefilin sorumluluk toplamı 316.115,40 TL
Buna göre, kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin sonucundan sorumlu olan davalı kefil ———–, asıl borçlu ——.’ye olan 600.000 TL tutarındaki kefaletinden dolayı icra takip tarihi itibariyle alacaklı bankaya karşı tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 316.115,40 TL’lik kısmından sorumludur.
f)Sonuç: Yukarıdaki hukuki açıklamalar, dosya içine alınan mevcut belge ve kayıtlar, bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor ve tüm dosya kapsamından, davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı borçlunun İstanbul Anadolu ———— İcra Müdürlüğünün 2016/16365 E. sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptaline ve takibin; İcra takip talebinde 1 numaralı olarak gösterilen taksitli ticari kredi borcu yönünden 125.652,85 TL asıl alacak, 7.350,64 TL işlemiş temerrüt faizi, 367,53 TL ——, 400 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 133.771,02 TL alacak ve 125.652,85 asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 54 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, İcra takip talebinde 2 numaralı olarak gösterilen kredi mevduat borcu yönünden 10.572,99 TL asıl alacak, 346,37 TL işlemiş temerrüt faizi, 17,31 TL ——————— olmak üzere toplam 10.936,67 TL alacak ve 10.572,99 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 30,24 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, İcra takip talebinde 3 numaralı olarak gösterilen cari hesap borcu yönünden 161.488,32 TL asıl alacak, 9.447,04 TL işlemiş temerrüt faizi, 472,35 TL ——————- olmak üzere toplam 171.407,71 TL alacak ve 161.488,32 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 54 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin 8.189,94 TL’lik isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
4-İcra İnkar tazminatı yönünden yapılan incelemeve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacı banka ile davalı borçlu kefil arasında yukarıda açıklanan sözleşmeler imzalanmış olup, davacı bankanın sunduğu kredi ödeme planlarının tamamında davalının kefalet imzalarının bulunduğu ve ödeme tablosunda kefil olunan tutarların da yazılı olduğu görülmektedir. Buna göre, kabulüne karar verilen alacak likit olduğundan, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden de bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki 63.143,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı borçlunun İstanbul Anadolu —————-. İcra Müdürlüğünün 2016/16365 E. sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptaline ve takibin;
a)İcra takip talebinde 1 numaralı olarak gösterilen taksitli ticari kredi borcu yönünden 125.652,85 TL asıl alacak, 7.350,64 TL işlemiş temerrüt faizi, 367,53 TL ———– 400 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 133.771,02 TL alacak ve 125.652,85 asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 54 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
b)İcra takip talebinde 2 numaralı olarak gösterilen kredi mevduat borcu yönünden 10.572,99 TL asıl alacak, 346,37 TL işlemiş temerrüt faizi, 17,31 TL —————- olmak üzere toplam 10.936,67 TL alacak ve 10.572,99 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 30,24 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
c)İcra takip talebinde 3 numaralı olarak gösterilen cari hesap borcu yönünden 161.488,32 TL asıl alacak, 9.447,04 TL işlemiş temerrüt faizi, 472,35 TL ———- olmak üzere toplam 171.407,71 TL alacak ve 161.488,32 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 54 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
2-Davacının fazlaya ilişkin 8.189,94 TL’lik isteminin REDDİNE,
3-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve ———– toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 63.143,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 21.594,00 TL harcın, davacı tarafından mahkememiz dava dosyasına yatırılan 3.916,80 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 1.621,53 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.538,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.055,67 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından mahkememiz dava dosyası ile icra dosyasına yatırılan toplam 5.538,33 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 195,50 TL tebligat gideri ile 2.000,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.195,50 TL yargılama giderinin takdiren %99 haklılık oranına göre 2.173,55 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 24.916,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.