Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/931 E. 2023/300 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/931 Esas
KARAR NO : 2023/300

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— müteaddit defalar davalı ——- taşıt kredileri kullandığını, bu krediyi kullanırken kendisinden dosya masrafı, kredi kullanım masrafı ya da başka adlar altında, hukuka aykırı şekilde kesintilerin yapıldığını ya da masrafların alındığını, müvekkili ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmenin bir örneği davacının kendisine verilmediği gibi, sözleşmenin önceden hazırlanmış matbu sözleşme olması dolayısıyla kendisine içeriğine müdahale hakkının da verilmediğini ve sözleşmenin müzekkere edilmediğini, kaldı ki sözleşmeler taraflar arasında akdedilirken, sözleşme hürriyet ilkesine bağlı olarak taraflar arasında dengesizliğe yol açacak veya taraf aleyhine olacak bir maddenin hukuken bağlayıcılığı olmadığını, Borçlar Hukuku’nun temelini bireysel sözleşme modelinin oluşturduğunu, bireysel sözleşme denilince, Borçlar Kanunu’nun birinci ve devamı maddeleri anlamında öneri, karşı öneri ve kabul gibi en sonunda irade açıklamalarının uygunluğu ve uyuşması sağlanıncaya kadar, sözleşmenin her hükmünün tartışma ve pazarlık konusu yapıldığı sözleşmelerin anlaşıldığını, ancak çağımızın sosyal ve ekonomik gelişimlerinin, kitlelere yönelik hizmet gereksinimini yarattığını ve bunlar için üretim zorunluluğunu doğurduğunu, buna bağlı olarak bireysel sözleşme modeli yanında, yeni bir sözleşme modelinin ortaya çıktığını, bankaların, sigorta şirketlerinin, seyahat ve taşıma işletmelerinin, dayanıklı tüketim malları üretimi ve pazarlaması yapan girişimcilerin, bireysel sözleşmenin kurulmasından önce, soyut ve tek yanlı olarak kaleme alınmış sözleşme koşulları hazırlamakta ve bunları gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, ancak aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemekte olduklarını, önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları teriminin kullanılmakta, tip sözleşme, kitle sözleşme, katılmalı sözleşme ya da formüler sözleşme denilmekte olduğunu, kitlelere yönelik bu sözleşmelerde, sözleşmenin kurulmasına ilişkin görüşmeler ve pazarlıkların yapılmasının söz konusu olmadığını, hatta çoğu zaman fiyat konusunun bile tarifelerle belirlenmekte ve pazarlık dışı bırakılmakta olduğunu, girişimci karşısında sözleşmenin diğer tarafının, ya kendisine dayatılan koşullarla sözleşmeyi kuracağını ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edim veya hizmetten vazgeçmek zorunda kalacağını, genel işlem koşullarının Borçlar Kanunu’nda tanımlandığını, buna göre genel işlem koşullarının, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğunu, bu koşulların sözleşme metninde veya ekinde yer almasının, kapsamının, yazı türü ve şeklinin nitelendirmede önem taşımadığını, aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmamasının, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin genel işlem koşulu sayılmasını engellemediğini, genel işlem koşullarını içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtların tek başına onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmadığını, genel işlem koşullarıyla ilgili hükümlerin sundukları hizmetleri kanun ve yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de niteliklerine bakılmaksızın uygulanacağını, genel işlem koşulunun, çağımızın sosyal ve ekonomik gelişmeleri sonucunda, başta finans ve sigorta şirketleri olmak üzere birçok kişi veya kuruluşun, iki taraf arasında bireysel sözleşmenin kurulmasından önce soyut ve tek yanlı olarak kaleme alınmış sözleşme koşulları hazırlamakta, bunlarla gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, ancak aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemekte olduklarını, önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları teriminin kullanılmakta, bu tip sözleşmelere de tip sözleşme ya da formüler sözleşme denilmekte olduğunu, konunun uzmanı kişilerce bütün olasılıklar düşünülerek hazırlanan genel işlem koşullarının, çoğu kez sadece kendilerini hazırlatarak kullanan kişinin çıkarlarını kollamakta ve korumakta olduğunu, buna karşılık sözleşmenin diğer tarafının, söz konusu genel işlem koşullarının varlığından ya da içeriğinden tam olarak haberdar olmadığını veya söz konusu genel işlem koşullarını tam olarak anlayıp, olası sonuçları ile birlikte değerlendirebilecek donanımda olmadığını ya da pazarlık gücüne sahip olmadığından zorunlu olarak kabul etmekte olduğunu, kitlelere yönelik bu tür sözleşmelerde, sözleşmenin kurulması aşamasında görüşmeler ve pazarlıkların kesinlikle söz konusu olmadığını veya sadece son derece sınırlı bir iki noktada, fiyat, vade vb. olduğunu, bu nedenlerle bu sözleşmeleri hazırlayan girişimciler karşısında sözleşmenin diğer tarafının, ya kendisine dayatılan koşullarda sözleşmeyi kuracağını ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edimi veya hizmeti almaktan vazgeçmek zorunda kalacağını, diğer söyleyişle bireyin önüne konan sözleşmeyi ta tümden evet ya da hayır diyeceğini, evet ama diyemeyeceğini, bazı hükümlerin değiştirilmesini isteyemeyeceğini, örneğin bir tacirin, ya bankanın önüne koyduğu kredi sözleşmesini imzalayarak krediyi alacağını ya da kredi almaktan vazgeçeceğini, birçok hizmet ya da edimden hiç yararlanmamanın söz konusu olmaması ve evet ama deme olanağının da bulunmaması karşısında, birey zor durumda kaldığından istemeyerek ama mecburen imzaladığı bu sözleşmelerin uygulanmasında yasanın emredici hükümleri ile korunmasının gerektiğini, iddia ederek, açıklanan sebeplerle, haksız ve hukuka aykırı olarak, dosya masrafı, komisyon ve sair başkaca isimler adı altında müvekkilinden alınmış bulunan meblağın tespiti ile, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kredi tarihi itibari ile Borçlar Kanunu’nun genel işlem şartlarının yürürlükte olmadığını, kanunun 01.07.2012 tarihi itibari ile yürürlüğe girdiğini, davacının bu tarihten önce kullandığı krediler bakımından genel işlem şartlarının uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili bankanın ——olarak faaliyet gösterdiğini, —— temel unsurunun öncelikle kredi kullanılacak malın mevcut olmasının gerektiğini, müşterinin kullanmak istediği krediye ilişkin proforma fatura, araç ruhsatı veya tapusunu bankaya ibraz etmesinin gerektiğini, bankanın gerekli şartları taşıması halinde talep edilen krediyi müşterisine kullandırdığını ve bu kredi tutarının satıcının hesabına aktarıldığını, davacının müvekkili banka nezdinde kredi kullanmış olduğu 154 adet projesinin ve 3 adet genel kredi sözleşmesinin olduğunu, müvekkili —–. ile davacı —–. arasında akdedilmiş, 26.10.2009 tarihli 200.000 TL limitli, 25.02.2010 tarihli 6.800.000 TL limitli ve 03.11.2010 tarihli 5.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmelerinin mevcut olduğunu, davacıya genel kredi sözleşmeleri kapsamında 154 adet kredi kullandırıldığını, müşteriden kredi kullanımı sırasında tahsil edilen proje operasyon masrafının karşılıklı müzakere edilerek belirlendiğini ve müşterinin hesabından hesap müsait oldukça tahsil edildiğini, müşteri ile kredi kullanımı sırasında öncelikle kredi talep formu ile karşılıklı müzakere ile hangi tutarda krediyi hangi oranda kar payı ve hangi komisyon ile kullandırılacağı hususunda anlaşıldığını, örneğin 22.05.2013 tarihli kredi talep formu ve geri ödeme planında % 0,25 komisyon ile % 16,95 kar oranı belirlenirken, 16.06.2010 tarihli kredi talep formu ve geri ödeme planında % 1 komisyon ve % 15,88 kar oranının belirlendiğini, kar payı ve komisyon oranında anlaşılan kredi hakkında düzenlenen geri ödeme planının müşteri tarafından imza altına alındığını, imza altına alınan geri ödeme planında da bu kar payı ve komisyon oranlarının açıkça yazmakta olduğunu, kredi talep formu ve geri ödeme planları incelendiğinde, her bir kredi için ayrı ayrı kredi kar payı ve komisyon oranlarının belirlendiğinin anlaşılacağını, davacıdan tahsil edilen ücretlerin—— sayılı tebliği uyarınca hukuka uygun olarak tahsil edildiğini, ilgili tebliğin bankalara, sağlanacak diğer menfaat oranlarını istediği şekilde belirleme hakkını verdiğini, yani bankalara menfaat oranlarını belirleme konusunda herhangi bir yükümlülük yüklenmediğini, sadece kar payı oranlarını bildirmesi gerektiğini belirttiğini, ayrıca da diğer menfaatleri serbestçe belirleme hakkını verdiğini, müvekkili banka tarafından her yıl —– sayılı tebliğe istinaden—— ilgili bildirimlerin yapıldığını, tacirler arasında Ticaret Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca ücret isteme hakkının bulunduğunu, ilgili kanun hükmüne göre, tacirin işletmesiyle ilgili bir iş ya da hizmet mukabili ücret ve dahi söz konusu işle ilgili yaptığı masrafları, faizi ile birlikte, isteme hakkına sahip olduğunu, bankanın söz konusu ücretlerle ilgili masraf ve ücret isteme hakkının, gerek mevzuat, gerek Yargıtay müstakar kararları, gerek taraflar arasındaki sözleşme ve gerekse bankacılık teamüllerinin gereği olduğunu, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 16.1 maddesi uyarınca, müvekkili bankanın ücret talep edebileceğini, müvekkili bankanın komisyon ve masraf alma hakkının taraflar arasında akdedilen sözleşme ile imza altına alındığını, bu kapsamda müvekkili bankanın her türlü ücret, masraf ve komisyonu müşteriden talep edebileceğini ve bunun müşterinin cari hesabına borç kaydedebileceğini, müvekkili bankanın bu kapsamda proje operasyon ücretini davacının cari hesabına borç yansıtarak tahsil ettiğini, Yargıtay’ın son güncel içtihatlarının da müşteriden ücret alınabileceği yönünde olduğunu, tacirlere göre daha korumasız bulunan tüketicilerden dahi talep edilen bu ücretlerin tacir konumundaki daha güçlü müşterilerden talep edilmemesinin kabulünün mümkün olmadığını, davacıdan tahsil edilen proje operasyon masrafının iadesini talep etmesinin aynı zamanda Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesinde tacir olmanın hükümlerinden 2. fıkrasında ifade edilen basiretli işadamı gibi davranma yükümlülüğüne açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğunu, tacirin özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri akdederken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli işadamı gibi davranmak zorunda olduğunu, davacının ekonomik açıdan bir zorunluluk içinde bulunmadığını, davacının basiretli tacir olarak kredinin kapatılmasından sonra ileri sürdüğü bu taleplerin dinlenebilmesinin mümkün olmadığını, özellikle bu ücretlerin talep edilmesi, ödenmesi sırasında herhangi bir itirazı kayıt koyduklarını ispat etmemişken, davacının taleplerinin Medeni Kanun’un 2. maddesi anlamında iyi niyetli olduğundan da bahsedilemeyeceğini, davacının kredi masraf ve oranlarının karşılıklı müzakere edilmediği veya matbu hazırlanan sözleşmelerle dikta edildiği yönündeki iddialarının kötü niyetli olduğunu savunarak, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Davacı tarafından davalıdan taşıt kredisi kullanıldığı, kredi kullanılırken kendisinden dosya masrafı, kredi kullanım masrafı yada başka adlar altında hukuka aykırı kesintilen yapıldığını, masraf alındığını, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL nin dava tarihinden ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının talebinin hukuken yerinde olup olmadığı, davalının sorumlu olup olmadığı ve miktarı noktasında toplandığı görülmüştür.Dava, davacının kullandığı kredi nedeniyle haksız kesildiği iddia olunan ücretlerin istirdadı talebidir.Davada taraf teşkili sağlanmış, deliller toplanılmış ve bilirkişi incelemesi ile neticeye ulaşılmıştır, Davalı —-Şubesi ile davacı ——. arasında, 26.10.2009 tarihinde 200.000 TL, 25.02.2010 tarihinde 6.800.000 TL ve 03.11.2010 tarihinde 5.000.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalanmıştır.
Genel Kredi Sözleşmesi’nin,
“Kar, Komisyon, Vergi, Fon ve Masraflar” başlıklı 16/1. maddesinde “Müşteri,
Banka’nın bu sözleşmeye dayanarak açtığı ve açacağı her türlü nakdi ve gayri nakdi krediler ile hesaplara ve aldığı teminatlara, Banka ile anlaşmak suretiyle Fon Kullandırım Geri Ödeme Planında belirleyecekleri oranlarda anapara karı, faizi ile işbu sözleşmenin 17.5 maddesinde belirlenen şekilde ve oranda gecikme ve/veya temerrüt faizi ve her nevi komisyonları ve —– gibi yasa ve banka düzenlemelerine veya bankacılık teamüllerine göre talep edilebilecek her türlü, ücret, masraf ve sair giderleri, Müşteriye ihbarda bulunmaksızın uygulayarak bunları, gider vergileri ve sair resim ve harçları ile birlikte Müşterinin cari hesabına borç yazabileceğini, bu hususlarda herhangi bir itiraz hakkının bulunmadığını kabul ve beyan eder.”,
“Kar, Komisyon, Vergi, Fon ve Masraflar” başlıklı 16/3. maddesinde “Müşteri, işbu sözleşme gereğince vereceği kar, komisyon ve gider vergileri ile sair bilcümle vergi, resim ve fonları Banka’ya tahakkuk tarihinde ödemeyi kabul ettiği gibi, ileride konulacak her türlü vergi, resim ve fonlarla, halan mevcut vergi, resim ve fonlara yapılacak zam ve ilaveleri de ayrıca bir ihbara gerek olmaksızın yürürlük tarihinden itibaren ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükümleri yer almıştır.
Davacı vekilince, dosyaya ibraz edilen 09.06.2017 tarihli bilirkişi raporuna istinaden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00-TL değerli olarak açtıkları davayı müddeabihini 162.087,17-TL olarak ıslah edildiğine dair dilekçe sunulmuştur.
Mahkememizce de benimsenen yargısal denetime elverişli ve tekniğine uygun olması sebebiyle hükme esas alınan 29/05/2022 tarihli bilirkişi kök ve 21/02/2023 tarihli ek raporunda
Davacıya kullandırılan taşıt kredileri sebebiyle davacıdan tahsil edilen komisyonlar: Davalı —— tarafından, davacı——- kullandırılan krediler sebebiyle, kredilerin açılış tarihlerinde, 05.11.2009 tarihi ile 26.12.2013 tarihleri arasında 154 adette toplam 151.348,30 TL komisyon tahsil edilmiştir. Bilirkişi raporunda tablo halinde sunulmuştur.
Davacıdan, “——” ismi altında tahsil edilen toplam 151.348,30 TL kredi ücretinin, davacıya kullandırılan toplam 16.640.103,94 TL nakit kredilerin ortalama % 0,9’u(binde dokuzu) oranında olduğu, davacı/müşteriden, kullandırılan toplam 16.640.103,94 TL kredi için % 0,9 (binde dokuzu) oranında tahsil edilen toplam 151.348,30 TL kredi ücretinin, —– Ticaret Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyasına gönderdikleri müzekkere cevaplarında, ticari müşterilere kullandırılan taksitli ticari kredilerden tahsil edilen komisyon oranlarının, kullandırılan kredi tutarının, —–% 2’si (yüzde ikisi) ve —— % 1’i (yüzde biri) ve —— %1,25’i (yüzde bir virgül yirmi beşi) olduğu belirtilmekle, üç banka ortalamasının % 1,42(yüzde bir virgül kırk iki) oran ve 235.734,81 TL miktarına tekabül ettiği göz önüne alındığında; makul oran ve miktarlarda olduğu, Kaldı ki bu komisyonlar özel bankalarda, aynı dönemlerde, daha yüksek oran ve miktarlarda uygulandığı, Kredilerin erken kapatılması/erken ödenmesi sebebiyle davacıdan tahsil edilen komisyonlar: Davacı —– taksitli ticari (otomobil) kredilerini kullandıktan sonra muhtelif tarihlerde davalı —– başvurmuş ve aşağıda numaraları yazılı proje kredilerinin tamamen kapatılması/erken ödenmesi talebinde bulunmuştur. Davacının bu talebi üzerine, davacının söz konusu kredileri erken kapatılmış/erken ödenmiştir. Davalı —– tarafından, davacı —– yapmış olduğu 22 adette toplam 307.885,56 TL erken kapama/erken ödeme sebebiyle, 29.01.2014 tarihi ile 18.08.2015 tarihleri arasında, erken kapatılan/erken ödenen tutarın ortalama % 1,58’i (yüzde bir virgül elli sekizi) oranında toplam 4.892,96 TL—–” ismi altındaki ücret tahsil edilmiştir.
Davacı ——tahsil edilen toplam 4.892,96 TL erken
ödeme & erken kapama ücretinin, ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——esas sayılı dosyasına gönderdikleri müzekkereye cevaplarında, taksitli ticari kredilerde uygulanan erken kapama ücreti oranının, —–%10 (yüzde on), —— %4 (yüzde dört) ve——- %2 (yüzde iki) olduğu belirtilmekle, üç banka ortalamasının % 5,33 (yüzde beş virgül otuz üç) oran ve 16.420,56 TL miktarına tekabül ettiği göz önüne alındığında; makul oran ve miktarlarda olduğu,
Davacıdan tahsil edilen rehin kaldırma ücretleri:
Davalı —– tarafından, davacı —— kullandırılan nakit kredilerin teminatını teşkil etmek üzere, davalı banka lehine, krediye konu otomobiller üzerinde alınan rehinlerin fekki sebebiyle, davacıdan, —–” ismi altında, aşağıda dökümü bulunan 42 adette x 20 TL ve 203 adette x 25 TL olmak üzere toplamda 245 adette 5.915 TL ücret tahsil edilmiştir. Davalı bankanın rehinleri kaldırılması için ilgili trafik şube müdürlüklerine bildirimde bulunması suretiyle, rehinlerin kaldırılmasına için işlem başına tahsil ettiği 20 TL ve 25 TL ücretin, makul miktarlarda olduğu,
Sonuç olarak; Davalı —– Şubesi ile davacı —— arasında Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanmasına müteakip davacıya, 05.11.2009 tarihi ile 26.12.2013 tarihleri arasında 154 adette toplam 16.640.103,94 TL taksitli otomobil (proje) kredilerinin kullandırıldığı,
– Davalı —-tarafından, davacı—— kullandırılan nakit krediler sebebiyle, kredinin açılış tarihlerinde, 05.11.2009 tarihi ile 26.12.2013 tarihleri arasında, kullandırılan kredilerin ortalama % 0,9’u (binde dokuzu) oranında, 154 adette toplam 151.348,30 TL komisyonun tahsil edildiği,
– Davalı ——. tarafından, davacı ——davacının yapmış olduğu 22 adette toplam 307.885,56 TL erken kapama/erken ödeme sebebiyle, 29.01.2014 tarihi ile 18.08.2015 tarihleri arasında, erken kapatılan/erken ödenen tutarın ortalama % 1,58’i (yüzde bir virgül elli sekizi) oranında toplam 4.892,96 TL—-” ismi altındaki ücretin tahsil edildiği,
– Davalı —–. tarafından, davacı —— kullandırılan nakit kredilerin teminatını teşkil etmek üzere davalı banka lehine, krediye konu otomobiller üzerinde alınan rehinlerin fekki sebebiyle, davacıdan, “—— ismi altında, raporumun 5. maddesinde dökümü bulunan, 42 adette x 20 TL ve 203 adette x 25 TL olmak üzere; toplam 245 adette 5.915 TL ücretlerin tahsil edildiği,
– Davacıdan, toplam 162.156,26 TL masraf, komisyon ve ücretin tahsil edildiği, tahsil edilen bu komisyon ve ücretlerle ilgili toplam 8.107,81 TL BSMV tutarının da Genel Kredi Sözleşmesi’nin 16. maddesine dayanılarak davacının hesabına ayrıca borç kaydedildiği, Davacıdan tahsil edilen komisyon ve ücretlerin, davalı bankanın gelir hesaplarına alacak kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirildiği,
– Tahsil edilen bu ücretlerle ilgili olarak davacının hesaplarından ayrıca tahsil edilen gider vergisi tutarlarının, Devlete Ödenecek B.S.M.V. hesabına aktarıldığı,
– Davacıdan tahsil edilen komisyon ve ücretlerin, Genel Kredi Sözleşmesi’nin kapsamına ve davalı bankanın ——bildirimi yapılan Ücret, Komisyon ve Masraflar ile Bankacılık Hizmet Komisyonları Listesinde yazılı oran ve miktarlara uygun olduğu, bazı kalemlerin Ücret, Komisyon ve Masraflar ile Bankacılık Hizmet Komisyonları Listesinde belirtilen oran ve miktarların altında olduğu,
– Davacıya verilen bankacılık hizmetleri göz önüne alındığında; tahsil edilen komisyon ve ücretlerin, raporumun ilgili maddelerinde örneği yazılı emsal banka uygulamalarına göre makul oran ve miktarlarda olduğu,
Genel Kredi Sözleşmesi’nde, davalı banka tarafından tahsil edilecek ücretin bilgisine yer verilmiş, davalı Banka’nın Ücret, Komisyon ve Masraflar ile B. H. Komisyonları Listesi, müşterilerinin görebileceği bir şekilde şubelerinde asılmış ve web sitelerinde ilan edilmiş, ayrıca davacıya verilen ödeme planı, banka dekontu ile hesap ekstrelerinde bunun oran ve/veya miktarları belirtilmiş olduğundan; davacının kendisinden tahsil edilen dava konusu komisyon ve ücretlerin alınacağının/alındığının bilincinde olduğunun kabul edilebileceğiHer ne kadar tarafımca, davacıya iade edilmesi gereken bir tutarın olmadığı kanaatine varılmış ise de; ek rapora mahal vermemek üzere, davacının iflas tarihi itibari ile alacağı komisyon ve ücret türüne göre tek tek ve ayrıca birlikte aşağıda hesaplanacağı,
a) Davacıdan —– ismi altında tahsil edilen ücretlerden kaynaklanmış, 151.348,76 TL anapara ve 18.443,76 TL avans faizi olmak üzere; toplam 169.792,06 TL alacağının olduğu
b) Davacıdan “—– ismi altında tahsil edilen ücretlerden kaynaklanmış, 4.892,96 TL anapara ve 596,27 TL avans faizi olmak üzere; toplam 5.489,23 TL alacağının olduğu
c) Davacıdan “—–” ismi altında tahsil edilen ücretlerden kaynaklanmış, 5.915 TL anapara ve 720,82 TL avans faizi olmak üzere; toplam 6.635,82 TL alacağının olduğu,
d) Davacıdan “——” isimleri altında tahsil edilen ücretlerden kaynaklanmış, 162.156,26 TL anapara ve 19.760,85 TL avans faizi olmak üzere; toplam 181.917,11 TL alacağının olduğu
Genel Kredi Sözleşmesi’nin 03.11.2010 tarihinde akdedildiği göz önüne alındığında; sözleşme koşullarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde yazılı “Genel İşlem Koşullarına” aykırılık oluşturup oluşturmadığı gibi” bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla mahkemeye ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Bankaların ticari kredi hizmeti kapsamında yaptığı işlemler için ücret talep edebileceği, ancak bu ücretlerin hangi oranlarda tahsil edilebileceğine ilişkin taraflar arasındaki kredi sözleşme hükümleri, banka kayıtları ile diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamalarının araştırılması ve tahsil edilmiş olan dosya masrafının, bu doğrultuda ulaşılan sonuçlara uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Genel Kredi Sözleşmesi’nde, davalı banka tarafından tahsil edilecek ücretin bilgisine yer verilmiş, davalı Banka’nın Ücret, Komisyon ve Masraflar ile B. H. Komisyonları Listesi, müşterilerinin görebileceği bir şekilde şubelerinde asılmış ve web sitelerinde ilan edilmiş, ayrıca davacıya verilen ödeme planı, banka dekontu ile hesap ekstrelerinde bunun oran ve/veya miktarları belirtilmiş olduğundan; davacının kendisinden tahsil edilen dava konusu komisyon ve ücretlerin alınacağının/alındığının bilincinde olduğunun kabul edilebileceği, Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinin 26.10.2009, 25.02.2010 ve 03.11.2010 tarihli olduğu, Borçlar Kanunu kapsamında kaldığı anlaşılmakla; Davacıdan tahsil edilen komisyon ve ücretlerin, Genel Kredi Sözleşmesi’nin kapsamına ve davalı bankanın—– bildirimi yapılan Ücret, Komisyon ve Masraflar ile Bankacılık Hizmet Komisyonları Listesinde yazılı oran ve miktarlara uygun olduğu, bazı kalemlerin Ücret, Komisyon ve Masraflar ile Bankacılık Hizmet Komisyonları Listesinde belirtilen oran ve miktarların altında olduğu, Davacıya verilen bankacılık hizmetleri göz önüne alındığında; tahsil edilen komisyon ve ücretlerin bilirkişi raporunda yazılı emsal banka uygulamalarına göre makul oran ve miktarlarda olduğu bu nedenle davacının ödediği bu miktarın tahsili talebinin yerinde olmadığı değerlendirilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 27,70 TL harç ile dava esnasında yatırılan 2.741,00 TL tamamlama harcı toplamından mahsubu ile fazladan yatırılan 2.588,8‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 25.313,08 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi uyarıca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.