Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/900 E. 2021/515 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2015/900
KARAR NO: 2021/515
DAVA: İtirazın İptali (Ayıptan doğan sorumluluk nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 11.08.2015
KARAR TARİHİ: 30.06.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ayıptan doğan sorumluluk nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, —- müşterisinin siparişini karşılamak üzere davalı şirketten — yaptığını, ancak sacların gizli ayıplı olduğunu, gizli ayıbın—–düzenlenen bulgu raporu ile tespit edildiğini, ayıplarla ilgili tüm ihbarların ve gelişmelerin davalı tarafa derhal bidirildiğini, davalının teknik heyetinin de tespitlerde bulunduğunu, ancak davalının, davacının mağduriyetini gidermeyi kabul etmediğini, davacının bazı ayıpları ekstra maliyetlerle giderdiğini, ancak bazı ayıpların giderilemediğini, ayıplı mal durumunun — tespit edildiğini, müvekkilin maddi zararının— olduğunu, ayrıca tespit konusu malların ihraç edilmemesinden kaynaklı — masrafı olmak üzere toplam — ödenmesi hususunda davalıya —yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, bu alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine — dosyası üzerinden başlatılan icra takibine davalının haksız yere yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle davalı borçlunun—– dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde, özetle; yokluklarında yapılan delil tespiti kabul etmediklerini, bu delil tespitine —– tarihinde itiraz ettiklerini, davalının ayıp ihbarını TTK’nin 18/3, 23/c maddelerine uygun şekilde süresinde yapmadığını, davacının aldığı ürünleri işleyerek yurt dışına sattığını, ürünlerin ayıplı olmadığını, ürünlerin kusurlu da olmadığını, ancak kusurlu olsa bile basit bir müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunu, davacının ihtarnamesinde ve icra takibinde TBK’nin 227. Maddesinde belirtilen haklarından hangisini tercih ettiğini net olarak belirtmediğini, davacının hukuka aykırı olarak hem iade,——— ile değiştirme ve hem de bedel indirimi talep ettiğini, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin —- kullandığını, davacının elinde kalan fire ve fazlalıkları dünya piyasasındaki düşüşler nedeniyle mesnetsiz ayıp iddiaları ileri sürerek kar kayıtlarını telafi etmeye çalıştığını, davacının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünleri işleme tabi tutması nedeniyle davalı şirket açısından daha büyük zararlara sebebiyet vereceğini, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri iade etmemesi nedeniyle bu mal bedelllerinin talebinden mahsubu gerektiğini, tüm bu nedenler davanın reddine, davacının icra inkar(“kötü niyet” demek istemiş) tazminatına mah kum edilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, ticari mal satımı nedeniyle satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkin olarak davacının uğradığı zararın, depo masraflarının ve mahrum kalınan kârın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirket, davalı şirketten aldığı———- gizli ayıplı çıkması nedeniyle yaptırdığı delil tespit raporuna göre tespit edilen zararını, depo masraflarını, mahrum kaldığı kârı ve ayrıca delil tespiti ve ihtarname masraflarını istemektedir.
Davalı şirket, ürünlerin ayıplı olmadığını, ayıplı olsa bile ayıp ihtarının süresinde yapılmadığını, davacının teslim aldığı ürünlerin —–kullandığını, elinde sadece fire kaldığını, ürünlerin dünya genelinde fiyatının düştüğünü, davacının bu fiyat düşüşü nedeniyle uğradığı kâr kaybını telafi etmeye çalıştığını savunmaktadır.
Buna göre, davanın başlangıcında, taraflar arasında “davacının, davalıdan mal aldığı, bu malların büyük bir kısmını işleyerek ihraç etmek suretiyle sattığı, davalının sattığı sac ürünlerin ayıplı çıkması nedeniyle uğranılan zarar dışında davacı ile davalı arasında, cari hesap ilişkisi olarak birbirlerinden herhangi bir alacak veya borç bulunmadığı” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A)Davalının, davacıya sattığı malların ayıplı olup olmadığı, ayıplıysa gizli ayıplı olup olmadığı, ayıplı ürün varsa miktarının ne kadar olduğu,
B)Davacının, süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı,
C) Davacının, davalıdan aldığı ayıplı ürünler nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, zarar uğramışsa zarar miktarının ne kadar olduğu,
Ç)Davacının, davalının kusuru nedeniyle depo masrafı bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa miktarının ne kadar olduğu,
D)Davacının, davalının kusuru nedeniyle mahrum kaldığı kâr olup olmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu, davalıdan ne kadarını isteyebileceği,
E)İşlemiş faiz yönünden davacı-alacaklının davalı-borçluyu temerrüde düşürüp düşürmediği, düşürmüşse temerrüt tarihinin ne zaman olduğu, işlemiş faiz miktarının ne kadar olması gerektiği,
F-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
G-Davanın tam veya kısmen reddi halinde davacının icra takibini başlatmakta haksız ve kötü niyetli olup olmadığı, buna bağlı olarak davalının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık noktaları kapsamında, tarafların delilleri toplandıktan sonra Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetlerinden raporlar ve itirazlar/eksiklikler doğrultusunda ek raporlar alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)İcra Dosyası: Davaya konu—– incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine —- tarihinde, borcun sebebi olarak —Sayılı dosyasına sunulan— bilirkişi raporu, — depo masrafları, — tespit ve ihtarname masrafları, — bilirkişi raporuna göre doğan zararımız,— kâr olmak üzere — —gösterdiği alacakla ilgili—- alacağın —- yasal faizi ile birlikte borçludan tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin —- tarihinde takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
2-b)Delil Tespit Dosyası: ——— —-sayılı tespit raporu, bilirkişi —– düzenlenmiş olup, raporda, davacı firmaya gönderilen ürünlerden —– kısmında kusurlar olduğu, bu konuda —— raporları bulunduğunuzu kusurlardan kaynaklanan zararın —— kaynaklanan dahilide işlem izin belgesi zararı olarak cezalı —– mevcut malzemelerin kusur yüzünden fiyatının daha düşük olarak değerlendirilebileceği– ——— olduğu yönünde görüş belirttiği görülmüştür.
İlgili rapora, davalı taraf “kendilerinin yokluğunda, tek taraflı beyana dayalı olarak” rapor düzenlendiği, ürünlerin kime ait olduğu belli olmadığı, bilirkişinin yeterliliği ve tarafsızlığı, —– uymadığı, iddia edilen kusurların malzemenin kullanımına engel teşkil etmediği, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı için geçersiz olduğu iddiasıyla itiraz etmiştir.
Bunun üzerine—- aldırılan ek raporda;
“Davacı şirketin sadece —- yevmiye defterinin incelendiği ve noter kapanış tasdikinin yaptırıldığı, davacının — tarihleri arasında davalı şirketten toplam —– borçlandığı, bu borç tutarını tamamen ödeyerek hesabını sıfırladığı belirtilmiştir.
“Kusurlu mallara ilişkin toplam maliyet tablosunun;
—-

——
Kusurlu malların —– itibariyle hesaplanan değerinin :
——
Şeklinde olduğu, her iki tabloya göre yapılan hesaplamada davacı şirketin davalı şirketten —–tutarında kusurlu mallardan kaynaklanan maliyet farkı olarak asıl alacak farkının olduğu, takip tarihine kadar işlemiş faizin ise — ve takip tarihi itibariyle toplam alacak miktarının —- olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
2-c)Teknik inceleme:— — tarafından —- tarihli bilirkişi heyeti raporunun ilgili bölümüne yazılan raporda;
“a——gereğince; —— gösterdikleri iştigal konularına giren ürünlerin imalinden satışına kadar geçen süreçte meydana gelen — tespit edilmektedir. —- çeşitli emtiaların —— verebileceği fire ve zayiat oranlarının belirlenmesi işlemlerini kapsar. Söz konusu oranlar ilgili — belirlendikten sonra—- onayına sunulur —- sonra ilgili kurum ve kuruluşlara bir yazı ile belirlenen oranlar bildirilir.
Zayiat ve Fire oranları satın alınması tamamlanmış ve kabul edilmiş malzemelerin, üretime geçmesinden satışına kadar olan süreci kapsar. Yani bir malzemenin fire verebilmesi için, üretime geçmesi gerekmektedir. Üretime geçmeyen ve hatalı gelmiş bir malzeme zayi veya fire sayılamaz. Üretime geçen malzemeler ile ilgili zayiat ve fire oranları;
——-
—— oranları: —-
—–
A) Geri kazanılamayan kesme ve diğer kayıplar —
B) —–
1 )—-
A)—-
B) —-
2)—-
A)—-
B)—
3)—
A—
B)—–
b. Delil Tespit Değerlendirmesi: —-Tarihinde — yapmış olduğu üçüncü taraf ——— malzemelerin yüzey ve —– bulunduğu, — —— olduğu rapor edilmiştir. Bu rapor bize malzemenin üretime girmeden önce ayıplı olarak satm aklığını göstermektedir. Daha sonrasında —– tarihli bilirkişi raporunda görsel olarak yapılan incelemede aynı hatalardan bahsedilmiştir Bu rapor da bize malzemenin üretime girmeden önce ayıplı olarak satın aldığını göstermektedir.
Daha sonrasında —- bilirkişiliği ile birlikte hazırlanan raporda; çatlak etrafında uzamış yoğun — —– tespit edilmiştir. Bu oluşumlar ve kalıntılar bize; malzeme üretiminde bu çatlakların başladığını ve alıcıya satışı yapılırken içeride barındığını göstermektedir.
c. Malzeme Hatalarının Üretimde Doğurduğu Sonuçlar: Malzemelerde bulunan kusurlar incelendiğinde; Üretime alınması durumunda;
1- Malzeme yapısında bulunan —– —– nedeniyle sıcak yırtılmalara neden olacak, üretilen ürün hadde sırasında bu yırtılmalar boyunca uzayan ve genişleyen çatlaklara sahip olacaktır. Doğru gözlem yapan ve üretimden önce malzemeleri kontrol eden bir mühendisin bu ürünleri ayıplı kabul edip, üretime almaması gerekmektedir.
2- Malzemelerdeki —– büyüktürler ve üretimle birlikte daha da büyüyüp malzemede dayanım sorunlarına yol açacaktırlar. Belirgin olarak gözüken ve problem oluşturacağı kesin olan bu hatalar ile birlikte malzeme üretime sokulamaz.
Hatalı Malzemelerin durumu: —- alanında malzemelerin hatalı olması asla kullanılamayacak olduklarını değil, belirtilen iş amacıyla kullanılamayacak olduklarını gösterir. Belirtilen amaç ile kullanılamayacak ürünlere ise hurda denir. Hurda, kullanım dışında olan malzemenin posasıdır. Hurda birçok materyali içinde barındırabilir. Hurda türevleri olarak en yüksek değerli olanlar metal türevleridir. Ayıplı ürünlerin hurda olarak değerleri vardır.
Malzemelerde fire ve zayiat hesaplamak için, Öncelikle malzeme üretim prosesine girmiş olmalıdır.—— girmeyen ve satın alması kabul edilmeyen, ayıplı görülen malzemeler ile ilgili fire ve zayiat hesaplanamaz.
Ürünler delil tespit raporunda; — gözetim raporunda, —– raporunda belirtildiği üzere ayıplıdır.
Ayıplı ürünlerin hurda olarak değerleri vardır. Bu —– bilirkişi raporunda hesaplanmıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Teknik bilirkişinin bu raporu dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmuş, hükme esas alınmıştır.
2-ç)Ayıp ihbarının süresinde olup olmadığına, buna bağlı olarak davacının uğradığı zararın tazminini isteyip isteyemeyeceği hususlarında yapılan inceleme, değerlendirme ve gerekçe: Davacı şirketin, davalı şirkete gönderdiği mail, yazışma ve ihbarlar bilirkişiler -Sayfalarında ayrıntılı olarak yazılmıştır.
Buna göre, davacı şirket, davalı şirkete —— tarihinde gönderdiği —— görüşmelerinde belirttiği gibi kabuklu rulolarla ilgili sorunun çözümü için işbirliği içinde olduklarını” belirterek ayıplı ruloların iade alınacağının teyidini talep etmiştir.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen —- tarihli mailde, ayıplı ürünlerle ilgili resimler gönderilerek hataların bildirildiği görülmektedir.
Davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği —–tarihli mailde, yine hatalı ürünlerle ilgili bilgi verildiği, örnek kesimlerin gönderildiği, bu malzemelerin hurdaya ayrıldığı, davalının teknik ziyaretini ve cevabını beklediklerini bildirdiği görülmüştür.
Davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği —tarihli mailde de, sorunların devam etmekte olduğunu bildirdiği, yine —- tarihli—– resimlerin ve videoların internete yüklendiği bildirilmiştir.
Davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği —- tarihli yazıda, “davalı şirketin fabrika ziyaretinde teknik heyetin tespit ettiği sorunlarla karşılaştıklarını, hurdaya çıkan ürünlerin miktarının yazıldığı görülmüştür.
Yine davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği —- tarihli yazıda,— raporunun özetlendiği görülmüştür.
Davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen —– tarihli mailde—- şirketin fabrikasına ziyarette bulunacakları”nın bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalıya noterden gönderilen —- ihtarnamede, delil tespiti dosyasında belirlenen ve icra takibine konu yapılan zarar, kâr kaybı ve depo masrafının— gün içinde davacıya ödenmesi talep edilmiştir.
Davalı şirketin —— ihtarnamesinde talebin hukuki ve fiili dayanağının bulunmadığı ve iddiaların kabulünün mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık ticari mal satımında satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna ilişkindir. Davacı, ayıplı mal teslimi sebebiyle uğradığı zararı, depo masraflarını ve kâr kaybını talep etmektedir.
TBK. m. 219’a göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik ve niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Şu halde ayıptan sorumluluk; ya zikir ve vaat olunan vasıfların bulunmaması ya da satılanın lüzumlu vasıflarının olmaması sebebiyle gerçekleşir.
Alıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin hükümlerden yararlanabilmesi için kanunun kendine yüklediği külfetler, satılanı gözden geçirme ve varlığı iddia olunan ayıpları satıcıya bildirme külfetidir.
Alıcı, bu külfetleri yerine getirmediği takdirde kural olarak ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin hükümlerden yararlanamaz.
Tacirler arası ticari satışlarda, satılanın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Ayıp açıkça belli değilse, alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK. m. 223/2’ye göre, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Maddede belirtilen “hemen” ifadesi dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorum yapılmalıdır. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden bildirim yapılmalıdır.
Dosya kapsamından dava konusu malların ayıplı olduğu; davacının göndermiş olduğu e-postalar ile davalıya ayıp ihbarında bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, TBK m. 225 uyarınca, ağır kusurlu olan davalı satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağı, satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerli olduğu, bu nedenle davalı satıcının sorumluluktan kurtulamayacağı anlaşılmaktadır.
TBK m. 227’ye göre; satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.
Somut olayda; ayıp ihbarı süresinde olduğundan, davacı yanın ayıp oranında satış bedelinden indirim ve genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
2-d)Davacının uğradığı ve talep edebileceği zarar miktarının tespiti ile inceleme, değerlendirme ve gerekçe: Davacı, icra takibinde değişik iş dosyası ile tespit edilen —— zararını işlemiş faizi ile birlikte talep etmiştir.
Zararın hesaplanması ——— şekilde yapılabilir:
a) Malzeme bedeli üzerinde indirim: Kusurlu malzemelerin oluşan yeni birim fiyatlar üzerinden —– davacı tarafından değerlendirilmesi aradaki farkın davalıdan tahsili,
b) Malzemelerin davalı firmaya iade edilmesi; kusurlu malzemelerin davalı firmaya iade edilerek ödenen bedelin tahsilatının yapılması.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, —– tarihli duruşmada davacı vekili tarafından imzalı beyanında; bu alacakla ilgili başka bilirkişi incelemesi yapılmasını istemediğini, mevcut duruma göre karar verilmesini talep etmiş, bu nedenle Mahkememizce davacının bu talebiyle ilgili başka teknik rapor alınmayıp, mevcut raporlara göre sonuca gidilmiştir.
Davacı vekili, —– duruşmada beyan ettiği üzere, davacı tarafça ayıplı ürünler davalıya iade edilmemiştir. Bu nedenle hesaplamanın malzeme bedeli üzerinden indirim şeklinde yapılması gerekmektedir.
Zararın hesaplanması ile ilgili olarak; —– bilirkişi ek raporu esas alınmıştır. Bu raporda, gerek davacı, gerek davalı vekillerinin itirazları üzerine Mahkememizin —— sağlanacağı yeni bir keşif” istenmiş, Mahkemece yapılan —- tarihli keşif zaptında taraf avukatlarının “keşfe ve keşfin yapılış tarzına dair bir diyeceğimiz yoktur” şeklinde beyanda bulundukları ve — incelemeleri sonucunda —— dosyasına sunulmuştur. Keşif sırasında taraf vekilleri hesaplama yöntemine itiraz etmemişlerdir. Keşif esnasında tartım yapılamadığı durumlarda malzeme boylarından ——hesaplama kullanılan bir yöntemdir ve doğruya yakın sonuçlar verir, yapılan yorum durum değerlendirmesi yapmaktır ve davanın en kolay kısmıdır. Keşif esnasında taraf avukatı yönteme itiraz edebilecekken ve tartım talep edebilecekken bu yolu kullanmamıştır. Doğaldır ki, boydan ağırlık hesabı yapılan kısım—— tartılabilir. Diğer malzemeler çeki listesi üzerinden karşılıklı kontrolle yapılmıştır, fabrika çıkış tonajları ile rahatlıkla karşılaştırabilir. Davalı firma, rapora itiraz dilekçesinin —— “davacı firma laboratuvar sonuçlarının raporda esas alındığını, ürünlerin işlenmesi esnasında verilecek ——makul olduğunu belirterek davacı taleplerinden mahsup edilmesi/düşülmesi konusunda ticari teamüllerde yer alan…” diyerek rapora itiraz etmiştir. Ticari teamüllerde davalı vekilinin belirttiği şekilde bir teamül yer almamaktadır. Bahsedilen—– firmaların kullanacakları hammadde için tüm kesme biçme işlemleri için hesapladıkları fireleri maliyet muhasebesinde kullanırken her ihtimale karşın fabrika üretim firesi olarak bir ilave fire koyma hesabıdır. Dolayısıyla böyle bir mahsubun hesaplanması ve talebi söz konusu değildir.
Davalı firma, dilekçesinin— bilirkişiler —- tarafından Mahkememize sunulan —– tarihli raporda “sadece kenar bölgede görsel olarak tespit edilmeleriyle bile ayıplı kabul edilmesi ve üretime alınmadan reddi” yorumuna dayanarak ayıp ihbar süresinin hemen başlaması gerektiğini, son sevkiyatın——olduğunu, dolayısıyla TTK hükümlerine göre süresinde ihbarın yapılmadığı için davanın reddini istemiştir. Her ne kadar davalı firma, — yapılan anlaşmalarla başlayan sevkiyatın — sonlandığını ve ayıp ihbarının —- tarihinde yapıldığını beyan etmiş ise de, dava dosyasına sunulan —— ——– varlığından söz ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili, dilekçesinin — maddelerinde malzeme —- alacak takibinin —– hesaplandığı, hurda malzeme miktarı, zararın tazmini/ bedel indirimi, zararın miktarı ve uygulanan faiz oranına itiraz etmişlerdir. Davalı tarafından davacıya sevkedilen—– malzemenin ayıplı olduğu kanaatine varıldığından, malzemelerin satış fiyatı ve hurda bedelleri belli olmakla birlikte, —- bedelinin belli olmadığı, ancak — piyasa çalışma koşulları içinde yaklaşımsal olarak hesaplanabileceği, davalının ve davacının satışlarının– —üzerinden şekillendiği ve—- olarak çalıştığı gözönüne alındığında davacının takibinin —– yapılması talebinde haklı olduğu, buna göre, talimat mahkemesince görevlendirilen bilirkişi tarafından hesaplanıp da, hesaplama yönünden hükme esas alınan———- tarafından düzenlenen —- raporunun ilgili bölümünde hesaplandığı üzere, davacının — yöntemiyle hesaplanan kusurlu malzemelerin oluşan yeni birim fiyatlar üzerinden—- malzemenin davacı tarafından değerlendirilmesi ile kalan aradaki fark olarak;
—-
—-
— davacının zararının—- olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, talebin kısmen kabulü ile takibin —– alacak yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-e)Temerrüt tarihinin belirlenmesi, işlemiş faiz yönünden inceleme ve değerlendirme: Yukarıdaki bentte belirlendiği üzere davacının, davalıdan isteyebileceği zarar miktarı — hesaplanmıştır.
Davacı— tutarındaki bedel indirimi alacağını davalıdan— ihtarname ile talep etmiştir. Bu ihtarname, davalıya — tarihinde tebliğ edilmiştir. İhtarnamede, davalıya – günlük ödeme süresi verilmiştir. Buna göre, davalı, icra takibindeki alacak yönünden— tarihinde temerrüde düşmüştür.
Buna göre, davacının, temerrüt tarihinden, — kadar 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi üzerinden işlemiş temerrüt faizine hak kazanmış olup, bilirkişi tarafından bu tarihler arasındaki işlemiş faiz miktarı —- , yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli olduğundan hükme esas alınmış ve davacının, davalıdan —- işlemiş faiz alacağına hak kazandığı kanaatine varılmış, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-f)Depo masrafı istemi yönünden inceleme ve değerlendirme: Her ne kadar davacı, davalıdan aldığı mallar için yaptığını iddia ettiği—– depo masrafının ödenmesini talep etmiş ise de, davalıdan aldığı ————- başkasına ait bir depoda saklayıp da bunun için ardiye/depolama ücreti mi ödediği, yani bu masrafı ne şekilde yaptığı hususunda herhangi bir açıklama ve delil ileri sürmemiş olup,—- tarihli duruşmada bu alacakla ilgili bilirkişi incelemesi yapılmasını veya toplanmasını istediği delili bulunmadığını bildirmiştir. Buna göre, davacı taraf takibe konu—- masrafı yönünden davasını ispatlayamadığından, bu alacakla ilgili istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-g)Mahrum kalınan kâr istemi yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı, icra takibinde —- kâr mahrumiyeti talebinde bulunmuş, ancak bu kâr mahrumiyetine nasıl ulaştığı hususunda bir açıklamada bulunmamıştır.
—- tarihli duruşmada, davacı vekili bu alacakla ilgili bilirkişi raporlarında aleyhine rapor verildiğini ancak bu alacak kalemiyle ilgili yeni bilirkişi incelemesi yapılmasını veya toplanmasını istediği delili bulunmadığını bildirmiştir. Buna göre, davacı taraf takibe konu —- mahrumiyeti yönünden davasını ispatlayamadığından, bu alacakla ilgili istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-ğ)Davacının— inceleme ve değerlendirme: Her ne kadar, icra takibinde davacının— numaralı ara kararındaki ——- tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun son derece kötü yazıldığı, bu kapsamda bilirkişilik kanuna aykırı şekilde düzenlendiği, bilirkişi heyetinin malların fire olup olmadığına mahkememizin karar vermesi gerektiğini belirttikleri, son derece teknik olan bu hususun teknik bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğinin açık ve net olduğu, yine bilirkişi heyetince davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmediği, bu bakımdan davacının davalının iddia ettiği şekilde başka üreticiden sac alıp almadığı hususunun saptanmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporunun reddine, bilirkişiler —– geri iade etmelerinin istenmesine” şeklindeki ara kararla reddedilen bilirkişi raporundaki belirlemeler nedeniyle davacı vekilince —isteminde bulunulduğundan ve dosyanın istinaf edilmesi halinde—– — — dosyanın geri gönderilmeyip karar verilmesi olduğundan, dosya, nihai hukuki değerlendirme mahkememiz hakimler heyetine ait olmak üzere— yapılması için bilirkişi — edilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli raporda;
“Davacı tarafın malların ayıplı olması dolayısıyla—- gerçekleştiremediği daha önce — ödemeden satın aldığı mallar için, maliye tarafından tecile bırakılan bu mallara, —— aslının ödettirilmesi yanında vergi zıyaı ve gecikme zamları da gündeme gelmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla düz bir mantıktan hareket ederek, sadece davalıdan satın alınan toplam malzemeden ayıplı malların düşülmesinden sonra kalan—–hesaplanması doğru bir yol değildir. Çünkü davalıdan alınan malların kahir ekseriyeti — ödenmeden alındığı için, ödenmeyen bir —- hesabı yapmak hatalıdır. Doğru olanı, davacının—— kapsamında ihracatını gerçekleştirememesinden dolayı uğramış olduğu cezalı vergi ödemelerinden dolayı kaybının telafi edilmesidir. Buradan hareketle davacı-ihracatçı şirketin ihracatını gerçekleştiremediği mallara ait faturaların ve bunlar için ödenen —- tutarının ne olduğuna bakılması gerekmektedir. Dosya üzerinden yapılan incelemede tarafımdan tespit edilen faturalar aşağıya çıkarılmıştır. —-
—–

—–
Yukarıdaki tabladan da görüleceği üzere, davacı şirket —- yer alan faturalar için davalı şirketten—–ödemeden satın aldığı ve fakat söz konusu malların ayıplı olmasından dolayı, ihracatını gerçekleştiremediği bu mallara ait— bağlı olduğu vergi dairesine bildirmek ve ödemek zorunda kalmıştır. Bildirilen —— gecikme faizi de uygulanmıştır.
Davacının maruz kaldığı bu olayı kavramak açısından, dahilde işleme rejimi ile ilgili açıklamada bulunmak yararlı olacaktır.
Dahilde işleme rejimine göre yürürlükteki mevzuat aşağıdaki gibi özetlenmektedir.
—- kapsamında satın alınan mallar için, dahilde işleme rejimine tabi olarak süresinde ihraç edilmek kaydıyla — muafiyeti söz konusudur. Ancak — belgesi kapsamında söz konusu mallar süresi içinde ihraç edilmezse, ihracı gerçekleşmeyen mallara ait tecil edilerek ödenmeyen —– dönük olarak tahsil edilir. Yapılacak tahsilatta vergi zıyaı cezası ve gecikme faizleri de dikkate alınır.”
Yukarıdaki açıklamalar dahilinde Davacı şirket—- ihracı gerçekleşmeyen ve fakat —ödenmeyip ertelenen mallar için bağlı olduğu vergi dairesine başvurarak, ödenmeyen — yapılmasını talep etmiş ve —tarafından hazırlanan bir tutanak ile ödenmeyen —-cezalı tarhiyatlar yapılarak kendisine ceza tarhiyat makbuzları kesilmiştir.—-
——–kanalıyla yapılan tarhiyat sonrası davacı şirket —–, uzlaşma talebinde bulunarak, bağlı bulunduğu —— uzlaşmaya girmiştir. Yapılan uzlaşma sonucunda aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir:


Dolayısıyla yapılan uzlaşma sonucunda, davacı tarafından— bunun üzerinden ödenen gecikme zammıyla birlikte Toplam: — tarihinde kendi — ödenmiştir.
Davacı muhasebe kayıtlarında — ödenen vergi, kalan: ——- kaydederek zarar olarak göstermiştir.
Davacının, bankasından yaptığı ödemelere ait dekontlar ile yapılan ödemeye ait muhasebe kayıtları tarafıma ——- gönderilmiş olup, gerektiğinde ibrazı için uhdemde muhafaza edilmektedir.
Burada asıl olan, davacının ödemiş olduğu — maruz kaldığı zararı telafi ederek mağduriyetinin önlenmesi olduğuna göre, davacının—- tarihinde ödediği bedelin alım gücü açısından takdiri gerekir ki, bu konuda yapılması gereken mahkeme heyetinin de talep ettiği şekliyle, söz konusu bedeli takip tarih itibariyle ———çevirmektir. Buna göre,
——-
Sonuç olarak, davacının vergi ve ceza ödemelerine maruz kalarak ödemek zorunda kaldığı — karşılığında, davalıdan — talep edebileceği miktar: — şeklinde rapor düzenlenmiş olup, davacının varsa ——olduğu hesaplanmıştır.
Ancak, rapordan da anlaşıldığı üzere, bu ürünler, ayıplı olduğu için davacı tarafından serbest dolaşıma konu edilememiş olup, serbest dolaşıma konu edilebilmek için davalıdan satın alınmışlardır. —–muaf oldukları, ayrıca davaya konu ürünler ayıplı olduğundan ve ihraç edilemediğinden dahili işleme rejimine tabi oldukları ve —– doğduğu anlaşılmıştır.
Ancak raporda açıklandığı üzere bu —doğuşu gerek takipten, gerekse dava tarihinden sonradır.
Dolayısıyla davacı, icra takibinde bu ——talep etmemiş olup, esasen İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası, takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olup alacağın var olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken tarih, takip tarihidir.
Davacı tarafından açılan itirazın iptali davası, yargılama sürecinde alacak davasına da dönüştürülmemiştir.
Bu durumda takip tarihi itibariyle davacının isteyebileceği—- bulunmadığından ve icra takibinde de istenmediğinden takibe dayalı olarak açılan itirazın iptali davasında bu — davalıdan iadesi isteminde bulunulamayacağı açıktır.
Bu nedenle, davacı vekilinin — isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-h)İhtarname ve delil tespiti masrafları yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı, icra takibinde — ihtarname ve delil tespiti masraflarını talep etmiş olup, bilirkişi incelemesi sonucunda davacının ihtarname ve delil tespiti masrafları yönünden yönünden yazılı belge ile —-ihtarname ve delil tespiti için masraf yaptığını kanıtladığının tespit edildiği anlaşılmakla, bu miktarda masraf alacağının kabulüne, kalan kısmın reddine karar vermek gerekmiştir.
2-ı)İcra inkar tazminatı ile ilgili gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, alacak likit olmayıp, davacının zarara uğradığı ve zararın miktarı yargılama sonucunda belirlendiğinden kabul edilen kısım yönünden davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-i)Kötü niyet tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı, davacıdan, kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davacının, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davalının, davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Müsnet davada, taraflar arasında hukuki ilişki olduğu her iki tarafın kabulünde olup, davacı, davalıdan olan alacağının bir kısmının varlığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı, davacının icra takibini yaparken veya dava açarken kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığından kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığında karar vermek gerekmiş ve davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-a)Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalı borçlunun—- icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile; takibin —– ihtarname ve delil tespiti masrafları yönünden takibin DEVAMINA,
b)—asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek— —- yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki ——- karşılığı faiz İŞLETİLMESİNE,
c)Fazlaya ilişkin kâr kaybı ve depo gideri —– ilişkin istemin reddine,
ç)Davacının kabul edilen alacakla ilgili icra inkâr tazminatı istemi ile davalının reddolunan kısımla ilgili kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine,
2-Alınması gerekli 21.759,24.-TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 6.521,68.-TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 2.758,31.-TL harç olmak üzere toplam 9.279,99.-TL mahsubu ile bakiye 12.479,25.-TL‘nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 6.521,68.-TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 2.758,31.-TL harç olmak üzere toplam 9.279,99.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 9.747,99 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 5.714,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 4.033,84 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.626,70 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 953,55 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan 673,15 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 30.747,56 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 24.190,71 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———- Mahkemesi’nin ilgili ——– istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.06.2021