Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/853 E. 2023/12 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/853 Esas
KARAR NO : 2023/12

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2015
KARAR TARİHİ : 12/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının—– olduğunu, bu şirketin iflas ettiğini, —- davacıya alacağı kendi adına tahsil etmesi amacıyla yetki verdiğini, Davalı şirketin, davacının ortağı olduğu ——– aralarında yapılan ticari işler nedeniyle borçlandığını, Davalı—–dayalı para borcunu ödemediğini, davacının, buna istinaden davalı şirket ile borcunu ödemesini talep etmek amacıyla uzun süren görüşmeler yaptığını, Ancak davalı ——-, sürekli olarak borcu ödediklerini, ellerinde belgeler olduğunu ileri sürerek davacıyı oyaladığı ve borcunu ödemekten kaçındığını, Davalının sürekli—– ve borcunu ödememesi nedeniyle işbu davayı açmak gerektiğini, davacının——– anlaşma ile ——- birisi olan—- vatandaşı olduğunu, Bu hususun göz önünde tutularak teminatsız olarak davanın kabulünü talep ettiklerini, Sonuç olarak; Açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalı şirketin borçlu olduğu —- temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacının ortağı olduğu şirketin, davalı şirket araçlarının—– işlemlerini yaptığını, davalı şirketin, davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, Davacının ortağı olduğu şirketin davalıya kesmiş olduğu tüm faturaların deftere işlendiği ve ödemelerin de yapıldığını, Bunların dışında davalının almış olduğu bir hizmet olmadığı gibi, başka faturalardan da haberdar olmadığını, Davacının her ne kadar davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia etmiş olsa da; esasen davalının, davacının ortağı olduğu ————- indirilmiş, göndericisinin ————halen depolarında olup, teslim edilmediğini, Bu konuda iki şirket arasında——- pek çok yazışma yapılmış olmasına rağmen, davacının ortağı olduğu şirket daha sonra ortadan kaybolduğunu, muhatap bulunamadığını, davalı şirketin ise bu yük ile ilgili sorumluluğunun devam ettiğini, Bu nedenle yükün bedeli ile ilgili olarak talep ve dava hakları saklı olmak üzere, takas mahsup taleplerinin olduğunu, Sonuç olarak; İzah edilen ve resen görülecek nedenlerle; Davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine ve dava masraf ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
———- yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Mahkememizce aldırılan —– bilirkişi raporunda özetle;
Sayın Mahkeme’nin kararı doğrultusunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde
Davacı asıl alacaklı ———- şirketinin —– süresi geçtiğinden ticari defterlerinin incelenemediği,
Davalının ticari defterlerinin saklama süresi 10 yılı geçmesi sebebi ile defterleri ibraz etmediği, inceleme ve tespit yapılamadığı
Davacının sunduğu fatura ———— açıklamaları ile düzenlendiği, dosya da fatura içerikleri hizmetlerin verildiği ve faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair delile rastlanmadığı,
Sayın Mahkemenin davacının dava konusu alacağa hak kazandığı kanaatinde olması halinde davacının —- alacaklı olduğunun kabul edilebileceği, bu halde dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince faiz talep edilebileceği” hususları tespit edilmiştir.
Davalı şirket yetkilisi ….——– celsede
Davalı şirket yetkilisi … —– …—- 6100 sayılı HMK’nun 233/2. maddesi uyarınca “.”Dava konusu edilen ve ekte tarafınıza asıl ve —– tarihli —— kesilen faturalardan ekte yer verilen hesap ——- toplam —- faturalar ve hesap ———— konu hizmetleri alıp almadığınız” hususunda yemin edeceği, yemin etmekten kaçınması halinde bahsi geçen vakıayı ikrar etmiş sayılacağı ve yalan yere yemin etmesi halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 275. maddesi uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceği hususları hatırlatıldı ve ihtar edildi.
Davalı —— .—— “Size sorulan —— hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” şeklinde soruldu, davalı asil “Yemin ederim ” dedi. Bu şekilde davalı asilin yemini eda edildi.
Davalı şirket yetkilisi “Dava konusu edilen ve ekte tarafınıza asıl ve ———– faturalardan ekte yer verilen ———faturalar ve hesap —— konu hizmetleri alıp almadığı” soruldu.
Davalı şirket yetkilisi beyanında “——– bulundum,—–olarak burada çalıştım, —- diğer ortaklarımız vardı, bunların —— çalıştıklarını biliyordum, ——— geldim, şirketin sevk ve idaresi, ——ve kontrolü ———— benim elimdedir, tarafıma tebliğ edilen belgeleri ve faturaları inceledim, bu faturalarda iddia edilen hizmet tarafımıza verilmemiştir, biz bu faturalar karşılığında hizmet almadığımızı tespit ettik, faturaların dayanağını teşkil edecek herhangi bir teslim tutanağı, hizmet talep dilekçesi yoktur, tarafımıza da ibraz edemediler, bu sebeple bu faturaları cari hesaba dahil etmedik, kabul de etmedik, faturaların düzenlenmesinden itibaren 12 yıl geçti, biz yasaya uygun olarak bu yıllara ilişkin belgelerimizi tasfiye ve imha ettik, bu sebeple tespit edemediğimiz borcu kabul etmiyoruz, bu yönde sadece karşı tarafın iddiası ve sunduğu faturalar vardır, ekinde destekleyici belgeleri yoktur, hatta biz bu ———— yüklerini taşıyorduk, ürünleri—– ——– —- bırakıyorduk ve aktarma ile alıcılara teslim ediyorduk, ——— ettiği zaman bu ———– —- vardı, ——— aşamasındaki ——-olduğunu düşünüyorum, ———— ürünlerini bile tarafımıza vermediler, muhatap da bulamadık, yine ——— cari hesaplarının düzgün tutulduğundan da emin değilim, belirttiğim gibi hizmet almak istediğimizde yazılı olarak talepname bulunması gerekir, teslim tutanağı bulunması gerekir, karşı taraf bunu ispat edememiştir, tarafımıza ibraz edememiştir, neticede dava konusu faturalar karşılığında tarafımıza herhangi bir hizmet verilmemiştir, ” dedi. Davalı şirket yetkilisinin bu beyanı yüksek sesle huzurda okundu. Beyanında ısrar edip etmediği soruldu. Davalı şirket yetkilisi “beyanımda ısrarcıyım, borcu kabul etmiyorum, davanın reddini talep ediorum” dedi. 6100 sayılı HMK 154/3-ç uyarınca davalı şirket yetkilisinin beyanı okundu, imzası alındı.”
şeklinde yemini eda edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi, hukuki ilişki kapsamında hizmetin/edimin ifa edildiğini ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde usulüne uygun beyanda bulunduğu ancak her iki tarafın da ticari defterlerinin saklama süresinin dolmuş olduğundan tasfiye/imha edilmiş olması nedeniyle sunulmasının mümkün olmadığı, davacının davasını davalı adına düzenlenmiş faturaya ve yemin deliline dayandırdığı, faturaların tek başına hukuki ilişkiyi, hukuki ilişki kapsamında hizmetin/edimin ifa edildiğini ve alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığı, kesin delil niteliğinde olmadığı, hukuki işlemin niteliği ve miktarı gereği davacının iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerektiği, bu kapsamda davacının yemin teklif etmesi nedeniyle de Mahkememizce davalı şirket yetkilisine ——-kayıtlarına göre hem dava konusu işlemlerin gerçekleştiği iddia edilen tarihte hem de dava tarihindeki —– usulüne uygun yemin yaptırıldığı, davalı şirket yetkilisinin dava konusu faturalara konu hukuki işlemlerin bulunmadığı, fatura karşılığında hizmet alınmadığı yönünde yemin edildiği, bu sebeple davacının davasını kesin delillerle ispatlayamadığı, davaya dayanak faturaların da -faturalarda bahsedilen işlemlerin ——- geçmiş olmasına rağmen faturaların —- düzenlenmiş olması nedeniyle- güvenilir takdiri delil olmadığı, kaldı ki belirtildiği gibi davanın kesin delillerle ispatlanması gerektiği ve ispatlanamadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 303,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 123,88 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri —– üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-uyarınca hesaplanan —-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.