Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/580 E. 2018/1108 K. 16.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2015/580 Esas
KARAR NO : 2018/1108
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 26/05/2015
KARAR TARİHİ : 16/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 2009 yılı başından beri demir çelik ürünleri alım satımı, nakliyesi ve inşaat demiri imalatı işleriyle uğraştığını. 2011 yılı sonuna kadar günlük 15 ton demir üretimi yaptığını, sonra üretim işinden çıkarak sadece demir alım satımı işinde yoğunlaştığını, şirket faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere 07/01/2009 tescil tarihinde —————- adresinde faaliyetlerini sürdürmek üzere 200.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu, şirketin demir sektöründe güçlenmesi yönünde yapılan organizasyon gereği şirket merkezinin ——————adresine taşındığını, şirketin Hatay adresinde depolama ve sevkiyat faaliyetlerine devam edildiğini. 2014 yılı dahil geçmiş yıllarda karlı faaliyet sonuçları elde eden şirketin son 6 ayda meydana gelen olumsuzluklar sebebiyle 2015 yılı ilk çeyreğinde mali tablolarının bozulduğunu, şirketin 30/04/2018 tarihi itibariyle 2.332.592,66 TL tutarında borç batağı içine düştüğünü, şirketin yaşadığı krizin ana sebebinin inşaat sektöründe 2014 yılı Kasım ayı itibariyle başlayan durgunluk olduğunu, satışların azaldığını, özellikle —————bölgelerine demir satan ve inşaat sektörünün ana tedarikçisi konumunda olan müvekkili şirkete çok zarar verdiğini, iyileştirme projesindeki mali tablolarda da görüleceği üzere sadece bir müşteriden yaklaşık 7.500.000,00 TL alacaklı kalındığını, bu ve geciken diğer alacakların şirketin nakit akışını bozduğunu, piyasa ve bankalara olan borçların sadelerinde ödenmesinde aksamalar yaşanmaya başlandığını ileri sürerek müvekkil şirketin borca batık olduğunun tespiti ile İİK madde 179 ve ilgili mevzuat gereği iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesini ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ : Müdahil vekilleri vermiş oldukları müdahale dilekçeleri ile davacı şirketin iflasına karar verilmesini ve tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nin 376 ve 377’inci maddelerinde düzenlenen iflas erteleme istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, “davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama; İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsımında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nin 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nin 178(1). maddesinde belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Somut davada davacı şirket iflas erteleme talebi ile 26/05/2015 tarihinde başvurmuş, davacı şirket İİK’nin 179/b maddesinde belirtilen tedbirlerden 27/05/2015 tarihli karar ile yararlandırılmıştır.
Mahkememizce, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre;
a) Dava tarihinde davacı şirketin borca batık olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Mahkememizce önce makine yüksek mühendisi Prof. Dr. ————oluşan teknik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24/07/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin dava tarihi itibariyle rayiç değerlerinin tespit edildiği, sonrasında Doç. Dr.——–Mali Müşavir ———- oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 10/09/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, dava tarihi itibariyle davacı Nur Haddecilik… Şirketinin rayiç değerli özvarlık değerinin eksi 2.208.202,93 TL olduğu ve davacı şirketin dava tarihi itibariyle hem kaydi değerler üzerinden hem de rayiç değerler üzerinden borca batık olduğu tespit edilmiştir.
Bu bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık olduğu kanaatine varılmıştır.
b)Davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Yukarıda belirtilen 10/09/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, yukarıdaki tespitlere ilaveten davacı şirketin mevcut iyileştirme projesinin inandırıcı hale gelebilmesi için artırılması hedeflenen 500.000,00 TL sermaye artışının, herhangi bir şarta bağlanmadan asgari 750.000,00 TL olarak öngörülmesi ve buna ilişkin ortaklar kurulu kararının ivedilikle alınması, gerekli tescil ve ilan işlemlerinin derhal gerçekleştirilmesi, ödemelerin en geç 2016 yılı sonuna kadar ortaklarca şirket hesaplarına yatırılması gerektiğine kanaat hasıl olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 27/05/2015 tarihli ara kararla davacı şirketin İİK’nin 179/b maddesindeki tedbirlerden yararlandırılmasına ve ———– denetim kayyımı olarak atanmalarına karar verilmiştir.
Davacı şirketle ilgili denetim kayyımları tarafından 17 tane kayyım raporu düzenlenmiştir.
19/10/2015 tarihli ilk kayyım raporunda özetle, şirketlerin borca batıklığının devam ettiği, tasarruf önlemleri ve maliyet düşürme çalışmalarının olumlu bulunduğu bildirilmiştir.
Bilirkişiler Prof Dr.——– muhasebe ve finans uzmanı ——ve mali müşavir———-tarafından düzenlenen ——- tarihli ek bilirkişi raporunda; “Sermaye artışının kurulumuzca kök raporda 750.000 TL olarak öngörüldüğü, şirket ortaklarınca da bu yönde karar alındığı, kararın tescil ve ilan edildiği, artırılan sermayenin 1/4 ünün nakden ödendiği, bakiyesinin ise 24 ay içinde ödenmesine karar verildiği görülmüş olup bakiye sermayenin mutlaka 31.12.2016 tarihine kadar ödenmesi gerektiği, Şirketin ek gelir yaratılması hedefi ile ilgili olarak iyileştirme projesinde hedeflenen ek gelir yaranması konusundaki girişimlerinin olumlu bulunmakla beraber, nakit akışı bulunmayan davacı şirketin ek gelir hedefine dayandırdığı inşaatı nasıl finanse edeceğini ikna edici şekilde açıklaması gerektiği, iyileştimne projesinde tamamen genel ifadelerle sözü edilen verimlilik ve tasarruf tedbirlerinin hangi kalemlerde ve nasıl gerçekleştirileceğinin ve bu tedbirlerle sağlanacak tasarrufun rakamsal ifadesinin ne olduğunun somut ve detaylı şekilde açıklanması gerektiği, kök raporda işaret edilmiş olmasına rağmen bu açıklamanın şimdiye kadar yapılmadığı, Şirket ortaklarının ———– yıllarında kar payı almayacaklarını gösteren —— tarih ——- karar nolu ——– Noterliği ——- yevmiye numarası ile onaylı ortaklar kurulu kararının alındığı, Şirketin,———- Bankası ile 48 aylık borç yapılandırılması, ——- 90.302 TL indirim alarak 1.884.302,00 TL borç yapılandırılması, gayrimenkul satışı ile ilgili olarak 452.601.00 TL indirim alarak 2.301.601.00 TL borç yapılandırılması yapmasının heyetimizce olumlu karşılandığı, ancak şu aşamada herhangi bir satış ve karlılığı olmayan davacı şirketin, yapılandırılan banka borçlarına ait 2016 ve 2017 ödemelerini nasıl yapacağını açıklaması ve ayrıca diğer alacaklı bankalarla da borç yapılandırma görüşmelerine derhal başlaması, bu hususun kayyımlarca yakından takip edilerek mahkemeye gelişmeler hakkında bilgi verilmesi gerektiği, kanı ve sonucuna varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Prof Dr——-muhasebe ve finans uzmanı —– ve mali müşavir ——tarafından düzenlenen 07/10/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; “15.03.2016 ek raporumuzdan sonra sermaye ödemesi yapıldığını gösteren herhangi bir somut belgenin dosyaya sunulmadığı, Davacı şirketin iyileştirme projesinde hedeflenen ek gelir yaratılması konusunda işe başladığını ve devam ettiğini gösteren somut adımların atıldığını tevsik eden belgelerin dosyaya sunulmadığı, 15.03.2016 tarihli ek raporumuzda belirtildiği üzere, verimlilik ve tasarruf tedbirleri hakkında detaylı açıklamaların heyetimize ve dosyaya sunulmadığı, 17.06.2016 tarihli 6 nolu kayyım raporunun sonuç bölümünde, “sayın mahkemenizce verilen tedbir kararından, 5 nolu kayyım raporunu verdiğim 30.03.2016 tarihine kadar olumlu adımları bulunan şirketin şort üç ayda (Nisan, Mayıs, Haziran) tam zıddı bir tutum içine girmesi, olumsuz olarak değerlendirilmiştir. Yukarıda sayılan nedenlerle şirketin iyileştirme projesini gerçekleştirmesi ve borca batıklıktan çıkması mümkün görülmemektedir” hususunun rapor edildiği, Davacı şirketin alacaklı bulunduğu Iron Metal firmasının yaptığı ödemelerden elde edilen parayla bir kısım alacaklı bankalara ödemeler yapmasının alacaklılar arasında eşitlik ilkesi yönünden en azından tartışılabilecek bir uygulama olarak düşünülebileceği, Davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında hedeflemiş bulunduğu net satışların ve kar tutarının, dosyaya sunulan 2015 yılı 4.dönem geçici vergi beyannamesi nazara alındığında gerçekleştirilemediği, 6 nolu kayyım raporunda davacı şirketin mali verilerinin kayyım heyetine sunulmadığının belirtildiği, davacı şirketin Ocak ve Şubat aylarında hiç satışı olmadığı, diğer bir ifadeyle gayri faal durumda bulunduğu nazara alındığında, iyileştirme projesindeki 2017 yılı satış ve kar hedeflerinin de gerçekleşmesinin mümkün olamayacağı, Yapılan açıklamalar neticesinde, davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olmadığı, hali hazır durumda davacı şirketin borca batıklıktan çıkmasının mümkün bulunmadığı, sonuç ve kanısına varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Prof Dr.—— muhasebe ve finans uzmanı —–ve mali müşavir——-tarafından düzenlenen —- tarihli ek bilirkişi raporunda; “Davacı şirketin iyileştirme projesinde, 2015 Eylül ayından 2017 Aralık ayına kadar 540.000.000 TL’lik net satışa karşılık 650.000 TL kar elde edeceğinin öngörüldüğü, 2015 Eylül ayından 2017 Mart ayına kadar toplam 357.539.600 TL satış gerçekleştiği, satış ve karlılık hedefinin tutturulamadığı, Halbuki davacı şirketin iyileştirme projesinde; 750.000 TL sermaye artırımı yapmak, Satış ve karlılığını artırmak, 1.000.000 TL ek gelir yaratmak, Verimli ve tasarruflu hareket etmek, Borçları yapılandırmak, Şirket ortaklarının, şirketteki kar paylarını almamak, suretiyle borca batıklıktan çıkacağının öngörüldüğü, Ancak bu öngörülerden; 750.000 TL sermaye artırım kararından, 1/4’ünün ödendiği, kalan 562.500 TL nin 31.12.2016 tarihine kadar ödenmesinin yapılmadığı, Satış ve karlılık hedeflerinin tutturulamadığı, 1.000.000 TL ek gelir yaratılmadığı, Verimlilik ve tasarruf tedbirlerinden katma değer yaratıldığının kanıtlanmadığı, Açıklanan bu durum karşısında şirketin bu mali durumuyla iyileştirme projesindeki hedeflerini gerçekleştirmesinin kesinlikle mümkün olamayacağı görüş ve sonucuna varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Prof Dr. ——- muhasebe ve finans uzmanı —— ve mali müşavir — tarafından düzenlenen 07/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; “Şirketin 16.676.631 TL kısa süreli borcu, 155.301 TL uzun süreli borcu olmak üzere toplam 17.031.932 TL borcu bulunmaktadır. Bu borçların, şirket çalışmadan ve hiçbir üretim yapmadan, ortakların şahsi katkılarıyla ödenmesinin beklenemeyeceği yüce Mahkemenin takdirindedir. Zira şirket, üretimde bulunacağını, satış yapıp elde edecek karlarla borç ödeyeceğini, ilave 1.000.000 TL ek gelir elde edeceğini, 750.000 TL sermaye artırımı yapacağını ve ortakların şirketteki kar paylarını almayacağını öngörerek iyileştirme projesi vermiştir. Bunlardan sadece sermaye artırımı ve borç yapılandırılması gerçekleştirilmiştir. Ancak yapılandırılan borçlardan, şirket ortaklarının katkılarıyla ve sermaye girişiyle yapılan protokol ödemesi hariç, diğer borç protokollerindeki ödeme taahhütlerinin, şirketin çalışmadan, üretim yapıp karlılığını gerçekleştirmeden yerine getirilmesinin ve mevcut borçlarını ödemesinin mümkün görülemeyeceği açıktır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bu bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı şirketle ilgili olarak kayyımlarca düzenlenen 08/03/2018 tarihli 13. Kayyım raporu ve 31/05/2018 tarihli 14. Kayyım raporu ve 30/09/2018 tarihli 15. Kayyım raporlarında; “Şirketin gayri faal durumda olduğu, hiçbir ticari faaliyeti ve geliri bulunmadığını, şirket ortağının şirkete borç olarak aktarıldığı kaynaklarla ayakta durduğu” bildirilmiştir.
Kayyım heyetince düzenlenen 16. Kayyım raporunda; “şirketin 31.08.2018 tarihli bilançoda 10.614.066 TL borcunun 30.9.2018 tarihli bilançoda 0 olarak gözüktüğü, sermaye taahhüt tutarını 750.000 TL’ye çıkardığını, ——- hariç tüm banka borçlarının kapatıldığı, ancak kredi borçlarıyla ilgili mutabakatların getirilmediği, gayrimenkul satış denemesi ile ilgili alınacak bilgilerin ilk kayyım raporu ile sunulacağı, sonuç olarak şirket ortağının temin ettiği kaynaklarla borçların büyük bölümünün kapatıldığı, şirketin 3.387.247 TL borca batık olduğu, şirketin Ocak 2016’dan bu yana gayrifaal olduğu, kayyım ücretlerinin ödenmediği” bildirilmiştir.
14.11.2018 tarihli 17. Kayyım raporunda; “davacı şirketin mali tablolalarına ulaşılamadığı, bu nedenle 30.9.2018 tarihli bliançoda yer alan değerlerin doğruluğunun teyid edilemediği, cari hesap mutabakatlarının yapıldığına dair istenen evrakların getirilmediği, kayyım ücretlerinin ödenmediği, kaydi olarak 3.387.247 TL borca batık olduğu” bildirilmiştir.
Başta kayyım raporları, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları olmak üzere tüm dosya kapsamından, davacı şirketin dava tarihinde borca batık olduğu, baştan itibaren hiçbir düzelme göstermediği, borca batıklıktan çıkma eğilimi göstermediği ve göstermesinin de mümkün olmadığı, bu hali ile iyileştirme projelerini gerçekleştirmesi ve borca batıklıktan çıkmasının imkansız hale geldiği, bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere davacı şirketin iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştirmediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre durumlarının sundukları dilekçelerde de belirttikleri şekilde daha kötü olduğu, bilirkişi kurulu raporlarında da belirtildiği üzere iflas halinde alacaklılarının durumlarının daha kötü olmayacağı, davacı şirketin inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadığı, kayyım ücretlerinin dahi ödenemez duruma geldiği, yeni kaynak yaratmaya ve şirketin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almadığı, yaptığı ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemesinin mümkün bulunmadığı, davacı şirketin iflasın ertelenmesi taleplerinin yukarıda ikinci bentte açıklanan iflas erteleme kurumuna ilişkin ilkelerin uygulanabilirliğinin mümkün bulunmadığı, tedbirlerin devamının ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı, davanın hiçbir aşamasında iflas erteleme koşullarının oluşmadığı, buna karşın hüküm tarihi itibariyle iflas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
C)Sonuç: Sonuç olarak koşulları oluşmadığından davacı şirketin iflas erteleme isteminin reddi ile davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının iflasın ertelenmesi isteminin REDDİ ile;
Borca batık olduğu belirlenen—– Ticaret Sicil Müdürlüğünün —-sicil numarasında kayıtlı davacı ———- İFLASINA,
2-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca iflasın 16/11/2018 günü saat 15:05 itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu İflas Dairesi ile ilgili yerlere bildirilmesine,
4-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca İflas Dairesince gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
5-Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,
6-Atanan kayyımların görevine son verilmesine,
7-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de İst. Anadolu İflas Dairesine gönderilmesine,
8-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 35,90 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve müdahillerin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 16/11/2018