Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/505 E. 2020/620 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/328 Esas
KARAR NO : 2020/597
DAVA : İtirazın İptali(Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı — sahip olduğu — plaka sayılı araç ile —- plaka sayılı aracın kaza yaptığını, söz konusu kazada, müvekkili davacıların murisi—- vefat ettiğini, araçta bulunan davacıların yaralandığını, müvekkillerinin miras bırakanı— miras bırakan —- vefatı nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketinde, —- sayısıyla dosya açıldığını, ancak, davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını, bunun üzerine, —– sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz üzerine, takibin durduğunu fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik—— sayılı dosyasına vaki davalı itirazının iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sayın Mahkemenin yukarıda esas numarası yazılı dosyasına konu—- plakalı aracın —-numaralı ——– ile teminat altına alındığını, davacının talepleri haksız ve mesnetsiz olup reddi gerektiğini, mütevefanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi takdirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, müvekkili şirketin söz konusu zarardan azami olarak kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, kabul manasında olmamak kaydıyla faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini beyan ile, davanın esastan ve usulden reddini, davacı şirketin %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, arz ve talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1- ——— Esas sayılı takip dosyası,
2- —— plaka sayılı araç trafik tescil Kayıtları
3- ——- numaralı poliçe ve davalı nezdinde bulunan hasar dosyası,
4- Veraset İlamı,
5- Kusurun ve Tazminat Miktarının belirlenmesi Dair Bilirkişi Raporu.
6-Arabuluculuk Tutanakları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, destekten yoksun kalma tazminatının tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacılar tarafından davalı aleyhine —- takip dosyası ile —- tarihinde icra takibine geçildiği,davalıya örnek no 7 ödeme emrinin —-tarihinde tebliğ edildiği,davalının —-tarihli borca itirazı üzerine icra dairesince takibin —- tarihinde durdurulmasına karar verildiği bunun üzerine davacı tarafından eldeki itirazın iptali davasının —– olarak kısmi dava şeklinde mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Dilekçeler aşamasının tamamlanması sonrasında taraflar arasında uyuşmazlığın ;Davacıların—- yasal mirasçısı bulunup bulunmadığı,— plakalı araçta yolcu olarak bulunup bulunmadığı,—plaka sayılı aracın davalı nezdinde —– sigortalanıp sigortalanmadığı,davacılar tarafından davalıya zararın ödenmesi istemi ile başvurulup başvurulmadığıi,başvuru yapılmış ise davalınnı temerrüde düşüp düşmediği,kaza da araç sürücülerinin kusurunun önem arz edip etmediği ,ediyorsa —– sigortalının sürücüsünün kusuru nispetinde sorumlu bulunup bulunmadığı yönlerinde toparlandığı anlaşılmış ve Mahkememizce belirlenen uyuşmazlık noktalarında tahkikat icra edilmesine karar verilerek ön inceleme aşaması basit yargılamaya tabi dava da tamamlanmıştır.
TBK’nun 53.(BK’nun 45.) maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.
Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, herşeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekmektedir.
Tahkikat yargılamasında da öncelikli olarak davacılar tarafından dosya kapsamına ibraz edilen veraset ilamı gereğince davacıların müteveffanın yasal mirasçısı bulunduğu ve dava da aktif dava ehliyetlerinin ayrı ayrı bulunduğu anlaşılmıştır.
——-sigortasına ilişkin olarak ——— tarihi itibari ile uygulanmaktadır.
—— işletenin veya sürücünün kusurlu davranışı vereceği zararlar teminat altına alınmakta ve —–rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat KTK.m.91 hükmünün atfıyla 85/1 hükmü uyarınca sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucunda ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlara yönelmektedir.
——-uyarınca sigortacının, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği benimsenmiştir.
Bu nispette sigortacı sorumluluğu işletenin KTK.m.85/1’ deki sorumluluğu ile eşdeğerdir.
KTK.m.91 uyarınca bir şeye zarar verilmesi halinde işletenin sorumluluğu bu zararı gidermede hangi kapsamda ise sigortacının da sorumluluğu o kapsamda olmalıdır.
——plaka numaralı araç davalı sigorta şirketine—- sigortalandığı dosya kapsamına alınan poliçe ile anlaşılmıştır.
—–zarar giderim durumlarında sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesi gözetilerek davalıların davacılar gerçek zarar miktarından sorumlu bulunduğu anlaşılmakla ve kusurun varlığını ve derecesini belirlemek amacı ile dava dosyası bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından kusura dair ibraz edilen raporun denetimi ve irdelenmesi ile;
Müteveffa —- plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu ve kazada aldığı harabiyete bağlı olarak vefat ettiği, kazanın oluşumunda da —-plaka sayılı aracı sevk ve idare eden —– yola dikkatini vermediği, mahal şartlarına göre hızını yol üzerinde kalacak ve tedbir alabilecek düzeye düşürmediği, sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve kayarak şerit ihlali yaptığı ve karşı istikametten gelen Müteveffa’nın yolcu bulunduğu araca bu şekilde çarparak neticenin meydana gelmesine sebebiyet verdiğinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/d ve 52/b ve 84/g maddelerini davalı sigortacısının araç sürücüsü tarafından ihlal edildiği kazanın da bu nedenle meydana geldiği anlaşılmıştır.
Dava dosyası kusur raporunun denetimi sonrasında derhal aktuer bilirkişiye tevdi edilmiş ve aktuer bilirkişi tarafından rapor tarihi itibari ile yapılan hesaplamanın dosya kapsamına (nüfus kaydı,destek süresi,kusur durumu,paylar,kazanç durumu,aktif-pasif devre kazançı,peşin değer,evlenme şansı,iskonto ve teknik faiz)uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Ancak davacı tarafından ikame edilen dava kısmi itirazın iptali davası mahiyetindedir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini—-
İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine (varsa, vekiline) tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir.
Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini (yani haciz) isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.
Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.
Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez ——
Açıklanan bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, alacaklı tarafından itirazın iptali davasının, borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması zorunludur. Nitekim ——– kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre; hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur. ——–
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir——–
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacının itirazı — tarihinde öğrendiği, — tarihinde ara buluculuğa başvurduğu, davayı da — tarihinde — dava değeri göstererek ikame ettiği, yargılamanın devamında —- dilekçesi ile davasını —- olarak ıslah ettiğini bildirmesine göre yapılan ıslahın tarihi dikkate alındığında 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmış ve Mahkememizce davaya konu edilen —- dışındaki talep yönünden hak düşürücü süre dolduğundan davacı istemin reddine karar verilmesinin yasal zorunluluk arz eylediği ————anlaşılarak davacının dava dilekçesindeki talebine konu tutar yönünden bilirkişinin aynen belirlediği garame hesap yöntemi benimsenerek davalının itirazının kısmen iptali ile hüküm tesis edilmiştir.
Nihai olarak davacı vekili tarafından her ne kadar gerekçenin yazımı aşmasında HMK 304 gereğince tashih isteminde bulunulmuş ise de 7226 sayılı kanunun geçici 1. Maddesi ve durma sürelerin uzatımına dair —-arasında hak düşürücü süreler dahil tüm süreler durmuş ve bu süreler —— tarihi sonrasında yeniden işlemeye başlamış ve on beş gün ve daha az kalan sürelerin on beş gün uzamış sayılması gerektiği aynı yasada kanun koyucu tarafından benimsenmiştir.
Davacının da — tarihinde itirazı öğrendiğini beyan ettiği, — tarihinde ara buluculuk yoluna başvurduğu davayı da —– tarihinde ikame eylemesine rağmen ıslahın —- tarihinde sunulmuş bulunmasına ve HMK 304 kapsamında hüküm fıkrasının tashihini gerektirir bir neden de bulunmayışına göre davacının bu noktada talebinin reddine karar verilmesinin yasal zorunluluk arz eylediği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1a-Davalı borçlunun ———-sayılı takip dosyasına yapmış bulunduğu itirazının KISMEN İPTALİ ile takibin Davacı — Davacı –, Davacı- Davacı —— olmak üzere toplam —— bakiye destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden DEVAMINA,
1b-Islahla ileri sürülen kısma isabet eden fazlaya ilişkin istemin hak düşürücü süre nedeni ile REDDİNE,
2-Kabulüne konu asıl alacak için girişilen icra takibinde takip tarihinden tahsil tarihine değin 3095 sayılı yasa 1.Maddesi gereğince yasal faiz İŞLETİLMESİNE,
3-Davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin; alacağın mevcudiyeti ve miktarının tahkikat yargılaması hitamında anlaşılması, likit olma özelliğini taşımaması nedenleriyle yasal şartlarının oluşmadığından REDDİNE,
4-Destekten yoksun kalma tazminatı davasında 492 sayılı Harçlar yasasına göre alınması gerekli 6.831,00 TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 2.946,40 TL peşin ve ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.884,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen peşin ve ıslah harcı toplam tutarı 2.946,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafından davada sarf edilen —– yarglama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
7-Destekten yoksun kalma tazminatı davasında toplam tazminat tutarı üzerinden nispi karar ve ilam harcı alınması, davacıların tamamının aynı vekalet ilişkisi ile temsil olunması, zararın aynı eylemden kaynaklanmakta olmasına göre 2020 yılı AAUT gereğince belirlenen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil olunan davacılara ÖDENMESİNE,
8-Davalı taraf davada vekil ile temsil olunduğundan 2020 yılı AAUT gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ÖDENMESİNE,
9-1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin 490 TL’sinin davacılardan 830 TL’sinin davalıdan davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ——–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/11/2020