Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1185 E. 2019/524 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/1185
KARAR NO : 2019/524

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 02/12/2015
KARAR TARİHİ : 09/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı 02.12.2015 tarihli dava dilekçesinde özet olarak; müvekkil şirketin, ——————- bulunan davalı tarafın intifa ve irtifak hakkı nedeniyle uhdesinde olan petrol İstasyonunun işletmecisi olduğunu, bizzat davalının onayladığı mutabakat metnine göre müvekkilinin———–cari hesap bakiye alacağının olduğunu, alacağın tahsili için Anadolu————-.icra müdürlüğünün 2015/23021 E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, davalının takipten sonra 27.11.2015 tarihinde 4.783.69 TL ödeme yaptığını öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında; müvekkilinin bizzat onayladığı bir hesap mutabakatından söz edilmiş ise de ne delil listesinde bir hesap mutabakatı ve ne de delil olarak dosyaya bir belge sunulmuş olmadığını, bayilerin havuz hesaplarındaki tutarların,————–sahiplerinin kartlarındaki henüz harcanmamış puan bakiyeleri olduğu için bayilerin alacağı olmadığını, davacının 2015 yılında bayiliğinin sona erdiğini, bu sistemde tüketicilerin —————— kartlarıyla üye istasyonlarından yapacağı alış verişlere karşılık tüketicilerin puan kartlarına belli puanlar yüklendiğini ve tüketicilerin bu puanlarını üye istasyonlardan ücretsiz alış veriş yapmada kullanabildiğini, söz konusu puan sisteminde istasyonun tüketicilere kazandırdığı puanların doğrudan bayinin alacağı haline dönüşmediğini, bu puanların ancak tüketicilerin bu puanları istasyonda harcadıktan sonra ilgili istasyonun alacağı haline dönüştüğünü, davacının üzerinde alacak hakkı iddia ettiği cari hesap kayıtlarının, davacının istasyonunda tüketicilere kazandırdığı puanlar olup davacının bu miktarda puan kazandırmış olsa bile bu puanların ancak davacının istasyonunda harcanması halinde davacı alacağına dönüşecek olduğundan bu puanların henüz davacının istasyonunda harcanmadan davacının bu puanlardan dolayı alacaklı olmayacağını savunarak davanın reddini ve % 40 tazminata mahkumiyetini istemiştir.
Bilirkişi —————- 25/07/2016 tarihli raporunda; Davacının incelenen ticari defterlerinde; ———-hesabından davalıya bir borcunun/alacağının olmadığı, 120 kodlu Alıcılar hesabında izlediği————hesabında; 17.928.00 TL 17.11.2015 tarihi itibariyle davacı alacağı, – 4.783.69 TL 27.11.2015—————- ödemesi 13.144.31 TL alacağının (tahakkuk hesabının) bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalıya ait 2014-2015 yılı ticari defterlerden; Davalı şirketin, davacı şirket için tuttuğu 120 kodlu akaryakıt satışı hesaplarında, 2015 23.11.2015 tarihi itibariyle davacı şirkete bakiye 4.783.69 TL borcunun olduğu ve bu borcunun dosyaya sunulan banka dekontuyla 27.11.2015 tarihinde ödendiği ve davacının,——–hesabından davacı şirkete bakiye borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalının —- hesabına göre davalı …’in, —————hesabından, 2014 yılından 2015 yılına bakîye 16.830.94 TL para kart borç tahakkuk hesabının devrettiği, 2015 yılında davacı şirket lehine, 26.925.12 TL para-puan hesabı daha tahakkuk ettirilerek davalının toplam 43.756.06 TL para-puan borcunun bulunduğu, Davalının 20.10.2015 tarihi itibariyle davacıya bakiye 18.570.78 TL paro puan borcunun kaldığı, Davalının aynı tarihte, yani 20.10.2015 tarihinde 18.570.78 TL paro puan borç tahakkuk hesabını, “Harcatılan puan” açıklamasıyla tamamen kapattığı, davalının ———– hesabından davacıya bir borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi 22/05/2017 tarihli ek raporda; “Davacının akaryakıt satışındaki günlük Z raporlarının kök rapordaki satış miktarlarını teyit ettiği, davalının ticari defterlerinde de davacıya 30.09.2015 tarihi itibariyle 17.928.02 TL borcu gözükmekte olup bu kayıtların, davalının aleyhine delil teşkil ettiği, 20.10.2015 tarihinde 642.76 TL tahakkuk miktarı ile birlikte davacı şirkete olan bu borç miktarının 18.570.78 TL olduğu, bu miktar aynı zamanda takip tarihi itibariyle davacıya ödenmesi gereken bakiye borç miktarını teşkil ettiği, davalının, bayilik devir tarihinden sonra defter kaydında 20.10.2015 tarihinde, ——————- açıklamasıyla 18.570.78 TL borcunu sıfırladığı, ancak bu işlemin, davacı alacağına bir etkisi bulunmadığı, zira yukarıda da belirtildiği gibi davacı 01.10.2015 tarihi itibariyle bayiliği bir başkasına fiilen devrettiği, bu istasyonundan 30.09.2015 tarihinden sonra herhangi bir satış yapmadığı, durum böyle iken davalının, devir tarihinden sonra davalının defterinde görünen borcunu, ————– açıklamasıyla sıfırlamasının mümkün görülmediği, açıklanan bu durumda davacının, takipte talep ettiği alacak miktarı gibi davalıdan 17.928 TL alacağın olduğu, davalının takip tarihinden sonra 4.977.25 TL ödeme yaptığı, bu ödeme miktarının, dosyanın infazı sırasında görevli icra müdürlüğünce dikkate alınması gerekeceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı 29/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile davalının ödemelerini tatil etmesi ve hileli muameleler ile haklarının ihlal edilmesi sebebiyle davanın doğrudan iflas davası olarak görülmesini ve İİK 177’nci maddesi uyarınca davalının doğrudan iflasına karar verilmesini, talep etmiştir.
Doktrinde ve uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Bu husus Hukuk Genel Kurulu’nun 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K., 15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 K., 15/02/2017 gün 2015/7-917 E.-2017/265 K. sayılı ilâmlarında açıkça vurgulanmıştır.
İtirazın iptali davasının ıslah yolu ile doğrudan iflas davasına dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği yönünden değerlendirme yapıldığında, itirazın iptali davasının mahiyeti itibariyle alacaklının tatminine yönelik olduğu, iflas davasının ise tasfiyeyi amaçladığı ve tasfiye süresinde bütün alacaklıların tatminine yönelik olduğu, itirazın iptali davasının çekişmeli yargı işi olduğu, doğrudan iflas davasının ise kanunda çekişmesiz yargı işi olarak sayıldığı (HMK 382/1-f-1), her iki davanın yargılama usullerinin farklı olduğu, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde her iki dava arasında hukuki bakımından bağlantı bulunmadığı, bu durumda, itirazın iptali davasının ıslah yolu ile doğrudan iflas davasına dönüştürülemeyeceği anlaşılmakla davacının vekilinin bu yöndeki talebi yerinde görülmemiş davaya itirazın iptali davası olarak devam edilmiştir.
Taraflar arasında 31.03.2014 tarihli ve 1 yıl süreli bayilik sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu; davacı bayinin, davalı şirketten münhasıran akaryakıt ürünü alması ve kendi bayi istasyonunda tüketicilere satması konusunu içermektedir. Davacı, takipteki alacağını cari hesap ilişkisine dayandırmıştır.
Davacının 17928,00 TL olarak başlattığı icra takibinden sonra davalının 4783,69 TL ödeme yapması nedeniyle davacı 13144,31 TL alacak için itirazın iptalini talep etmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, para-puan şeklinde bir husus düzenlenmemiş ise de yapılan incelemede, yanlar arasında, akaryakıt satışlarında para-puan uygulamasının bulunduğu görülmektedir. ———uygulaması, müşteriyi —- bayilerinden akaryakıt almalarını teşvik amaçlı kurulmuş müşteriye ödül kazandırma sistemi olup, sistem başlangıcında müşterilere ———– kartları verildiği, müşterilerin herhangi bir—– bu kartlar ile akaryakıt aldığı, almış olduğu —- miktarının, paro kartlarına ödül puanı olarak yüklendiği, müşteriye yüklenilen bu puanlar kadar bayinin havuzuna borç olarak işlendiği, herhangi bir müşterinin o bayiden almış olduğu bedelsiz ürün bedelinin ise bayinin alacağına kaydedildiği, bu işlemler sonucunda her ay sonunda icmal yapıldığı, bu icmalde, bayinin müşteriye kazandırdığı puan, müşteriye verdiği bedelsiz üründen fazla ise borç dekontu ile bayinin borcuna işlendiği, bunun aksine, yani bayinin müşteriye verdiği bedelsiz ürünün, müşteriye kazandırdığı puandan fazla ise bu defa bayinin, ———— borç dekontu düzenlediği ve dekont bedeli kadar —————- alacaklı duruma geçtiği, diğer bir ifade ile, bu sistemde bayinin, müşteriye ne kadar fazla akaryakıt satıp ne kazandınrsa o oranda alacaklı duruma geçen bir sistem olduğu anlaşılmıştır.
Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ———-alacaklı göründüğü, davalı tarafından yapılan 4783,69 TL ödeme ile davacının davalıdan 13144,31 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4783,69 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, 27/11/2015 tarihinde yapılan ödeme ile davacıya olan borcun ödendiği tespit edilmiştir. Davalının ———— hesaplarının incelenmesinde ise, 20/10/2015 tarihi itibariyle davacıya bakiye 18570,78 TL —-borcunun bulunduğu, aynı tarihte borcun, harcatılan puan açıklaması ile kapatıldığı ve—– borcunun kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir.—- sisteminin işleyişine göre davacının bakiye kalan 18570,78 TL tutara hak kazanabilmesi için bu puanların davacı tarafından işletilen market alışverişi ya da akaryakıt alımı yapılmak suretiyle harcanması gerekmektedir. Fakat davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin sona ermesinden dolayı biriken puanları harcatma olanağı da kalmamaktadır. Bu durumda fesih tarihine kadar birikip de harcanmayan puanların iadesi gerekmektedir.
Bilirkişi tarafından yapılan ek inceleme sonucunda düzenlenen 22/05/2017 tarihli raporda, davacı tarafından, günlük satışı gösteren Z raporlarının satış miktarlarını teyit ettiği belirtilmiştir.
Davacı 01/10/2015 tarihinde istasyonu devretmekle taraflar arasındaki sözleşme sona ermiştir. Davalının kayıtlarında görünen 18570,78 TL borç 20/10/2015 tarihinde ——————–” açıklaması ile sıfırlanmıştır. Fakat davacı 01/10/2015 tarihinde bayiliği devretmiştir. 30/09/2015 tarihinden sonra satış yapmamıştır. Bu durumda davalının yedinde kalan para puan tutarlarını davacıya iade etmesi gerekmektedir. Bu miktar 17928,00 TL iken takip sırasında 4783,69 TL ödeme yapılması ile 13144,00 TL.dir. Bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu —-. İcra Müd. 2015/23021 E sayılı takip dosyasında davalının itirazının 13.144,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin 13.144,00 TL asıl alacak bakımından devamına,
-Asıl alacak 13.144,00 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
2-Alınması gerekli 897,87 TL harçtan peşin alınan 224,47 TL harcın mahsubu ile bakiye TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 224,47 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 27,70 TL, 4,10 TL vekalet pulu, 6261,20 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 6293,00 TLnin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ————— uyarınca 2725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.