Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/10 E. 2019/757 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/10 Esas
KARAR NO: 2019/757
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/01/2015
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, ——– ———adresinde kırtasiye işlettiğini,, ———– günü sabahın erken saatlerinde işyerinin kapalı olduğu sırada yangın çıktığını, yangın sonucu müvekkilin kiralık olan dükkânı içindeki tüm malzemelerin yanarak kullanılamaz hale geldiğini, aynı gün ———— haber verildiğini, davacının işyerinin …. ——– tarafından ———-. adına İşyer im————— ile —– tarihinde ——- no.lu poliçe ile ——— TL sigortalandığını, ——- tarihinde ——- no.lu poliçe ile yenilendiği ancak davalı acentenin —– tarihinde bu poliçeyi yenilemediğini, davalı taraf, henüz ——— vadeli——— no.lu poliçe henüz devam ederken,——— vadeli —– no.lu ve ——– TL bedelli poliçeyi düzenleyerek yürürlüğe koyduğunu, prim ödemelerini de banka hesabından otomatik kestiği ve bunun yanı sıra —— başlangıç tarihli ——— no.lu poliçeyi düzenleyerek primlerini yine banka hesabından otomatik çekmeye devam ettiğini, davalı acentenin müvekkile hiç haber vermeden kendiliğinden süreleri dolmadan mevcut poliçeleri iptal edip, yeni poliçeler hazırladığını, yakın zamanda müvekile bankadan mesaj geldiği ve ————— no.lu poliçenizin yenilemesi ile ilgili detayları ———– ile iletişime geçerek öğrenebilirsiniz dendiğini, müvekkili tarafından verilen numara arandığında —- TL’lik sigorta poliçesinin devam ettiğini öğrendiğini, ancak ——-TL ‘lik poliçenin neden —– TL ‘ye indiğini öğrenemediğini, davalı bankanın müvekkilin ———– no.lu iban hesabına eksi kredi tanımladığı, ödeme konusunda bir sıkıntı olmadığını, TTK’nun 18. Maddesinde her tacir, ticarethanesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeyi, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılabileceğinin kaydedildiğini, ancak poliçeler iptal edilirken veya değiştirilirken müvekkile ihtar edilmediğini, müvekkilin zararı daha fazla olmasına rağmen davalı bankanın poliçeyi yenilemeyerek yaptığı hatayı fark ettiği ve yangından sonra müvekkile —– TL ve ——— TL olmak üzere tazminat ödemesi altında kendisine dava açılmaması şartı ile ödeme yaptığını, sigorta poliçelerinden ve müvekkilin uğradığı zararlar sebebiyle fazlaya dair talep etme hakkımız saklı kalmak kaydı ile —– TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini ıslah dilekçesi ile artırılmasını talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı ———- vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı ile müvekkil şirket arasında hasar tarihi olan — tarihini kapsar şekilde düzenlenmiş bir poliçe olmadığı gibi bu yönde yapılmış bir başvurusu ve ödenmiş primi ödemesinin olmadığını, poliçede yenileme klozunun bulunması, sigorta priminin ödenmemesine rağmen sigorta poliçesinin geçerli olacağı anlamına gelmediğini, bu sebeple ———yılından beri poliçe düzenlendiğini ve bu poliçenin limit ve primlerinin kendi bilgi ve rızası dışında değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davacının müvekkil şirket nezdinde mevcut en son geçerli poliçesinin ———–vadeli——- TL limitli işyerim paket sigorta poliçesi olduğunu, bu poliçenin vade bitiminden sonra davacının poliçe yenileme talebi ve veya ödenmiş primi olmadığını, Yargıtay Hukuk Genel kurulunun verdiği ve ———–Esas ve ——- sarar sayılı ve ———— tarihli dosyasında verilen kararda “Sigorta hukukunda ilke olarak, sigorta akdinin meydana gelmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez.6762 sayılı TTK’nm 1279 sayılı madde hükmünde göre riziko genel olarak sigorta sözleşmesinin vücut bulması ve yine aynı yasanın 1295. Maddesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun başlamasından sonra oluşması halinde sigorta teminatı içerisinde kabul edilebilir. Sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için de TTK’nın 1282 vel295 maddeleri uyarınca primin tamamının veya taksitle ödemenin kararlaştırıldığını, aynı yasanın1264/4.maddesi sigorta ettiren yararına aksi düzenleme yapmanın da mümkün olduğu kaydedildiğini, davacı sigortalı ile davalı sigortacı ile acentesinin arasındaki poliçede takside bağlanan primin ne peşinatının ne de takip eden taksitlerinin rizikonun gerçekleştiği tarihten 3 ay önce davalı … şirketine ya da acentesine ödendiğinin kanıtlanamadığını, davacı yanın talep ettiği 12.500,00 TL’yi neye göre istediğinin belli olmadığını, bu talebin bu talebin bina ve demirbaşa mı yoksa emtiaya mı ait olduğu hususunun açıklanması gerektiğini, eğer emtiaya ait ise envanter defterinin, demirbaşa ait ise bunların tamirlerine ilişkin faturaların sunulması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesini özetle; taraflar arasındaki banka ilişkisi, davacının işyerini sigortalatmak isteği ile bankaya gelerek ———– adresinde mukim işyerinin sigortalanması hususundaki talebini iletmiş ve taraflar arasındaki görüşmeler neticesinde ————- başlangıç tarihli ———– no.lu ———- Poliçesiyle Davacıya ait işyerinin sigortalandığını,——— no.lu poliçe kapsamında karşılıklı anlaşma üzerine sigortalı primleri Davacının ——– no.lu hesabından tahsil edildiği,——–tarihinde ————poliçe numarası ile yenilendiği ancak müvekkil banka tarafından düzenli yapılabilen prim tahsilatlarının 2013 yılı Haziran ayında hesapta mevcut bakiye bulunmaması sebebiyle sekteye uğradığını, kredili mevduat hesabı kullanımına ilişkin davacının imzasını taşıyan Ticari Hesap Sözleşmesi gereğince 26.07.2013 tarihinde kredili mevduat hesabının vadesinin dolduğunu, davacının maddi sıkıntıları nedeniyle kredili mevduat hesabının revizesi yapılamamış sigorta poliçesine ilişkin prim tahsilatları da Kredili Mevduat Hesabından gerçekleştirilemediğini, taraflar arasında imzalanmış Ticari Hesap Sözleşmesinin Kredili Mevduat Hesabıyla ilgili davacı yanın prim tahsilatlarının yapıldığı hesabın akıbetini belirleme yetkisini müvekkil bankaya verdiğini, davacının ödeme güçlüğüne düşmesi sebebi ile müvekkil bankanın davacıya ——— vadeli ——– no.lu yeni bir poliçe tanzim edilmesi hususunda anlaştığını, davacının dilekçesinin aksine poliçelerin tanzimi, yenilenmesi ve tahsilatsızlık durumları hakkında davacının gereğince bilgilendirildiği ve bu bilgilendirmeler sonucu olan işlemlerin davacının onayı ile yapıldığını, davacının aktif pos kullanımının olması ve müvekkil banka nezdinde ileri sürülen, müvekkil bankanın keyfi olarak sigorta poliçesi düzenleyip, işbu poliçelere ilişkin prim tahsilatlarını gerçekleştirdiği iddialarının gerçekle bağdaşmadığını, poliçelerin davacıya verildiği ve davacının poliçelerin prim tahsilatları hususunda hesap hareketlerini takip ettiğini, davacının istek ve bilgisi dâhilinde tanzim edilmiş ——– vadeli ve———- no.lu îşyerim ————- Poliçesinin vade bitiminde davacının nakit sıktntısı içerisinde olduğunu belirterek bu poliçenin yenilenmemesini talep ettiği ve bu hususun bankanın sigorta poliçeleriyle ilgili sistemlerine işlendiğini, poliçenin sona ermesinin akabinde ———— tarihinde davacının işyerinde yangın çıkması nedeniyle sigorta tazminatını talep etmesini, işyerinin mevcut bir poliçeyle sigorta güvencesi altında olmaması gerekçesiyle reddedildiği, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli taleplere dayanan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ : Dava,davacının ———————– adresinde işlettiği kırtasiyede ———- tarihinde meydana gelen yangın sonucu uğradığı zararın davalılardan yangın sigorta sözleşmesi kapsamında tazmini amacı ile ikame eylediği tazminat davasıdır.
Davacı, davalıların dava öncesi yapmış olduğu ödemenin noksan bulunduğu iddiası ile davalıların bakiye sorumluluklarından doğan zararı ödemeleri istemi ile eldeki kısmi davayı ikame etmiş ve davacı bu amaçla ——- TL’nin davalılardan tahsilini talep etmektedir.
Davacının dosya kapsamına ibraz edilen poliçeler kapsamı ile anlaşıldığı üzere uyuşmazlık konusu işyerini ———tarafından tahsilleri gerçekleştirmek üzere davalı——– nezdinde ——— tarihinden itibaren sigortalamaya başladığı,tahsilatların davalı banka tarafından davacının öncelikli vadesiz hesabından, vadesiz hesabında bakiye bulunmaması halinde Kredili Mevduat Hesabından çekilmesi sureti ile gerçekleştiği (Kredili Mevduat Hesabı Sözleşmesi 8.Maddesi gereğince)görülmüş, davacının bu kapsamda davalı banka nezdindeki kredili mevduat hesabının ———— tarihine değin aktif olduğu dosya kapsamına alınan davalı banka kayıtlarının tetkiki ile anlaşılmıştır.
Davacının, davalı ——— ile akdeylediği poliçenin yürürlükte bulunduğu kanaati ile sigorta şirketine başvurduğu, bu kapsamda davalı … şirketine davacının gerçekleştirdiği başvurunun, yangın tarihinde geçerli bir poliçenin bluunmadığından bahisle ilk etapta davalı ——— tarafından reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Oysa davacının davalı ile akdeylediği,—– tarihli ———- TL üst limitli poliçe de yenileme klozunun kararlaştırıldığı, kloz kapsamında vade bitiminde aynı ödeme şekli ve ödeme planına göre otomatik olarak poliçenin yenilenegeldiği, poliçede sigortacının sadece rizikoda değişiklik,hasar veya tahsilat gibi sebeplerle poliçeyi yenilememe hakkının saklı tutulduğu görülmüştür.
Yine Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 2. fıkrasında ihtiyari sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden de davacıya prim ödemesi için kredili mevudat hesabı açan davalı bankanın, davacının uyuşmazlık konusu döneme değin yangın sigortasını yenilediği böylelikle sigortalıya güven verdiği anlaşılmış,bu nedenle davalının her ne kadar sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olan davalı olsa da, davalı bankanın, bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden davalı bankanın davacının yenilenmenin lüzumgeldiği tarihte kusurlu olarak poliçeyi yenilemediği anlaşılmıştır. ———Bu kapsamda mahkememizce davacı sigortalının da sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru bulunduğu anlaşılmış ancak mahkememizce davacının uğradığı zararın tamamı ile hüküm altına alınmadığı zararın büyük çoğunluğunun zamanaşımı nedeni ile reddine karar verildiğinden davacının toplam zararı hüküm altına alınamayacağından ayrıca müterafik kusur indirimi cihetine gidilmemiştir.
Davacının 29/11/2013 tarihinde sona eren poliçenin aynı şartlarda yenilendiği kanaatinde bulunmasının yukarıda benimsenen esaslar dahilinde geçerli bir inanç olduğu anlaşıldığından davalılar tarafından 20.000,00 TL limitli poliçenin karşısında 60.000,00 TL bedelli poliçeye dair hükümlerin uygulanmayacağı yönündeki savunmalarının nedensiz olduğu anlaşılmış davalıların aksi yöndeki savunmalara itibar edilememiş, davacının davalı banka ile akdeylediği sözleşme kapsamında 29/11/2013 tarihinde davalı bankanın kredili mevduat hesabına bağlı müşterisi olduğu anlaşıldığından poliçe gereğince tahsili gereken tutarın davacı hesabından tahsilinde davalıların temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Bu nedenle de davacının davalılar nezdinde 80.000,00 TL teminatı olduğu anlaşılmıştır.
Esasen karar yerinde hüküm altına alınan kabule konu tutarın 12.500,00 TL olduğu nazara alındığında 60.000,00 TL bedelli poliçe yönünden davalıların sorumluluk durumlarının devam edip etmediği de iş bu uyuşmazlık açısından sonuca etkili değildir.
Diğer taraftan davacının zararının belirlenmesi için mahkememizce talep doğrultusunda müteaddit raporlar alınmış ise de 5684 sayılı yasanın 22.17 Maddesinde ekspertiz raporlarının kural olarak zarar tutarının belirlenmesinde delil olarak kabul edileceği benimsenmiştir.
Bu kapsamda ekspertiz tarafından ibraz edilen raporun yangında zarar gören emtiaların değerlerinin piyasa fiyatlarına göre belirlendiği anlaşıldığından ekspertiz raporunda zararın belirlemesine ilişkin saptamaya mahkememizce itibar olunmuş, bu şekilde davacının ekspertiz raporu karşısında meydana gelen 28/09/2014 tarihli olay da zararının 45.291,50 TL olduğu bu tutardan davalıların sorumluluğu sona erdirme adına toplamda 7.250,00 TL ödeme yaptığı çekişmesiz olduğu anlaşıldığından davacı zararının 38.041,50 TL olduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan mahkememize ibraz edilen tüm raporlarda davacının zararının mahkememizce hüküm altına alınan tutardan fazla olduğu nazara alındığında raporlarda zarar miktarının belirlenmesine ilişkin ayrıksı yönler dava da sonuca etki eder nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf cevap ve ıslah dilekçesine cevap dilekçelerinde ayrı ayrı zaman aşımı definde bulunmuşlardır. Bu kapsamda mahkememizce yapılan değerlendirme de;
6102 sayılı sayılı TTK ‘nun 1420.maddesinde, zamanaşımı düzenlenmiş, yasada, sigorta sözleşmesinden doğan bütün işlemlerin, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci maddesi saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemlerin her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağına yer verilmiştir.Aynı düzenlemeye Yangın Sigortası Genel Şartlarında da yer verilmiş ve sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, yangın olayının gerçekleştiği tarih olan 28/09/2014 tarihinden itibaren, TTK ‘nun 1427/2. fıkrası gereğince, rizikonun gerçekleşmesini müteakip rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve herhalde 1446. madddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olacağı anlaşılmaktadır.
6100 sy. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmış olup, usule ilişkin hükümlerin aksi kararlaştırılmadıkça derhal uygulanacağı ilkesi karşısında kısmi dava açılması mümkün hale geldiğinden, kısmi davada kısmen talep edilen bölüm yönünden davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı kesileceğinden, başka bir anlatımla ıslah veya ek dava yolu ile talep edilecek olan bakiye kısım yönünden davanın açıldığı tarihte zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmayacağı anlaşılmıştır.
Islah, iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 ve ardından gelen maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def’inde bulunulabileceği kabul edilmektedir.
Bu eksende somut olayda davacı tarafından kısmi dava da fazlaya ilişkin saklı tutulan hak 12/03/2019 Tarihinde uyuşmazlık konusu yapıldığından ve davalıların fazlaya ilişkin açıklanan bedele yönelik zamanaşımı itirazlarının süresi içersinde olması nedeni ile davalıların zamanaşımı defilerine yukarıda değinilen düzenlemeler kapsamında itibar edilerek davanın bu yöne müteaalik kısım yönünün reddi cihetine gidilmiştir.
Ayrıca davacı tarafından dava dilekçesinde faiz talep edilmemiş ise ıslah dilekçesinde davacı tarafından faiz talep edildiğinden davacının hüküm altına alınan kabule konu istemi için ıslah tarihinden itibaren faiz hüküm altına alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen KABULÜNE, Kısmen REDDİNE
1-)12.500,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen 12/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-)Karar tarihinde alınması gerekli 853,87 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 649,67 TL harçtan mahsubu ile bakiye 204,20 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.906,00 TLyargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 1.569,92 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 649,67 TL harç gideri toplamı 2.219,59 TL nin davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı ..—– tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinin davanın red oranına göre belirlenen 5,67 TL sini davacıdan alınarak davalı …——— ödenmesine,
6-)Davalı… tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davanın red oranına göre belirlenen 102,00 TL nin davacıdan alınarak davalı … ye ödenmesine,
7-)Davalı ..——— … taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 3.064,98 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilliğinin yokluğunda, davalı ——– vekilinin ve davalı ———-vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2019