Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/928 E. 2020/139 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2014/928 Esas
KARAR NO: 2020/139
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 19/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili ——— tarihli dava dilekçesinde özetle, davalı aleyhine —– kefaleti nedeni ile ——- ödemesinde temerrüde düşmesi ve, —– karşılıksız çıkan– adet çekten doğan banka sorumluluk miktarı gereğince toplam — TL asıl alacak ve fer’ileri için —–İcra Müdürlüğü nezdinde takip yapıldığını, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini, borçlunun —- tarihli ticari kredi akdinde ——–kefalet imzası bulunduğunu, ayrıca————– doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık —- tutarlı ipotek vermiş olduğunu, söz konusu ipotek senedinin birinci maddesinde “lehine ipotek verdiği borçlunun bankaya olan kredi borcu yanı sıra kaynağına bakılmaksızın sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan asaleten ve kefaleten sorumlu olduğu, tüm borçlarının da teminatını teşkil etmektedir” denildiğini, yine aynı ipotek belgesindeki 2. Maddeye göre “1.maddede yazılı şartlar dairesinde borçtan müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu kabul ve taahhüt etmiştir.” Hükmünün bulunduğunu, kefaletten yazılı olarak vazgeçildiği bankaya bildirilmediği sürece aynı kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan tüm kredilerden de kefil bütün mal varlığı ile sorumlu olup aleyhine takip yapılmasının tamamıyla haklı bir uygulama olduğunu, özetle; davalının ipotek belgesindeki kefalet tutarı —– kredi sözleşmesinde ki kefalet limiti ————– toplamından ve bu tutara ilave olarak işleyecek akdi ve temerrüt faizlerinden de sorumlu olduğunu, dava dışı borçlunun kullandığı kredilere kayıtsız ve şartsız müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatı ile kefil olan davalının itirazında haklı bir yön bulunmadığını, dava dışı borçlu ———– borca itiraz etmediğini, takibin asıl borçlu hakkında gerçekleştiğini, asıl borçlunun borcun miktarına da itiraz etmediğini, bu nedenle kefil sıfatı ile davalının takibe itirazlarının nazara alınmaması gerektiğini, karşılıksız çekler için ayrı takip yapılmasına gerek olmadığını, takip içinde ayrı kalem olarak talep edilmesinin yasaya aykırı bir yönünün bulunmadığını, davalıya muacceliyet ve kat ihtarnameleri usulü dairesinde düzenlenerek noter marifeti ile tebliğ edildiğini, karşılıksız çeklere ilişkin ihtarnamenin düzenlendiğini ve tebliğ edildiğini, takibe işletilen %22.1 temerrüt faizinin sözleşmeye uygun olduğunu, davalının bu yönde haksız ve mesnetsiz itirazda bulunduğunu, ileri sürerek tabi yapılan haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili,—– tarihli cevap dilekçesinde özetle, davalının iş bu davaya konu ——— tarihli kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi davalının iş bu sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzasının da mevcut olmadığını, davacı banka tarafından keşide edilen ihtarnameye itiraz edildiğini ve borcun kabul edilmediğinin beyan edildiğini, davacı banka 2. bir ihtarname keşide ederek bu kere —– TL borcun ödenmesini davalıdan talep ettiğini, davalı tarafından bu ihtarnameye de itiraz edildiğini ve borcun kabul edilmediğinin beyan edildiğini, dava dışı asıl borçlu ———- sözleşme uyarınca kullandığı kredinin teminatı olarak taşınmazlarını ipotek ettirdiğini, söz konusu ipoteklerin limit ipoteği olduğunu, bu limitin ———-TL olduğunu, —- tarihli kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi borcunun ödendiğini, davalının hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, davacı bankanın ödenmeyen çekler için bankanın sorumluluğu çerçevesinde yaptığı ödemeler dolayısı ile bu bedelleri takibe dahil etmesinin ve faiz talebine konu etmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı banka tarafından çek hamillerine ödeme yapılmadığını, bu nedenle davacı bankanın söz konusu bedele ilişkin taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı asıl takip borçlusu ————borca itiraz etmemiş olmasının davalının borca itirazının meşruiyetini etkilemediğini, dava dışı asıl borçlu firmaya gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu, ilgili şirket tarafından icra takibine borca itiraz edilemediğini ileri sürerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili ————- tarihli dilekçesinde, Mahkememiz dava dosyasında davacı tarafında davadan feragat etmesi ve dava masraf ve vekalet ücreti talep edilmemesi halinde kendilerinin de masraf ve vekalet ücreti istemediklerini beyan etmiştir.
Davacı vekili ——– tarihli dilekçesinde, davalının yargılama konusu borcu yapılandırdığını, yapılandırma ödemelerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili ——– tarihli dilekçesinde, dava konusu alacağın davalı tarafından müvekkili bankaya ödendiğini, davanın konusuz kaldığını, karşı taraftan herhangi bir yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyanla, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesine istinaden borcun ödenmemesi nedeniyle ———İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durduğu, dava açıldıktan sonra davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile “davaya konu alacağı ve yargılama nedeniyle meydana gelen diğer ücretlerin de davalıdan tahsil edildiğini, bu nedenle davanın konusuz kaldığını, davalıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını” bildirdiği, davalı vekilinin ——– tarihli dilekçesi ile “dava masraf ve vekalet ücreti talep etmediklerini” beyan ettikleri, buna göre davaya konu alacağın davacıya ödenmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın konusuz kalması nedeniyle ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Taraf vekilllerinin talepleri doğrultusunda, her iki taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmasına yer olmadığına,
3- Harçlar Kanununa göre alınması gereken 54,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2020