Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/589 E. 2019/1181 K. 13.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2014/589 Esas
KARAR NO : 2019/1181

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi (1. Uzatım))
DAVA TARİHİ : 03/02/2014
KARAR TARİHİ : 13/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili —- harç tarihli dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin— tarih ve— esas, —– karar sayılı iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine dair kararına istinaden İİK 179/b-4. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesinin 1 yıl daha uzatılmasına, şirketin çalışmalarının devamının teminen yargılamanın başında verilen ihtiyati tedbir ittihazını, İİK 179/a-b fıkralarında öngörülen ve dilekçesinde bahse konu erteleme tebirlerinin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ: Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, İİK’nin 179, 179 a, 179/b, TTK’nin 376 ve 377’inci maddelerinde düzenlenen iflas ertelemesinin uzatılması istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, “davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı” noktalarında toplanmaktadır.
2-Hukuki açıklama; İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsımında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nin 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nin 178(1). maddesinde belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Somut davada, davacı şirket iflas erteleme talebi ile 09/11/2010 tarihinde Mahkememizin (Kapatılan Kadıköy —–. Asliye Ticaret Mahkemesi) 2010/877 esas sayılı dosyası ile başvurmuş, davacı şirket İİK’nin 179/b maddesinde belirtilen tedbirlerden 23/11/2010 tarihli ara karar ile yararlandırılmış, davacı tarafından yatırılması gereken iflas avansı mahkeme veznesine depo edilmiş, iflas erteleme davası açıldığına ilişkin ilanlar yaptırılmış, davacı şirketin borca batık olup olmadığı, iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli incelemeler yaptırılarak bilirkişi ve kayyum raporları alınmış, alınan kayyum ve bilirkişi raporları doğrultusunda şirketin borca batık olduğu, şirketin iyileştirme projesindeki hedeflerine varabileceği, borçların ödenebileceği, şirketin iyileştirme tedbirlerini gerçekleştirmeye ehil olduğu belirlenerek—- tarihinde, “Davanın kabulü ile davacı—- iflasının —- tarihinden itibaren bir yıl süre ile ertelenmesine” karar verilmiş, bir yıllık sürenin dolması ile birlikte —- tarihinde iflasın ertelenmesinin uzatılması talebiyle Mahkememizin — Esas (Kapatılan İstanbul Anadolu ——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—- Esas) sayılı dava dosyası açılmış, iflas erteleme uzatım davası açıldığına ilişkin ilanlar yaptırılmış, yargılama aşamasında çeşitli bilirkişi heyetlerinden raporlar alınarak davacı şirketin şirketin rayiç değerleri ve borca batık olup olmadığına ilişkin tespitler yapılmıştır.
Mahkememizin— tarihli duruşmasında; “İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Yargıtay——-. Hukuk Dairesinin —— K. Sayılı kararı bu yöndedir.
İflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/7/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için verilen ilk tedbir kararı 23/11/2010 tarihinde verilmiş olup, işbu duruşma günü itibariyle 5 yıllık üst süre dolmuş durumdadır. Yargıtay — Hukuk Dairesinin —-sayılı ve benzer içtihatları da bu yöndedir. Bu nedenle ihtiyati tedbirlerin devamına karar verilmesi mümkün değildir.
Her ne kadar itiraz süresi geçmemişse de 22/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda da davacı şirketin 30/09/2018 tarihi itibariyle borca batık olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle kanunen ve yerleşik Yargıtay ve BAM uygulamalarına göre devam etmesi mümkün görülmediğinden Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,” ara kararı ile dosyadaki tüm ihtiyati tedbirler kaldırılmıştır.
Mahkememiz 22/02/2019 tarihli duruşmasında; “Mahkememizce verilen tedbirler kaldırıldığından kayyımların görevine son verilmesine” ara kararı ile kayyımların görevine son verilmiş, kayyımların görevine son verildiğine ilişkin gerekli ilanlar yaptırılmıştır.
Mahkememizce, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiler —– oluşan bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre; mahkememizce bilirkişiler makine mühendisi —- ve nitelikli hesaplamalar uzmanı— oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23/01/2019 tarihli rapor ile davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin rayiç değerlerinin ve borca batık olup olmadığının tespitine çalışılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23/01/2019 tarihli kök raporda, “Davacı şirketin —- tarihli kaydi bilançoda — pozitif özkaynağı var iken, davacı şirkete ait gayrimenkulun değeri ile ilgili olarak —- tarafından hazırlanan 11/04/2016 tarihli bilirkişi raporu ve heyetimizde bulunan—- davacı şirkete ait duran varlıklar ve stokların rayiç değerine ilişkin yaptığı tespitler doğrultusunda hazırlanan— tarihli rayiç bilançoya göre şirketin özkaynaklarının —–olduğu,, diğer bir anlatımla, davacı şirketin — tarihi itibariyle borca batık konumda bulunduğu,
Yargıtay—-Hukuk Dairesinin kararlarına göre, iflasın ertelenmesinin tüm koşulları sağlansa dahi, ilk tedbir kararından itibaren kanun koyucunun bahşetmiş olduğu beş yıllık süreyi dolduran borçlunun iflasın ertelenmesi kurumunun nimetlerinden yararlanabilmesinin mümkün olamayacağı; aksinin kabulünün, alacaklı borçlu dengesi üzerine kurulmuş olan İcra vc İflas Kanunun amacından farklı bir şekilde borçlu lehine kullanılması sonucunu doğuracağı, somut uyuşmazlıkta dikkati çeken bir başka hususun ise, borçlu şirketin kamu borçlarına karşı göstermiş olduğu terahili tutum olduğu, borçlu şirketin, ilk tedbir kararından itibaren geçen sekiz yıllık süreçte kamu borçlarının ödenmesinde gösterdiği mesafeli tutumun dahi dengenin borçlu lehine ve kamu alacakları aleyhine bozulduğunun kanın olduğu; netice itibariyle, Yargıtay Kararlarında da belirtildiği şekilde, şirketin tedbir kararlarından yararlandığı süre ve halen borca batıklık halinin varlığını göz önüne alınarak, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan söz edilemeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili—- tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, heyet içerisinde inşaat mühendisi olamaması nedeniyle eksik inceleme yapıldığını, müvekkili şirketin kaydi ve rayiç değer bilançosuna göre özvarlık tespiti yapılırken—tarihli teknik raporun esas alınarak rapor oluşturulduğunu, bilirkişi heyetinin — tarihli raporunu, 11/04/2016 tarihli teknik raporu esas alarak oluşturduğunu, şirketin taşınmazlarının güncel rayiç değerlerinin hesaplanması halinde şirketin borca batık olmadığının görüleceğini beyanla, dosyanın rayiç değer tespiti yönünden ——tevdiine, söz konusu rapor doğrultusunda müvekkili şirketin bilançosunun mali bilirkişilerce yeniden tespitine, şirketin borca batık olmadığının tespiti halinde iflas erteleme davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin talebi de göz önüne alınarak Mahkememizce bu defa önceki bilirkişi heyetine — dahil edilmek suretiyle davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin rayiç değerlerinin ve borca batık olup olmadığının tespitine çalışılmış olup, mali müşavir ————— oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —–tarihli raporda, “Erteleme talep eden şirketin 30.06.2019 tarihli kaydi bilançoda —-pozitif özkaynağı var iken, heyetiminiz üyesi gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi tarafından şirkete ait gayrimenkulun 2019/6. ay itibariyle rayiç değerinin belirlenmesi ve heyetimizde yer alan makine mühendisi bilirkişi iarafından şirkete ait duran varlıkların ve stokların rayiç değerinin tespiti sonrasında hazırlanan—- tarihli rayiç bilançoyu göre, erteleme talep eden şirketin özkay miktarının — olduğu; kök raporla işbu raporumuzda oluşan borca batıklık rakamındaki farklılığın daha çok fabrika binası ve arsasının güncel rayiç değerinin lespu inden kaynaklandığı,
Erteleme talep eden şirketin——– hesaplandığından yani şirket halihazırda borca batık olmadığından. İflasın ertelenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilindiği üzere şirketin borca batık olup olmadığının rayiç değerlere göre hesaplanması gerekir.
Buna göre, mali müşavir —- makina yüksek mühendisi — —– nitelikli hesaplamalar uzmanı —– gayrimenkul değerleme uzmanı —– oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 02/09/2019 tarihli rapor dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketin dava tarihinde borca batık olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, yukarıda açıklanan nedenlerle, tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin işbu iflas erteleme davasının koşulu olan borca batıklık koşulunu sağlamadığı anlaşılmakla, borca batık olmayan ve borca batıklıktan kurtulan davacı şirketin iflas erteleme davasının reddine, davacının iflas erteleme sürecinden önceki normal şirket durumuna getirilmesine karar vermek gerekmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı —— yargılama sırasında borca batıklıktan çıkması nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Tarafların yaptığı yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar yasasına göre alınması gerekli — harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan — peşin harçtan mahsubu ile bakiye —davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, müdahil tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede, ilk iflas erteleme davası temyiz incelemesine tabi olduğundan, Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.