Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1962 E. 2022/253 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1962 Esas
KARAR NO: 2022/253
DAVA : Rücuen tazminat
DAVA TARİHİ: 26.12.2007
KARAR TARİHİ: 23.03.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özete, davacı şirket tarafından, dava dışı — plaka sayılı aracın, davalı sürücü —–sevk ve idaresindeyken, bir şahsa çarparak ölümüne neden olması nedeniyle, hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davası sonucunda, davacı şirket tarafından icra dosyasına —ödeme yapıldığı, davalılardan —— aracı kullanan ve kusuru ile kazaya sebebiyet veren kişi olduğu, diğer davalıların ise aracı sigorta eden şirketler olduğu, bu nedenle tüm davalıların meydana gelen trafik kazası nedeniyle sorumlulukları bulunduğu ileri sürülerek, —- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle, kaza nedeniyle ceza davasında davalı kusurlu bulunmuşsa da davacı şirketin de tehlike sorumluluğu bulunduğu, ödenen miktarın davalı sigorta şirketlerinin payına düşen miktarlar düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden talepte bulunulabileceği, ayrıca alacak talebinin zamanaşımına uğradığı savunularak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı—— vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın açıldığı tarih itibariyle hak sahibi dosyasının henüz sonuçlanmadığını, davalı şirketin ancak poliçe limitiyle sınırlı olarak sorumlu olabileceği savunularak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı —— dilekçesinde özetle; davacının talebinin poliçe teminatı dışında olduğu, poliçe peşinat priminin kazadan sonra ödendiği, bu nedenle davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği savunularak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
3-Davanın Aşamaları:—– esas sırasına kaydolunarak yargılamaya devam olunmuş, ——– sırasına kaydolunmuş ve yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
4-Davanın tespiti: Dava, davacının sorumluluğundaki kiralık araçla yapılan trafik kazasında ölenin yakınlarına yapılan ödemenin davalı —– tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, dava dışı kiralama şirketinden kiralanan aracın davacının çalışanı sürücü —— sevk ve idaresindeyken dava dışı bir şahsa çarparak ölümüne neden olması nedeniyle dava dışı hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davası sonucunda davacı şirket tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin davalı——-aracı kullanan ve kusuru ile kazaya sebebiyet veren kişi olması, diğer davalıların ise aracı sigorta eden şirketler olması nedeniyle rücuen tazminini talep etmektedirler.
5-Taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan hususlar: Davanın başlangıcında davacı ile davalılar arasında;
a-Davalı —– davacı şirketin çalışanı olduğu sırada davacı şirketin kiraladığı —- plakalı araçla dava dışı — çarparak ölümüne neden olduğu,
b-Davalı—- kaza yapan — plakalı aracın —-sigortacısı olduğu,
c-Davalı—– plakalı aracın—— kapsamında sigortacısı olduğu,
ç-İşbu davanın açıldığı tarihte, davacının sorumluluğuna ilişkin davanın henüz kesinleşmemiş olduğu, hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
6-Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar: Davanın başlangıcında davacı ile davalılar arasında;
a-Davalı—– Yönünden davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı,
b-Davalı ——-yönünden dava zamanaşımı süresinin geçip geçmediği,
c-Davalıların kaza nedeniyle sorumluluklarının bulunup bulunmadığı,
ç-Davalıların sorumluluğu varsa aralarındaki sorumluluğun müteselsil sorumluluk olup olmadığı,
d-Davalıların sorumluluğu müteselsil değilse sorumluluk miktarlarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
7-Davalı —- yetki itirazının incelenmesi: Davalı—-cevap dilekçesi ile davalı şirketin ikametgahının —– yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.
Davalı —- dava tarihinde —- ikamet ettiği ve bu nedenle davanın yetkili —- açıldığı anlaşılmakla, davalı —- Vekilinin yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
8-Zamanaşımı defiinin incelenmesi: Davalı —–vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı defiinde bulunmuştur.
Davaya konu kaza —– tarihinde meydana gelmiş olup, —uygulamasına göre bu tür davalarda ceza zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, buna göre işbu davanın açıldığı—– dava zamanaşımı süresinin dolmadığı gibi dava tarihinde yürürlükte olan —– göre tazminat istemi zarar ve tazminat yükülmüsünün öğrenildiği tarihte başlayacağı, işbu davada zarar miktarı ve tazminat yükümlüsünün—- kararının kesinleştiği —- tarihinde başlayacağı, buna göre davanın—–zamanaşımı süresi başlamadan önce açıldığı anlaşılmakla davalı —— zamanaşımı defiinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; ———- düzenleme gereği, motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Davacı şirket hak sahiplerine —- tarihinde ödeme yapılmış olup dava ise —-tarihinde açılmıştır. Buna göre ödeme tarihi ile dava tarihi arasında—– süre geçmediğinden dava tarihi itibariyle de dava konusu alacak zamanaşımına uğramamıştır.
9-Davaya konu alacakla ilgili Mahkeme kararı ve icra dosyası: Dosya içerisine celp olunan—– sayılı dava dosyasının incelenmesinde; müteveffa—- annesi, babası ve kardeşi tarafından davalılar —- aleyhine —- esas sayılı dosyasında, davalı —- sürücüsü ve davacı şirketin işleteni olduğu—- plaka sayılı aracın —– çarparak ölümüne yol açması nedeniyle müteveffa —-hak sahipleri tarafından maddi tazminat ve manevi tazminat istemli olarak açıldığı, Mahkemenin —– maddi ve toplam —- manevi tazminatın davalılar——müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Hak sahipleri tarafından, —– dosyasından ilâmlı takibe konu edilmiş, bu arada anılan kararın tehiri icra talepli temyizi nedeniyle verilen mehil süresi içinde —— sunulmaması nedeniyle sunulan teminat mektubu paraya çevirilmiş ve icra dosyasına —- ödeme yapılmıştır.
Ancak yerel mahkeme kararı —–manevi tazminata ilişkin hükmün onanmasına, davalı —— usuli kazanılmış hakkına aykırı biçimde fazla tazminata hükmedilmesinin isabetli olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, — kararına uyma kararı verilen —- tarihli kararı ile belirlenen tutarlarda——-maddi ve manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Müteveffa—– desteğinden yoksun kalanlar tarafından davalılar —- tarihinde açılan —- sayılı dosyasından takibe konu edilmiş ve —-ödeme yapılmış ise de ilk kararda toplam — maddi ve —- manevi tazminata hükmedilmiş iken, kesinleşen son kararda maddi tazminat ——-manevi tazminat olarak hüküm altına alınmıştır.
10-Alacağın davacı—–devredilip devredilmediği hususunda inceleme ve gerekçe: Davacı vekili — tarihli dilekçesinde davacı—- sonucu müvekkili —–kurulduğunu, davayı açan——belli bir iş kolunu müvekkiline devretmesi sebebiyle huzurdaki dava ve HMK’nin 165. Md. uyarınca bekletici mesele yapılan ——– dosyalarının müvekkil tarafından devralındığını belirtmiştir.
Davacı vekili daha sonra —— başlıklı belgenin aslı gibi onaylı suretini dosyaya sunmuştur. Bu belgede ——bölünme sonucu kurulan —– davaya konu alacağı —- bırakıldığı; dolayısıyla ——- sayılı davaya konu alacak hakkının sahibi olduğunu kabul ve beyan ettikleri belirtilmiştir.
TTK’nin 159. maddesi;
“(1) Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede, —— bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ——– silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur ”. hükmünü,
TTK’nin 173. Maddesi;
“(1) 175 inci maddede öngörülen teminatın sağlanmasından sonra, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme sözleşmesini veya bölünme planını genel kurula sunar.
(2) Onama kararı 151 inci maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkralarında öngörülen nisaplara uyularak alınır.
(3) Oranın korunmadığı bölünmede onama kararı, devreden şirkette oy hakkını haiz ortakların en az yüzde doksanıyla alınır.” hükmünü,
TTK’nin 179. Maddesi;
“ (1) Bölünme onaylanınca, yönetim organı bölünmenin tescilini ister.
(2) Kısmi bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması gerekiyorsa buna ilişkin esas sözleşme değişikliği de tescil ettirilir.
(3) Tam bölünme hâlinde devreden şirket—— tescil ile birlikte—— eder.
(4) Bölünme —— tescille geçerlilik kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde yer alan bütün aktifler ve pasifler devralan şirketlere geçer.” hükmünü haizdir.
Dava dosyasında bölünmeye ilişkin ——-bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu bölünmenin gerçekleştiği tarih ve türüne ilişkin bilgiler dosyada mevcut değildir. Bu sebeple bölünmeye ilişkin bir tespit yapılamamıştır. Ancak dosyaya sunulan tarihsiz ——başlıklı belgeden, bölünme işleminin gerçekleşmesinden sonra —– huzurdaki davaya konu olan alacağını—— devrettiği anlaşılmaktadır.
TBK’nin 184. maddesi “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri sözü verme, şekle bağlı değildir.” hükmünü haiz olup alacağın devri bir tasarruf işlemi olup TBK’nin 184. maddesi uyarınca yazılı geçerlilik şekline tabidir. Yazılı olarak gerçekleştirilen bu devir sonucunda TBK’nin 189. maddesi uyarınca alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır.
Bu açıklamalar ışığında, -bölünme işleminden bağımsız olarak- iki ayrı tüzel kişiliği —– başlıklı tarihsiz belge incelendiğinde—– öngörülen yazılı şekil şartına uygun olarak uygun olarak —– devrettiği ve bu devir sonucunda——–davaya konu olan alacak hakkının sahibi olduğu kanaatine varılarak davaya devam edilmiştir.
11-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: ——Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar——– ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yine——— aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. ——araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları oranında zarara katlanırlar.” hükmü yer almaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte ——- mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere müteselsil sorumlular zarar görene karşı zararın tamamından sorumlu olmakla birlikte birbirlerine karşı kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yani müteselsil sorumlulardan birisi kendi kusuruna düşen miktardan fazla ödeme yapmış ise bu miktarı diğer sorumlulardan ——- isteyebilir. Bu nedenle davacı şirketin, olayın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilen davalı —-, hak sahiplerine ödediği miktarın —— tamamını isteme hakkı bulunmaktadır. Hak sahibi dosyasında davalı sürücünün kusuruna isabet eden tutar hüküm altına alındığından, davacı tarafından ödenen miktara yeniden kusur oranı uygulanamaz. Ancak dava dilekçesinde ödenen miktarın—- oranında talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır.
—— uyarınca, ——-işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılması zorunlu bir sigorta çeşididir. Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere ——-; motorlu aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dâhilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür. Eğer sigorta ettiren ——– sigortacının ödemekle yükümlü olduğu tazminat tutarını zarar gören üçüncü kişilere ödemişse, alacaklılara halef olacağından ödediği tazminat tutarını sigorta şirketinden isteme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle davacı şirketin, hak sahiplerine yaptığı ödeme nedeniyle davalı —- poliçe limiti dahilinde rücu talebinde bulunabileceği kabul edilmelidir. Ayrıca ———- kararı ile maddi tazminat yönünden poliçe limitiyle sınırlı olarak ——de diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm nedeniyle de davacı şirketin hak sahiplerine ödediği miktarı —- davalı —– rücu etme hakkı vardır.
——–poliçe limitlerini aşan zararlar yönünden sigorta ettirene ek teminat sağlayan bir sigorta türüdür. Kısaca kasko sigortası olarak anılan bu sigorta türünde de sigorta ettirenin, —– limitlerini aşan zararlar yönünden hak sahiplerine yaptığı ödemeleri, poliçe limitleri dahilinde sigortacısından isteme hakkı bulunmaktadır. Ancak davalı —– vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde poliçe peşinat priminin kazadan sonra ödendiği, bu nedenle dava konusu zararın teminat dışı olduğu savunulmuştur. Sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için dava tarihinde yürürlükte bulunan —— primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması gerekmektedir. TTK’nin 1295. maddesi emredici nitelikte bir düzenlemedir.
Bu nedenlerle davalıların sorumlu oldukları miktarın belirlenmesi için dosya önce hesap bilirkişisi—– davaya konu alacağın davacı— geçmediğinin belirlenmesi için akademisyen bilirkişi —— heyette yer almış, sonrasında da aynı hususta ek rapor düzenlemiştir), taraflarca yapılan itirazların karşılanması için sigorta uzmanı—-tevdi edilmiş, bilirkişi —– tarihinde ek rapor, bilirkişi — tarafından —- tarihinde itirazları karşılayacak şekilde rapor, —tarihinde ek rapor, bilirkişi —- ikinci ek rapor ve —– tarihinde üçüncü ek rapor düzenlenmek suretiyle davalıların sorumlu oldukları miktarların tespiti yoluna gidilmiştir.
Müsnet davada; —- tarihinde davalı sürücü—- sevk ve idaresindeki —- plakalı aracın —- çarpması sonucu vefat etmesi nedeniyle desteğinden yoksun kalanlar tarafından — Davalılar—-aleyhine açılan —– sayılı dosyasından ilamlı takibe konu edilmiş, bu arada anılan kararın tehiri icra talepli temyizi nedeniyle verilen mehil süresi içinde —– dosyaya sunulmaması nedeniyle sunulan teminat mektubu paraya çevirilmiş ve icra dosyasına —–ödeme yapılmıştır.
Anılan Kararın—— ilamı ile manevi tazminata ilişkin hükmün onanmasına, Davalı —– usuli kazanılmış hakkına aykırı biçimde fazla tazminata hükmedilmesinin isabetli olmadığına dair —- kararına uyma kararı verilen —–kararı ile belirlenen tutarlarda —– maddi ve manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Müteveffa —–desteğinden yoksun kalanlar tarafından davalılar —- dosyasından verilen —- dosyasından takibe konu edilmiş ve ——tarafından —ödeme yapılmış ise de ilk kararda toplam — maddi ve — manevi tazminata hükmedilmiş iken, kesinleşen son kararda maddi tazminat—— manevi tazminat olarak hüküm altına alınmıştır.
Davacı şirket tarafından —– yapılması nedeniyle; ödeme yapmış olduğu tutardan —- davalılardan —— kullanan ve kusuru ile kazaya sebebiyet veren kişi olarak, diğer davalı sigorta şirketlerinin ise —– sigortası teminatları ve sorumlulukları bulunduğu ileri sürerek, davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesi talepli huzurdaki işbu dava açılmıştır.
Davacı şirket, işleteni olduğu aracın sürücüsü ve müşterek müteselsil sorumlu davalı—– rücu ederken aynı zamanda, davacı işleten şirket, Trafik Kanunundan kaynaklı tehlike sorumluluğu gereğince, destekten yoksun kalan hak sahiplerinin zararlarını tazmin etmekle, diğer davalılardan ise ——–sigortacılara karşı poliçeler kapsamında ödenmemiş hasar bedeli talebinin karşılanması için talepte bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketlerinin sorumluluklarının değerlendirilmesi açısından; davalı sigorta şirketleri, davacının işleteni olduğu ve davalı— sürücüsü olduğu kazada kusurlu olan — plakalı aracın ve sigorta ettiren sigortalısı davacının olduğu ——- düzenleyen sigortacılarıdır. Gerçekte, davacının sigortacıları olarak poliçe şartlarına göre üzerlerine düşen sorumluluk miktarları kadarıyla, davacı tarafından ödenmiş hak sahiplerine karşı doğan sorumluluklarını tazminle yükümlü sigortacılardır.
Davalı —-davacının işleteni olduğu—- düzenlemiştir. Anılan poliçe üzerinde —-olarak belirtildikten sonra “Sözleşme süresi içinde——–artırıldığı takdirde, bu poliçede yazılı teminat tutarları herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve ek prim alınmaksızın yeni teminat tutarları üzerinden geçerli olur” şeklinde — limitlerinin kaza tarihi itibarıyla uygulamaya esas alınacağı belirtilmiştir.—- tarihleri arasında —- olarak belirlendiğinden olay tarihi itibarı ile—- tutara isabet eden fer’iler ile —— itibaren yasal faizinden sorumlu olacaktır. Bu nedenle davalının davacı şirketin tazmin etmiş olduğu dava dışı destekten yoksun kalanların zararlarına karşılık gelen tutarları ferileri ile birlikte karşılaması gerekir.
Davalı —- birlikte verilen—- sigortacıdır. Davalı ——-birinci itirazı sigorta priminin ödenmediği gerekçesiyle sorumluluğunun başlamamış olduğunu iddia etmiştir. Sigortacının sorumluluğunun başlamış olup olmadığı noktasında yapılan değerlendirmede; davacının delil listesine eklenen —– belirlenmiştir. Anılan poliçe bir —- olarak düzenlendiği —– olmak üzere net prim tahakkuk ettirilmiş olup, başlangıçta —- asgari depo primi alınmıştır. Her üç ayda bir —– alınacaktır. Araç sayılarının —–aşması halinde aşan kısım için bir ek düzenlenerek fark prim talep edilecektir” ifadeleri ile belirtilmiştir. Devamında poliçenin tabi olduğu —– ifadeleri ile belirtilmiştir. Birden fazla aracı kapsayan sigorta için toplam —– bedelli bir çerçeve poliçe yapılmak suretiyle, sigortalı tarafından bildirilecek—- teminat sağlanmıştır. Toplam —– taksitlerle bakiyenin ödenmesi kararlaştırılmıştır. —- gibi, davaya konu——- aracın içinde olmadığına dair bir iddia da ileri sürülmüş değildir. İhtilaf konusu hasar, bu prim peşinatı ödenmiş ilk ——-aracın içinde olmakla, prim peşinatı ödenmiş olduğundan, prim ödenmediği gerekçesiyle teminatın başlamamış olduğu iddiası yerinde görülmemiştir. Zira, dava tarihinde yürürlükte bulunan ——- sigortacının sorumluluğunun başlaması için, primin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı durumda, ilk taksitinin ödenmiş olması yeterli ve gereklidir. Bu açıklamalar çerçevesinde, davalı —– sorumluluğunun başladığı kanaatine varılmıştır. Davalı —— bedeni ve maddi zararlar için sorumluluğunun tespiti yönünden yapılan değerlendirmede; —–olarak belirlenmiştir. Bu sorumluluğun çalışması ise, —– öngörülmüştür. Buna göre, sigortacı poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve —– göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla——- hadlerinin üzerinde kalan kısmını poliçede yazılı hadlere kadar temin edecektir. Buna göre, —- kapsamının başlangıç noktası, ——- üzerinde kalan kısımdır. Kapsamın sonu ise ihtiyari mali mesuliyet sigortası limitidir. Başka bir ifadeyle, gerçek zarar miktarı —– limitini geçtiği anda —– güvencesi başlamakta ve kendi poliçesindeki limit miktarı da sorumluluğun sona erdiği nokta olacaktır. Davalı düzenlemiş olduğu—– kapsamında manevi tazminat taleplerinin teminata dahil olup olmadığı yönünden inceleme yapılmak gerekirse; zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar, —–tazminata ilişkin talepler’in teminat dışında olduğu belirtilmiştir. Poliçenin düzenlenmiş olduğu tarihte geçerli —– tarihindeki değişikliğinden önce olmakla manevi Tazminat talepleri teminat dışındadır. Bir an için —– tarihli değişikliğin burada da uygulanacağı varsayılsa bile işbu teminatın verildiğinin poliçe üzerinde ayrıca ve açıkça belirtilmiş olması gerekmekte olup davalı —-tarafından düzenlenen—- poliçesi üzerinde böyle bir not yer almadığından olay tarihinde yürürlükte bulunan —–manevi tazminattan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Yani —düzenleyendavalı—– davalı —- sorumluluk tutarı üzerinde kalan kısım ile sınırlı olmak ve manevi zararlar hariç olmak üzere —— kapsamında sorumluluğu bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı üzere; olay tarihinde yürürlükte bulunan ——- ve her halükarda “Manevi tazminat talepleri, ek sözleşme ile teminat kapsamı içine alınabilir” hükmüne göre ayrıca ve açıkça “Manevi Tazminat” için teminat verildiği belirtilmediğinden, sigortacıların bu kısım için bir sorumluluğunun bulunmadığı, manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmamakta olup tüm sorumluluk davalı —–aittir.
Davacı şirketin ödeme yapmış olduğu diğer zararlar için ise, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin kesinleşen hükümlerden ve icra takibinden sigorta şirketlerinin sorumlu oldukları tutarlar ayrıştırılarak veya oranları nispetinde belirlenmesi gerekir.
Davacı —– asliye hukuk mahkemesi ilâmı ile ilgili sunduğu teminat mektubunun paraya çevrildiği tarih — tarihi olup davacı —- paraya çevrilen teminat mektubuna ilişkin bedeli— ödeme tarihi olan —–tarihini talebine esas aldığı görülmüştür. Belirtilen tarih aynı zamanda rücu hakkını elde ettiği tarih olmakla “taleple bağlılık kuralı” gereğince işbu tarihin hesaba esas alınması gerekecektir.
Davalı —— aracı kullanan ve kazaya sebebiyet veren kişi olması yönüyle haksız eylem nedeniyle oluşan zarar, kaza tarihinde gerçekleşmiş olduğundan, davalının sorumlu tutulacağı tazminat tutarının da kaza tarihindeki verilere göre belirlenmesi gerektiğinden faiz sorumluluğunda bir ayrım yapılmayacaktır.
——- tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş ve “yasal faiz oranı hesabı —— vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont —— oranı üzerinden yapılması” esası kabul edilmiş ve bu uygulama ———göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır” şekliyle uygulanmaya devam etmiştir.
Davalı —- sorumluluğu —- ve bu tutara isabet eden fer’iler ile —- itibaren yasal faizinden sorumlu olacaktır. Davalı —— ihbar tarihinden itibaren başlamaktadır.
Bilirkişiler—- tarafından yapılan ve mahkememizce hükme esas alınan nihai hesaplamaya göre;
—– sorumluluk miktarı;
——Asıl Miktar Sorumluk Oranı Sorumluluk Miktarı
——-
Yargılama ve icra gideri —–
İşlemiş faiz—–
TOPLAM ——
Davalı —- sorumluluk miktarı;
—–
Yargılama ve icra gideri —–
İşlemiş faiz—–
TOPLAM—– olduğu kanaatine varılmıştır.
Buna göre davalı —– maddi ve manevi tazminat yönünden sorumlu

olduğu miktarlar;
“MADDİ TAZMİNAT DÖNEMİ GÜN SAYISI FAİZ ORANI TUTAR
——–
——ASIL
ALACAK
——
İŞLEMİŞ FAİZ
—-
PEŞİN HARÇ
MANEVİ TAZMİNAT
—– İLAM HARCI MANEVİ TAZMİNAT
——-YARGILAMA GİDERİ

MANEVİ TAZMİNAT
——-DAVA VEKÂLET ÜCRETİ MANEVİ TAZMİNAT
—-
–TAKİPTE KESİNLEŞEN MİKTAR

—–TAHSİL HARCI —

—- İCRA MASRAFI —-
—-
İCRA VEKÂLET ÜCRETİ

—–

TOPLAM
ALACAK
—— DAVACININ TALEP ETTİĞİ—- olmak üzere maddi tazminat yönünden —- ve manevi tazminat yönünden —— olmaktadır.
Yukarıda ayrıca açıklandığı üzere müteselsil sorumlular zarar görene karşı zararın tamamından sorumlu olmakla birlikte, birbirlerine karşı kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yani müteselsil sorumlulardan birisi kendi kusuruna düşen miktardan fazla ödeme yapmış ise bu miktarı diğer sorumlulardan—— isteyebilir. Bu nedenle davacı şirketin, olayın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilen davalı ——- hak sahiplerine ödediği miktarın, sigorta şirketlerinin payına düşen miktarlar dışında kalan kısmının tamamını isteme hakkı bulunmaktadır. Hak sahibi dosyasında davalı sürücünün kusuruna isabet eden tutar hüküm altına alındığından, davacı tarafından ödenen miktara yeniden kusur oranı uygulanamaz. Ancak dava dilekçesinde ödenen miktarın —- oranında talepte bulunulduğu anlaşıldığından ve davalılar arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk bulunmadığından, davacının faizin başlangıç tarihi olarak da —- tarihini talep etmesi nedeniyle —- gereğince davanın kısmen kabulü ile —— tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —- uyguladığı —— oranında —— faizi ile birlikte davalı —–taleple bağlı kalınarak—- tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek——- reeskont işlemlerinde uyguladığı —— oranında —— faizi ile birlikte davalı —— itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —– alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
12-Hükmün tashihi: Mahkeme hükümlerinin tashihi ve tavzihine ilişkin yasal düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304., 305, 305/A ve 306. maddelerinde yer almaktadır.
“Hükmün tashihi” başlıklı 6100 sayılı 304. maddesi “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” hükmünü haizdir.
Müsnet davada, davacı vekili dava dilekçesi ile ——-gününden itibaren —— faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olup, Mahkememizce kurulan hüküm fıkrasında her üç davalı açısından da —-tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek ——uyguladığı —— oranında —— faizi ile birlikte davalı—- davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuş ise de işbu davada istem —-tarihinden itibaren faiz olup, davada —- tarihi ile ilgili herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Mahkememizce kısa karar yazılırken—- yerine maddi hata yapılarak—— yazılmıştır.
Buna göre hüküm fıkrasındaki faizin başlangıcına dair tarihin yıl kısmının onlar hanesindeki hata maddi hata niteliğinde olup, her ne kadar ilgili kanun hükmü uyarınca “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” ise de, davalılara yüklenen borç değiştirilmemekte ve genişletilmemektedir. Bu nedenle tashih yapılmasında davalı taraf yönünden bir hak kaybı olmayacaktır.
Tüm bu nedenlerle, Mahkememiz kararı taraflara tebliğ olunmadığından HMK’nin 304. Maddesi uyarınca hüküm taraflara tebliğ edilmediğinden maddi hatanın taraflar dinlenmeden düzeltilmesi mümkün görülmüş ve hüküm fıkrasının —– numaralı bendinin her üç fıkrasında sehven——-olarak düzeltilmesine karar verilmiş, aşağıda bu şekilde düzeltilen hüküm fıkralarının doğruları yazılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
a—taleple bağlı kalınarak—- itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek ——— faizi ile birlikte davalı—– alınarak davacıya verilmesine,
b——tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —— reeskont işlemlerinde uyguladığı —– oranında ———- faizi ile birlikte davalı —–alınarak davacıya verilmesine,
c—– tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
ç-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar kanununa göre alınması gerekli 15.752,99 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 5.521,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.231,79 TL harcın davalıların sorumluluk oranına göre hesaplanan 1.741,45 TL’sinin davalı—-davalı — davalı——- alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 5.521,20 TL’nin davalıların sorumluluk oranına göre hesaplanan 939,70 TL’sinin davalı —– davalı —- davalı —–alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 2.851,9‬0 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.608,12 TL’nin davalıların sorumluluk oranına göre hesaplanan 273,70 TL’sinin davalı —- davalı—— alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 1.243,78 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen dava yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen dava yönünden davacı lehine takdir olunan 24.592,72 TL vekalet ücretinin davalıların sorumluluk oranına göre hesaplanan 4.185,68 TL’sinin davalı —- davalı —- davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddolunan dava yönünden, davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 20.894,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2022