Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1767 E. 2021/278 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1767 Esas
KARAR NO: 2021/278
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/10/2014
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
————– ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- doğumlu davacı ——– tarihinde tedavi amacıyla davalı şirkete ait özel hastaneye götürüldüğünü, davalılardan—- ameliyata alındığını ve diğer davalı —-ameliyat sırasında anestezi uyguladığını, ameliyattan sonra davalı hemşire ——– tarafından ağrı kesici iğne yapılıp ameliyatın iyi geçtiğinin bildirildiğini ve ameliyat sonrası hastanın hiçbir şeyinin olmadığı belirtilerek evine gönderildiğini bir süre sonra davacı ——– sol ayağını kullanamadığının fark edildiğini, bunun üzerine davalılara başvurduklarını yapılan muayene sonrasında bir sorun bulunmadığı beyan edilerek eve gönderildiğini, sorunun devam etmesi üzerine ve ısrarlı başvuruları sonrasında davalı hastane tarafından davacının ——— sevk edildiğini, hastanın durumda bir iyileşme olmadığını, aradan geçen zamanda davacının iyileşmesi için gerek davalıya ait hastanede gerekse — önde gelen hastanelerinde yapılan tüm tetkik ve tedavilerden hiçbir sonuç alınamadığını ve davacı ——– yaşında yanlış tedavi sonucu ayağından sakat kaldığını, bu sakatlığın davalıların kusurundan kaynaklandığını, davacı —- çalışma gücünü kaybettiğini ve ayrıca davacıların bu olay nedeni ile manevi zarara uğradığını belirterek sonuçta — manevi tazminat ve —- maddi tazminat ile çocuklarının sakat kalması nedeniyle duydukları elem ve ızdıraptan dolayı baba —– anne ——- manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmedilecek tazminata —— tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı —- tarihinde davacı şirkete ait hastanede —– tarafından ameliyat edildiğini anestezi uygulamasının —— tarafından yapıldığını, ameliyatın tıp bilimine uygun olarak yapıldığını ve sorunsuz geçen ameliyat sonrasında hastanın servise alındığını, ameliyattan çıkan hastaya aynı gün —- doktorun talebiyle ve doktor kontrolünde hemşire ——– tarafından yapıldığını ve tedavi sonucunda herhangi bir sorunu olmayan hastanın taburcu edildiğini, hasta taburcu edildikten sonra tedavisi nerede devam ettiğinin bilinmediğini, iddia edilen sorunda müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını çünkü yanlış bir tedavi bulunmadığını yapılan tüm teşhis ve tedavi çalışmalarının ve ameliyatın tıp bilimine uygun olduğunu, tedavide hiçbir kusurları bulunmamasına rağmen davacıların müracatı üzerine sırf hastaya yardımcı olabilmek amacıyla birçok fizik tedavi uygulamaları yatıklarını, davanın kabul edilmesi alinde bu alacaklarını takas ettiklerini, davacının talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı———- uygulanan bademcik ameliyatı sırasında yanlış tedavi sonucu davacının sol ayağının sakat kaldığı iddiasıyla tedavinin yapıldığı hastanenin sahibi şirket ile tedaviyi uygulayan doktorlar ve hemşire aleyhine açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
———— davacılar tarafından ikame edilen davanın yapılan yargılama sonucunda reddine karar verilmiş ve Mahkemece verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve yapılan temyiz incelemesi sonucunda ——–sayılı kararı ile ;
“Davacılar, yapılan yanlış iğne neticesinde davacı ——– ayağının sakat kaldığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmışlardır. Davalı ise, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ——— esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. ——— Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. —– O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Hastane, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise doktor/hastane sorumlu tutulmamalıdır. Diğer yandan ——–yayımlanarak yürürlüğe giren —— sözleşmesinin 4. maddesinde ise, “araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi mevcut olup,tedavi ve müdahalelelerin bu kapsamda da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, öncelikle müdahalenin ilgili mesleki yükümlülük ve standarda uygun olup olmadığı da tartışılmalıdır. Bu husus değerlendirilirken de her somut olayın özelliği de gözardı edilmemelidir. Sözleşmenin amaç ve konu başlıklı 1. maddesinde de, Bu sözleşmenin tarafları, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayırım yapmadan herkesin bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacaktır düzenlemesiyle tıbbın kötü uygulanmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, Davacı —- sonrasında yapılan iğne sonucunda %28 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği anlaşılmaktadır. ——- raporunda —— ayağında meydana gelen güçsüzlüğün —–uyumlu olduğu,—– yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir kayıt bulunamadığını, —— olarak kabul edileceğini, davalıların kusurunun bulunmadığını…”‘ belirtmiştir. Mahkemece esas alınan rapor hüküm kurulması açısından yetersizdir. Öyle olunca mahkemece davacı ——- uygulanan enjeksiyon ve sonrasına ilişkin yapılan müdahalelerle ilgili tüm bilgi ve belgeler, hastane kayıtları, çekilen tüm filmler, epikriz ve—birlikte gönderilerek, —— oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, davacı——- yapılan enjeksiyonun usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, hastada oluşan hasarın,———- nedenlerinden hangisine bağlı olarak gelişebileceği ve bunların gelişme olasılıkları, ilacın ——-yan etkilerin neler olduğu, —— hangi hallerde oluşabileceği, kas içine ve usulüne uygun olarak yapılan bir enjeksiyon sonrasında ———- gelişmesinin mümkün olup olamayacağı, mümkünse, bu durumun meydana getireceği bulguların neler olduğu, ——öncesinde yapılması gereken muayenenin ve sonrasında gereken tüm tıbbi müdahalelerin yapılıp yapılmadığı üzerinde durulup irdelenmek suretiyle, olayda davalılara atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve ——— denetimine elverişli rapor alınarak az yukarda açıklanan ilke ve esaslara göre davalıların kusurlu olup olmadıkları belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”gerekçesi ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce de —– dosya kapsamına uygun bulunması nedeni ile uyulmasına karar verilmiş ve uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda ———- hastanesine yazı yazılarak mahkememiz dosyasının içerside beyin-sinir, genel cerrahi,ortopeti ve travma,noroloji uzmanında bulunduğu akademisyen doktor bilir kişi heyetine tevdi edilerek ;
Dosyadaki tedavi evrakları,kayıtlar,saptanan maddi ve hukuki vakılar ile taraf iddia ve savunmları itibari ile çekişmeli hususlar tek tek irdelenerek özellikle davacı ——- —– iğnenin yapıldığı tarihte davacının ——- yaşında bulunuşu gözetilerek somut olayda —— iğnenin uygulanması biçimi ve uygulanma tarihi değerlendirilerek, davacı maluliyetinde davacı—- yaşına göre —- uygulanması —- arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı,(davacı —– önceden test uygulması gerekip gerekmediği,—— olarak yorumlanır ise bu tür —— önceden bilinmesi gerekip gerekmediği,risk taşımayan başka yönetmelerin uygulanma ihtimali var iken mevcut yönetmin benimsenip benimsenmediği hususları tartışılarak),aydınlatma yükümlülüğünün davalılar tarafından yerine getirilip getirilmediği, neticeten işlemin —- mu yoksa hatamı olduğu,davalı hastane ile davacı arasında akdedilen sözleşmede ayrıca gözetilerek hastanenin davacıda meydana gelen harabiyetten sorumluluğu yine davalı hemşireye davalı doktorlar tarafından talimat verilmiş addedilip addedilmeyeceği ,addedilemezse bunun sonuca etkisi bu kapsamda tüm davalıların kusur durumları tartışılarak tam anlamı ile özen borcuna davalıların uyulup uyulmadığının her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirilme yapılmak sureti ile davalılar eyleminin bu kapsamda objektif özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil edip etmediği hususlarında ayrıntılı,denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş ve ———- tarafından dosyadaki tüm tedavi belgeleri irdelenerek tanzim edilen raporda ;————– güvenli olduğu,kullanım sonrasında hastada gelişen siyatik sinir hasarının yerli yabancı bir çok yayında ve adli tıbbi bilirkişilik değe—— olarak kabul edildiği, —— uygulanması öncesinde test yapılmasının bilimsel açıdan kabul görmüş ve klinik gidişata fayda sağlyacak bir yöntem olmadığı, davacı çocukta da enjeksiyonun usulüne göre yapıldığı,gelişmesi olası komplikasyonlara karşı genel önlemler alındığı ayrıca ek önleyici yöntemin bulunmadığı ,—— sonrasında,cerrahi sonrası ağrısı olan bir çocuk hastanın uyum durumu değerlendirildiğinde,———– tedavi yapılamayacağı ve —— tedavi uygulamasının tababet kuralları çerçevesinde kabul gören doğru seçim olduğu,ameliyat sonrası ——- ağrı tedavisi uygulamasının cerrahi girişimin bir parçası olduğu ve ayrıca onam alınmasının gerekmediği,hastaya ——– doktorun direktifi ile hemşire tarafından olağan şekilde uygulandığı,bu uygulama ile ilgili her hangi bir hata olarak nitelendirilebilecek bulguya rastlanılmadığı,hekimler ve hemşirenin uygulaması nedeni ile atfı kabil kusurun bulunmadığı alınan raporlar ile anlaşılmış ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar tarafından davalılara karşı ikame edilen maddi ve manevi tazminat davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 810,00TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile artan 750,70 TL harcın istek halinde davacılara İADESİNE,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4- Davalılar maddi tazminat davasında vekil ile temsil edildiğinden;2021 yılı AAUT gereğince 4080 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile eşit oranda vekil ile temsil olunan davalılara ÖDENMESİNE,
5-Davalılar manevi tazminat davasında vekil ile temsil edildiğinden;2021 yılı AAUT gereğince 4080 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile eşit oranda vekil ile temsil olunan davalılara ÖDENMESİNE,
6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca ——- adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2021