Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1201
KARAR NO : 2018/455
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA:
Davacı vekilinin 06.06.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili —- Ticaret Ltd. Şii’nin (kısaca: davacı) dünya çapında faaliyet gösteren — şirketler grubunun iştiraklerinden biri olup endüstriyet robotlar sektöründe otomasyon sistemleri konusunda faaliyet gösterdiğini, davalılardan …’in 01.08.2008-01.09.2012 tarihleri arasında—-, 01.09.2012-02.04.2014 tarihleri arasında ise müvekkili şirkette Teknik Satış Mühendisi olarak çalıştığını, diğer davalı …’ın ise 01.10.2010-01.09.2012 tarihleri arasında —-, 01.09.2012-17.05.2013 tarihleri arasında ise müvekkili şirket bünyesinde görev yaptığını, … ile müvekkili şirket arasındaki iş iş sözleşmesinin 11. Maddesinde rekabet yasağının öngörüldüğünü, sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl süreyle Marmara ve Ege bölgeleri dahilinde endüstriyet robot ve otomasyon ürün ve servislerinin üretimi, pazarlanması ve satışı alanında faaliyet gösteren işlerde özellikle kendi hesabına rakip işletme açamayacağını veya rakip işletmede ücret karşılığında çalışamayacağını, işverenin müşterileri ve bayileri dahil olmak üzere iş ortaklarını ayartmayacağmı veya rakip bir işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine giremeyeceğini, aksi halde son brüt ücretin 12 katı kadar cezanın ödeneceğinin düzenlendiğini, ayrıca her iki davalı gerçek kişinin de sözleşmelerinin 12. Maddelerinde sır saklama yükümlülüğünün öngörüldüğünü, başta müvekkili şirketin müşteri bilgileri olmak üzere ticari sırlarını saklayacaklarım ve sözleşmenin sona ermesinden sonra da bu yasağın geçerli olacağını kabul ettiklerini, oysa ismi geçen davalıların işten ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra 11.06.2013 tarihinde müvekkili şirketle aynı alanda faaliyet gösteren—- San. ve Tic. Ltd. Şti’yi (kısaca: davalı şirket) kurduklarını, davalı gerçek kişilerin, davacının izni olmadan ticari sır niteliğinde olan bilgi ve belgeleri edindiklerini ve bunları haksız olarak kullandıklarını, özellikle müvekkili davacı şirketin müşteri listesini edindiklerini, örneğin davacı şirketin önemli müşterilerinden dava dışı —- Sanayi ve Ticaret Türk AŞ tarafından müvekkiline gönderilen yazıda, önceki yıllarda müvekkili tarafından yapılan bakımların artık davalı şirkete yaptırılmasını uygun gördüklerinin bildirildiğini, Lisansı sadece müvekkili şirkete ait olan online robot ve sistem desteği programı olan “—-” adlı programın davalılarca haksız olarak kullanıldığını, hatta davalı şirketin internet sayfasında da “bakım” başlığı altında yer verilen metnin müvekkili şirketin internet sayfasındaki içerikle birebir aynı olduğunu, bu içeriğin ancak ihtar üzerine sonradan kaldırıldığını, gerçek kişi davalıların müvekkil şirkette iken kullandıkları bilgisayarlarda yaptırılan incelemelerde bilgisayarlardaki bazı veri ve belgelerin kopyalandığını, bazılarının silindiğini, davalılar hakkındaki cezai kovuşturmanın devam ettiğini, davalı gerçek kişilerin müvekkiine ait ticari sır niteliğindeki bilgileri edindiklerini, aynı sektörde faaliyet gösteren rakip firma kurduklarını, müvekkilinin müşterilerini ayarttıklarını, lisansı sadece müvekkiline ait olan programı izinsiz olarak kullandıklarını, müvekkil şirketin internet sayfasındaki içerikleri birebir kopyaladıklarını, TTK m. 55/1-b, c, ve d bendleri hükümlerinin ihlal edildiğini belirterek talep yönünde hüküm verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili 31.07.2014 tarihli cevap dilekçesinde, birtakım usuli itirazlarla birlikte özetle, davalılardan …’in davacı şirket tarafından istihdam edilmeden önce davacı şirkete kendi kurduğu danışmanlık firması aracılığıyla bağımsız danışmanlık hizmetinde bulunduğunu, dolayısıyla robot teknolojileri ve programlan hakkında davacı şirket henüz faaliyete başladığı dönemde kendi tecrübesi ve birikimi ile hizmet sağladığını, gerçek kişi davaîılann 11.06.2013 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, ancak kurulan bu şirketin verdiği hizmetlere bakıldığında geçmişte davalı …’in kurmuş olduğu —-‘ın devamı olarak kurulduğunu ve benzer konularda hizmet sunduğunu, müvekkili davalı şirketin faaliyet alanının davacı şirketle aynı olmadığını, davacı şirketin faaliyet konusunun endüstriyel robotların ekipmanlarının ve yedek parçalannın satışı, ithalat ve ihracatı ve satış sonrası hizmetleri ile eğitim olduğunu buna rağmen müvekkili davalı şirketin faaliyet konusunun endüstriyel otomasyon alanında her türlü kurulum, servis, bakım, eğitim, mevcut üretim hatlanmn otomasyona dönüştürülmesi ve iyileştirilmesi olduğunu, müvekkilinin davacı şirket gibi bir robot üreticisi olmadığını, dolayısıyla iki şirketin faaliyet konusunun birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin hiçbir şekilde davacı şirketin müşterilerini ayartmadığını, hatta kendilerinden hizmet almak isteyen davacı müşterilerini yeniden davacıya yönlendirdiklerini, müvekkili gerçek kişilerin davacının iş ürünleri, program ve belgelerini haksız yere edinmediklerini, şirketten ayrılırken davacı şirketin yetkililerinin nezaretinde kişisel bilgisayarlarından bazı dokümanlan aldıklarını, hayatın olağan akışı içinde ele alındığında bu durumda ticari sır teşkil edecek bilgi ve belgeleri almalanna davacı şirket yetkililerinin izin vermeyeceklerinin beklenmesi gerektiğini, silindiği iddia edilen belgelerin de aslında davacı şirketin ana bilgisayannda olan ve sık kullanıldığı için geçici olarak kişisel bilgisayara kaydedilen belgelerden ibaret olduğunu, bu yöndeki iddialann asılsız olduğunu, —- adlı programın ise nihai kullanıcıya robotun tekrar işler hale getirilmesi için hizmet veren bir program olduğunu, zaten müvekkili şirketin davacı tarafından üretilen robotlan ilişkin herhangi bir hizmet vermediğini bu durumda bu programı kullanmalarını beklemenin anlamsız olduğunu, kaldı ki bu programı davacı şirketin kendi internet sitesinde zaten kamuya sunduğunu, internette herkesin erişimize açık olan bir program olduğunu, sadece davacı tarafından üretilen robotların arızasının giderilmesinde kullanılabileceğini, müvekkili şirketin de davacımn ürettiği robotların kurulumu ile iştigal etmediğini bu sebeple bu programın zaten işlevsiz olacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Bilirkişi —- 07/0/2015 tarihli raporunda; Davalılardan davalılar … ile …’ın, davacıdan elde ettikleri müşteri listelerini tek başına ticari sır sayılamayacağı, işten ayrılırken başkaca hangi bilgi ve belgeleri kopyaladığının tarafımızca tam olarak tespit edilemediği, dolayısıyla o bilgi ve belgelerin ticari sır teşkil edip etmedikleri konusunda takdirin sayın mahkemenize ait olduğu, bu bilgiler ticari sır sayılsa bile dava dosyasından anlaşıldığı kadarıyla, davalıların bu bilgileri ifşa ettiklerine veya değerlendirdiklerine dair somut bir bilginin bulunmadığı, davacı şirketin eski müşterilerinden birinin sonradan davalı şirket ile çalışmaya başlamış olmasının tek başına ticari sırrın değerlendirilmesi veya müşteri ayartılması olarak görülemeyeceği, bu sebeple gerçek kişi davalıların, iş sözleşmelerindeki sır saklama yükümlülüklerini ihlal ettikleri iddiasının da ispatlanamadığı, bununla birlikte davalı şirketin davacının hak sahibi olduğu iş ürünü olan — adlı programı kullanması veya bu programı kullanmayı taahhüt ederek ticari faaliyette bulunmasının TTK m. 55/1-c bendinde belirtilen haksız rekabet fiilini teşkil ettiği, yine, davacı şirketle kısmen de olsa aynı konularda faaliyette bulunan bir şirket kurması ve ortak olması sebebiyle davalılardan …’in davacı şirketle arasındaki iş sözleşmesinin 11. maddesinde belirtilen rekabet yasağını ihlal ettiği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Bilirkişiler —- ve —- 12/07/2016 tarihli heyet raporunda; “Davacı şirketin, davalının işten ayrıldıktan sonra, davacı şirketin satış/karlılık hacminde ve müşteri düzeyinde herhangi bir kaybının olmadığı, tam tersine, gerek satış/karlılık hacminde ve gerekse müşteri portföyünde önemli artışlar kaydettiği, hiçbir müşterisinin, davalı şirket bünyesi içerisine de girmediği bu nedenle de davacı şirketin, davalı şirketten talep edebileceği bir tazminat hakkının doğmadığı hususu, açıkça söylenebilecektir. Bilirkişi —-‘in düzenlediği kök raporda, davacının, ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle uğradığı kar mahrumiyetinin saptanamayacağı, ancak davalının, —- şirketlerinden uğradığı öne sürülen toplam 15.000 Euro tutarındaki zarar miktarına, davalının hiçbir itirazda bulunmaması durumundan yola çıkarak, takdiri yüce mahkemenize ait olmak üzere (davacı şirketin, mali yapısı, cirosu ve faaliyet karı dikkate alınarak) kar mahrumiyetinin 50.000 TL düzeyinde olabileceği şeklinde görüş bildirilmiş ise de bu kanaatim, sonradan sunulan somut ticari defter kayıtları karşısında değişmiş olup, davacının, mevcut mali veriler karşısında herhangi bir kar mahrumiyeti alacağının olamayacağı kanı ve sonucuna varılmıştır. Davacı şirket vekili Mali yönden hazırlanan bilirkişi raporuna itirazında; davalının, rakip firmalarla fiyat indirimine gitmek suretiyle de müşteri çalma ve bu şekilde zarara uğrama durumuna muhatap kalındığını, bu fiyat sapmasının, aynı zamanda kar mahrumiyeti olgusunu yarattığını iddia etmiş ise de, hangi müşterilere ve ne miktar üzerinden, fiyat kırmak suretiyle satış yapıldığı, hususunda herhangi bir belge dosyaya sunmadığından iddiasının ispatlanamadığının kabulü gerekmiştir.” demişlerdir.
Bilirkişiler 25/11/2016 tarihli ek raporda kök raporda varılan sonucu değiştirecek bir husus olmadığını beyan etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirkette 01/08/2002-01/09/2012 tarihleri arasında çalıştığını, görevinin teknik satış mühendisliği olduğunu, şirket ile davalı arasında düzenlenen iş akdinin 11.maddesinde “rekabet etmeme yükümlülüğü” olduğunu, ancak davalının bu kurala uymadığını, 12.madde de “sır saklama yükümlülüğü” olduğunu, ancak bu kurala da uyulmadığını, davalının davacı şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra müvekkili şirketten ayrılan … ile birlikte 11/06/2013 tarihinde aynı alanda farklı bir şirket kurduklarını ve müvekkili şirketin bilgisi dışında davacı şirkete ait bazı bilgi ve belgelere ulaşmış olduğunun ve bu bilgileri kullandığının ortaya çıktığını, bunun üzerine 15/08/2013 tarihinde ihtar çekildiğini, herhangi bir cevap verilmediğini, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenlerle iş akdinde belirli cezai şart alacağının ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve beyanlarında özetle; davalının davacıya ait işyerinde çalıştığını, davayı kabul etmediğini, davalının davacı işyerindeki iş aktinin sona ermesinden sonra kurduğu şirket ile davacı şirketin faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacının aynı nitelikte İstanbul Anadolu — ATM — E. Sayılı dosyası ile dava açtığını davanın derdest olduğunu belirtmiştir.
Istanbul Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esas — Karar sayılı 26/12/2016 tarihli kararı ile dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememizin — Esas sayılı dosyası içine alınmıştır.
Asıl dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, haksız rekabet nedeniyle oluşan maddi zararın tazmini; birleşen dava ise, rekabet etmeme ve sır saklama yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı cezai şart ödenmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık;
1- Davalılardan … ile …’ın davacı şirkette çalışmakta iken davacının ticari sırlarını ve müşteri listesini elde edip etmedikleri, daha sonra bu bilgileri ortağı oldukları davalı şirket bünyesinde davacı aleyhine olacak şekilde kullanıp kullanmadıkları ve davacının müşterilerini ayartıp ayartmadıkları,
2- Davalılardan … ile …’ın iş sözleşmelerinde yer alan sır saklama yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığı,
3- Davalıların, davacının iş ürünlerinden özellikle de davacıya ait — adlı program ile davacı internet sitesindeki açıklamalardan haksız yere faydalanıp faydalanmadıkları,
4- Davacılardan …’in iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı şartını ve sır saklama yükümlülüğünü ihlal edip etmediği noktalarında toplanmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davalı …’in 01/08/2008 – 02/04/2013 tarihleri arasında, davalılardan …’ın ise 01/10/2010 – 17/05/2013 tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde teknik satış sorumlusu olarak görev yaptıkları, davalılar … ve …’in davacı şirketten ayrıldıktan sonra 11/06/2013 tarihinde davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren davalı — Sanayi ve Ticaret Limited Şirketini kurdukları anlaşılmaktadır.
1. Davacı, davalılar … ile …’ın davacı şirkette çalışmakta iken şirketin ticari sırlarını ve müşteri listesini elde ettiklerini, daha sonra bu bilgileri ortağı oldukları davalı şirket bünyesinde kendi aleyhine olacak şekilde kullandıklarını iddia etmiştir.
TTK.m 55/1-d maddesine göre; “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.”
Hükümde düzenlenen haksız rekabet eyleminin gerçekleşebilmesi için öncelikle üretim veya iş sırrının bulunması gerekmektedir. Hükümde geçen üretim ve iş sırrının ne anlama geldiği hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Müşteri listesi, genel anlamda ticari sır olarak değerlendirilebilmekle birlikte, salt müşterinin adını ve telefonunu içeren müşteri listesi ticari sır olarak değerlendirilemez. Ticari sır olarak değerlendirilebilmesi için müşteri listesinde müşterilerle yapılan ticarete yönelik bilgiler de bulunması gerekir (Yar. 11. H.D. 22/01/2001 T. 2000/9410 E. 200/370 K.). Bu durumda müşteri listesi tek başına ticari sır olamayacağından, davacının iddiasına konu eylem haksız rekabet teşkil etmemektedir.
Ayrıca davacı, davalıların işten ayrılırken, bir takım bilgi ve belgeleri kopyalayarak yanlarında götürdüklerini ileri sürmüş ve bu konuda adli bilişim uzmanı raporu ibraz etmişler ise de, davalıların ne tür bilgi ve belge kopyaladıkları belli olmadığından, bu kopyalamaya konu bilgi ve belgelerin ticari sır olup olmadıkları anlaşılamamıştır.
Davacı, müşterilerinin davalılar tarafından ayartıldığını ileri sürmektedir. “Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek” haksız rekabet hallerini düzenleyen TTK.m. 55/1-b-1 maddesinde “Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” eylemi haksız rekabet hallerinden bir olarak düzenlenmiştir. Dava dışı şirketin davalı şirketi tercih etmesinin piyasadaki koşullarının aksine davalıların ayartmasından kaynaklandığı iddiasını haklı gösterecek delil bulunmamaktadır.
2. Kaldı ki, müşteri listesi ticari sır kapsamında değerlendirilse ve davalıların, davacı şirkette kullandıkları bilgisayardan hukuka aykırı olarak kopyaladıkları bilgiler ticari sır kapsamında değerlendirilse bile bu durum tek başına TTK.m. 55/1-d maddesinde düzenlenen haksız rekabet eyleminin gerçekleşmesi için yeterli olmayıp, bu bente belirtilen haksız rekabet halinin gerçekleşebilmesi için bu sırrın ifşa edilmiş olması veya hukuka aykırı olarak ele geçirilen bilgilerin kendisi ve başkası lehine değerlendirilmiş olması da gerekir. Oysa davalılar … ile …’ın davacıya ait sırları ifşa ettiklerine ve ele geçirdikleri bilgileri aleniyete kavuşturduklarına dair her hangi bir delil bulunmamaktadır.
Davalı şirketin, diğer davalıları kullanarak, davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olup olmadığı bakımından değerlendirme yapıldığında bu yönde de bir delil bulunmamaktadır.
Her ne kadar İstanbul Anadolu — Asliye Ceza Mahkemesi’nin — Esas sayılı dava dosyasında davalılar TTK.nun 55/1-d maddesini de ihlal ettikleri gerekçesi ile cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de, yargılamanın sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, kararın mahkememizi bağlayıcı nitelikte olmadığı, mahkememizce ceza dava dosyası içeriği de değerlendirmeye alınarak yaptırılan bilirkişi incelemelerinden de anlaşılacağı üzere, davalıların, davacı şirkete ait iş sırlarını ya da bilgileri değerlendirdiği ya da ifşa ettiğine ilişkin bir delil bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Davacı, davalıların, kendisine ait iş ürünlerinden özellikle de — adlı program ile internet sitesinde bu program ile ilgili açıklamadan haksız yere faydalandıklarını ileri sürmektedir. Davacının bu iddiası “Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” halini haksız rekabet hali olarak gören TKK.m. 55/1-c hükmüne dayanmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının kendi üretimi robotlar için geliştirilmiş olan online robot ve sistem desteği olan “—” adlı programına hak sahibidir. Davalı tarafın beyanların aksine bu program kamuya açık ve herkesin kullanılmasına açık olmayıp, kullanımı belli bir ücret ödenmesine bağlıdır. Davalıların bu programı izin veya sözleşme dahilinde kullandığına dair bir delil bulunmamaktadır. Davalı tarafça internet sitesinde, programın yerine getirdiği fonksiyonları açıklayan davacı sitesindeki açıklamalara yer verdiği tespit edilmiş olup, davacının hak sahibi olduğu— adli programı kullandığını veya kısmen de olsa bu programa dayalı olarak faaliyette bulunduğunu göstermektedir. Bu durumda davalı şirketin davacının iş ürünlerinden yetkisiz yere yararlandığı sabit görülmüştür.
Bu nedenle, asıl davada, davalılar … ve …’in kurucuları oldukları davalı — San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin, davacı — Otomasyon Tic. Ltd. Şti’nin hak sahibi olduğu Roboguid adlı programı kullanmayı taahhüt ederek ticari faaliyette bulunmasını haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de; 12/07/2016 tarihli mali inceleme de içeren raporda da belirtildiği üzere, davacı şirketin, davalı işten ayrıldıktan sonra davacı şirketin satış/karlılık hacminde ve müşteri düzeyinde herhangi bir azalma olmadığı, tam tersine artışlar meydana geldiği, davacı şirketin hiç bir müşterinin davalı şirkete girmediği, davacının herhangi bir kar mahrumiyeti yaşamadığı anlaşıldığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
4. Davacı ile davalı … arasındaki rekabet etmeme sözleşmesi, süre, yer ve konu bakımından yasaya uygun sınırlamalar içerdiği ve bu açıdan herhangi bir hukuka aykırılık teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalılar davalı şirket ile davacı şirketin faaliyet konusunun farklı olduğunu ileri sürmüşler ise de, davalı şirketin robot üretimi yapmamakla birlikte, satış sonrası teknik hizmetler, kurulum ve eğitim gibi alanlarda davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösterdikleri dosyadaki delillerden anlaşılmaktadır. Davacı şirket tarafından kullanılan yazılımla ilgili açıklamalara davalının internet sitesinde yer verilmesi hususu da dikkate alındığında, davacı ve davalı şirketlerin kısmen dahi olsa aynı alanda faaliyet gösterdiklerini kabul etmek gerekmiştir. Davalı …’in davacı şirketle kısmen dahi olsa aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirkete ortak olması ile taraflar arasındaki rekabet sözleşmesi ihlal edilmiştir. Bu durumda davalı …, davacıya, sözleşme gereğince 12 aylık brüt ücret tutarında bedel ödemek zorundadır. Bilirkişi tarafından bu bedel 92410,00 TL olarak hesap edilmiş ise raporda hesap hatası bulunmakta olup, cezai şart bedeli resen 12X9241,00=110892,00 TL olarak hesap edilmiştir. Cezai şart mahkememizce aşırı bulunduğundan TBK.nun 182/2 maddesi uyarınca hakkaniyet gereği % 30 oranında indirim yapılmıştır. Hakkaniyet indirimi yapılan kısım yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından davacının aleyhine değerlendirilmemiştir.
Birleşen davanın kısmen kabulü ile 77.624,40 TL cezai şart alacağının, 27.500.00 TL sinin birleşen dava tarihi olan 27/07/2014 tarihinden itibaren, 50.124.40 TL sinin ıslah tarihi olan 21/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Ayrıca davacı birleşen davada aynı zamanda sır saklama yükümlülüğünün ihlalinden dolayı da cezai şart ödenmesini talep etmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere davalının sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği ispat edilemediğinden bu talep yönünden birleşen davada fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A-) 1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜ ile, Davalılar … ve …’in kurucuları oldukları davalı — San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin, davacı — Tic. Ltd. Şti’nin hak sahibi olduğu — adlı programı kullanmayı taahhüt ederek ticari faaliyette bulunmasını HAKSIZ REKABET TEŞKİL ETTİĞİNİN TESPİTİNE ve HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİNE,
-Gideri davalıdan alınmak suretiyle ve kararın kesinleşmesinden sonra huküm özetinin yurt düzeyinde dağıtımı yapılan ve tiraji 50.000 in üzerinde olan bir gazetede İLANINA,
-Maddi tazminat talebi bakımından davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 737,15 TL sinin mahsubu ile bakiye 701,25 TL’nin davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 25,20 TL Başvurma harcı, 3,80 TL vekalet pulu, 288,50 TL posta gideri ve 500,00 TL (08/09/2015 tarihli rapor) bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 817,50 TL’nin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
-Dosyada alınan 22/02/2016 tarihli, 26/07/2016 tarihli, 25/11/2016 tarihli raporlara ilişkin olarak yatırılan 2700,00 TL bilirkişi masrafının DAVACI TARAF ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4- Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 2180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 5098,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
B-) 1-BİRLEŞEN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile 77.624,40 TL cezai şart alacağının, 27.500.00 TL sinin birleşen dava tarihi olan 27/07/2014 tarihinden itibaren, 50.124.40 TL sinin ıslah tarihi olan 21/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı … den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 5302,52 TL harçtan peşin alınan 947,85 TL+2220,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2134,67 TL’nin davalı …’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 3167,85 TL harcın davalı …’den alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 25,20 TL Başvurma harcı, 3,80 TL vekalet pulu, 225,50 TL posta gideri, 300 TL (21/01/2018 tarihli rapor) bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 554,50 TL den kabul edilen kısma isabet eden 332,70 TL sinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 8888,68 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 8482,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI …’E VERİLMESİNE,
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/05/2018