Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/912 E. 2023/956 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/912
KARAR NO : 2023/956

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/11/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket sigortalısı —– Plaka sayılı aracını 26/07/2022 tarihinde —–poliçe numarası ile kaskoladığını, hasarın 14.03.2022 tarihinde sigortalı aracın park halinde iken meydana gelen yangın sonrası hasara uğradığını,gerçekleşen hasar sonrası müvekkili şirketin, aractaki hasar için hasarı gideren firmaya toplam 12.235,00TL hasar tazminatı ödediğini, bunun üzerine sigortalı aracın hasarının giderilmesi için ödenen meblağın tahsili amacıyla hasar meydana gelmesinde kusuru bulunan davalı/borçlu aleyhine—-.İcra Müdürlüğü —— esas sayılı dosya icra dosyası açıldığını,borçlu tarafından haksız olarak takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu açıklanan nedenlerle davalı borçlunun —–. İcra Müd.nün ——. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin aynen devamına,yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu sabit olduğundan, davalının % 20 İcra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle İtirazın İptali davasıdır.Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Öte yandan 6335 sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK.’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.Eldeki dava sigortalı aracın park halinde iken meydana gelen yangın sonrası hasara uğradığı, aracın hasarının giderilmesi için ödenen meblağın tahsili amacıyla hasar meydana gelmesinde kusuru bulunan davalıdan tahsili istemli itirazın iptali davası olup mutlak ticari dava değildir. Nispi ticari dava koşullarının oluşup oluşmadığını tartışmak gerekmektedir.Davacı sigorta şirketi kasko sigortası ile sigortalanan dava dışı gerçek kişi——ait olduğu aracın hususi araç olduğu, sigorta şirketi kendi sigortalısına meydana gelen yangında hasar sebebiyle gerçek kişi sigortalısına yaptığı ödeme nedeniyle sigortalısının haklarına halef olduğu,
Konuyla ilgili—– Bölge Asliye Mahkemesi—–Hukuk Dairesi —– Esas —– Karar sayılı kararında”Uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir. TTK m. 1472/1’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve —–sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği gibi eylemin haksız fiîlden kaynaklandığı açık denilmiştir.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi Kasko sigortası ile sigortalanan dava dışı gerçek kişi ruhsat sahibi—— ait olduğu aracın hususi araç olduğu, araçta meydana gelen hasarın davalıya ait plazada park halinde iken çıkan yangından meydana geldiği yangın raporuna göre olayın meydana gelişi tespit edilmiş olup sigorta şirketi meydana gelen yangında hasar sebebiyle gerçek kişi sigortalısına yaptığı ödeme nedeniyle sigortalısının haklarına halef olmuş ve eldeki davanın sigortadan rücu davası olduğu, bu şekilde uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı anlaşılmakla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi.