Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/742 E. 2023/747 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/742
KARAR NO : 2023/747

DAVA : İtirazın İptali (Ürün Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2023
KARAR TARİHİ : 06/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ürün Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile yapmış olduğu 01.10.2019 tarihli sözleşmede, ——, otelden bağımsız olarak hem otel müşterilerine ve personeline hem de dışarıdan gelecek müşterilere hizmet verecek şekilde müvekkiline kira karşılığı işletilmesi adına imzalandığını ve bu tarihten itibaren müvekkili tarafından davalıya ait olan otelin restoranın işletmesine başlanıldığını, davalı borçlunun sözleşmenin asıl amacının dışına çıkarak restoran işletmesinin tüm işlerine rahatsızlık verecek ve işletmenin yürütülmesini engelleyecek derecede her daim olumsuz müdahil olduğunu, müvekkili ile yapılan sözleşmenin 6. Maddesinde kararlaştırıldığı üzere otel bünyesindeki müşterilerin kahvaltı ve yemek gibi öğünlerinin müvekkilinin restoranı tarafından karşılanacağı ve bunun karşılığında ise kira bedelinden düşülmesi gerekirken anlaşmanın hiçbir şartına uyulmadığını, davalı tarafın sırf müvekkilini mağdur etmek ve kazanç kaybına uğratmak adına alkol ruhsatı dahi bulunmayan bir işletmeyle anlaşıp otelin teras katına meyhane açarak sözleşmenin en önemli hususlarından birine de aykırı hareket ettiğini, sözleşmenin 28. Maddesinde kararlaştırılan restoranda istihdam edilen personellerin—– girişlerinin otel üzerinden yapılacağı ve ödemelerin ise müvekkili tarafından karşılanacağı belirtilmiş ancak davalı tarafça personellerin—-girişleri dahi yapılmadığını, sözleşmenin 30. Maddesi doğrultusunda kontrolü müvekkiline ait olacak POS hesabı açılması gerekirken aksine müvekkilinin POS cihazı kullanmasının dahi davalı tarafından engellendiğini, müşterilerden ödemeyi sadece nakit olarak alabildiğini harici hiçbir şekilde tahsil edemediğini, hatta restoranın kullanımının müvekkiline ait olması gerekirken otel girişinden asansöre kadar olan kısma zorla el konulduğunu davalı borçlu tarafın gelen müşterilere ise restoranın kapalı olduğunu ya da tadilatta olduğunu söyleyerek fiilen de işletmenin kazanç kaybına uğraması için uğraştığını, iş bu tutum ve davranışlardan kaynaklı olarak sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ve ödemelerin müvekkiline yapılması gerekmekte olup davalı tarafça bu hususun yerine getirilmediğini, devamında ise —–İcra Müdürlüğü’nün —–. Sayılı icra dosyası ile takibe başlanıldığını, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde ise takibin durduğunu açıklanan nedenlerle davanın kabulüne,—– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, Asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle itirazın iptali davasıdır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında resen nazara alınır.Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesi ile özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalarda tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğunu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise dava konusu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır.
Tarafların ticari işletmelerini ilgilendirse dahi, kanunda başka mahkemenin görevli olduğu hususunda düzenleme olması halinde bu düzenleme dikkate alınarak görevli mahkeme değerlendirilmelidir.
Ürün kirasına ilişkin olarak 6098 sayılı TBK 357’nci maddesinde ” Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir. Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir.”; 358’inci maddesinde ise “Bu ayırımda ürün kirasına ilişkin özel hüküm bulunmadıkça, kira sözleşmesine ilişkin genel hükümler uygulanır.” düzenlemelerini içermektedir. Adi kira sözleşmesinin konusunu taşınır ve taşınmaz mallar oluşturur. Bu durumda ürün (hasılat kirası), kiraya verenin kiracıya ürün (hasılat) veren bir mal, işletme ya da hakkın kullanılmasını, semerelerinden yararlanılmasını veya işletilmesini belli bir bedel karşılığında terk ettiği kira türüdür. Bilindiği üzere kira ilişkisinden kaynaklanan davalarda da Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevi özel olarak düzenlenmiştir.Somut olayda, her ne kadar mal sahibi ile yapılan sözleşmede dava dışı —— ile birlikte davacı “işletmeci” olarak adlandırılmış ise de, —— isimli otelin giriş katında bulunan restoran kısmının işletilmesi için davacı tarafa bırakıldığı ve bunun karşılığında bir takım hizmetler ile kira bedelinin kararlaştırıldığı, davacının kısmen otel müşterilerine, kısmen otelden bağımsız kendi müşterilerine hizmet vereceği, karşılığında aylık belli bir kira bedelini ödeyeceği, elektrik ve doğalgaz maliyetinin yarısını ödeyeceği, buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin TBK m 357’de düzenlenen ürün kirasına ilişkin dava olduğu anlaşılmaktadır.Davacının davasını mal sahibinin maldan yararlanmayı (kiralanan yeri) kötüniyetle ortadan kaldırdığı iddiasına dayandırdığı, sözleşmedeki baskın yönün kira ilişkisi olduğu görülmekle uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.(Yargıtay, —- HD , —–. Bam,—– HD —-. BAM—-. HD,——-)

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev dava şartı yokluğundan, HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin—–Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
5-Belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde, resen dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.