Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/560 E. 2023/969 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/560 Esas
KARAR NO: 2023/969
DAVA: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ: 15/07/2023
KARAR TARİHİ: 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:

Davacı dava dilekçesinde özetle;
Davalı/borçlu banka ile ——— Şti.’nin ——– Mah. ——– Caddesi No:——- ——– adresindeki, taşınmazda ortak kullanımda bulunulanan ortak alanda gerçekleştirilen onarımla birlikte ön cephe tadilatı ve çatı tadilatı gerçekleştirildiğini, bu kapsamda yapılan harcamalara ilişkin olarak davalı/borçlu yana dava dışı ——— Şti. tarafından 08.02.2023 tarih ———- fatura no.lu toplam 689.710,00-TL tutarlı e-arşiv faturası düzenlenerek iletildiğini, ancak eksik ve bazı harcama kalemlerin detaylı yazılmadığından gönderilen faturaya ilişkin davalı/borçlu tarafından 17.02.2023 tarih, ——– dekont no.lu iade dekontu düzenlerek fatura iade edildiğini, daha sonra ——- Şti. tarafından davalı/borçlu bankaya istekleri doğrultusunda yeni bir fatura daha düzenlenerek 10.04.2023 ödeme vadeli ——– no.lu 720.980,00-TL fatura gönderildiğini, daha sonra ——– Şti.’nin davalı/borçlu’dan olan alacağını 10.04.2023 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik alındığını, yapılan görüşmelerde durumun istişare edildiği ve ödeneceği belirtilmiş ise de herhangi bir ödeme alınamadığını, dolayısıyla anılan işbu ihtarname dışı ——– şirketine olan borcun mutabı olarak, söz konusu borcun tarafımıza ödenmesi gerektiğine ilişkin olarak; ——– Noterliği’nin ——– yevmiye 23.06.2023 tarihli ihtarnamesi keşide edildiğini, anılan ihtarnameye konu edildiği şekilde; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun; ana gayrimenkulün bakımı, korunması ve zarardan sorumluluk başlıklı 19. Maddesi “Kat malikleri, anagayrimenkulün bakımına ve mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar” yine ana gayrimenkulün genel giderilerine katılma başlıklı 20/c maddesi “Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten kaçınamaz.” şeklinde düzenlendiğini, bu hususta davalı/borçlu üzerine düşen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektiğinden bahsedildiğini, söz konusu alacağa ilişkin olarak yapılan dava dışı şirket ile akdedilen temlik sözleşmesinin; temlik edenin yükümlülükleri başlıklı 3.3. maddesi kapsamında “Temlik alan temlik edilen işbu alacağı borçlulardan doğrudan dava, talep tahsil ve ahzu kabza ile alacağına mahsup etmeye gereği halinde tahsili amacıyla alacağın nezdinde bulunduğu borçlular hakkında temlik edilen fatura alacağı kapsamında her türlü yasal takip ve hukuki işlemlerine başvurmaya yetkilidir.” maddesi kapsamında “işbu temlik sözleşmesinin imza tarihinden sonra mahataplar tarafından açılacak veya muhataplara karşı temlik alan tarafından açılacak daa ve icra takipleri ile ilgili olarak tüm sorumluluk ve yetki, temlik alana geçmiştir.” şeklinde derç olunduğunu, dolayısıyla ihtarnameye konu edilen ve dava dışı şirkete olan ——— no.lu 720.980,00-TL fatura borcunun tarafına ödenmesi gerektiğindan bahisle davalı/borçlu yana 7 günlük süre verildiğini, ancak bu konuda herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi ihtarnameye de herhangi bir cevap verilmediğini, bunun üzerine tarafınca, ——— Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını anılan takibe hukuka aykırı şekilde itiraz edildiğini, her ne kadar borcun konusunun bulunmadığından bahsedilmiş ise de ödeme emrinden de takip talebinde de anlaşılacağı üzere “——– şirketi Temlik alınan 611.000,00 TL KDV %18,00 109.980,00 TL 720.980,00 TL ———- Fatura Tarihi: 10-04-2023 15:40 USD/TRY1ABD DOLARI 19.2380 37476,68 USD (1 USD 19,238-TL)” olarak fatura belirtildiğini dolayısıyla belirtilen itiraza yönelik beyanlar gerçeği yansıtmadığı gibi yapılan itirazın da haksız olduğunu, davalının, İİK 155. ve 156/2. maddeleri uyarınca davalı bankanın iflasının istenebileceği, dolayısıyla hukuka aykırı şekilde beyanda bulunan ve alacak hakkına erişimi engelleyen borçlu/davalı hakkında itirazın iptali ile iflas davası açılması zarureti hasıl olduğunu belirterek, gerekli ilanların yapılmasını, ——–Esas sayılı dosyasında yapılan haksız itirazın kaldırılması ile depo emri çıkarılmasını, borcun yatırılmaması halinde davalının iflasına karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı tarafından davaya konu edilen——– Esas numaralı icra takibi; takip yolu “genel haciz yoluyla takip” olan ve “İlamsız Takiplerde Ödeme Emri (Örnek:7)” gönderilen ilamsız icra takibi olduğunu, davacının başvurabileceği yolun itirazın iptali davası olduğunu, davacının iflas davası açamayacağından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu ilamsız icra takibine dayanak gösterilen ise, fatura alacağı iddiasında olduğunu, müvekkil bankanın böyle bir fatura borcu bulunmadığından 12.07.2023 tarihinde anılan icra takibine müvekkil banka tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davacının iddia ettiği gibi bir alacağının bulunmadığını, var olmayan bir alacağın temlik edilmesinin mümkün olamayacağını, müvekkili bankaya ulaşan bir temlik sözleşmesinin bulunmadığını, davacı tarafından davaya konu edilen ilamsız icra takibinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının gerçeğe aykırı ve iftira niteliğindeki beyanlarına ilişkin her türlü dava açma ve suç duyurusunda bulunma hakkının saklı bulunduğunu belirterek, açılan davanın reddini, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE
:Dava, hukuki niteliği itibariyle; İİK 156/2 maddesi gereğince açılmış olan adi takipten doğan itirazın kaldırılması ve iflas isteminden ibarettir. İlk öncelikle adi takipten doğan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin kanuni düzenlemelere ilişkin açıklama yapılması gerekmekte ve eldeki dava bu açıklamalar ışığında değerlendirilmelidir.
İİK 155. maddesinde iflas yoliyle adi takip yolu düzenlenmiş olup, söz konusu düzenleme; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur.” şeklindedir. İİK 156. maddesinde iflas yoliyle adi takipte iflas talebi ve müddeti düzenlenmiş olup, söz konusu düzenleme “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir. Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir. İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” şeklindedir. İİK 43. maddesinde ise iflasa tabi şahıslar hakkında takip düzenlenmiş olup, söz konusu düzenleme “İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir. Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.” şeklindedir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklı ——— E. sayılı dosyasında örnek 7 nolu takip talebi ile ilamsız takibe geçmiştir. İcra müdürlüğünce borçluya örnek no: 7 ilamsız takipte ödeme emri gönderilmiş, bu ödeme emrine itiraz üzerine söz konusu dava açılmıştır.
İ.İ.K.’nun 43. maddesi uyarınca iflasa tabi şahıslar hakkında yapılacak takiplerde iflas yoluyla takip ve haciz yoluyla takiplerden birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir.
Somut olayda davacı alacaklı haciz yolu ile takip başlatılmış, İ.İ.K.’nun 43. maddesi uyarıncada takip yolunu değiştirmeden eldeki davayı açarak davalı borçlunun iflasını talep etmiştir. İİK 156/2 maddesine göre itirazın kaldırılması ve iflas talep edilebilmesi için öncelikle iflas yolu ile takip yapılması veya haciz yolu ile yapılan takibin İİK 43. maddesi gereğince iflas yolu ile değiştirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacı alacaklı tarafından başlatılan takibin iflas yolu ile yapılmadığı, dava sonra İİK 43. maddesine göre de iflas yolu ile takibe dönüştürülmediği, davacının bu takip nedeniyle davalı borçlunun iflasını isteyemeyeceği anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiş, ön inceleme yapılmadan önce karar verildiğinden maktu vekalet ücretinin yarısına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK.’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç tam alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.ye göre hesaplanan 8.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/11/2023