Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/296 E. 2023/510 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/296 Esas
KARAR NO: 2023/510
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/06/2015
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Birleşen ——–sayılı davası
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:26/06/2015
KARAR TARİHİ:14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- şöförü —– isimli şahıs olayın olduğu yerdeki şantiyeye inşaat demirleri getirdiğini ve demirleri boşaltmak için hiçbir tedbir almadan ve yalnız olarak inşaat demirlerini boşaltmak istediğini, şöför inşaat demirlerini boşaltmak için kolu çektiğinde o sırada yoldan geçmekte olan —-üzerine demir bloğunun geldiğini, vefat ettiğini, ölümü ile birlitte eş ——destekten yoksun kaldığını, maddi ve manevi zarara uğradıklarını belirterek şimdilik — maddi zarar , —- Manevi Tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait — plaka sayılı aracın — tarihleri arasında —– sigortalı olduğunu,manevi Tazminatın poliçe teminatına dahil olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ——–vekili cevap dilekçesinde; Husumet yönünden davanın yöneltilemeyeceğini davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen ——- dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.12.2014 tarihinde meydana gelen olayın ölen şahıs ——-evi olayın olduğu sokağın iki sokak ilerisinde olduğunu, ayrıca baba —–olayın olduğu şantiyede işçi olarak çalıştığını, — evine giderken bu sokağı kullandığını,—- plakalı—- şoförü —– isimli şahıs olayın olduğu yerdeki şantiyeye inşaat demirleri getirdiğini ve demirleri boşaltmak için hiçbir tedbir almadan ve yalnız olarak inşaat demirlerini boşaltmak istediğini, kendisi inşaat demirlerini boşaltmak için kolu çektiğinde o sıradan yoldan geçmekte olan ——- üzerine demir bloğu geldiğini, demir bloğu müteveffanın bel seviyesine ve karnının üzerine düştüğünü, sorumlu müteahhide ait şantiyeye komşu parselde çalışma yapan kepçenin gelmesi ile şahıs demir bloğun altından alınmış ve ambulansla hastaneye sevk edilmiş ancak tüm müdahelelere rağmen kurtarılamamış ve vefat ettiğini, şoför demirleri boşaltırken etrafta hiçbir güvenlik önlemi almadan sokakta indirim yaptığını, müteahhit ve taşeron şirket yetkilileri ve şantiye şefi demirlerin indirilmesi için gerekli önlemleri almamış , bu mallar için uygun alanı şoföre göstermemiş, gerekli olan dikkat ve özeni göstermediklerini, meydana gelen kaza olayı ile daha önce——– dosyasından dava açılmış ve bilirkişi raporu gelerek kusur durumu ve aktüerya hesaplamaları yapıldığını, O dava ikame edilirken davacılar adına sehven yalnızca manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, ayrı bir dava ikame ederek maddi tazminat talebinde bulunduklarını ve bu manada usul ekonomisi gereği iki davanın birleştirilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemli maddi tazminat ile manevi tazminat taleplidir.
Asıl dava, 06/06/2015 tarihli dava dilekçesi ile ———– sayılı kararla davalılardan sigorta şirketinin zorunlu trafik sigortası olması sebebiyle ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar istinaf edilmiş, —– kararla istinaf talebi esastan reddedilmiş, dosya mahkememize tevzii edilerek yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilmiş, esasa geçilmiştir.
Asıl davada müteveffanın ölenin eşi — ve kızı —– maddi(dyk) ve manevi tazminat; müteveffanın ana— ve babasının— manevi tazminat talep ettiği; birleşen —-sayılı davada da müteveffanın ana ve babasının maddi tazminat —– talep ettiği görülmüştür.—tarihinde sürücüsü — olan işleteni ve maliki —- plakalı— — bulunan demirlerin yüklenicisi ——-olan inşaatın şantiye alanına indirildiği sırada, demirlerin yaya olarak yürümekte olan müteveffa —— üstüne düşmesi sonucu müteveffanın vefat ettiği sabittir.Dava, hasım olarak sürücü, işleten, ——— sigortacısı; ayrıca yüklenici ve alt yüklenici firmaya karşı açılmıştır.
Olayla ilgili ceza yargılaması —- Mahkemesinde yapılmış, adı geçen mahkemenin ———sayılı kararı ile yüklenici ve işleten şirketlerin yetkilileri asli kusurlu, —— sürücüsü ile ölenin tali kusurlu olarak kabul edildiği; yargılama neticesinde yüklenici şirketin yetkilisi ile sürücü kusurlu görülmüş, mahkumiyetlerine karar verilmiş; alt yüklenici yetkilisi beraat etmiştir. Bu kararın —– tarihinde kesinleştiği görülerek, karar ve kesinleşme şerhinden bir suret dosyamıza konmuştur.
—— sürücüsünün ——, araç malik ve işleteninin (aynı zamanda sürücü ——bakımından adam çalıştıranın) —- olduğu, yüklenici şirketin —– olduğu, alt yüklenici/taşeron firmanın—– olduğu anlaşılmaktadır. Birleşen davada davalılardan ——– ise de, bu davalı yönünden davadan önce arabuluculuğa gidilmediği görülmüş, birleşen davamızda davanın davalı sigorta şirketi yönünden tefrikine karar verilmiş, mahkememizin —— sırasına kaydedildiği ve ———- sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabuluculuğa gidilmemiş olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Sonrasında da sigortaya karşı arabuluculuğa gidilip tekrar dava açılmamıştır.Tarafların delilleri toplanmış, kusur durumu ve zarar hesabı için bilirkişi raporları alınmıştır.
Öncelikle dosya —- gönderilmiş, —— tarihli raporunda olayın şantiyede gerçekleşmiş olması, aracın seyir halinde olmaması sebebiyle olayın trafik kazası mahiyetinde olmadığı, kusur değerlendirmesi yapılamayacağı belirtilmiştir.—- tarihli üç kişilik (sigorta uzmanı, trafik kusur uzmanı, aktüer) raporda olay mahallinin şantiye olduğu, kaza yerinin karayolları sayılan yerlerden olduğu, bu bakımdan trafik kazası olduğu, —- %30, —- %30, sürücü —– %20, müteveffa yayanın %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, davacı (eş) —- 229.198,86 TL, (çocuk) ——59.415,78 TL zararının olduğu hesaplanmıştır.
Bilirkişi heyeti 21/10/2021 tarihli ek raporlarında, davacı—- 234.371,11 TL,—- 61.034,86 TL, davacı anne ——72.878,43 TL, davacı baba —- 77.615,86 TL zararının olduğunu belirtmiştir.Davacılar vekili 22/12/2020 tarihli dilekçesi ile 21/10/2020 tarihli ek raporda hesaplanan tutarlar üzerinden talebini artırmış, toplamda 445.900,26 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile tahsilini talep etmiş; harcını tamamlamıştır. Davacı vekili, 22/12/2020 tarihli bu dilekçesinde “ıslah yoluyla talebin artırılmasıdır” demişse de belirsiz alacak davasında verilen bu dilekçe bedel artırım talebi olarak kabul edilmiştir.Dosya miktar itibariyle heyete tevdi edilmiş, bu sırada birleşen —- dava dosyası yönünden ön inceleme yapılmış, İşleten —%30 , sürücü ——- %20 oranında kusurlu olduğunu tespit eden bilirkişi raporunda, “İşletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunması, kural olarak işletenin, sürücünün kusuru oranında zarar gören üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağı,——- da işletene düşen hukuki sorumluluğu üstleneceği hatırlatılarak; kusur oranlarının tekrar irdelenmesi gerektiği, işletenin sürücüden daha çok kusurlu olup olmadığı, bu tespitte ısrar ediliyorsa neden daha çok kusurlu olduğunun denetime elverişli şekilde tartışılması için bilirkişi heyetine, bir iş güvenliği uzmanı bilirkişi eklenerek ek rapor alınmasına, ayrıca ek raporda davalıların 31/10/2020 tarihli rapora olan itirazlarının da mevcut bilirkişilerce irdelenmesine; maddi tazminat hesap yönteminin,—- kararından sonra güncel ——– göre kontrol edilmesine” karar verilmiştir.02/11/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, iş güvenliği uzmanı, kazanın iş kazası olmadığını, trafik kazası olmadığını, “kaza” olduğunu, yüklenici şirket yetkilisinin %30, alt yüklenici şirket yetkilisinin %30, sürücü——- oranında kusurlu olduğunu belirtmiş; iş güvenliği uzmanı dışındaki diğer bilirkişiler, kazanın, olay yerinin karayollarından sayılan yerlerden olması ve araç işletim halindeki iken kazanın meydana gelmiş olması sebebiyle önceki kusur oranlarını aynen tekrarladıklarını, müteveffanın %20 oranında kusurlu olması sebebiyle zarardan bu oranda indirim yapıldığını, buna göre de davacı (eş) —–, (çocuk) —- 69.587,27 TL, davacı (anne) —- 123.778,95 TL, davacı (baba)——– 106.960,84 TL zararının olduğunu, toplam zararın 681.756,93 TL olduğunu, sigorta poliçe limitinin 268.000 TL olduğunu ve sigortanın bu tutar kadar sorumlu olacağını belirtmiştir.Bu rapordan sonra davalılar rapora itirazla yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiş; davacılar vekili de 22/11/2021 tarihli “bedel artırım” başlıklı dilekçesi ile aleyhe kısımları kabul etmediklerini, müteveffanın kusursuz kabul edilmesini, kusurlu kabul edilecek ise de 2. Ek rapora göre taleplerini artırdıklarını, toplamda 681.756,93 TL (268.000TL si sigorta şirketinden olmak üzere) maddi tazminat talep ettiklerini beyan etmiştir. Davacı, ölenin %20 kusurlu olduğu kabulüne göre yapılan maddi tazminat hesabı doğrultusunda talebini harçlandırmıştır.Gelinen aşama itibariyle,———- göre, olayın gerçekleştiği yerin gerek olay yenine, gerekse harita üzerinden bulunduğu yere bakıldığında anlaşıldığı üzere ————– sayılan yerlerden olduğu, tırın işletim halinde kabul edilmesi gerektiği, bu sebeple kazanın trafik kazası olarak nitelendirileceği açıktır. Bu sebeple iş güvenliği uzmanının olayın trafik kazası sayılmayacağı görüşüne ve bu görüşten hareketle yaptığı kusur değerlendirmelerine itibar edilmemiştir. Yine iş güvenliği uzmanının kusur tespitinde sürücü ve işletene farklı oranlarda kusur takdiri de isabetli değildir. Kural olarak (araçta bir arıza, bakımlarında bir eksiklik gibi araçtan kaynaklanan sorunlar yok ise) işleten sürücü kadar kusurludur. Her yönden iş güvenliği uzmanı olarak heyete eklenen bilirkişinin tespitleri hükme esas alınmaya elverişli değildir.——— sayılı kararında belirtildiği üzere, 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.Ölen yaya——-ceza dosyasında tali kusurlu kabul edilmiş, eldeki dosyada da (hükme esas alınmayan iş güvenliği uzmanının %10 oranındaki kusur tespiti dışında) alınan bilirkişi raporlarında %20 oranında kusurlu kabul edilmiştir. Gerçekten de ceza dosyasında dinlenen tanık beyanları (yayanın kaza sırasında telefonla konuştuğu), olayın oluş şekli, oluş yeri nazara alındığında, vefat eden yayanın şantiye alanı içinde yürürken gerekli dikkati göstermeyerek ölümüne neden olan olayda %20 oranında kusurlu olması mahkememizce de isabetli görülmüştür. Davalıların kusur durumu yönünden ise, alt yüklenici/ taşeron —— olayda hiç kusurunun olmadığı, illiyet bağının olmadığı, bilgi ve sorumluluğunun olmadığı, sipariş edilen demirlerin de ——–şirketi tarafından sipariş edildiği ve bu şirketle ilgisinin olmadığı, aynı tespitin ceza yargılamasında da yapıldığı görülmüş, bilirkişi raporuna itibar edilmiş, bu davalının kusursuz olduğu anlaşılmıştır. Diğer davalıların ise olayda dayanışmalı olarak %80 oranında kusuru vardır.
Davacılar, zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Sürücü, işleten ve—— zaten yasa gereği müteselsil sorumludur. Aynı şekilde kusurun ortak olduğu somut olayda yüklenici —– bu davalılar ile müteselsil sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Olay tektir. Herkesin ayrı katkısı olmayıp birlikte kusuru ile netice gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle biri üzerine düşeni tam yapmış olsaydı (örneğin sürücü demirleri boşaltırken, boşaltma alanını kontrol etseydi veya işleten aynı zamanda adam çalıştıran —- sürücü ile birlikte yanında gözcülük yapacak bir çalışanını daha görevlendirseydi veyahut yüklenici —– şirketi demir boşaltma alanı için gerekli güvenlik tedbirlerini alsaydı) ölüm neticesi gerçekleşmeyecekti. Bu sebeple zincirleme sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiği ve davalıların (dayanışmalı) müteselsil sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur———-
Bir başka husus faizin başlangıç tarihi ve türüdür.
Somut olayda uyuşmazlık haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Davalı sigorta şirketi ise, kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın trafik sigortacısı olup 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ——- B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacıların sigorta şirketine tazminat için başvuru yapmadığı anlaşıldığından, davalı sigortacı için temerrüt faizi dava tarihinden itibaren işletilmelidir.
Davacılar, hem asıl hem birleşen davada, dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz talep etmiş ancak faizin türünü belirtmemiştir. Bir diğer ifadeyle açıkça ticari /avans faizi talep ettiklerini belirtmemişlerdir. Ancak aracın —- kayıtları ile sabit olduğu üzere ticari araç olması, davacıların—— tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi ile ticari faiz talep edilebileceği nazara alınarak avans faizine hükmedilmiştir. Manevi tazminat bakımından, asıl dava eş, çocuk, ana baba olmak üzere dört davacının her biri için 60.000 TL talep edilmiş olup, sosyal mali durum araştırmaları yaptırılmış, uyap takbis kayıtlarına, ——- kayıtlarına bakılmış, dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıların ölenle olan akrabalık derecesi, tarafların, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutularak eş için 40.000 TL, çocuk için 35.000 TL, ana ve baba için de 30.000’er TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Son olarak davalıların zamanaşımı itirazı mevcutsa da, kaza tarihinin 24/12/2014 olduğu, asıl davanın 26/05/2015, birleşen davanın 01/07/2020 tarihli olduğu, davaların belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacının talebini 22/11/2021 tarihinde (ıslahla) artırdığı hususları nazara alınarak,——–destekten yoksun kalma taleplerinin zamanaşımına uğramadığı çok açıktır.Mahkememizin yukarıda yazılı bu gerekçeye dayalı ilk kararı ——- dışında kalan taraflarca istinaf edilmiş; yapılan incelemede —– sayılı kararla diğer istinaf sebeplerine bakılmaksızın iki gerekçe ile kaldırılmıştır:Bunlardan birinci birleşen davada —– şirketinin davalı olarak hasım gösterilmesine rağmen mahkememizce hüküm kurulmadığıdır. İkinci kaldırma sebebi de, birleşen davada kısa kararda ———- şirketi yönünden hüküm bulunmamasına rağmen gerekçeli kararda davanın reddine karar verilmiş olmakla kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olmasıdır.İlk istinaf sebebine dair yapılan incelemede, birleşen davada ——– davalı olarak gösterilmişse de mahkememizin 5. Celsesinde belirtildiği gibi birleşen davada davalılardan ——- olduğu, bu davalı yönünden davadan önce arabuluculuğa gidilmediği görülmüş; birleşen davada —- karşı açılmış davanın tefrikine, mahkememizin ———eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabuluculuğa gidilmemiş olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu husus ilk kararımızın gerekçeli kararımızın 3. Sayfasının 5. Paragrafında belirtildiğinden hüküm kısmında artık dosyada taraf olmayan bu davalı yönünden bir hüküm kurulmasına gerek görülmemiştir. Ancak sehven verildiğini sandığımız istinaf kararının gereği yerine getirilmek üzere hüküm fıkrasına bu davalı yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmü bir satır eklenmiştir.Diğer istinaf sebebi yönünden mahkememizce birleşen davada kısa kararda ——- yönünden hüküm kurulması gerçekten unutulmuştur. Diğer davalılar hakkında davanın kabul edildiği belirtilmiş, ——– yönünden reddedildiğinin hükme yazılması unutulmuştur. Gerekçeli karar yazım aşamasında bu durum farkedilmiş, bu davalı yönünden davanın reddine karar verildiğine dair hüküm tashih edilmiştir. Esasen, HMK nun 305/A maddesine göre hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar yazılabileceği açık hükmüne dayanılarak, talep de edilmiş olması nazara alınarak, gerekçeli karar yazım aşamasında bu davalı hakkında da hüküm kurulmuş idi. Ancak bu durumun kaldırma sebebi yapılmış olması ile, hüküm tekrar aşağıdaki şekilde düzeltilerek tamamlanmıştır.Kararın kaldırılmış olması vesilesiyle, yargılamanın daha fazla uzamaması için tarafların istinaf sebepleri de mahkememizce okunmuş, incelenmiştir. Ölen ——– karayolu sayılan şantiye alanında telefonla konuşarak yürürken kazanın olması gözetilerek %20 oranında kusurlu bulunmasına dair kanaatimizde bir değişiklik olmadığı görülmüştür. Davalıların zamanaşımı yönünden itirazlarının yerinde olmadığı, kaza yerinin ——haritalar ile açıkça karayolu sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığı gibi, kusur bilirkişilerine yerine inceleme yetkisi verilmiş olduğu, bilirkişi raporunda da kaza yerinin —– üzerinde bulunan inşaat alanı önü olduğunun belirtildiği, bu sebeple kazanın karayolu sayılan yerlerde gerçekleştiği kabulümüzde de değişiklik olmamıştır. Yine iki kez ıslah edildiği itirazı da, isabetli bulunmamıştır. 22/12/2020 tarihli dilekçe bedel artırım talebi olarak kabul edilmiş; birleşen dava yönünden ön inceleme yapılmış, rapor alınmış, 02/11/2021 tarihli rapor sunulmuş ve 22/11/2021 tarihli dilekçe de ıslah kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Davanın açıldığı tarihte, belirsiz alacak davası olduğunun net olduğu, —— iptal kararı ile alacağın belirli hale gelememesinde davacıların bir kusurunun olmadığı nazara alındığında, davacının ikinci kez talebini artırmasında usulsüz bir yön görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl davada,
1-Maddi tazminat talepleri yönünden davanın daval——- yönünden REDDİNE; diğer davalılar yönünden KABULÜNE;
2-a) Davacı—– 381.429,87 TL (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olarak 149.940,84 TL’sinden sorumlu olmak üzere),
b) Davacı—— (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olarak 27.354,89 TL’sinden sorumlu olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının davalılar —– tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 26/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine;
3-Manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne;
a)Davacı—-için takdiren 40.000 TL,
b)Davacı —- için takdiren 35.000 TL,
c)Davacı —- için takdiren 30.000 TL
d) Davacı —- için takdiren 30.000 TL manevi tazminatın (toplamda 135.000 TL ) davalılar ——- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
4- Maddi tazminat yönünden alınması gereken 30.808,98-TL harçtan, 826,56-TL peşin harç, 1.515,45-TL ıslah harcı toplamından oluşan 2.342,01-TL harcın mahsubu ile bakiye 28.466,97-TL harcın ( davalı sigorta şirketi, poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 11.187,51 TL’lik kısımdan sorumlu olması kaydıyla) davalılar ——şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 9.221,85-TL harcın davalılar ———- müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
6- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70-TL. başvurma harcı, 1.515,45-TL peşin, ıslah ve tamamlama harcın toplamı olan 2.342,01-TL’nin ( davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 920,40-TL’lik kısımdan sorumlu olması kaydıyla) davalılar —— müştereken ve müteselsilen tahsili ile alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarfedilen toplam 4.599,15-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%82,81 kabul %17,19 ret oranında ) olmak üzere 3.009,31-TL ‘nin davalılar ( davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 1.182,96-TL’lik kısımdan sorumlu olması kaydıyla), —— müştereken ve müteselsilen tahsili ile alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı —— kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden takdir olunan 56.400,18-TL nispi vekalet ücretinin davalılar ( davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 22.165,27-TL’lik kısımdan sorumlu olması kaydıyla), ——– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden takdir olunan 11.173,96-TL nispi vekalet ücretinin davalılar ( davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 4.375,64-TL’lik kısımdan sorumlu olması kaydıyla),——— müştereken ve müteselsilen alınarak müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı —— şirketi yönünden verilen red kararı sebebiyle AAÜT 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı —- şirketi’ne verilmesine,
12-Davacı— kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak —- vekiline verilmesine,
13- Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak —–ekiline verilmesine,
14- Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak —- vekiline verilmesine,
15-Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak—–vekiline verilmesine,
16- Reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar, ——-yararına takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar —– vekillerine verilmesine,
17-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar, —– yararına takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı —- alınarak davalılar —– verilmesine,
18- Reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar, —-vekilleri yararına takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar——— verilmesine,
19- Reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar, ——– vekilleri yararına takdir olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı — alınarak davalılar ——— verilmesine,
20- Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı ——– yararına takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı ———–şirketine verilmesine,
B-Birleşen davada istenen maddi tazminat talebine ilişkin;
1—–yönünden dava tefrik edilmiş olduğundan bu davalı yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına;
2——şirketi yönünden REDDİNE;
3-Diğer davalılar —— yönünden tam KABULÜNE;
a)Davacı —- için 123.778,95 TL ,
b)Davacı—-için 106.960,84 TL destekten yoksun kalma zararının davalılar——- kaza tarihi olan 24/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine;
3-Birleşen davada alınması gerekli 15.761,83-TL harçtan davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 859,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 14.901,86-TL’nin davalılar ————- müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL. başvurma harcı, 805,57-TL peşin ve tamamlama harcının toplamı olan 859,97 -TL’nin davalılar ——— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Birleşen davada davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden takdir olunan 19.566,94-TL nispi vekalet ücretinin davalılar ———- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden takdir olunan 17.044,13-TL nispi vekalet ücretinin davalılar ———müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı——- şirketi yönünden verilen red kararı sebebiyle AAÜT 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ——— verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu———–açık olmak üzere hem asıl hem birleşen dosya davacı vekili, hem asıl hem birleşen dosya davalısı ——————- ile hem asıl hem birleşen dosya davalısı ———— vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/06/2023