Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/257 E. 2023/607 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/257 Esas
KARAR NO:2023/607
DAVA KONUSU:İtirazın İptali-
İCRA DOSYASI:Beykoz İcra Müdürlüğü ——Huzur Hakkı
DAVA TARİHİ :11.06.2013
BİRLEŞEN DAVA——–DOSYASI
DAVA KONUSU: İtirazın İptali
İCRA DOSYASI:Beykoz İcra Müdürlüğü — Ücret ve İzin Ücreti
DAVA TARİHİ:13.10.2014
BİRLEŞEN ——- DOŞYASI
DAVA KONUSU: İtirazın İptali
İCRA DOSYASI: Beykoz İcra Müdürlüğü – Esas
DAVA TARİHİ:25.03.2014
KARAR TARİHİ: 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 05.05.2010 tarihine kadar hissedarı olduğu davalı işyerinde zaman içinde yönetim kurulu üyeliği ve murakıplık görevlerinde bulunduğunu, 07.01.2005 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile murakıp, 27.08.2008 tarihinde 3 yıl süre ile Yönetim kurulu üyeliğine seçildiği bu görevlerini yerine getirdiğini, murakıp olduğu dönemde murakıplara 4.500,00 TL huzur hakkı, yönetim kurulu üyeliği döneminde ise üyelere 5.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, bu süreç içinde huzur haklarının ödenmediğini, alacakları toplamının Ekim 2007- Ağustos 2008 arası aylık 4.500,00 TL, Ocak 2008- Nisan 2010 arası aylık 5.000,00 olduğu, olmak üzere toplam 149.500-TL’ye ulaştığını, alacakların ödenmemesi üzerine tahsili için ——– Esasında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının takibe itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesin talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının takibe esas dönemde müvekkili şirkette hizmet akdi ile sigortalı olarak çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının ödenmesi için ———– sayılı dosyalarda dava açtığını ve her iki dosyanın halen ——- aşamasında olduğunu, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacı tarafın icra takip talebinde belirtilenden fazla alacağı bulunduğunu beyan ettiğini, yerinde olmadığını, icra takip talebine göre karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ortak sayısının en fazla 7 olduğunu, davacının kurucu ortak olduğunu, ortaklığını 2010 yılına kadar devam ettirdiğini ve hisselerini bütün hak ve borçları ile birlikte bir diğer ortağa devrederek ortaklıktan ve şirketten ayrıldığını, akabinde husumete dayalı dava ve takiplere giriştiğini, şirket kuruluşundan itibaren davacı ile diğer hissedarların tamamının murakıplık ve yönetim kurulu üyeliklerini bizzat kendilerinin münavebeli yaparak şirketin hem idare meclisini ve hem de genel kurulunu oluşturduklarını, şirketin kâr ve zararlarına ortak olduklarını, davacının yapılan tüm genel kurullara katıldığını, murakıp raporlarını bizzat hazırladığını ve imzaladığını, yönetim ve faaliyetleri bizzat takip ettiğini, bilançoları onayladığını, herhangi bir itirazda bulunmadığını, onaylanan bilançolara ve diğer şirket faaliyetlerine muhalif kalmadığı gibi bizzat kendi imzasıyla onayladığı ve ibra ettiğini, bilançolarda huzur hakkı mahiyetinde herhangi bir borcun bulunmadığını, ortakların ve aynı zamanda genel kurul üyelerinin tamamının huzur haklarının belirli kısımlarını banka hesaplarına aktardıklarını, bakiye miktarları aktarmadıklarını, bunlara göre hazırlanan bilanço, kâr ve zarar cetvellerini ve şirket diğer kayıtlarını imzalayarak bu hususu ortak iradeleriyle benimsediklerini bu itibarla açılan ve talep edilen alacağın hukuki mesnedinin bulunmadığını, takibin iptaline karar verilmesini, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.Birleşen ——- sayılı Dosyasında;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkette satış müdürlüğü görevini yürüttüğünü, aynı zamanda şirket hissedarı olduğunu, bu görevinden 05.05.202010 tarihinde ayrıldığını, satış müdürlüğü görevini yaptığı süre içerisinde maaşını çoğunlukla eksik ve geç aldığını, maaşını alamadığı gibi kar payı ve huzur hakkı adı altında kendisine hiç bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin 2005 Ekim ve Kasım maaşlarını hiç alamadığını, 2005/ Aralık, 2006 yılının tüm ayları, 2007 yılının Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarının, 2008 Mart Nisan aylarının maaşlarını kısmen alamadığını, bunun yanında 2006,2007,2008 ve 2009 yıllarına ilişkin yıllık izin ücreti alacağının bulunduğunu, davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine ——– dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durması üzerine dava açıldığını belirterek takibe yönelik itirazın iptaline 77.077-TL’nin takip tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili şirketin kurucu ortağı ve hissedarı olduğunu, davalı şirkette hizmet akdi ile çalışmasının bulunmadığını, davacının kurucu ortak olarak nüfusunu kullanarak kendisini şirket çalışanı gibi göstererek sigorta primlerini şirkete ödettiğini, söz konusu işlemin muvazaalı olduğunu, davacının ücret talep ettiği dönemlerde şirketin korucu ortağı olduğu ve tek başına 4 yıl murakıplık yaptığını, sonrasında yönetim kurulu üyesi olduğunu, kendisine huzur hakkı ödendiğini, TTK da müarakıpların niteliklerinin özel olarak düzenlendiğini, hiçbir surette şirket çalışanı olamayacağının açık hükme bağlandığını, bir kişinin 5 yıl süreyle ücret almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, faiz talebinin fahiş olduğunu, alacağın likit olmadığını, hangi yıl için ne kadar ücret talep ettiğinin belli olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Birleşen ————–Dosyasında;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkette satış müdürlüğü görevini yürüttüğünü, aynı zamanda şirket ortağı olduğunu, müdürlük görevini yürüttüğü süre zarfında maaşını çoğunlukla eksik aldığını, kıdem tazminatı alacağının ödenmediğini, tahsili amacıyla ——– Esasında takip başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, takibin devamının sağlanması için iş bu davanın açıldığını belirterek davalının takibe yönelik itirazının iptaline, 28.688,45-TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle davalıdan tahsiline, davalının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı ile müvekkili arasında hizmet akdinin bulunmadığını, davacının şirketin kurucu ortağı ve hissedarı olduğunu,———- yasasının 24.maddesine göre sigortalı çalışmasının yasal olarak mümkün olmadığını, şirketin korucu ortağı olduğu ve tek başına 4 yıl murakıplık yaptığını, sonrasında yönetim kurulu üyesi olduğunu, kendisine huzur hakkı ödendiğini, TTK da müarakıpların niteliklerinin özel olarak düzenlendiğini, hiçbir surette şirket çalışanı olamayacağının açık hükme bağlandığını, müvekkili şirketten kıdem tazminatı alacağının bulunmadığını, faiz talebinin fahiş olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; Asıl davada; davacının davalı şirkette ortak olduğu dönemde kendisine ödenmediğini iddia ettiği, huzur hakkı ve murakıplık ücreti alacağının bulunup bulunmadığı, varsa ne miktarda olduğu, bu kapsamda icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve icra inkar tazminatına ilişkin bulunmaktadır.Birleşen ———Dosyası Yönünden: Davacının, davalı işyerinde müdür olarak çalışıp çalışmadığı, çalıştığı dönemde davalı şirketten ücret ve izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı, bu kapsamda icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve icra inkar tazminatına ilişkin bulunmaktadır.
Birleşen —– Dosyası Yönünden: Davacının, davalı işyerinde müdür olarak çalışıp çalışmadığı, kıdem tazminatı alacağının bulunup bulunmadığı, varsa ne miktarda olduğuna, bu kapsamda icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve icra inkar tazminatına ilişkin bulunmaktadır.—– sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, ——sayılı dosyasına yapılan itirazın, 46.700,00 TL ücret alacağı, 10.333,00 TL yıllık izin ücreti yönünden iptaline karar verildiği, hükmün temyiz üzerine —- tarafından bozulduğu,——- sayılı görevsizlik kararıyla dosyanın—– Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğinden dosya ———– sayılı dosyasına tevzi edilerek dosyanın yargılamasının bu dosya üzerinden devam ettiği, sonrasında işbu mahkeme tarafından dosyanın Mahkememizin —– Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, yargılamanın iş bu dosya üzerinden devam ettiği görülmüştür.—– sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, davalının —-Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, 16.495,13 TL asıl alacak, 3.253,38 TL işlemiş faiz olmak üzere, 19.748,51 TL yönünden iptaline karar verildiği, hükmün temyiz üzerine —- tarafından bozulduğu, —– sayılı görevsizlik kararıyla dosyanın —- Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğinden dosya ———— sayılı dosyasına tevzi edilerek dosyanın yargılamasının bu dosya üzerinden devam ettiği, sonrasında işbu mahkeme tarafından dosyanın Mahkememizin ——–Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, yargılamanın iş bu dosya üzerinden devam ettiği görülmüştür.Dosya mahkemece seçilen bilirkişi heyetine verilerek 06.05.2015 tarihli Rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı işçi olarak değerlendirilmeyeceğinden sadece ücret alacağı kaleminin dikkate alınacağı, denetçi ve yönetim kurulu üyesi olarak huzur hakkı alacağının 272.000-TL olduğu, davacı tarafça 149.500-TL talep edildiği, bu şekilde hesaplanan huzur hakkından yapılan ödemelerin düşülmesi gerektiği, yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporuna davalı vekilince verilen dilekçe ile itiraz edilmiş, Mahkemece bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi Heyeti tarafından düzenlenen 20.06.2016 tarihli Ek Raporda özetle; Davacının işçi olarak değerlendirilemeyeceğini, birleşen dosyalar yönünden talep hakkının bulunmadığını, asıl dosyada ödemelerin düşümü ile (272.000-201.099,70) 70.900,30-TL alacağı bulunduğu, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Davacı vekili 01.07.2016 tarihinde verdiği dilekçe ile, davalı vekili 05.07.2016 tarihli Dilekçesi ile bilirkişi raporuna itirazlarını bildirerek dosyanın farklı bir bilirkişi heyetine verilmesini ve rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacıya ait ———— kayıtları istenerek dosya Mahkemece görevlendirilen bir başka bilirkişi heyete tevdii edilerek 04.12.2017 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi Raporunda özetle; davacının 24.248,25-TL huzur hakkı alacağı bulunduğu hesaplanmıştır. Alınan bu rapora da davacı vekili ve davalı vekilince farklı gerekçeler ile itiraz edilmiş, Mahkemece tarafların itirazları değerlendirilerek dosyanın farklı bir bilirkişi heyetine verilerek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 01.03.2019 tarihli Raporda özetle; seçenekli hesaplama yapılarak davacının 20.248,25-TL huzur hakkı alacağı bulunduğu, ikinci ihtimalde fazla ödeme yapılması sebebiyle alacağının kalmadığı, üçüncü ihtimalde ise 119.500,00-TL huzur hakkı alacağı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, tarafların itirazları da gözönüne alınarak bilirkişi heyetine şirketler hukuku alanında uzman bilirkişi dahil edilerek rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan 12.08.2020 tarihli bilirkişi Raporunda; Davacının görev yaptığı dönem için toplam 119.500-TL huzur hakkına hak kazandığı, görevden ayrıldığı tarh itibariyle 99.251,75-TL ödendiği, bakiye 20.248,25-TL’nin davacıya 01.11.2009-05.05.2010 tarih aralığında yapılan ödemelerle ile kapatıldığı, davacının bakiye alacağının kalmadığı, şeklinde tespitte bulunulmuştur.Davacı vekilinin itirazları da değerlendirilmek suretiyle dosya mahkemece şeçilen farklı bir bilirkişi heyetine verilmiş ve 18.10.2021 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi Raporunda özetle; asıl davadaki talep yönünden davacının 24.248,25-TL huzur hakkı alacağı ve 8.887,03-TL takip öncesi işlemiş faizi olmak üzere toplam 33.135,28-TL alacağı bulunduğu, birleşen dosyalar yönünden bir alacağının bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.

İLK KARAR: Mahkememizin ———- Karar sayılı ilamında: Davacı asıl davada davalı şirkette denetçi ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemlere ilişkin olarak ——- kararlaştırılan huzur hakkının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, birleşen ——– sayılı dosyasında ödenmediğini/eksik ödendiğini iddia ettiği ücret alacaklarının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini, yine birleşen——– Esas sayılı dosyasında, kıdem tazminatının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan 01.03.2019 tarihli Bilirkişi Raporu dava konusu olaya ve denetime uygun bulunmakla Mahkemece de hükme esas alınmıştır. Bu kapsamda en son alınan raporda hesaplama hatası bulunması, davacı tarafça takip öncesi faize ilişkin bir talep bulunmamasına rağmen faiz hesabı yapılması dolayısıyla Mahkemece yerinde görülmemiş, yine 12.08.2020 tarihli Bilirkişi Raporu da aşağıda açıklanacak sebeplerle netice itibariyle yerinde görülmemiştir. 6762 sayılı eski “Huzur Hakkı” başlıklı TTK’nın 333. maddesi uyarınca, “Aksine esas mukavelede hüküm olmadığı takdirde idare meclisi azalarına her toplantı günü için bir ücret verilir. Ücret miktarı esas mukavelede tayin edilmemişse umumi heyetçe tayin olunur.” şeklindedir. 6102 sayılı TTK’nın ise 394. maddesi benzer şekilde düzenleme içermektedir. Buna göre “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir”. Her ne kadar denetçilerin mali hakları konusunda 6762 sayılı TTK’da açık bir hüküm bulunmamakta ise de yönetim kurulunun mali haklarına ilişkin düzenlemenin kıyasen denetçilere de uygulanacağı kabul edilmektedir. Huzur hakkı ilke olarak o dönemde çalışan yöneticilere, harcadıkları emek ve mesailerinin karşılığı olarak ödenen ve miktarı ——- ile belirlenen bir meblağdır. Somut olayda, davacının —–yıllığına denetçi olarak seçildiği ve —– itibaren denetçilere aylık net 4.500TL ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının, ——– olarak seçildiği ve üyelere 01.01.2008’den itibaren aylık net 5.000TL ücret ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı şirketin kayıtlarında “huzur hakkı” adlı bir kalemin yer almadığı, denetçilere veya yönetim kurulu üyelerine bu ad altında bir ödeme yapılmadığı, bunun yerine hepsine “maaş” adı altında ödeme yapıldığı bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Ancak ödemenin maaş adı altında yapılması, davacının gerçek anlamda bir işçi olduğunu yapılan ödemelerin de işçilik alacağı olduğunu göstermemektedir. Birleşen dosyalar bakımından———- göreve ilişkin bozma kararlarının gerekçesinde taraflar arasındaki ilişkinin hizmet değil vekalet ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6762 sayılı TTK kapsamında şirketle yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler arasındaki ilişki bir iş veya hizmet sözleşmesi değil bir vekalet sözleşmesi ilişkisidir. Davacı vekalet ilişkisi kapsamında şirkete emek ve mesai harcayarak bu çalışması karşılığında aylık olarak huzur hakkı almaktadır. Bu kapsamda aynı çalışması için ayrıca işçilik ücreti talep etmesi mümkün bulunmamaktadır. Belirtilen sebeplerle, davacıya maaş adı altında yapılan söz konusu ödemelerin, aylık olarak ödenmesi gereken huzur hakkı ödemeleri olduğu değerlendirilmiştir. Davacı 31.10.2009 tarihine kadar denetçi ve yönetim kurulu üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebi ile bağlı olarak yapılan hesaplamada, 01.10.2007-31.08.2008 arasında aylık 4.500-TL olmak üzere 11 ay için toplam 49.500TL; 01.09.2008-31.10.2009 arasında aylık 5.000-TL olmak üzere 14 ay için toplam 70.000-TL, toplamda 119.500-TL ücrete hak kazandığı, buna karşılık davacıya, görevinin sona erdiği 31.10.2009 tarihine kadar toplam 99.251,75-TL ödeme yapıldığı, görevinin sona erdiği tarihte davacının davalı şirketten 20.248,25TL huzur hakkı alacağı kaldığı bilirkişi hesaplaması ile ortaya konulmuştur. Ancak davacıya, denetçi veya yönetim kurulu üyesi sıfatının bulunmadığı ve dolayısıyla herhangi bir ad altında huzur hakkına hak kazanmadığı ——– arasında da bundan önceki dönemde olduğu gibi maaş adı altında ödeme yapılmaya devam edilmiş olup davacı bu dönemde davalı şirketçe sigortalı gösterilmiş ve sigorta primleri de ödenmeye devam edilmiştir. Söz konusu dönemde yapılan 25.000 TL ödemenin davacının davalı şirket tarafından sigortalı olarak gösterilerek primlerinin de ödendiği de göz önüne alınarak huzur hakkı kapsamında yapılmadığı, aksi durumun davalı tarafça ispatının gerektiği, belirtilen sebeple 01.03.2019 tarihli Bilirkişi raporundaki ilk tespitin yerinde olduğu kanaatine varılarak asıl davanın 20.248,25-TL üzerinden kısmen kabulüne, takip öncesi işlemiş faize yönelik olarak davacının harçlandırılmış bir talebi bulunmadığından kabul edilen alacak tutarına takip tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz işletilerek takibin devamına, yukarıda belirtildiği üzere davacının aynı dönemlere ilişkin ücret adı altında bir talepte bulunamayacağı görülmekle birleşen davaların reddine karar verilmiştir. İcra takip tarihi ve alacağın ilişkili olduğu dönem dikkate alındığında davalı tarafın zamanaşımı definin yerinde bulunmadığı görülmektedir. Belirtilen sebeplerle asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davalının ——–sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 20.248,25-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Kabul edilen tutarın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Birleşen —– sayılı davanın reddine, Birleşen—— davanın reddine, dair karar verildiği görülmüştür.

YARGITAY İLAMI:———– sayılı kararı ile ilamı ile: “davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde, davacı ve diğer üyelere huzur hakkı adı altında değil maaş hesabı altında ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin huzur hakkı olarak kararlaştırılan bedel mukabili ödendiği mahkemece de kabul edilmiştir. Davalı şirketin, davacının talep etmediği geçmiş dönemlerde de huzur hakkı ödemesini süresinden sonra maaş hesabından yaptığı görülmekle, bu durumda davalı şirketin davacının görevinin sona erdiği 31.10.2009 tarihi sonrası 05.05.2010 tarihine kadar yaptığı ödemenin bu sürede davacının sigorta primleri ödendiğinden huzur hakkı kapsamında olmadığına yönelik gerekçesiyle mahsup edilmeyen 25.000.- TL ödemenin de davacı alacağından mahsup edilmesi gerekli olup, bu mahsup sonucunda davacının başkaca alacağı da kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle kararın asıl davada davalı yararına bozulmuştur.Mahkememizce usul ve yasaya uygun ——– sayılı kararının uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiş,Mahkememizce bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; Davalı şirketin, davacının talep etmediği geçmiş dönemlerde de huzur hakkı ödemesini süresinden sonra maaş hesabından yaptığı görülmekle, bu durumda davalı şirketin davacının görevinin sona erdiği 31.10.2009 tarihi sonrası 05.05.2010 tarihine kadar yaptığı ödemenin bu sürede davacının sigorta primleri ödendiğinden huzur hakkı kapsamında olmadığına yönelik gerekçesiyle mahsup edilmeyen 25.000.- TL ödemenin de davacı alacağından mahsup edilmesi gerekli olup, bu mahsup sonucunda davacının başkaca alacağı da kalmadığından asıl ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl ve birleşen————Esas sayılı davanın REDDİNE,
A) Asıl dava yönünden:
2- Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.558,80-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.288,95-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen posta, müzekkere, tebligat masrafı 300,00-TL yargılama gideri ve 397,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı toplamı 697,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri 149.500,00 TL üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 23.425,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
B) Birleşen —— Dava Yönünden:
2- Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 213,50-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 56,35-TL ilam ve karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri 28.688,45 TL üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
C) Birleşen———- Sayılı Dava Yönünden:
2- Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 759,30-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 489,45-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri 77.077,00 TL üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 12.332,32 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
Dair; karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/07/2023