Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/251 E. 2023/678 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/251
KARAR NO : 2023/678

DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/04/2023
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—–mirasçılık belgesi uyarınca 07.09.2016 tarihinde vefat eden dava dışı müteveffa ——- ½ miras payına sahip mirasçısı olduğunu, müteveffa —–ise, vefat tarihine kadar davalı şirketin %90 oranında paya sahip hissedarıdır.—— 07.09.2016 tarihinde vefatı ile söz konusu %90 esas sermaye payı mirasçıları müvekkil —-ile —— geçmiş olup bu kişiler söz konusu %90 oranındaki hissenin mülkiyeti ile bu hisselerden doğan hissedarlık haklarına 07.09.2016 tarihi itibari ile sahip olduklarını davalı şirketin toplamda %10 sermaye payına sahip diğer iki hissedarı tarafından alınan 01.12.2016 tarihli Müdürler Kurulu Kararı ve 01.12.2016 tarihli Genel Kurul kararı ile, “müvekkillerinin davalı şirkete ortak olarak kabul edilmemesine ve % 45 oranındaki payının ve ilgili pay ile bağlı hak ve alacaklarının mevcut ortaklardan —– ve—– hesabına eşit oranlarda devralınmasına, pay için tespit edilen 500.000-TL gerçek değerin mirasçı hesabına ödenmesine” karar verildiğini, mirasçı olarak iktisap edilen sermaye payı sebebiyle müvekkilinin reddine dair, davalı şirket tarafından geçerli ve usulüne uygun bir genel kurul kararı alınmamış olduğundan, müvekkilinin hissedar olmasına rağmen yetkisiz temsilci ve yetkisiz temsilcilerce alınan kararlar doğrultusunda davalı şirket dışında tutulduğunu, bunun üzerine müvekkilce dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda; davalı şirket üzerinde müvekkili —-pay sahipliğinin tespiti ve tesciline ilişkin —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–. sayılı dosyası kapsamında ret kararı verilmesi üzerine; İstinaf kanun yoluna müvekkilince gerçekleştirilen başvuru üzerine yapılan inceleme ile—– Bölge Adliye Mahkemesi—– Hukuk Dairesi’nin—– Sayılı ilamı uyarınca; istinaf talebi yerinde görülerek TTK 617/3 ve 416. Madde hükümlerindeki çağrı usulüne uyulmaması, 596/2. Maddesi uyarınca şirket ortağı olan davacının payının onaylanmasının reddedildiği ve olağanüstü genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğu sağlanamamış olması karşısında; mezkûr kararın yok hükmünde olduğu, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde hüküm tesis edildiğini ve müvekkilinin davalı şirkete mirasçı sıfatıyla % 45 pay oranıyla ortak olduğunun tespiti ile sicile tesciline karar verildiğini, davalı tarafça temyiz başvurusu sonrası; Yargıtay —–Hukuk Dairesi’nin —–Sayılı ve 21.09.2022 tarihli kararı ile —– Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin —– Sayılı kararı müvekkili lehine onandığını ve müvekkilinin söz konusu şirketin %45 pay ile ortağı olduğu ve tescili kararı kesinleştiğini, davalı şirket tarafından Türk Ticaret Kanunu’nun 596/2 maddesi ile düzenlenen ret usulüne aykırı olarak ve 01.12.2016 tarihindeki olağanüstü genel kurul çağrı usulü ve karar nisaplarına aykırı olarak günümüze dek gelinen süreçte yok hükmünde kararlar alarak toplantılar gerçekleştirdiğini, müvekkilinin usul ve yasaya aykırı olarak şirket nezdindeki tüm süreçlerin dışında bırakıldığını belirterek davalı şirket tarafından usulüne uygun yapılması gereken ve Mahkeme ve Yüksek Mahkeme kararları ile yok hükmünde sayılan tüm Genel Kurulların da yok hükmünde olduğunun kabulü gerekmekte olup 01.12.2016 tarihli Genel Kuruldan günümüze dek yapılan genel kurulların yok hükmünde olduğu sabit olduğundan yeniden yapılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı haksız yere iptal edilmeyen yokluk ile malul olmayan 01/12/2016 tarihli genel kurulun ve müteakip genel kurulların yeniden yapılmasını talep etmekte olduğunu, davacının bu eylemde hukuki menfaatinin bulunmadığını, bu nedenle davasını ispatlayamadığını, ticaret kanununda geçmiş tarihli genel kurulların yeniden yapılması gibi bir hak düzenlenmediğini, davacının bu isteğinin ticaret kanununa aykırı haksız ve hukuksuz bir eylem olduğunu, sadece ortak tarafından gündem maddeleri üzerinden talep halinde genel kurulun toplanması için çağrı yetkisi talep edebileceğinin düzenlendiğini, davacının dava dilekçesinde bu yönde de herhangi bir talebinin bulunmadığını, huzurdaki davada yokluk yahut hükümsüzlük koşulları değil, ancak iptal edilebilirlik koşullarının mevcut olup olmadığı tartışılabileceğini, TTK 622 ve 445. maddelerine göre Anonim Şirket Genel Kurul kararlarının iptali için açılacak davalar 3 aylık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu hususun sayın mahkeme tarafından resen gözetilerek, davanın evvela süre yönünden reddine karar verilmesini, davacı 01.12.2016 tarihli genel kurul toplantı ve kararlarının yok hükmünde olduğu iddiasını —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– sayılı dosyasında da ortaya attığını, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere; yokluktan bahsedilebilmesi için, genel kurul ile ilgili genel kurul davetinin yapılmamış olmasının gerektiğini, davacının —— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–sayılı dosyası ile 15.04.2020 tarihli genel kurul kararlarının usulüne uygun alınmadığını, bu genel kurulda müdürler kurulunun seçimine ilişkin genel kurul kararının geçersiz olduğunu, TTK m. 530 uyarınca organ eksikliğinin sayın mahkeme tarafından giderilmesini talep ettiklerini, organ eksikliğinin tespitini ve eksiklik giderilinceye kadar müvekkil şirkete kayyım atanmasını talep ve dava ettiğini,—– Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin—–. sayılı dosyası ile görülen dosyasında huzurda ileriye sürülen hukuki meselelerin tartışıldığını, dosyada bilirkişi raporu alındığını, alınan bilirkişi raporunda davacının taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, huzurdaki dava usulden reddedilmeyecek ve esasa girilecek ise, aynı olay ve hukuki dayanaklar ile görülen davalarda çelişen kararların çıkmasının önlenmesi, aradaki fiili ve hukuki irtibat, HMK 167, 30 maddeleri uyarınca huzurdaki davanın —— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Davanın TTK m.410/2 maddesi gereğince şirketin genel kurulunu toplantıya çağırmak üzere davacıya yetki verilmesi talebine ilişkindir.Davacı Davalı Şirket nezdinde tesis edilen tüm genel kurulların yok hükmünde olduğu sabit olduğundan yok hükmündeki 01.12.2016 tarihli Genel Kurul ve günümüze dek gelinen süreçteki tüm genel kurulların yeniden yapılmasını iddia etmiştir.Davalı yok hükmünde olan bir genel kurul toplantısının olmadığını, aynı iddiaların tartışıldığı—- ATM nin —– sayılı dosya ile bu dosyanın birleştirilmesi gerektiği istemiyle davanın reddini talep etmiştir—-ATM nin —– sayılı dosyasında 15/04/2020 tarihli genel kurulun iptalinin talep edildiği, derdest olduğu, eldeki davada ise 01/12/2016 tarihli genel kuruldan itibaren yapılmış genel kurulların yok hükmünde olmasından ötürü yeni baştan yapılmasının istendiği; somut olaya uygulanacak TTK nun 411,412 maddelerine göre geçmiş genel kurulun yeniden yapılmasının istenemeyeceği; koşulları varsa genel kurul toplantıya çağırmak için izin istenebileceği; eldeki davanın da bu minvalde anlaşılabileceği, ayrıca davaların birleştirme istemi yönünden hukuki ve fiili bağlantıya sahip olmadığı görülmüştür.
TTK.nun 410/2 ve 411. maddelerine göre tek bir pay sahibi veya azlığın genel kurulu toplantıya ne surette çağırabileceği, TTK’nın 416.maddesine göre de bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunmak ve itiraz olmamak koşuluyla çağrıya ilişkin hükümlere uyulmaksızın genel kurulun toplanabileceği düzenlenmiştir.
Ticaret Sicili Müdürlüğünden şirketin sicil dosyası celp edilmiştir. —– Yargıtay—– HD—–ve—-. Bam —– HD kararları incelenmiştir. Davacının davalı şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır.Yasanın aradığı şartların somut olayda gerçekleştiği, hakkın kötüye kullanıldığını gösteren bir durumun olmadığı anlaşılmakla; açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının genel kurulunu toplantıya çağrılması talebinin KABULÜ İLE;
—– Ticaret Sicili Müdürlüğünün—-sicil no ile kayıtlı davalı—– ŞİRKETİ’nin olağan/olağanüstü genel kurulunun yapılması için toplantıya çağrı yapmak üzere TTK.nun 410/2 maddesi uyarınca davacıya izin verilmesine;Şirketin yeni yönetim kurulunun seçimi, mali durumun görüşülmesi ve gerekli kararların alınması amacıyla toplanılmasına;Genel kurulun TTK nun 414 vd maddelerindeki usule ve ana sözleşmedeki çağrı usullerine uygun toplantıya çağrılması, gündemin hazırlanması, çağrı için gün ve saat belirlenmesi, toplantıyla ilgili tüm resmi ve özel kuruluşlar nezdinde başvuru ve işlemlerin yapılması, toplantıda alınan kararların ve toplantı tutanağının ticaret sicil müdürlüğünde tescili ve ilanı gibi gerekli tüm işlemlerin yapılması için talep gibi davacı asilin yetkilendirilmesine;
2-Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 89,85-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 179,90-TL. başvurma harcı, 179,90TL peşin harcın toplamı olan 359,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen toplam 20,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu TTK 410/2, 2. cümle uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.