Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/110 E. 2023/237 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/110 Esas
KARAR NO : 2023/237

DAVA : Tespit (Sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti)
DAVA TARİHİ : 10/02/2023
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket eğitim alanında faaliyet gösteren köklü ve güvenilir bir kurum olup, ülkenin farklı illerinde uzun yıllardır birçok eğitim kurumu işletmekte olduğunu, “——” adıyla işletilmekte olan okullar, yaşanan bir takım olaylar neticesinde kamuoyunda da yer aldığı üzere iflasa sürüklenmeye başladığını, okullara her gün hacizlerin geldiği, öğretmen ve personel maaşları ödenemez bir hal aldığını, bu olaylar neticesinde, basına yansıdığı üzere —— devreye girmesi ile “——” adıyla işletilmekte olan okullar/işletmeler—— hissedarları arasında bulunduğu davalı şirkete devredildiğini, davalı şirketin yetkilileri müvekkil şirket ile iletişime geçerek, müvekkil şirketin —– adı altında işlettiği okulun son derece başarılı olduğunu, bu başarının “——-” markasına değer kattığını, “—–” markasının eski başarılı günlerine dönmesini arzu ettiklerini ve bu kapsamda “—–” adı altında işletilen 20 kampüsteki 64 okulu (yani Türk Ticaret Kanunu anlamında 64 işletmeyi) müvekkil şirkete devretmeyi önerdiklerini, bu kapsamda, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 03.01.2022 tarihli “İşletme Devir Sözleşmesi” imzalandığını, taraflar arasında İşletme Devir Sözleşmesi ve diğer sözleşmelerin imzalanmasından sonra müvekkil şirket, üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, işletme Devir Sözleşmesi’nde belirtilen devir bedelini, vadeleri geldikçe vadelerinde davalı tarafa ödemiştir ayrıca müvekkil şirket, İşletme Devir Sözleşmesi uyarınca devir aldığı okulları/işletmeleri işletmeye başladığını, bu kapsamda gerekli yatırımları yaptığını, okullarda/işletmelerde görev alan personel ve öğretmenlerin maaşlarını ödediğini, giderleri de karşıladığını, ayrıca müvekkil şirketin ortağı ve yetkilisi —-, devralının 66 okulun/işletmenin —- borçlarının yapılandırılması ve ödenmesini teminen —— lehine kendi taşınmazları üzerinde ipotek tesis ettirdiğini, ayrıca müvekkil şirket, İşletme Devir Sözleşmesi ile devraldığı okullara/işletmelere ait ruhsatların devri prosedürünü de başlattığını ve—– yazılı olarak müracaat ettiğini, davalı şirketin %100 yani tek hissedarı olan dava dışı —– davalı şirkette sahip olduğu bütün hisselerini 07.02.2022 tarihinde —– ile —– devrettiğini, söz konusu hisse devri gerçekleşir gerçekleşmez, davalı şirketin yeni hissedarları bir anda İşletme Devir Sözleşmesi’nin ve bununla bağlantılı bütün sözleşmelerin hukuken batıl olduğu iddiası ile müvekkil şirkete ihtarname keşide ettiğini, akabinde davalı şirket, İşletme Devir Sözleşmesi ile müvekkil şirkete devredilen ve müvekkil şirketin işletmeye başladığı 66 okulu/işletmeyi fiilen ve zor kullanarak müvekkil şirketin elinden aldığını ve müvekkil şirketin söz konusu 66 okula/işletmeye girmesine izin vermediğini, dahası davalı şirket, bir yandan İşletme Devir Sözleşmesi ve bağlantılı sözleşmelerin batıl olduğunu iddia ederken, diğer yandan müvekkil şirketin ödediği bedelleri, masrafları iade etmediğini belirterek taraflar arasındaki 03.01.2022 tarihli İşletme Devir Sözleşmesinin ve ayrıca bu sözleşme ile bağlantılı —-Noterliği’nin 04.01.2022 tarihli —– yevmiye numaralı ve 02.02.2022 tarihli —— yevmiye numaralı Sözleşmelerinin yürürlükte olduğunu, davacı, davalı ile imzaladığın işletme devir sözleşmelerinin ayakta kalmasını ve uygulanmasını talep ettiği için feshin geçersiz olduğunun tespitini, sözleşmenin ayakta olduğunun tespitini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil Şirket ile karşı taraf “—–arasında 03.01.2022 tarihli “İşletme Devir Sözleşmesi” (EK-2) ve 10.01.2022 tarihli “03.01.2022 Tanzim Tarihli İşletme Devir Sözleşmesi’nin 5.3 Ve 5.4. Maddelerinin Tadil Edilmesi Hakkında Ek Protokol akdedildiğini, davacı taraf eda davası ikame edebilecek iken, harç ödemekten kaçınmak amacıyla kötü niyetli bir şekilde tespit davası ikame ettiğini, tespit davası ile istenen hukuki koruma, eda davası ile de elde edilebilecekse ayrı bir tespit davası ikame edilemeyeceğinden işbu davanın usulden reddi gerektiğini, davacının arabuluculuk şartının yerine getirmediğini, devirlerin resmi olarak gerçekleşmediğini, davacının davasında alacak talebi olmamakla birlikte; tamamen gerçek dışı beyanlara dayalı bir şekilde müvekkilden yüksek tutarda alacaklı olduğunu ileri sürmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, devam eden cari hesap ilişkisi nedeniyle müvekkilinin davacıdan alacağının olduğunu, işbu alacaklar ile ilgili —–sayılı dosyası dava ikame edildiğini belirterek, Harca esas değeri gösterilmeyen ve eksik harç ile ikame edilen davanın usulden reddine, aksi halde ise harca esas değerin gösterilmesi ve harcın tamamlatılması için davacıya kesin süre verilmesine, zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddine, davacının dayanaksız ve tespit davasının konusunu iştigal etmeyen tüm tedbir taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davalının feshinin haksız olduğunun ve sözleşmenin halen geçerli olduğunun tespiti istemlidir.Davalı cevap dilekçesi ile sözleşmenin geçersiz olduğunu, bu süreçte davacının aldığı kayıt bedellerinin iadesi için icra takibi başlattıklarını ve itirazın iptali davası açtıklarını, davanın—–sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, zorunlu arabuluculuğa gidilmediğini, tespit davası açmakta hukuki yarar olmadığını, yönetmeliğe uygun düzenlenmeyen devir sözleşmesinin de geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.——sayılı dosyası dosyamıza celp edilmiş olup, davanın 21/02/2023 tarihinde açıldığı, itirazın iptali davasının derdest olduğu görülmüştür.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 106/1. Maddesine göre, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Bunun yanı sıra maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasının konusunu ancak hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bu kapsamda her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusu olabilir. Ancak bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer, meşru bir hukuki yararının bulunması şarttır. Bu şartın gerçekleşmesi ise, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmasına; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, icraya konulamayan tespit hükmünün, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmasına bağlıdır.Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman da davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.Eda davalarında ve inşai davalarda davacının hukuki yararının mevcudiyeti asıl iken, tespit davalarında böyle bir ön kabul söz konusu olmayıp, davacı tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu iddia ve ispat etmekle yükümlüdür. Bu kuralın istinasını ise tespit davasının özel bir kanun hükmü ile açıkça düzenlendiği hâllerdir.(Menfi tespit davası gibi)Somut olayda davacı, davalı ile imzaladığın işletme devir sözleşmelerinin ayakta kalmasını ve uygulanmasını talep ettiği için feshin geçersiz olduğunun tespitini, sözleşmenin ayakta olduğunun tespitini talep etmektedir. Sözleşme ile bağlı kalmak istemeyen davalının sözleşme tarafı olmaya zorlanması, davalı adına mahkemenin irade ortaya koyması mümkün değildir. Mahkemenin davalıya sözleşmeden dönemezsin demesi de hukuken mümkün değildir. Sözleşme hürriyeti kapsamında davalı, sözleşmeyle bağlı kalmaya ve devamına zorlanamayacaktır. Fesih yahut dönme haksız ve kötüniyetli ise davacının bundan doğan zararlarını talep hakkı mevcut olup; davalı haksız ediminin hukuki sonuçlarına katlanacaktır. Mahkemece kurulacak tespit hükmü, davalının devir prosedürlerini tamamlamayı reddetmesini, ortadan kaldırmaya elverişli olamayacaktır. (Davacının dava dilekçesinin 16. Sayfasında emsal gösterdiği Yargıtay —ve —–HD kararlarına da bakılmış; eldeki somut olaya uygulanabilir nitelikte olmadıkları görülmüştür).Özetle, davalının hukuki yarar yokluğuna dair itirazı isabetli olup, davalının açtığı itirazın iptali davasında sözlemenin geçersiz olup olmayacağının tartışılacağı, davacı tarafından alınan kayıt bedellerinin sözleşmesel dayanağının tartışılacağı anlaşılmakla, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmiştir.(Davalı zorunlu arabuluculuğa başvurulmadığı için de dava şartı itirazında bulunmuş ise de, dava dilekçesinin yazılış şekli itibariyle talebin konusu para veya tazminat olmadığından davalının arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddi istemi, mahkememizce yerinde görülmemiştir.)

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, HMK.nun 114/1-h,115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- Alınması gerekli harç tam alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.