Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/103 E. 2023/1098 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/103 Esas
KARAR NO: 2023/1098
DAVA: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ: 07/02/2023
KARAR TARİHİ: 28/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari sözleşme kapsamında davalı taraf satın aldığı mallara ilişkin bedelleri fatura karşılığında ödemeyi kabul ettiğini, sonraki süreçte davalı, sözleşme kapsamında üstlendiği sorumluluklarını gereği gibi yerine getirememiş ve mutabakat belgesiyle müvekkil şirkete döviz kuru kuru karşılığıyla 15.923.770,63 TL borçlu olduğunu ikrar ettiğini, müvekkil şirket tarafından davalıya satılan emtiaların bedelleri müvekkil şirkete ödenmediğini, gerek dava dilekçesi kapsamında sunulan ticari kayıtlar gerekse davalı tarafından imzalanan mutabakat belgesinde görünen borç ikrarı, davalının müvekkil şirkete borçlu bulunduğunu ortaya koyduğunu, davalı borçlu aleyhine ——– E. sayılı dosyası kapsamında takip başlatıldığını, başlatılan icra takibinde kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı haksız yere itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaline ve davalı şirketin iflasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, davalı müvekkil şirket aleyhine iflas yolu ile takip başlattığını, tek taraflı bir alacak ve akabinde iflas talebinin amacı, davalı … piyasadaki güvenirliğine ve ticari itibarına yönelik kötü niyetle yapılmış bir takip ve dava olduğunu, taraflar arasında her ne kadar ticari bir ilişki var ise de davalı aldığı mallara göre ödeme takvimine bağlı olarak ödemeler yapıldığını, davacının iddia ettiği tutarda mal alımına bağlı olarak döviz cinsli kur farkı ödeyeceğine dair yazılı ve sözlü bir taahhüdü olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide, döviz cinsli uzun vadeli ödemede, ödeme tarihindeki dövizin TL karşılığı ödeneceği şeklinde ya da oluşan kur farkının ödeneceğine dair taraflar arasında yazılı sözleşme ve sözlü bir taahhüt bulunmadığını, davalı, ödeme tarihindeki dövizin TL karşılığı esas alan bir sözleşme imzalamamış ve sözlü-fiili olarak da hiçbir zaman böyle bir ticari ilişki yürütmediğini, davalı, davacıdan, mallın alım ve ürün teslim tarihindeki TL cinsinden mal alımı yaptığını, davacının, şu anda keyfi olarak döviz kurunun yükseltmesi ve kur farkı oluşturması ve bunlar üzerinden alacak iddiasında bulunması yerinde olmadığını, davacı ile davalı arasında beş yıllık süreçte, tüm faturalar döviz cinsli olmasına rağmen, ödemeler, fatura üzerinde yer alan fatura tarihindeki döviz karşılığı TL ödenmiş ve herhangi bir kur farkı faturası alacaklı davacı tarafından düzenlenmediğini, davacının keyfi düzenlemiş olduğu kur farkı faturası esas alınarak alacak talebinde bulunulmayacağını dava dilekçesinde iddia edildiği gibi, davalı borç ikrarına ilişkin bir mutabakat imzalamadığını, bu belgedeki imza davalı şirket yetkilisine ait olmadığını, somut durumda itirazın kaldırılması ve iflas koşullarının oluşmadığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :Dava, İİK.nun 156/3,158 maddesine dayalı açılmış olan iflas yoluyla başlatılan takibe yapılan itirazın kaldırılması ile iflas istemine ilişkindir.Şirket merkezi (borçlunun muamele merkezi) itibariyle, mahkememizin yetkili olduğu, diğer genel ve özel dava şartlarının mevcut olduğu görülerek esasa girilmiştir.Davacı davadan önce zorunlu arabulucuk anlaşamama tutanağını sunmuştur. (Esasen dava, iflas istemli olduğundan zorunlu arabuluculuğa tabi değildir.) Davacı, davalı şirkete mal sattığını ve teslim ettiğini, 30/12/2020 tarihinde mutabakat da yaptıklarını ancak davalının ödeme yapmaya yanaşmadığını, iflas yoluyla takip başlattıklarını davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, itirazın kaldırılması ve davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir. İcra dosyası celp edilerek incelendiğinde; davacının 23/08/2022 tarihli takip talebi ile ———E sayılı takibi başlattığı, borçlunun süresi içinde 07/09/2022 tarihinde yetkiye, borca, faize itiraz ettiği, alacaklının talebiyle takip dosyasının yetkili ——— icra müdürlüklerine gönderildiği, ——– İcra müdürlüğünün ——– E sayılı (ör no:11) dosyasında 20/09/2022 tarihinde iflas yoluyla ödeme emri gönderildiği, borçlunun 21/09/2022 tarihli itiraz dilekçesi ile borca faize ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. İş bu dava 07/02/2023 tarihinde süresi içinde açılmıştır. Davalı, cevap ve savunmalarında mal alım satım ilişkisinin mevcut olduğunu, bir kısım ödemeler yapıldığını, döviz cinsinden ödeme yapılacağının taahhüt edilmediğini, mutabakatın geçerli olmadığını, yetkili kişi tarafından yapılmış bir borç mutabakatının olmadığını, her ödemenin TL cinsinden olduğunu, iflas şartlarının ve borcu batıklığın mevcut olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Bir mali müşavir bilirkişi marifetiyle tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmasın karar verilmiştir. Bilirkişi 13/10/2023 tarihli raporda, davacının kestiği USD ve EURO cinsinden olan faturaların tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, davanın yaptığı ödemelerin ödeme tarihindeki TL cinsinden yapıldığını, 31/12/2020 tarihli hesap mutabakatının davalı şirket adına ——— imzaladığı, ——— davalı şirkette genel müdür sıfatıyla sigortalı olarak çalıştığını, mutabakat günü davacının defterlerinde TL cinsinden 15.923.770,63 TL iken, borçlunun defterlerinde 7.449.208,52 TL borçlu olduğunu, buna rağmen alacaklının talebi gibi hesap mutabakatına vardığını, tüm faturaların dövizli olduğunu, hesap mutabakatının da dövizli alacakta bakiye kalan kısım üzerinden yapıldığını, davalı şirketin defterlerindeki farklılığın davalı şirketin yılın belli dönemlerinde yapması gereken kur değerlemesine yapmamasından kaynaklandığını, davacının talebinin mal ve hizmet faturasından kaynaklandığını, kur farkı faturası düzenlemesine gerek olmadığını, davacının alacak iddiasının haklı olduğunu, davacının takipten önce faiz isteminde bulunmadığını, 25/10/2023 tarihli celse tarihi itibariyle 59.162.006,73 TL asıl alacak, 2.691.871,31 TL icra tahsil harcı, 895.620,07 TL icra vekalet ücreti,68,00 TL masraf olmak üzere toplam 62.749.566,11 TL depo emri hesaplandığını mütalaa etmiştir.Davalı rapora itirazında raporun hatalı olduğunu, borca batıklığın olmadığını, davacı alacağının faturaya bağlı olmadığını, BA-BS formlarının incelenmediğini, faturaların davalı defterlerinde TL olarak kaydedildiğini, ödemenin de her zaman TL cinsinden yapıldığını, hesap mutabakatının geçerli sayılamayacağını belirtmiştir.Davalı rapora itiraz dilekçesi sunmamış, raporda yapılan hesap doğrultusunda depo emri düzenlenmesini talep etmiştir.Rapor mahkememizce incelendiğinde, tamamı döviz cinsinden düzenlenmiş faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, BA-BS formlarının mal teslimini karineten ortaya koyması açısından önem arz edebileceği, eldeki davada fatura ve ödemelerle ilgili defterlerin uyumlu olduğu ve eksik inceleme olmadığı görülerek davalı itirazları yerinde görülmemiştir. Yine genel müdür olarak çalıştığı anlaşılan kişi tarafından yapılan hesap mutabakatının da geçersiz sayılması için somut bir sebep ortaya konamamıştır. Öte yandan esasen takip dosyasında takipten öncesi için işlemiş faiz istenmiş olmasına rağmen bilirkişi faiz istenmediğini belirtmiş, işlemiş faiz değerlendirmesi yapılmamış, ancak davacı vekili de rapora itiraz etmemiş, rapor doğrultusunda depo emri çıkarılmasını talep etmiştir/mevcut rapora razı gelmiştir. Mahkememizce 25/10/2023 tarihli celsesinde davalı itiraz süresi dolunca dosyanın ele alınarak depo emri isteminin değerlendirilmesine karar verilmiş; davalı itirazları incelendikten sonra 07/11/2023 tarihli ara kararla, ek rapor/yeni rapor alınmasına gerek görülmemiş, itirazın kaldırılmasına, davanın İİK.nun166. maddesindeki usulle ilanına, ayrıntılı şekilde kalem kalem alacakları içeren depo emrinin tebliğe çıkarılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili, bu ara karar ve depo emrine de 20//11/2023 tarihli beyan dilekçesi ile rapora itirazlarını yenilemiş, celse arasında duruşma günü beklenmeden depo emri hazırlanmasının mahkemenin tarafsızlığını şüpheye düşürdüğünü, kur farkı faturası olmadığını, alacağın yanlış hesaplandığını ileri sürmüştür.Depo emri karar tarihine en yakın ayacak tutarı olup; celse arasında davacı talebinin değerlendirilmek üzere duruşma ara kararımıza uygun biçimde dosyanın ele alınmasında ve depo emri kararı hazırlanmasında usulsüzlük olmadığı görülmüştür. Davalının TTK.nun 376 m. uygulamasında kur farkının borca batıklıkta nazara alınmayacağına dair sunduğu tebliğ de bu davanın esasını etkilememektedir. Dava takipli iflas olup davalının borca batık olup olmamasının önemi yoktur.İflas talebi İİK unun 166.md yazılı usul ile yurt satında dağıtımı yapılan bir genel gazete ile ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş ve iflas talebine itiraz edenlerin ve müdahil olmak isteyenlerin ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize müracaatları istenmiştir. İlan tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize müdahil olmak isteyen herhangi bir müdahil talepli dilekçe dosya içine kaydedilmemiştir.Depo emrinin 17/11/2023 tarihinde tebliğ edildiği, ödemenin yapılmadığı görülmüş, davalı şirketin iflasına karar vermek gerekmiştir. Karar duruşmasında davalı vekili, ——– Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak bu davadaki faturalardan bahsettiklerini ve takas mahsup istediklerini, görev sebebiyle davanın usulden reddedildiğini ancak kesinleşmediğini beyan etmiştir. Uyaptan yapılan incelemede iş bu davadan ve 07/11/2023 tarihli depo emri ara kararından sonra 29/11/2023 tarihinde ikame edilen davanın aynı gün karar numarası verilerek kapalı gözüktüğü anlaşılmıştır. İş bu dava karar duruşmasında bildirilmiş, depo emri tebliğinden sonra açılarak davayı uzatmaya yönelik izlenimini uyandırmıştır. İflas tehdidini bertaraf etmek isteyen borçlunun yerleşik içtihatlara göre borcu depo etmesi, ileride haklı çıkması halinde iade istemesi gerektiği, davanın niteliği gereği sonradan açılan davanın bekletici mesele yapılamayacağı anlaşılmış; aşağıdaki şekilde iflas kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE;
1———- Ticaret Sicil Müdürlüğünde ——— ticaret sicil numarasında kayıtlı …, İİK.nun 158. maddesi uyarınca İFLASINA,
2-İflasın 27/12/2023 günü saat 15:46 itibariyle açılmasına,
3-İflas kararının ——– İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine,
4-İflas avansının İflas Müdürlüğü’ne aktarılmasına,
5- İflas Kararının ——— İİK’nun 166. Maddesindeki usulle ilanına,
6-Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 179,90-TL başvurma harcı, 179,90-TL peşin harcın toplamı olan 359,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen toplam 6.156,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
11-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.ye göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı vekili ve davalı şirket yetkilisi ——– yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/12/2023