Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/746 E. 2023/411 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/82 Esas
KARAR NO : 2023/509

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı çay satım işini gerçekleştiren bir tacir olduğunu, davacı şirket, değişik gram ve ebatlarda yüklü miktarda paket çay satışını —–2013-2015 yılları arasında gerçekleştirdiğini, davalı —– 26.06.2013 tarihinde devrolan—– de 2008-2013 yılları arasında gerçekleştirdiğini, davacı şirket, davalı ve kendisine devrolunan ——açık hesap usulü çalıştığından, yaptığı satışların tahsilatını, ticari ilişki süresince eksik aldığını, her yıl hesap devirlerini gerçekleştirirken karşı tarafın borç bakiyesi ile kayıtlı değişik bedellerdeki alacaklarını bir sonraki yıla aktardıklarını, karşı taraftan borç bakiyesi olağanüstü miktarlara çıkınca davacı şirket çay satışını durdurmuş, cari hesabı kesmiş, alacaklarının tahsilatı için uzun süre beklediğini beyan ettiğini, davalı ödemeleri gerçekleştirmediğinden müvekkili tarafından —-Marketler bakımından 320.231,38 TL bedele, —–bakımından 950.372,04 TL bedele borcun doğduğu andan itibaren reeskont avans faizi uygulanarak toplam 1.714.530,83 TL tutarında icra takibi başlatıldığını, davalı 311.308,24 TL kısmi ödeme yapıp kalan 1.403.222,59 TL’ye itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki taraflarca, karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulduğunu, süregelen ticari ilişki müvekkil bakımından, yazılı ve sözlü mutabakatlara ve hem sektörel bazda hem de taraflar arasında oluşmuş teamüle uygun yürütüldüğünü, davacının müvekkil şirket uhdesinde cari hesap ekstresine göre bir alacağı bulunmadığını, kalan bakiyesi—-. İcra ‘nün ——. sayılı dosyasına ödeme gerçekleştirdiğini müvekkili ile davacı arasında devam eden ticari ilişki kapsamında, sözleşmeye ve ticari teamüle uygun faturalar düzenlediğini ve bu faturaları davacıya tebliğ ettiğini bildirdiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı şekilde, davalı tarafından tanzim edilen faturaları defterlerine işlemediğini ve davalı şirketin faturaları ödenmediğini iddia ettiğini, faturaları usulüne uygun düzenlemeyen ve müvekkil şirkete tebliğ etmeyen davacı kendi defter ve kayıtlarına göre müvekkil şirketi borçlandırmanın neticesinde müvekkil şirket hakkında kötüniyetle icra takibi başlattığını belirterek davacı tarafından başlatılan icra takibi haksız olduğundan, işbu davanın reddini, %20sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, tacirler arasında satıma konu faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davacı—–dava dilekçesinde davalı —– ile birleşen —– 2008-2013 yılları arasında, 2013-2015 yılları arısında da davalıya çay sattıklarını, cari hesap alacaklarının olduğunu, 26/06/2013 tarihinde —–.şirketinin davalı——devrolunduğunu,1.714.530,83 TL üzerinden başlatılan takipte davalının kısmen itirazda bulunarak 311.308,24 TL ödeme yaptığını, bakiye 1.403.222,59 TL alacakları kaldığını ileri sürmüştür.
Davacı, açık cari hesap ilişkisinde 01/07/2015 tarihi itibariyle—-Marketlerden 320.231,38 TL; 01/04/2014 tarihi itibariyle de —–şirketinden 950.372,04 TL alacaklı olduklarını, ikisinin toplamı olan 1.270.603,42 TL üzerinden takip başlattıklarını beyan etmiştir.
Davalı asıl borcun 280.830,45 TL si kadar borçlu olduklarını (ferisiyle birlikte 311.308,24 TL olduğunu) bunu da takip dosyasına ödediklerini, 950.372,04 TL alacak iddiasının soyut olduğunu talep edilen borcun var olmadığını, temerrüdün de oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu —-. İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı icra dosyası incelendiğinde, 24/10/2017 tarihli takip talebi ile 1.270.603,42 TL asıl alacak ile 443.927,41 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.714.530,83 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, takip tarihinden itibaren ticari faiz talep edildiği görülmüştür. Davaya konu icra dosyasında, ödeme emrinin davalıya/borçluya 26/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 01/11/2017 tarihinde, süresinde borca,faize ve ferilerine KISMEN itiraz ettiği, ana para olarak sadece 280.830,45 TL borçlu olduklarını, buna göre kapak hesabı ile borcun hesaplanıp ödeneceğini, başkaca hiçbir borcunun olmadığını belirterek kısmen itiraz etmiş; yapılan kapak hesabına ve dekonta göre de davalı 311.308,24 TL ödeme yapmıştır. Davacının da 19/01/2018 tarihinde, süresi içinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir. Davacının defterlerinin —– davalının defterlerinin —- olduğu anlaşılarak öncelikle davacının defterlerinin incelenmesi için —–Nöb. ATM ne talimat yazılmış rapor alınmıştır. Mali müşavir bilirkişi —— 06/03/2019 tarihli raporunda davacının defterlerine göre davalıdan 2013 yılından 2014 yılına devir sırasında 950.372,05 TL alacaklı olduğu, 2014 yılı da dahil sonrasında taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı belirtilmiştir. Teslim olgusunun, varsa mutabakat ve irsaliyelerin hiç tartışılmadığı görülerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi 13/11/2019 tarihli ek raporunda, davacının 2008 yılında 142.726,11 TL alacaklı olduğu, 2009,2010 yıllarında başka bir hareket olmadığı, 2011 yılında muhtelif tarihlerde mal sevkiyatı yapıldığı, tüm faturaların irsaliyeler ile uyumlu olduğu, 2011 yılı sonu 66.860,83 TL alacaklı olarak göründüğü, davacı ve davalı BA/BS formlarının uyumlu olduğu,2012 yılında da muhtelif tarihlerde mal sevkiyatları yapıldığı, tüm irsaliyelerin faturalarla uyumlu olduğu, 2012 yılı sonunda davacının 1.063.257,14 TL alacaklı göründüğü, 2013 yılında da muhtelif mal sevkiyatlarının ve ödemelerin yapıldığı, 950.372,05 TL alacaklı olarak yıl sonu kapanışını yapıldığı belirtilmiştir. Mali müşavirin 13/11/2019 tarihli ek raporu da benzer mahiyettedir.
Davalının defter ve kayıtlarının incelenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye dosya tevdi edilmiş, mali müşavir —— 06/07/2020 tarihli raporunda,2011 yılında davacının davalıya 102 adet fatura düzenlediği, davalının 22 adet iade faturası ve 5 adet alış iskontosu faturası kestiğini, havale açıklamasıyla 160.962 TL ödeme yaptığını, davalı defterlerine göre davalının 101.087,04 TL borçlu olduğunu, 2012 takvim yılında davacının 7 adet fatura düzenlediğin, davalının 11 adet iade faturası, 1 adet alış iskontosu faturası kestiğini ve 112.096,58 TL ödeme yaptığını, 2012 yılı dönem sonu itibariyle davalının 1.982,88 TL borçlu olduğunu, 2013 yılında davalı —– 1982,88 TL ödeme yaparak borcun bitirildiğini; dava dışı—– şirketinin 01/11/2013 yılı itibariyle 32.085,07 TL alacağının davalı … şirketine devrolduğunu,2014 yılında davacının —–482,55 TL tutarında 88 adet fatura düzenlediğini, davalının (raporun —. Sayfasında ayrıntılı belirtildiği üzere) bir kısım iade faturaları düzenlediğini, 1.138.360,71 TL ödeme yaptığını, 2014 takvim yılı itibariyle davalının davacıya 285.505,69 TL borçlu olduğunu, 2015 takvim yılı sonu itibariyle 280.947,69 TL borçlu olduğunu, 2016 takvim yılı sonu itibariyle 280.855,40 TL borçlu olduğunu 15/05/2017 tarihi itibariyle ve takip tarihi 24/10/2017 tarihi itibariyle de davalını kendi kayıtlarında 280.830,45 TL borçlu göründüğünü ve takibe kısmen itirazla birlikte bu tutarın da ödenerek borcun kapatıldığını belirtmiştir.
Davacı ve davalı tarafın rapora beyan dilekçeleri sunduğu görülmüştür. Davacının faturalarının davalının defterinde kayıtlı olduğu, davalının kestiği iade, alış iskontosu, analiz hizmet bedeli, gelir stok, sevkiyatsızlık prim faturası gibi faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, uyuşmazlığın bu noktada toplandığı, davalının kestiği bu faturaların ticari teamüle, akdi ilişkiye uygun olup olmadığı, alacak var ise davacının TTK.nun 1530. Maddesine göre faiz talebi yönünden inceleme yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Davacının defterleri talimatla incelenmiş, davalı defterleri inceletilmiş ise de her iki tarafın defterleri birbiriyle örtüştürerek bir inceleme yapılamamıştır. Dosyada davalıya ait BA formlarının mevcut olduğu görülmüş; eksiklik olmaması adına davacının BS formları da celp edilerek, bu doğrultuda mali müşavir (—-) bilirkişi ile bir hesap uzmanı(——) bilirkişi seçilerek her iki tarafın defterleri ve vergi kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti, 14/02/2022 tarihinde kök, 23/09/2022 tarihinde 1. Ek rapor, 11/04/2023 tarihinde 2. Ek raporunu sunmuştur. Tarafların sonradan banka dekontları sunmaları, itirazlarındaki hususların karşılanması zorunluluğu sebepleriyle iki ek rapor alınması icap etmiştir. Kısaca özetlenecek olursa, bilirkişi heyeti kök raporunda davacının—- şirketinden 470.368 TL alacaklı olduğunu, —– ise 118.683 TL borçlu olduğunu, hesapları birleştirince davacının davalıdan 351.685,10 TL alacaklı olduğunu belirtmişlerdir. 23/09/2022 tarihli 1. ek raporda da davalını yaptığı ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığını ancak davalının sunduğu banka kayıtları ile davacı vekilinin 08/04/2022 tarihinde sunduğu banka hesap hareketlerinin birebir uyumlu olduğunu, ödemelerin düşüldüğünü ve mükerrer düşüm olmadığını, davacı vekilinin düşüm yapıldığında davacı şirketin 874.570 TL alacaklı oldukları iddiasının dava dilekçesindeki taleple ve dosyayla uyumlu olmadığını, her iki tarafın da tek taraflı işlemlerinin mevcut olduğu ve dayanak belge ibraz edilmeyen tek yanlı kayıtların hesaplama dışı bırakıldığını, kök rapordaki görüşlerini koruduklarını, davalıya temerrüde düşürmemiş olduğundan davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini, ancak mahkeme TTK nun 1530 maddesine göre faiz istenebileceğini kabul ederse, 351.685,10 TL asıl alacak ile 118.906,74 TL işlemiş faiz istenebileceğini belirtmişlerdir. Bilirkişi heyeti 2. Ek raporunda da davacının —– şirketinden 950.372,04 TL alacaklı olduğunu ancak bunun 29.710,60 TL lik kısmı için davacının mal teslimine dair bir belge sunamadığı, bu faturaların dava defterlerinde de kayıtlı olmadığı, yine 638.730,20 TL kadar davalının ödeme yaptığı ve bu ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, ayrıca davacının tek yanlı olarak alacağını kendi defterlerinde (toplam 8 farklı tarihte mahsup veya düzeltme açıklamasıyla)188.437,31 TL tutar kadar indirdiği, bu üç kalemin 950.372,04 TL den düşülmesi ile —-şirketinden 93.493,93 TL alacaklı olduğu, davalı —- ise, davacı defterlerinde 320.231,38 TL alacaklı olduğunu, ancak bunun 158,.109,33 TL lik kısmı için davacının mal teslimine dair bir belge sunamadığı, bu faturaların dava defterlerinde de kayıtlı olmadığı, ayrıca davacının tek yanlı olarak alacağını kendi defterlerinde (mahsup veya düzeltme açıklamasıyla ) 24,95 TL tutar kadar indirdiği, bu üç kalemin 320.231,38 TL den düşülmesi ile —– 162.147,00 TL alacaklı olduğu, böylece davacının —– şirketinden 93.493,93 TL, —— 162.147,00 TL olmak üzere toplam 255.640,93 TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin takibe kısmen itiraz ederek, borcun asıl alacak olarak 280.830,45 TL sini ödediğini, davacının TTK nun 1530 maddesine göre faiz isteyebileceği kabul edilecekse her bir faturaya göre yapılan hesapla toplamda 118.293,02 TL faiz kalemi talep edebileceğini belirtmişlerdir.
Davacı ve davalı vekilleri kök ve ek raporalar benzer itirazlarını tekrarlamışlar, davacı vekili yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını talep etmiş ise de mevcut incelemeler sonucunda mahkememizce uyuşmazlığın çözüldüğüne dair tam bir kanaate varılmıştır.
Davacının davalı —-(2013-2015 yılları arasında) ve dava dışı —– şirketine ( 2018-2013 yılları arasında) çay sattığı açıktır. Davacı ticari defterlerine göre alacağını talep etmektedir. Davalı .—- 19/04/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile —- şirketinin hisselerinin tamamının alarak —- şirketinin borçlarına ve haklarına sahip olacağı da bellidir.
Davacı defterlerinden 2014,2016,2017 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu; 2010,2011,2012,2013,02015,2018,32019,2020 yılı defterlerinin kapanışlarının sürelerinde yapılmaması sebebiyle TTK.nun 85 ve HMK.nun 222 maddeleri gereğince usulüne uygun tutulmamış olması sebebiyle davacı lehine delil vasfı olmayacağı, (aleyhine delil vasfı olacağı) anlaşılmıştır. Davalı defterlerinin ise usulüne uygun tutulmuş olduğu tespit edilmiştir. (Davacı vekilinin, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı tespitini yapan kök rapora bu bakımdan bir itirazı da olmamıştır.)
Davacının, —–şirketinden 950.372,04 TL, —– şirketinden 320.231,38 TL alacaklı olduğu iddiası ile takibe başlarken 1.270.603,42 TL asıl alacak talebinde bulunduğu görülmüştür. Davacının —— şirketinden 950.372,04 TL lik alacağından sırasıyla dayanak belge sunulmayan, davalı defterine de kayıtlı olmayan 29.710,60 TL lik kısmı, ödeme yapıldığı kesin olarak kanıtlanan 638.730,20 TL lik kısmın, ve davacının tek yanlı olarak alacağını kendi defterlerinde düzeltmeler yaparak mahsup açıklamasıyla düşürdüğü 188.437,31 TL lik kısmı indirmek gerekir. Bilirkişinin 2. Ek raporda yaptığı açıklamalar mahkememizce benimsenmiştir. Davacı vekilinin ödemenin mükerrer düştüğüne itiraz ettiği ama mükerrer düşme olmadığı, tek yanlı borcu azaltan işlemler sebebiyle 188.437,31 TL lik kısmın düşülmesine itiraz ettiği ancak, davacının kendi defterlerinde kendi aleyhine yarattığı durumun göz ardı edilmesini gerektiren bir durum olmadığı anlaşılmıştır. —– olan alacak için de defterindeki kayda dayandığı 320.231,38 TL alacaktan, dayanak belge sunulamayan, davalı defterine kayıtlı olmayan 158.109,33 TL lik kısmın ve tek yanlı olarak alacağını kendi defterlerinde (mahsup veya düzeltme açıklamasıyla ) azalttığı 24,95 TL lik kısmın alacaktan düşülmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Davacının sonuç olarak —–şirketinden 93.493,93 TL, —– 162.147,00 TL olmak üzere toplam 255.640,93 TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Bilirkişi heyetinin kök ve ek raporları asıl alacağın tespiti bakımından denetime elverişli, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Burada tartışılması gereken bir diğer husus TTK nun 1530. Maddesinin bu olaya uygulanıp uygulanmayacağıdır. Davacı icra takibinde de her bir fatura için avans faizi talep etmiştir, bir diğer ifadeyle TTK.nun 1530. Maddesine göre faiz istememiştir. Kaldı ki, TTK.nun 1530. Maddesinin uygulanması için taraflar arasında yazılı olmasa bile bir mal ve hizmetin tedariki için sözleşme yapılmış olmasının şart olduğu, tedarikçinin kanun veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu süresinde yerine getirmiş olması, borçlu şirketin de düzenlenen sürede borcunu ödememiş olması gerekir. Somut olayda taraflar arasında çok sayıda satım ilişkisi kurulmuştur, ancak belli bir süre ve vade öngörerek tedarik borcunun ifası, ödenmesi, tedarik edilecek belli sayıda ürün adedi gibi unsurları içeren bir tedarik sözleşmesi yapılmamıştır. Yazılı olmasa bile bir tedarik sözleşmesi yapılmış olması şarttır ve bu sözleşmenin varlığını ispat da davacı tarafa aittir. Bu sebeple hem koşulları oluşmadığından hem takipte istenmediğinden TTK.nun 1530 maddesinin bu davada uygulanırlılığı bulunmamaktadır. Davacı ancak TBK nun 117. Maddesine göre takipten önce temerrüde düşürmek şartıyla işlemiş ticari faiz isteminde bulunabilir, ancak dosya kapsamında davalının temerrüde düşürüldüğünü gösteren bir ihtar mevcut değildir.
Bu itibarla takip tarihi itibariyle davacının davalıdan toplamda 255.640,93 TL alacaklı olduğu; davalı şirketin takibe kısmen itiraz ederek, 280.830,45 TL lik asıl alacak ödemesi yaptığı, bu durumda davacının bakiye alacağının kalmadığı kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Takibin haksız ve kötüniyetle başlatıldığı davalı tarafça ve dosya kapsamıyla ispatlanmadığından, davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Kötüniyet tazminatı verilmesine yer olmadığına;
3-Alınması gerekli 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 15.390,89-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 15.210,99-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 160.257,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin e-duruşma yolu ile yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.