Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/550 E. 2022/750 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/550 Esas
KARAR NO : 2022/750

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/07/2014
KARAR TARİHİ:26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, dava dışı —adlı şirketle 21.08.2008 tarihinde “— Sözleşmesi” imzaladığını, Bu sözleşmeye istinaden, müvekkili firmaya teslim edilen — plakalı aracın, firma çalışanının kullandığı sırada 07.01.2009 tarihinde çalındığını, daha sonra da 20.02.2009 tarihinde hasarlı bir şekilde bulunduğunu, Söz konusu, —plakalı kiralık aracın, o dönemde —ile sigortalı olduğunu, Dava dışı,— firmasının—hasar bedelini 13.01.2009 tarihinde sigorta şirketinden talep ettiğini, ancak sigorta şirketi bir gerekçe bildirmeden bu talebi reddettiğini, Bunun üzerine, dava dışı—, müvekkili firma ile imzalamış olduğu– Sözleşmesinin” 4/3. maddesine dayanarak, araçta oluşan hasar bedelinin tahsili için, müvekkili firmaya karşı —- sayılı dosyası ile tazminat davası açtığını, Açılan bu davada_dosvada bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, dava konusu somut olayda, poliçe kapsamında bir zarar oluştuğu sonucuna varıldığı takdirde, kiracının bu hüküm kapsamında bir sorumluluğunun bulunmayacağını, Sigorta şirketinin, dava dışı kiralama firmasına, her hangi bir gerekçe göstermeden ödeme yapmamasının hukuka aykırı olduğunu, — iddiasını ve zararın— poliçesi teminatı dışında kaldığını, soyut iddialarla değil somut delillerle kesinlikle ispat etmesi gerektiğini, Sigorta şirketi tarafından kiralama firmasına ödeme yapılmadığı için, müvekkilinin icra takibine maruz kaldığını ve dava dışı — 17.130,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını belirterek davalarının kabulüne, müvekkilinin uğramış olduğu zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 17.130,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket sigortalısı —olduğunu, Ancak huzurdaki davanın, — tarafından açıldığını, Söz konusu davayı açmaya ehil olan tek kişinin kaza tarihindeki araç maliki ve sigortalısı — olduğunu, Bu durumda müvekkiline husumet tevcihi yanlış olduğunu, kazanın 07.01.2009 tarihinde meydana gelmiş olup. İki yıllık zamanaşımı süresinin 07.01.2011 tarihinde sona erdiğini, öncelikle zamanaşı nedeniyle davanın reddini, Davacının, —plaka sayılı aracı kiraladığı, 07.01.2009 tarihinde çalındığı ve 20.02.2009 tarihinde hasarlı bir şekilde bulunduğu tespit olunduğunu, Müvekkili şirketin — Poliçesi kapsamında sigortalısının teminat dahilinde olan zararlarını gidermekle sorumlu olduğu; davacı yanın sigortalı olmadığı ve sigortalısının zararının karşılandığı ve sigortalı —- bu kazaya ilişkin müvekkili şirkete yaptığı başvurusundan feragat ettiği tespit olunduğunu belirterek öncelikle delilerle ispatlanamayan davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan reddini, faiz ve diğer feriler yönünden de reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, dava dışı —- tarafından kira sözleşmesine istinaden kiralanan, davacı firma çalışanı tarafından kullanılan araçta meydana gelen ve mezkur kira sözleşmesi hükmü uyarınca dava dışı —davacı tarafından ödenen hasar bedelinin, dava dışı—- tazmini istemine ilişkindir.Mahkememizin —sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar,—- TTK 1283. madde, “Sigortacı, sigorta ettirenin veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur.” hükmünü ihtiva etmekte olup, somut olayda; sigortalı dava dışı —- uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davalı—-şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceği, alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı ve bu hususun davacı tarafından da ileri sürülmediği, bu nedenle dava şartlarının düzenlendiği HMK 114/d. madde hükmü gereği aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı anlaşılan davacının davasının, usulden reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine mahkememizin —– sayılı dosya üzerinden yapılan yargılamada, bozmaya direnilmiş, önceki kararda ısrar edilmiştir. Bu karar da temyiz edilmiş, bu kez—-Sigorta sözleşmelerinde nispilik ilkesi geçerlidir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar, ayni haklarla kişilik haklarının aksine, niteliği itibari ile nispi bir haktır. Bu nedenle sigorta sözleşmesinin tarafları kural olarak, haklarını sözleşmenin karşı tarafında yöneltebilir. Ancak bu kural mutlak bir kural değildir. Sigorta sözleşmesinden doğan talep hakkı, her zaman sigorta sözleşmesinin tarafına ait değildir. Zarar sigortalarında talepte bulunabilecek ilgili kişiler; başkası lehine sigortada sigortalı, sigorta edilen menfaat sahibinin değişmesi hâlinde menfaat sahibi [6102 sayılı TTK’nın 1470. maddesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 94. maddesi uyarınca], taşınmaz rehni ve gemi ipoteği hakkı sahipleridir. Sorumluluk sigortasında zarar gören üçüncü kişilerin talep hakkı da ayrıca düzenlenmiştir (6102 sayılı TTK’nın 1478. ve KTK’nın 97. maddeleri)—-)—Somut olay değerlendirildiğinde; sigortalı dava dışı—-uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davacının kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davalı — şirketinden tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı gibi bu husus davacı tarafından da ileri sürülmemiştir. Bu durumda nispilik ilkesi ve yukarıda açıklanan kanun maddeleri uyarınca davalı —-şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceğinden davacı kiracının taraf sıfatı bulunmamaktadır” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.Kesin nitelikteki — kararı sonrası dosya mahkememizin iş bu sırasına kaydedilmiştir.
Davalı — şirketine karşı başvurma hakkı dava dışı —– arasında bir temlik veya devir sözleşmesi olmadığı görülmüştür. Aksine bir belge de ibraz edilebilmiş değildir. Bu sebeple, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği davacının taraf sıfatı olmadığı kabul edilerek—- kararı doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 11/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca REDDİNE;
2- Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 292,55-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 211,85-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan 273,50-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- — göre davalı vekili için takdir olunan —- maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.