Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/538 E. 2023/491 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/538
KARAR NO : 2023/491

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2014
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirket ile akaryakıt ürünleri ve madeni yağ dağıtımı kapsamında 23/09/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin müvekkilinden satın aldığı akaryakıt, madeni yağ vs. ürün bedellerinden doğan ve muaccel hale gelen 108.601,00-TL borcunu ödemediğini, yine davalının bu borcu sebebiyle sözleşmenin 9. maddesi gereği aylık % 5 üzerinden hesaplanan 22/09/2014 tarihi itibarı ile toplam 12.853,00-TL (KDV) dahil vade farkı borcu bulunduğunu, bunun yanında almayı taahhüt ettiği miktarda ürünü de satın almayarak ürün alma taahhüdünü de yerine getirmediğini, bu nedenle davalının eksik ürün alımından dolayı müvekkiline 80.000,00-TL cezai şart borcu bulunduğunu, borcuna ilişkin olarak —- Noterliği’nin 12/11/2014 tarih ve —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya bildirimde bulunulduğunu, tebellüğ edilen —-Noterliği’nin 24/11/2014 tarih ve —–yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirket ortaklarının paylarını 3. kişiye devrettiklerini bu sebeple de garanti ve taahhüt eden sıfatı ile sorumluluklarının bulunmadığını savunduğunu,ancak bayilik sözleşmesi akdedildiği sırada davalı … ve diğer davalı …davalı şirketin hissedarı olduğunu, diğer davalı—–genel kurul kararı ile davalı şirkete yetkili müdür olarak atandığını, müvekkilinin bu hisse satışını ancak davalılarca gönderilen cevabi ihtarname ile öğrendiğini, davalı tarafça yapılan sözleşmede bayinin ortaklık yapısında davacının rızası olmadan %20’nin üzerinde değişiklik yapılamayacağı belirttiği halde müvekkilinin rızası alınmadan hisselerini devrederek Bayilik Sözleşmesinin 3/a maddesini de ihlal ederek müvekkilini zarara uğrattığını, hisselerini müvekkilinin bilgi ve muvafakatı dışında devreden davalılar … ve …müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet vermeleri, aynı zamanda bu davalıların diğer davalı … ile birlikte garanti ve taahhüt eden sıfatlarının bulunması sebebiyle, davalı şirketin müvekkiline olan muaccel 108.601-TL ürün borcu, 12.853-TL vade farkı borcu, 80.000-TL cezai şart borcu olmak üzere toplam 201.454-TL’den davalıların sorumlu bulunduğunu, anılan tutarın davalılarca müteselsilen ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili, davacı, davalı şirketin fatura bedellerinin ödemesini talep edilmiş ise de dilekçe ekinde sunulan hisse devir sözleşmeleri ile davalılar …, … davalı şirketteki hisselerini 10.06.2014 tarihinde dava dışı kişiye tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devrettiklerini bu nedenle müvekkillerinin sorumluluğunun sona erdiğini,hisse devri tarihinden itibaren bir çok defa alış veriş yaptıklarını, çek tahsilatı yapıldığını, imzaların ise … ait olmadığının görüleceğini, davacı tarafın iddia ettikleri hisse devrinden haberdar olmadıkları hesaba katılsa bile davacı … firmasının düzenli olarak bayi ziyareti yaptığını, davacı firmanın hisse devrinden haberdar olmadığının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkillerinin sadece şirketin hisselerini değil, istasyonun kurulu bulunduğu taşınmazı da 3. kişiye devrettiklerini, davacı şirket temsilcisi, saha sorumlusu ve müvekkillerinden … bir araya gelerek şirketin devredileceği, bayilik faaliyetinin ne şekilde devam edeceği vs. gibi konularda bir görüşme yaptıklarını, davacı tarafın bunları bildiği halde fesih hakkını kullanmayarak devrettikleri şirketle yaklaşık altı ay boyunca alışveriş yaptığını bu nedenle de hisse devrini zımnen kabul ettiklerini, müvekkillerinin diğer davalı şirketin davacı şirkete olan borcundan dolayı sorumlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödemeye mecbur bırakıldığını, 4 yıl boyunca satış rakamları ile ilgili herhangi bir uyarıda bulunmayıp sözleşmeyi sonlandırma yoluna gitmediğini, 4. yılın sonunda cezai şartı talep etmesinin iyi niyete ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca sözleşme hükümlerince anılan taahhütteki asgari miktarlar tek taraflı olarak hazırlanan, gerçek satış rakamları ile alakası olmayan miktarlar olduğunu, satışların yapılamamasından müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Dava dilekçesi davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 23.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, taahhütname gereğince; davalı bayi şirketin asıl borçlu olarak, diğer davalılar …, …, davalı …garantör- taahhüt eden olarak sorumlu oldukları iddiası ile; 108.601-TL ürün bedeli, 12.853-TL vade farkı ile eksik ürün alımı nedeni ile 80.000-TL cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.

İLK KARAR: Mahkememizce, davacının davalı şirketten aldığı 75.000-TL tutarlı teminat mektubunu 02/10/2014 tarihinde nakde çevirdiği, teminat mektubu tutarı düşüldükten sonra davacının davalıdan 108.601-TL alacaklı bulunduğu, davacının talep edeceği vade farkının 13.483,66-TL olarak hesaplandığı, davacının talebi doğrultusunda 12.853-TL vade farkı talebinin yerinde bulunduğu, diğer davalılar …, … ve … borcun ödenmesinde garantörlük ve taahhüt eden sıfatı ile davacıya karşı sorumlu bulunduğu, davacının cezai şarta yönelik talebinin incelenmesinde; davacı ve davalı şirket arasında akdedilen 23.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin beş yıl süreli olduğu, davacının cezai şart alacağına dair davalılara ihtarına kadar geçen süreçte eksik mal alındığı halde davacı tarafça davalı şirkete mal verilmeye devam edildiği, bu kapsamda da davacı tarafından cezai şarta yönelik hakkını saklı tuttuğuna dair bir bildirimde bulunmadığı, ihtirazi kayıt konulmadığı, sözleşmenin feshedilmediği ve cezai şart konusunda da sessiz kalınmasının mevcut durumun kabullenildiğini gösterdiği, şirket hisselerinin devrinden sonra cezai şart talebinin dürüstlük kuralına ve hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 108.601-TL ürün bedeli, 12.853-TL vade farkı alacağına hükmedilmiş, cezai şart yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

BAM KARARI: “Somut davada, bayilik ve eki sözleşmeler 23.09.2010 tarihli olup aynı zamanda sözleşme düzenlendikten sonraki ilk mal alımı da aynı tarihli olmakla, bu durumda 5 yıllık alım taahhüdüne uyulmaması halinde cezai şart tutarlarının hesap edileceği dönemler 1)23.09.2010-2011,2)23.09.2011-2012,3)23.09.2012-2013,4)23.09.2013-2014,5 ) 23.09.2014-2015 şeklinde kabul edilmelidir. Beşinci periyot başlangıcında davacı tarafından davalı bayiye 12.11.2014 tarihinde ihtarname keşide edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından davacının davalı şirkete sözleşme döneminde ihtirazi kayıt konulmadan ürün verilmeye devam edildiği gerekçesiyle hesaplama yapılmamış, mahkemece de bu tesbite uyularak bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı bayinin ilk üç dönemde alım taahhüdüne uymadığı ancak davacı tarafından davalı bayiye çekincesiz/ ihtirazı kayıt konulmaksızın ürün verildiği belirlenmektedir.Davacı şirket tarafından bayiye 4.dönem sona ermeden düzenlediği son faturalar 8.9.2014 tarihli (—–numaralı) 58.996-TL bedelli, 18.9.2014 tarihli (—numaralı) 60.407-TL bedelli mal faturalarıdır. 30.09.2014 tarihli —– numaralı son fatura ise iletişim ve otomasyon hizmet bedeli yansıtma faturasıdır. Buna göre davacı 18.9.2014 tarihinden sonra davalı şirkete hiç mal vermemiştir. Ancak davacı tarafından, beşinci dönem başlangıcında ve hiç mal vermeden 12.11.2014 tarihinde, dördüncü dönem dahil olmak üzere eksik alım nedeni ile cezai şartı davalı bayiden talep etmiştir. Buna göre davacının davalıya beşinci dönemde çekincesiz ürün vermeye devam ettiğinden bahsedilemeyecektir. Kural olarak 4. dönem sonunda eksik alım nedeniyle ihtar keşide edilmekle 4. döneme ilişkin olarak cezai şart istenebileceğinin kabulü gerekir. 4. dönemde eksik alım bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre cezai şart talebi hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin tüm dönemlerde çekincesiz mal verilmesi nedeniyle cezai şart talebinde bulunulamayacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır,” gerekçesiyle Mahkememiz kararı kaldırılmış, yukarıdaki esasa kaydı yapılarak, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek üzere BAM ilamı doğrultusunda dosya nitelikli hesaplama uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 06/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Mahkemenin verdiği görev doğrultusunda, dosyaya sunulu belgeler, kök ve ek raporlar üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, davacı şirketin, davalı şirketten 23/09/2013 – 22/09/2014 döneminde 700 ton beyaz ürün satın almayı taahhüt ettiği, aynı dönemde 455,826 ton beyaz ürün satın aldığı, aynı dönemde 244,174 ton beyaz ürünün eksik alındığı, davacı şirketin, davalılardan dava tarihi olan 25/12/2014 tarihi itibariyle 24.417,40 USD şart karşılığı 56.858,35 TL cezai şart talep edebileceğinin hesaplandığı, tespitinde bulunmuştur.
Bilirkişi raporları denetime açık, karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyettedir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Davacının davalı şirketten aldığı 75.000-TL tutarlı teminat mektubunu 02/10/2014 tarihinde nakde çevirdiği, teminat mektubu tutarı düşüldükten sonra davacının davalıdan 108.601-TL alacaklı bulunduğu, davacının talep edeceği vade farkının 13.483,66-TL olarak hesaplandığı, davacının talebi doğrultusunda 12.853-TL vade farkı talebinin yerinde bulunduğu, diğer davalılar …, … ve … borcun ödenmesinde garantörlük ve taahhüt eden sıfatı ile davacıya karşı sorumlu bulunduğu, davacı tarafından, beşinci dönem başlangıcında ve hiç mal vermeden 12.11.2014 tarihinde, dördüncü dönem dahil olmak üzere eksik alım nedeni ile cezai şartı davalı bayiden talep ettiği, buna göre davacının davalıya beşinci dönemde çekincesiz ürün vermeye devam ettiğinden bahsedilemeyeceği, kural olarak 4. dönem sonunda eksik alım nedeniyle ihtar keşide edilmekle 4. döneme ilişkin olarak cezai şart istenebileceği kabul edilmiş, 4. dönemde 244,174 ton beyaz ürünün eksik alındığı belirlenmiş, cezai şart talebi hakkında hesaplanan 56.858,35 TL davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
1-)108.601,00 TL ürün bedeli, 12.853,00 TL vade farkı ve 24.417,40 USD şart karşılığı 56.858,35 TL cezai şartın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-)Cezai şart yönünden fazlaya dair talebin REDDİNE,
3-) Alınması gerekli 12.180,52 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.440,35-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.740,17 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 25,20 TL. başvurma harcı, 121,30 TL istinaf başvurma harcı, 3.440,35- TL peşin harcın toplamı olan 3.586,85- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 4.027,00 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranı(%71,07-28,92) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalılar …, … ve … tarafından yapılan 200,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı(%71,07-28,92) dikkate alınarak hesaplanan 2.861,99-TL nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-) Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-) Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı taraf için takdir olunan 27.746,85 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Davalılar …, … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri 23.141,65 TL üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalılara verilmesine,
Dair; karar davacı vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.