Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/496 E. 2023/325 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/496 Esas
KARAR NO : 2023/325

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2022
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında 17/02/2020 tarihinde temlikname akdedildiğini, temlikname maddesine göre müvekkili şirket tarafından 331.797,77 TL tutarında ticari alacağın devralındığını, akabinde davalı şirkete ürün satış ve teslimi yapılarak 21/07/2020 tarihli KDV dahil 391.521,37 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini ve TTK m.21/2’ye göre faturanın alındığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde itiraz edilmediğinden faturanın kabul edildiğini, itiraz edilmeyen faturanın ayrıca tarafların ticari defterlerine de kaydedildiğini, davalı şirket 59.667,39 TL borcu ödemediğinden ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtara rağmen ödenmeyen borcun tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek davanın kabulü ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı ——alacaklı konumundayken dava dışı şirket tarafından borcun bir kısmının davacı şirket tarafından karşılanacağının beyan edildiğini, akabinde müvekkili şirketin alacağını kurtarabilmek adına davacı şirket ile temlikname imzaladığını, davacı şirket temlikname imzalandıktan sonra müvekkili şirkete 35 set 13.6 m—- seti gönderileceği hususunda anlaştıklarını, daha sonra davacı şirketin her şey dahil 331.797,77 TL’lik fatura kesmesi gerekirken 331.797,77 TL + KDV olacak şekilde fatura kesildiğini, müvekkili şirket tarafından KDV belediyle ilgili iade faturasının kesildiğini ancak davacı tarafça kötü niyetle kabul edilmediğini, davacı tarafın —–beraber hareket edip müvekkili şirketi zarara uğratmaya çalıştıklarını, müvekkili şirketin döviz alacağını alamadığını, dövizin yükselmesi ve alacağının bir kısmını Türk Lirası cinsinden alabilmesi nedeniyle zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine —–İcra Müdürlüğü’nün—–sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, fatura alacağına dayalı olarak toplam 59.667,39 TL tutarlı ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, tarafların ticari defterlerinin üzerinde inceleme yapılması için dosya mahkememizce resen seçilen mali müşavir tevdi edilmiş, 16/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…taraflar arasında mal alış/satışına ait yazılı sözleşme bulunmadığı, her ne kadar davalı taraf mal bedeline temliknamede temlik edilen tutara KDV dahil ve bunun sözleşme bulunduğunu iddia etmekteyse de yazılı bir sözleşme dosya kapsamında bulunmadığı, başka bir anlatımla mal bedeline KDV dahil mi veya hariç mi olup olmadığına dair yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, yapılan tespitlere göre davacı şirketin ticari defterlerinin HMK 222. Md. göre kendi lehine kesin delil teşkil ettiği davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 59.900,77 TL alacağı bulunduğu, ancak davacının icra takibinde 59.667,39 TL alacak talebinde bulunduğu, elektronik ortamda düzenlenen faturaya davalı tarafından herhangi bir itirazın olmadığı, BS/BA formları incelendiğinde: davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş 1 adet toplam 331.797,77 TL+KDV tutarlı fatura e-fatura olarak davalı adına elektronik ortamda düzenlendiği ve ilgili vergi dairelerinin yazılarında davalı tarafından mal ve hizmet alışlarına ait BA Formu ile e-beyan olarak beyanda bulunulduğu görülmektedir. Başka bir anlatımla davacı tarafından davalı adına düzenlenen fatura muhteviyatı malların davalı tarafından teslim alındığı ve fatura itiraz edilmediğine karine oluşturduğu,davalının elektronik ortamda tutulan Yevmiye ve Defter-i Kebir defterlerinin yasal süresi içinde
G.İ.B.’na gönderilerek e-Beratlarının oluşturulduğu, Envanter Defterinin noter açılış tasdikinin yasal süresi içinde noter açılış tasdikinin yapıldığı ve defterlerinin bir birini teyit ettiği, yapılan tespitlere göre davalı şirketin ticari defterlerinin HMK 222. Md. göre kendi lehine kesin delil
teşkil ettiği kanaatine varılmakla,davalının yukarıdaki ticari defter ve kayıtlarına göre; davalının davacıya icra takip tarihi itibariyle 59.901,08 TL alacağı bulunduğu,…” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta vergiyi doğuran olay, taraflar arasındaki mal satımıdır. Bu satımın yapılmasıyla birlikte, devlet Katma Değer Vergisi alma hakkına sahip, satıcı da bunu ödemekle yükümlü olmuştur. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Yasası’na göre Katma Değer Vergisi’nin mükellef ve sorumlusu malı teslim eden veya hizmeti gören kişidir (3065 sayılı Yasa md. 8 ve 9). Ancak, satış sırasında ve paranın ödenmesinden önce düzenlenen belgede KDV’nin satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi halinde satıcı, maliyeye ödemekle yükümlü bulunduğu bu vergiyi alıcıdan satış bedeli ile birlikte tahsil edebilir. Satış sırasında KDV ayrıca gösterilmemişse, KDV’nin satış bedeline dahil olduğunun kabulü gerekir. Böylece satıcı satış sırasında KDV’nin satış bedelinin dışında olduğunu açıkça bildirmemişse satış bedeline dahil olan ve yükümlüsü bulunduğundan maliyeye ödemek zorunda kaldığı KDV’yi taraflar karşılıklı edimlerini yerine getirdikten, yani satış akdi sona erdikten sonra artık alıcıdan rücuen talep edemez. Zira, böyle bir talebin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. (Yargıtay —– Hukuk Dairesi ——
Somut olayda dava dışı—— davalıya olan borcunun bir kısmınına karşılık davacı tarafından 35 set 13.6 m —– setinin davalıya teslimi ile davalının alacağının davacıya temlik edilmesi konusunda anlaşma sağlanmıştır. Taraflar arasında temlikname düzenlenmiş olup, davacının teslim edeceği mallara karşılık davalının dava dışı —— alacağı olan 331.797,77 TL’nin davacıya temlik edileceği kararlaştırılmıştır. Temliknamede KDV konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.Yukarıda belirtildiği üzere, mal satışlarında KDV konusunda açık bir sözleşme yoksa, bedele KDV’nin dahil olduğu kabul edilmelidir. Davacının fazladan KDV talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, davacının takip başlatmakta kötüniyetli olmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından yatırılıan 720,63 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 540,73‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılmış olan gider avansı bakiyesinin, karar kesinleştiğinde HMK. 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir olunan 9.546,78 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi uyarınca —— tarafından karşılanan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kayına, Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.