Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/447 E. 2023/273 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/447 Esas
KARAR NO: 2023/273
DAVA: Tazminat (Müdürün şirketten talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin , fazla mesai ücreti)
DAVA TARİHİ: 04/02/2013
KARAR TARİHİ: 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirkette 01.01.2009 tarihinden 12.10.2011 tarihine kadar işçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak sona erdirildiğini, müvekkil firmaya ait maaşlarını şirketin ana merkezi olan ——– almak ta olup bu paraların müvekkile ve diğer çalışanlara ödenmek üzere şirket hesabına gönderildiğini, şirketten gelen maaşları müvekkilinin her ay sonunda diğer çalışanlara ve kendisi için maaş dağıtımını yaptığını, bu yapılan dağıtımı ana şirkete mail yoluyla raporladığını, en son net 2.500 Euro x 2522= 11.349 TL maaş aldığını, öğlen yemeğinin işveren tarafından karalandığını, davacının işe girdiği tarihten fesih tarihine kadar 08:00-19:00 saatleri arasında fazla mesai yaptığını, Ramazan ve Kurban bayramı ile yılbaşı günleri hariç olmak üzeRe sürekli çalıştığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı kalmak kaydıyla, kıdem tazminatı alacağı, ihbar tazminatı alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık izin ücreti alacağı, ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili 27.11.2012 tarihli cevap dilekçesin de özetle, davacının müvekkil Şirket eski genel müdürü ve yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olarak çalıştığını, aynı zamanda şirketin Kurucu ortaklarından olduğunu, davacının genel müdür olarak fazla mesai talep hakkının olmadığını, yıllık izin defterlerinin de davacı tarafından tanzim edildiğini, davacının iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, davacının işçi olarak çalışmadığını belirterek haksız davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Davacı, 0101/2009-12/10/2011 tarihleri arasında şirketten işçilik alacağı olduğunu belirterek alacak davası açmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
Bir kimsenin işçi sayılabilmesi için iş sözleşmesi ile çalışması koşuldur. İş sözleşmesinin unsurları ise “zaman” ve “bağımlılık” ve “ücret” unsurlarından ibarettir. Zaman unsurundan amaç; bir kimsenin günlük belirli bir zaman dilimi içerisinde iş gücünü bir işveren emrine tahsis etmesi, bağımlılık unsurundan amaç ise çalışan kişinin işveren emir ve talimatları doğrultusunda çalışmasını sürdürmesidir. Görülen iş karşılığı işverenin belli bir zaman dilimi için ödemiş olduğu bedel ise ücret unsurunu oluşturur. Belirtilen unsurlara göre bir veya birden ziyade işveren emrinde çalışmasını sürdüren kişiler işçi statüsünde kabul edilir.
Buna  karşın kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlayan kişiler ise işçi statüsünde kabul edilemezler. Bu kişiler herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmayan esnaf ve sanatkarlar, kolektif, komandite ve limited şirket ortakları, anonim şirket kurucu ortakları, yönetim kurulu üyeleri gibi kimselerdir.
Hukuksal olgu belirtilen şekilde olmakla birlikte, iş hayatında ayrık durumların ortaya çıkması mümkündür. Bir kimsenin biçimsel anlamda şirket yönetim kurulu üyesi gözükmesine karşın, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret, bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan baskınsa, bu takdirde salt yönetim kurulu üyeliği statüsünden hareketle sonuca gidilemez. Hukuksal statüsü belirlenmek istenilen kişinin şirket içerisindeki pozisyonu, gördüğü iş, çalışma koşulları, aldığı ücret birlikte değerlendirilerek ekonomik yaşamının ne şekilde sürdürüldüğü ortaya konularak sorun çözümlenir.——-
Eldeki davada, davacının ortak ve müdür olarak çalıştığı ihtilaf dışıdır. Yine dosyada mübrez bulunan 11/12/2008 tarihli YK kararına göre, kar ortaklığı şeklinde anlaşmaya varıldığı ve ücret almayacaklarının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Yerleşik içtihatlara göre, ortağın, müdürün, şirketin organı olarak faaliyet göstermesi sebebi ile kıdem, ihbar, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretleri gibi  işçilik hakkından doğan alacakları talep edemeyeceği, varsa ancak ücret alacağını talep edebileceği bellidir. ——— Eldeki davada ücret almayacağı da özellikle kararlaştırıldığına göre, işçi- işveren ilişkisi içinde bulunmayan imza ve temsile yetkili olmakla organ sıfatını kazanan davacının kar payı dışında, kıdem, ihbar tazminatı vs adı altında istemde bulunması mümkün değildir.
Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar vermek gerkemiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gerekli 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.499,95-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.320,05-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfedilen toplam 287,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/04/2023