Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/419 E. 2022/655 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/419 Esas
KARAR NO:2022/655

DAVA:Şirketin İhyası (Resen Terkin)
DAVA TARİHİ:25/03/2021
KARAR TARİHİ:28/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı —tarihinde davalı— tarafından resen terkin edildiğini, resen terkin işleminin müvekkiline tebligat ile bildirilmediğini, davalı tarafından yapılan resen terkin işleminin usulsüz olduğunu belirterek sicilden resen terkin edilen dava dışı şirketin ihyasını yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;TTK m. 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tesis edilen işlemde hukuka aykırılığın bulunmadığını, şirketin adresinin ve durumunun tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silindiğini, bu nedenle resen terkin edildiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, — usulsüz işlemleri sonucunda resen terkin edilen şirketin, tümden ihyası istemlidir.Davacı,—- dava tarihli dava dilekçesiyle, resen terkin edilen şirketin, usulsüz terkin edilmiş olması sebebiyle tümden ihyasını talep etmiştir.Mahkememizce —- sayılı dosya üzerinde yapılan yargılamada; dava dışı şirketin —- tarihinde resen (adresin tespit edilmemesi sebebiyle) sicil tarafından yapılmış ilan ile terkin edilmiş olduğu; TTK.nun geçici 7. Maddesinin4/a maddesine göre şirket yetkililerine ihtar çıkarılmamış olması karşısında terikn işleminin usulsüz olacağı ve davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına karar verilmiş; ayrıca davanın açılmasına sebebiyle veren sicil aleyhine vekalet ücerti ve yargılama giderine hükmedilmiştir.Mahkememizin bu kararı davalı sicil tarafından istinaf edilmiş; —- sayılı kararıyla terkinin usulsüz olması sebebiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.Bu karar temyiz edilmiş;—-sayılı kararla, “Mahkemece ihyası istenilen şirketin —- tarihinde TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu hüküm uyarınca sicilden terkin tarihinden itibaren —-yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerekirken hak düşürücü süre aşılarak —- tarihinde ihya davası açılmış olup yasanın amir hükmü uyarınca davacının hak düşürücü süre içerisinde ihya davası açılmadığı hususunun tartışılmaksızın yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle mahkememizce verilen karara yönelik davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.Bozma sonrası dosya iş bu esas sırasına kaydedilmiştir. Davacı vekili, bu kez, —tarihli beyan dilekçesi ile, dava dilekçesinde bahsetmediği biçimde, ihyasını istediği şirketin —- tarihinde ihyasını istediği şirket tarafından açılan bu alacak davada, yargılama sonunda, —- tarihli kararla, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini; şirketin terkin edildiği tarih olan —-tarihi itibariyle şirketin taraf olduğu bir dava olduğunu ve TTK nun Geçici 7/2 maddesi uyarınca, silinme işleminin usulsüz olduğunu belirtmiş, davanın kabulünü talep etmiştir.Dava dilekçesinde davacının dayandığı husus terkin işleminin şirket yetkilisine tebligat yapılmamış olması sebebiyle usulsüz olmasıdır. Dava dilekçesinde devam eden bir yargılama olduğu hiç belirtilmemiş; devam eden dava yönünden ihya istenmemiş; sicilin usulsüz terkin işlemi sebebiyle tümden ihya istenmiştir.—- tarihli beyan dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, ıslah dilekçesi sayılmış olsa dahi, ıslah ve hatta dava tarihi itibariyle—- yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu görülmektedir. Dava sebebi yapılmamış bir hususun (devam eden bir dava olduğu hususunun) resen mahkememizce araştırılması ve ihyasına karar verilmesi mümkün değildir.
(Ayrıca, Davacının bildirdiği —-kararı incelendiğinde, karara çıktığı tarihte şirketin sicilden terkin edilmiş olduğu, buna rağmen şirket yetkilisinin temyizden feragat dilekçesi sunduğu ve usulsüz şekilde kararın kesinleştirildiği görülmektedir. Usulüne uygun kesinleşme sağlandığında ihyası istenen şirketin malvarlığının mevcut olabileceği, bu durumda güncel — kararlarına göre malvarlığı bulunan şirketler için — yıllık sürenin uygulanacağı içtihadının uygulanırlılığı gündeme gelebilir. Ne var ki eldeki davada malvarlığı sebebiyle ihya istemi de yoktur. Kamu düzenine ilişkin olmayan ihya davalarında dava sebebi yapılmamış bir hususun resen gözetilmesi mümkün değildir.)
Bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, —- sayılı kararında belirtildiği gibi, hak düşürücü sürenin hakkı, tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerden olduğu, resen gözetilecek olması nazara alınarak) — yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Mahkememizin— tarihli karar duruşmasının son paragrafında sehven istinaf yolu açık denmişse de dosya Yargıtay incelemesinden bozularak geldiği, yeni kararın doğrudan Yargıtay incelemesinden geçeceği görülmekle, son paragraftaki ” İstinaf Kanun yolu” ibaresi ” temyiz yolu” olarak düzeltilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın REDDİNE;
2- Alınması gerekli —- harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan — peşin harcın mahsubu ile bakiye —- davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan —- maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren —haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere — yolu ile davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.