Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/411 E. 2022/816 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/411 Esas
KARAR NO: 2022/816
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/06/2022
KARAR TARİHİ: 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– tarafından keşide edilen —– bedelli çekin düzenlenerek müvekkiline ulaştırılmak üzere ——-verildiğini, —- şirketi elemanının söz konusu çeki müvekkile ulaştıramadan çaldırdığına ilişkin —— ifade verdiğini, bunun üzerine müvekkilinin —–Sayılı dosyası ile çek iptali davası açarak ödemeden men kararı alındığını, bu hususun bankaya bildirildiğini, söz konusu çekin ——-Tarafından ibraz tarihinde —— sunulmuş olduğunun öğrenildiğini, çek fotokopisinde çekin arka yüzünde müvekkil şirkete ait olmayan bir kaşenin basılmış olduğunu, ciro silsilesinde müvekkil şirketten sonra sırasıyla ——- basılmış olduğunun görüldüğünü, müvekkil şirketin borçlu olmadığı kişilerce borçlu gösterilmeye çalışılarak, sahte kaşe yaptırılarak ve çeke basılarak sahtecilik işlemleri yapıldığını belirterek sonuç olarak dava konusu çekin davalıdan istirdatına, çekin iade alınması ile müvekkil şirkete verilmesine, çek aslı icra kasasında ise icra kasasından alınarak müvekkil şirkete teslim edilmesine karar verilmesini; söz konusu çek miktarı ile davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,—— dosyası ile yapılan takip ile borçlu bulunmadıklarının tespitine ve ———sayılı icra dosyası ile haksız haciz baskısı altında bulunmaları sebebiyle takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi gerektiğini ve müvekkil şirketin adresinin———- Mahkemesinde davanın görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Davanın esası hakkında ise davalı vekili; ciro silsilesinde kopukluk olmadığını, çalınma iddiaları ile müvekkil şirketin bir ilgisi bulunmadığını, davacı tarafın —— Sayılı icra dosyasında borçlu olmadığını ve bu nedenle davada hukuki yarar olmadığını, müvekkil şirketin çekin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair somut bir delil sunulamadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle —–tarafından keşide edilen—–bedelli çekin istirdadı ile söz konusu çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti davasıdır.
Mahkememizce ——– tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında; davacının keşideci hakkında tedbir kararı verilmesi talebinin davanın tarafı olmayan kişi hakkında bu yönde karar verilemeyeceği sebebiyle reddi ve davacının kendisi yönünden tedbir kararı verilmesi talebinin %15 teminat yatırılması ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren önlenmesi kararı verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 19/2 maddesinde; “(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptı, e-tebligat ile tebliğ edilmiş ve 12/06/2022 tarihinde okundu sayılmıştır. Davalı vekili, 13/06/2022 tarihinde süresinde cevap dilekçesi sunarak yetki itirazında bulunmuş, davalı şirketin yerleşim yeri nedeniyle —— Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan etmiştir. Yetki itirazının usulüne uygun olması nedeniyle öncelikle Mahkememizin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu hususu düzenlenmişitr.
Menfi tespit davaları, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nun 72. maddesinin son fıkrasında; “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir…” düzenlemesi mevcuttur. Söz konusu düzenlemeye göre, menfi tespit davalarında davalının yerleşim yeri mahkemesi ile icra takibinin yapıldığı yer mahkemeleri yetkili mahkemelerdir.
Mahkememizde görülmekte olan uyuşmazlıkta, çekte yetki kaydı bulunmadığı ve taraflar arasında yetki sözleşmesinin olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle, eldeki davada yalnızca genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Davalının yerleşim yerinin —– olması ve davalının da—–Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin yetki itirazında bulunması nedeniyle yetkisizlik kararı vermek gerekmiştir. Nitekim benzer bir davada ——- sayılı ilamında; “…Dava, menfi tespit davasıdır. Davalı taraf cevap süresi içinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemenin kendisinin ikametgahı mahkemesi olduğunu savunmuştur. İİK’nın 72/son maddesi uyarınca menfi tespit davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda icra takibi bulunmadığından HMK’nın 6. maddesi uyarınca yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. Mahkemece yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” hususuna yer verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, Mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden reddi ile———Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİ NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta süre içinde başvuru halinde dava dosyasının yetkili ——— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, davaya yetkili mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/11/2022