Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/392 Esas
KARAR NO : 2022/472
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 07/04/2017
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —– tarafından bir ——alacaklarının tahsili talebiyle ——aleyhine açılan dava neticesinde—— Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini,——— —- dava dışı vekili tarafından——- dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını ve—- tarafından icra tehdidi altında kalınarak icra takip dosyasına —–tarihinde asıl alacak, faiz ve diğer fer’ileri ile birlikte toplam —– ödeme yapıldığını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. Maddesinde “Tacireler veya kamu —- kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesinin yer aldığını, davalı——- arasında imzalanan sözleşmelerde, ihtilaf halinde uyuşmazlıkların çözümünde—– Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını——Karar sayılı dava dosyasında görüleceği üzere—- bağlı —— edilen —- alımı işinin 2012-2014 dönemi için davalı şirketler tarafından ihale alındığını ve dava dışı işçinin de söz konusu tarihlerde davalı şirketlerin elemanı olarak çalıştığını, dolayısıyla davacı idarenin mahkeme kararıyla işçiye ödediği tazminatın işçinin bu çalışmaları karşılığı olduğunun açık olduğunu, hizmet alımı kapsamında çalışan —– işçiye kesinleşmiş yargı kararına istinaden iş mevzuatından doğan alacaklarının ödendiğini, ——— ihale—– ve müvekkili —– akdedilen——- Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri nedeniyle adı geçen kişinin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu ve söz konusu alacaklar bakımından —- sözleşmeden dolayı sorumlu olan yüklenici firmaya Borçlar Kanununun genel hükümleri uyarınca rücu edecğinin açık olduğunu, —- Karar sayılı ilamında işçinin davalı —- tarihleri arası çalıştığı kabul edilerek müvekkili ——- ile davalı —- İş Kanunu 2/6 anlamında asıl işveren -alt işveren ilişkisi içerisinde oldukları sonucuna varıldığını, dava dışı işçi ile ——-arasında herhangi bir şekilde sözleşmeye dayalı iş ilişkisi olmadığını, davalı yüklenici———— tarihlerde iş üstlenmiş olan şirketler olduğunu, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde ve bu hizmet sözleşmelerinde atıfta bulunulan teknik şartnamelerde yüklenici firma tarafından çalıştırılan personel ile — arasında hiçbir kanuni bağ ya da sorumluluk ilişkisinin olmadığını, yüklenici şirketin bu personelin işvereni olup kanuni tüm yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlü olduğunun düzenlendiğini, davalı yüklenici şirketler ile 4734 ve 4735 sayılı Kanunlar ve bağlı mevzuat uyarınca imzalanan —-Sözleşmelerine göre yüklenicilerin çalıştırdıkları işçilere dair tüm yasal yükümlülüklerin işveren ve işçi arasındaki ilişkiden doğabilecek sosyal ve mali hak ve sorumluluklar ve cezaların yüklenici firmalara ait olacağının hüküm altına alındığından müvekkili —- tümü ödenen işçilik alacaklarının tazminini temin etmek maksadıyla iş bu rücu davasının açılması zaruretinde kalındığını belirterek açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla—— ilamı gereği ödemek zorunda kaldığı —- işçilik alacağının ödeme tarihinden(12/07/2016) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—– ile davalının —karar verildiğini, tasfiye işlemlerinin —– karar ile —- vekili olarak atanmalarına karar verildiği ve vekaletname çıkarıldığını, —-alacak başvurusu yapılmadan dava açıldığı, davanın görevsiz mahkemede açıldığı, görevli mahkemenin — Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, —— şirketin dava dışı işçiye yapılan ödeme kalemlerinden hiçbir hukuki sorumluluğunun olmadığı, alacakların zamanaşımına uğradığı, açıklanan nedenlerle davanın usulden reddine, söz konusu itirazların Mahkemece kabul görmemesi halinde Müflis şirket aleyhine açılan davanın, İİK.m.194 hükmü uyarınca, ikinci alacaklılar toplantısının 10 gün ertesine kadar durdurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, dava dışı çalışan — davacı —— karşı açmış olduğu iş davasında hükmedilen alacak için davacı tarafça ödenen bedelin yüklenici firmadan rücuen tahsili istemli alacak davasıdır.
Eldeki dava ilk olarak —- Esas sayılı dosya numarası ile görülmeye başlanmış, Mahkemece davalı —- dosyanın tefrik edilerek —- Esas sırasına kaydedildiği ve bu davalı yönünden — Karar sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür. Mahkemece verilen görevsizlik kararı incelendiğinde davalı şirket hakkında —- verildiği eldeki davanın ise —– kararından sonra — açıldığı, dolayısıyla davanın açıldığı tarihte kayıt kabul davası niteliğinde olduğu ve bu davalarda—- kararı veren yerdeki ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Görev dava şartı olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığını öncelikle tartışmak gerekmiştir.
Mahkememizce iflas kararı veren —–bu kararından önce iflas kararı ile ilgili sırasıyla;
1——-. Sayılı ilamı ile: “…İlk Derece Mahkemesi tarafından, iflas erteleme isteminin yukarıda yazılı olan 6756 sayılı Kanunun 4. maddesi ile kanunlaşan, 669 ve 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesinin —– fıkrasının a bendi uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken, şirketlerin —– ciddi ve inandırıcı bulunmadığı, iyileşmesinin mümkün görülmediği gerekçeleri ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile—– tarihli kararının kaldırılarak gerekçesi değiştirilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verildiği, Buna göre; İflas erteleme talebinin reddi ile, —–sicil numarasına kayıtlı —–numarasına kayıtlı —— iflasına karar verildiği,
2-Kararın temyiz edilmesi üzerine—-. Sayılı ilamı ile: “Somut olaya gelince —- tarihinden önce yapıldığı, tüm dosya kapsamından borca batıklığı devam eden davacı şirketlerin —–kapsamında borçtan kurtulmalarının mümkün olmadığının anlaşıldığı, şirketin iflasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre istinaf başvurusunun reddi gerekirken gerekçesi değiştirilmek sureti ile esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle——- sayılı kararının bozulması ve ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya uygun kararının onanması gerekmiştir.” gerekçesi ile istinaf kararını bozduğu,
3-Bu kez ——— ilamıyla direnilmesine karar verildiği ve iflasın ——– itibariyle iflasın açılmasına karar verildiği,
4-Direnme kararı üzerine —— ilamında:”… Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemesinin direnme kararı yerindedir. Ancak bölge adliye mahkemesince verilen ilk kararda iflasın açılma tarihi “—–” olarak belirtilmiş, direnme kararında ise “—” tarihi itibariyle iflasın açılmasına karar verilmiştir. İflasa tâbi bir borçlu hakkında ——– sınırları içerisinde iflas kararı verilmesiyle iflas açılmış olur. İflasın kaldırılması veya kapatılmasına karar verilmedikçe aynı borçlu hakkında ikinci bir iflas kararı verilemez buna iflasın tekliği adı verilir ——— gereğince de farklı—- tarihlerinin belirlenmesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 10.07.2018 tarihli direnme kararının hüküm fıkrasının 1. bendinin 4. cümlesinde geçen “—-” ibaresinin çıkartılarak, yerine “—–ibaresinin yazılması suretiyle karar düzeltilerek onanmalıdır.” gerekçesi ile kesin olarak karar verildiği neticeten eldeki davada davalı yönünden —–olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla her ne kadar dava açıldığı tarihte davalı şirket hakkında iflas kararı var ise de bu kararın henüz kesinleşmediği ve ——. Sayılı ilamı ile iflas kararının kaldırılarak davalı şirket hakkında yeniden iflas kararı verildiği, —-kararı neticesinde de ——– olduğunun anlaşıldığı, eldeki davada dava tarihinin ise 07/04/2017 olduğu, gelinen aşamada dava tarihi itibariyle davalı şirket hakkında iflas kararının olmadığı, iflasın dava tarihinden sonra 26/09/2017 tarihinde gerçekleştiği, yerleşik içtihatlar neticesinde görülmekte olan bir dava sırasında davalının iflas etmesi halinde davanın kendiliğinden kayıt kabul davasına dönüşeceği ancak ilk dava açılan mahkemenin görev ve yetkisinin aynen devam edeceği anlaşılmıştır. İflas açılması dava tarihinden sonra olduğundan İİK 235 gereği iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açma şartı mevcut değildir.—–. Sayılı ilamında:”..Bu durumda mahkemece, iflasına karar verilen davalı borçlular yönünden——- oluştuğuna ve İİK’nın 226. maddesine göre adi tasfiyede ——— kanuni mümessili ——– olduğuna göre,——- tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre ——veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması;———, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın —– karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken İİK’nın 194. maddesinin hukuk davalarının “durması”ndan sözettiği hususu gözardı edilerek iflas kararından sonra açılan davalar için uygulama yeri bulunan İİK’nın 235. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir.
Hal böyle olunca dava açıldığı tarihte davacı —– yönünden asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, davalı şirket hakkında ise dava tarihi itibariyle iflas kararı olmadığından, sonradan verilen iflas kararının davayı kendiliğinden kayıt kabul davasına dönüştüreceği anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine, —- olduğuna karar verilmiş, HMK 21. Madde uyarınca kararın istinaf edilmemesi halinde dosyanın mercii tayini için ——— gönderilmesine, karar verilmiş, aksi halde dahi eldeki davada Mahkememizin hiçbir şekilde yetkili olmayacağı, İİK 235. Madde uyarınca iflas kararı veren yer olan —–Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesin yetkili olacağı, mahkemenin bu yönde de hata yaptığı anlaşılmış, neticeten davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1- Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli —– Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3—— Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olmakla, taraflarca mahkememiz kararına karşı İstinaf yoluna başvurulmadığı takdirde dosyanın mercii tayini için ——. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.