Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/30 E. 2022/367 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/30 Esas
KARAR NO : 2022/367

DAVA : Ticari Şirket (Birleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2017
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Birleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının —-arasında davalı —-hissedarlığını ve yönetim kurulu üyeliğini yaptığını, diğer hissedarın … olduğunu ve müşterek imzaları ile karar alınabildiğinin celp edilecek kayıtlardan anlaşılabileceğini, davalı— tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile davalı ..—- karşılığı ortak olduğunu, davacının o dönemde—- hissedarı olmasına ve herhangi bir işlem yapmamasına ya da vekil tayin etmemesine rağmen —- bulunan—- devrolduğunu, yapılan bu işlemin hukuka ve kanunlara aykırı olduğunu, hissenin geçerli olması için gereken imzaları — tasdik edilmiş devir sözleşmesi, devre muvafakat edildiğini gösteren yönetim kurulu kararı ve ilgili kararın noter tasdikli örneğinin —-ibrazı, devir işlemin pay defterine kaydı unsurlarını ihtiva etmesi gerektiğini, davalının bilgisi ve rızası dışında yapılan işlemlerin niteliğinin bilinmediğini ve bu yüzden elinde herhangi bir belgesi bulunmadığını, yapılan devir işleminde —— ödenen bir bedel gözükmediğini, yapılan işlemin bir mal kaçırma girişimi olduğunu, yapılan devir işleminin şekli şartlara uygun olmadığı ve gerçekte de bir satış bulunmadığını beyan ederek, telafisi imkansız zararlarla karşılaşma ihtimaline binaen davalı …—-kayıtlı hisseye 3. Kişilere devrinin önlenmesi için dava sonuna kadar tedbir konulmasına, davanın kabulüne, hisse devri işleminin iptali ile hisselerin davacı adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde davacının hissesine tekabül eden değerin davalılardan tahsiline yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …—- özetle; Müvekkili şirketin—- numaralı hisse devir sözleşmesi ile iktisap ettiğini, söz konusu —- yayınlandığını, hisse devrine istinaden —— seri numaralı —– adet muvafakat ilmühaber devir beyanlarının imzalanması suretiyle —-devir ve ciro edildiğini ve ilgili hisse devri pay defterine işlendiğini, —- tarihinde ise —-… arasında hisse devir sözleşmesi akdedildiğini ve bu hisse devir sözleşmesi uyarınca — sahibi olduğu—- hak ve hisse—– bedel ile ….—– devredildiğini, hisse devir sözleşmesi ….—-tarafından imzalandığını, hisse devrine ilişkin olarak —-.. arasında — devir bedeli —- ortaklıktan alacaklarına mahsuben gerçekleştiğini,— şirketinde ———ait hisselerin devri işleminden bağımsız olarak davacı … ile davalı … arasında —- tarihinde sulh protokolü akdedildiğini, bu sulh protokolünün taraflarca imzalanmasını müteakip davacı ..—- diğer davalı —- nezdinde herhangi bir pay sahipliği sıfatı bulunmadığını, davacının hisselerini devrine onay vermediği ve devrin kendisinin —- gerçekleştirildiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının iddiaları gerçekliğe tümüyle aykırı olmasından bahisle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle davalı—- hisselerinin diğer davalı ..—- devrinin geçersiz olduğu iddiasıyla açılan hisse devrinin iptali ve davacı adına tescili mümkün olmadığı takdirde hissenin değerinin tespiti ile davalılardan tahsili istemli alacak davasıdır.
Mahkememizce dosya nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyetinin —- tarihli raporunda özetle:”Davaya konu hukuka aykırı olduğu iddia edilen hisse devrinin davacı ile davalının —-imza yetkilerinin olduğu dönemde yapıldığının anlaşıldığı, davacı veya davalının diğerinin rızasını almadan tek başına hisse devri sözleşmesi yapabileceği kanaatine varmakla birlikte davacının bu dava konusu sözleşmeden haberdar olmadığı iddiaları nedeniyle davalı tarafça sunulan protokoller incelendiğinde, davacının bu devirden haberdar olduğu kanaatine varıldığı, yine hisse devri sözleşmesi şirket ünvanı altındaki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin bir itiraza rastlanmadığını, hisse devrinden —- olduğu, bu nedenle hisse devrinin iptali ve adına tescili talebinin hisse devri usulsüz olsa bile mümkün olmadığı kanaatlerinde olduklarını, —– pay için henüz hisse senedi çıkartılmayan durumlarda pay senetlerinin yerini tutmak için düzenlenen senetlere ilmühaber denildiği, TTK 486/2’de ise ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı senetlere ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtildiği, bu madde gereğince nama yazılı senetlere ilişkin TTK’nın 490. Vs. Maddelerinin uygulanması gerektiği, bu payların herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın tescil veya onaya bağlı olmaksızın devrinin mümkün olduğu, davacının iddalarının aksine devrin usulüne uygun olduğu, davacı yanın hisse senetlerinde imzasının mevcudiyetiyle birlikte şirketi temsil yetkisinin de olmasıyla devirden haberdar olmadığı yönündeki iddiasının belgesel anlamda izaha ve ispata muhtaç olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yetkisizlik kararı verilmesi üzerine — kararını kaldırmıştır.
Dava dilekçesi incelendiğinde davacının terditli olarak iki talebi mevcuttur. Bunlardan ilki davalı — diğer davalı ….— satın aldığı hisselerinin—- devrinin iptali ile davacı adına tescili, diğeri bu talep mümkün olmadığı takdirde bu hisse payının değerinin tespiti ile davacıya ödenmesine ilişkindir.
Dava konusu ..—devredilen hissenin devrinin geçersiz olması ihtimalinde, devrin iptaline karar verildiğinde hisse —- olan Davalı — geçecek olup, davacıya geçmesi mümkün değildir. Bu nedenle esasen davacının hissenin kendi adına tescil talebinde aktif husumeti yoktur. Hal böyle olunca hisse devrinin geçerli olup olmadığının tartışılmasının da esasa etkili olmayacağı açıktır. Davacının diğer talebini değerlendirmek gerekir ise; davacı —- şirketinde sahip olduğu tüm hisselerini 19/01/2017 tarihli kararla diğer davalı ….— devretmiş olup, dava açıldığı tarihte davacının — hissesinin bulunmadığı açıktır. Bu durumda esasen ikinci talep yönünden de aktif husumeti yoktur. Aksi halde dahi —-sahip olduğu hisselerin .—- devrine ilişkin —kararı ile —-hisse devir sözleşmesi dosya kapsamında mevcut olup, 01/07/2015 tarihli sözleşmede devir eden kısmında davalı — adına davacı …—- imzasının bulunduğu imza örneklerinden anlaşılmaktadır. Bu durumda raporda da tespit edildiği gibi davacının dava konusu devirden haberdar olmadığına ilişkin iddialarının geçersiz olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile … arasında aynı tarihte akdedilen protokolde ise —- hissesinin tamamını ..——-devretmesi karşılığı, —— kredi taksitlerini ..—-ödemeyi üstlendiği anlaşılmıştır. Yine dava dilekçesinde ….—– bu hisse devri için —– ödediği bir bedel olmadığı iddia edilmiş ise de; esasen hisse devri karşılığı ….—- borcunu ödemeyi üstlendiği, devrin bedelsiz olmadığı anlaşılmıştır. Nihayetinde terditli 2. talep yönünden: Taraflar arasında akdedilen 19/01/2017 tarihli sulh protokolü ile davacı ortaklık paylarının tamamını davalıya devrederek ortaklıktan ayrılmış olup, 3.5 maddesinde: “Tarafların bu sulh protokolü ile gerek 01/07/2015 tarihli protokolden ve gerekse —- kaynaklanan her türlü borç ve alacak bakımından işbu sulh protokolünün aynen yerine getirilmesi kaydıyla hiçbir alacak ve borçlarının kalmadığını, birbirlerini —- rücu ve karşılıklı olarak ibra ettiklerini beyan ederler” düzenlemesi mevcuttur. Davacı bu protokol uyarınca hisselerini devredip ortaklıktan çıkmış, taraflar hak ve alacaklarını bu protokol ile belirlemiş olup, dava konusu iptali ve bedelinin tahsili istenilen hisse devrine ilişkin davacı ile … arasında akdedilen —- tarihli protokole de işbu sulh protokolünde atıf yapılarak tarafların — hukukundan kaynaklanan hiçbir alacak ve borçlarının kalmadığını imzalanmakla artık bu sözleşmenin davacıyı bağlayacağı anlaşılmış, neticeten her iki talep yönünden davacının aktif husumetinin bulunmaması, aksi halde dahi 01/07/2015 tarihli taraflar arasında hisse devrine ilişkin imzalanmış protokole 19/01/2017 tarihli protokol ile atıf yapılarak davacının ortaklıktan kaynaklı bir alacağının olmadığını beyan etmesi karşısında yine hisse değerini hisse devri geçersiz olsa dahi talep edemeyeceği anlaşılmış, davanın her iki talep yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile eksik 49.30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
6-Davalılar ..—. kendini vekille temsil ettirdiğinden — gereği hesaplanan—-ücretinin davacıdan alınarak davalılar—– verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı