Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/295 E. 2023/223 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/295 Esas
KARAR NO: 2023/223
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/04/2022
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı tarafa borcu olmamasına rağmen başkasının borcuna karşılık olmak üzere değişik vadelerde senetler verildiğini, davalı tarafından iş bu senetler —– Adliyesinin farklı icra müdürlüklerinde işleme konulduğunu, iş bu dosyalar konusunda müvekkili ile davalı arasında icra dosyalarından tahsil harcı ödenmemesi için dosyalara yapılacak ödemelerin alacaklının talimatı ile müvekkili tarafından — şerh düşülerek —–hesaplarına etki cetvelde gösterilen tarihlerde toplam 1.830.000 TL ödeme yapıldığını, takip konusu bonolar 100.000 TL lik olduğu, iş bu dosyaların toplam ödemesi ana para 1.500.000 TL olduğu, avukatlık ücreti ve ilk masraflar da hesaplandığında bu dosya borçları tahsil harçları hariç olmak üzere ödendiğini, davalıya borcunun kalmadığını, davalı kötü niyetli olarak icra işlemlerine tüm dosyalardan devam etmesinden dolayı %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ettikleri ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafa usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ile duruşma davetiyesinin tebliğ edilmesine rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davaya konu olan icra takibi bonoya dayalı bir takip ise de; taraflar arasında bono düzenlenmiş olsa dâhi, asıl ilişkiye bakılması ve bonodaki hukukî ihtilafın asıl ilişkiye göre çözümlenmesi gerekmekte olduğu doktrinde ve —— benimsenmiştir. Bonoya dayalı menfi tespit davalarında —-bazı dairelerinin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu, bazı kararlarında ise işin niteliğine göre İş Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilmektedir. Özellikle burada değinilmesi gereken husus bonodan kaynaklanan her davanın ticari dava sayılıp sayılamayacağı hususudur. Hemen belirtmek gerekir ki; bononun varlığı, unsurları, imzanın borçluya ait olup olmadığı vs. gibi hususlarda değerlendirme yapılması gerekiyor ise bu durumda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır. Zira belirtilen bu hususların değerlendirilmesi için TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir ki bu durumda davayı mutlak ticari dava haline getirir. Bononun varlığı, unsurları vs. hususlarında bir ihtilafın olmaması halinde TTK hükümleri uygulanmayacağı için taraflar arasındaki temel ilişkiye bakılarak görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. Örneğin bir kira ilişkisinden kaynaklı alacak nedeniyle borçlu alacaklıya bono vermiş ve bu bononun ödenmemesine ilişkin dava açılmış ise görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olmalıdır. Yine işveren tarafından işçinin kıdem tazminatı alacağına ilişkin bono vermesi halinde de görevli mahkeme İş Mahkemesi olmalıdır. Bu hususta temel alınması gereken kıstas temel borç ilişkisi olmalıdır. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere temel borç ilişkisi ticari olmasa dahi bononun varlığı ve unsurları hususunda bir ihtilaf varsa TTK hükümleri uygulanacağından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda taraflar arasındaki ihtilaf; takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davacı tarafından takibe konu bonoların varlığı ve unsurlarına dair herhangi bir itirazı bulunmamakta, davacının iddiası genel olarak takibe konu bonolara karşılık ödeme yapılması nedeniyle bedelsiz kalmasına dayalı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde kambiyo senetlerine ilişkin kuralların dolayısıyla Türk Ticaret Kanununa ilişkin hükümlerin tartışılması gerekmeyeceğinden davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğu söylenemez. Tarafların tacir oldukları da iddia edilmediğine göre, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ——-

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ——– Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
4-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.23/03/2023