Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/283 E. 2022/727 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/283 Esas
KARAR NO : 2022/727

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili —- Esas sayılı dosyasında sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkil şirket arasında imzalanan elektrik aboneliği sözleşmesi çerçevesinde—–adresinde kurulu—– nolu Sözleşme ile davalının elektrik kullanmaya başladığını, işbu davaya konu borcun davalının ödemediği elektrik fatura borcu olduğunu, Tesisatın bulunduğu ve elektriğin kullanıldığı mahalin mesken olduğunu,Elektrik tarifeleri yönetmeliğinin elektrik kullananlara uygulanacak tarife gereğince davalının kullandığı elektrik bedelinin (Asıl Alacak Miktarı) 431,01-TL olduğunu, söz konusu bedelin takip tarihine kadarki gecikme zammının 217,06-TL olduğunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 24. Maddesi uyarınca gecikme zammı vergi matrahına dahil olduğundan icra takibine esas gecikme zammı için tahakkuk eden KDV’nin 38,08-TL olduğunu, dava konusu alacağın talebe rağmen ödenmemesi nedeni ile davalı hakkında——sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, davalının dosya borcunun tamamına itiraz etmesi neticesinde takibin —— durdurulmasına karar verildiğinden İİK uyarınca itirazın iptali davasının açıldığını belirterek bu nedenle bu dava kapsamında toplam 686,15-TL. alacağa vaki itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkâr tazminatı ile mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkeme dosyasının, —–17/03/2022 tarih ve—— Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.Usulüne uygun çağrı kağıdı tebliğine rağmen davalı davaya cevap vermemiş, duruşmaya katılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle abonelik sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağa ilişkin başlatılan—– Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Eldeki dava ilk olarak—–Esas sayılı dosya numarası ile görülmeye başlanmış, söz konusu Mahkemece——Karar sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür. Görev dava şartı olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden, öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığını tartışmak gerekmiştir.
Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nisbi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nisbi ticari davalar ise, her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Öte yandan 6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK.’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Eldeki dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağa ilişkin başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı istemi olduğundan mutlak ticari dava değildir. Bu durumda işbu dava bakımından nisbi ticari dava koşullarının araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
—- 17/03/2022 tarih ve —–Karar sayılı kararında; “—- dava konusu ettiği elektrik kullanımına ilişkin fatura adresi olarak ——adresini gösterdiği,davacıdan dava konusu edilen fatura ve faturanın dayanağı sözleşme istenilmesine karşın sunulmadığı ancak davalının—-ekranında yapılan —– sorgusunda dava dilekçesinde belirtilen adreste cafe işlettiği ve dava konusu faturanın bu iş yeri olarak geçen adrese ilişkin düzenlendiği,, dava konusunun davalının ticari işletmesine ilişkin olduğu ve davalının tüketici sıfatı taşımadığı anlaşıldığından 6102 sayılı i TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayıldığından davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.
Bu nedenle ilk önce dava dilekçesinde abonelik sözleşmesinin kurulu bulunduğu ——adresinin işyeri adresi mi mesken adresi mi olduğu ve davalının tacir mi esnaf mı olduğu hususlarının araştırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Abonelik sözleşmesinin kurulu olduğunun belirtildiği adresin işyeri adresi olarak tanımlaması da uyuşmazlığı tek başına mutlak veya nisbi ticari dava haline dönüştürmez. Zira mutlak ticari davalar kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup, nisbi ticari davalar da her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmelerine ilişkin olması şartına bağlı tutulmuştur. İşyeri olan her şahsın aynı zamanda tacir olduğu söylenemez. Esnaf olup olmadığının araştırılarak görev hususununu değerlendirmek gereklidir. Nitekim benzer nitelikte bir davada ——–
açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; kaçak elektrik tutanaklarında abone grubunun ticarethane olarak belirlendiği, davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin iş yeri olduğunun belirtildiği, mahkemesince tacir-esnaf araştırması yapılmaksızın yargılamaya devam edilerek kara verlidiği görülmektedir. TTK 4/2 maddesinde mutlak ticari davalar sayılmış olup, dava sayılan mutlak ticari davalar kapsamında değildir. Ancak, TTK 4/1 maddesine göre ticari dava sayılması için de, davanın her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Eğer taraflardan biri, tacir değil, esnaf niteliğinde ise davayı ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir. Davada, davalının, tacir mi esnaf mı olduğu saptanmadan, buna dair araştırma yapılmadan, işletmesinin esnaf işletmesi kapsamında kalıp kalmadığı, vergi kayıtları, vergi matrahları, ticaret sicil ve esnaf oda kayıtları getirtilmeden, hangi usule göre defter tuttuğu araştırılmadan, Bakanlar Kurulu’nca çıkartılan, esnaf-tacir arası ayırıma dair kararnamedeki gelir sınırı dosyaya alınmadan ve bu deliller toplanıp karar yerinde tartışılmadan, salt abonelikte yazılı —— ibaresi ile verilen karar, usul ve hukuka uygun bulunmamış, bu nedenle bunlar toplanıp kararda tartışılarak, eğer tacir niteliğinde ise Ticaret Mahkemesi olarak devam edilmek, esnaf niteliğinde ise genel mahkemeler görevli olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması ile dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir..” gerekçesi ile bu hususa değinmiştir.
Mahkememizce —— Başkanlığına müzekkere yazılarak davalının tacir kaydının bulunup bulunmadığı ve —– müzekkere yazılarak davalının hangi faaliyet konusunda çalıştığı, işletme hesabına göre mi, bilanço usulüne göre mi defter tuttuğu ve kaçıncı sınıf tacir olduğu, 2015-2021 yılları arasında vergiye esas gayri safi kazançları sorulmuştur.——; davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğunu, firmanın son tescilini 08/05/2012 yılında yaptırdığını, sermayesinin 100,00 TL ve işyeri adresinin “—— olduğunu bildirmiştir. Her ne kadar——-davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğunu bildirmiş ise de davalının——kayıtlı iş yeri adresi ile işbu davaya konu adresin farklı olduğu görülmüştür.
—— cevabında; davalının 02/01/2012-30/09/2017 tarihleri arasında
Vergi Dairesinin mükellefi olduğu, faaliyetini 30/09/2017 tarihi itibariyle sonlandırdığı, faaliyet konusunun
Yiyecek Ağırlıklı Hizmet Veren Kafe ve Kafeteryaların Faaliyetleri olduğu, işletme esasına göre defter tuttuğu, 2. sınıf tüccar olduğu bildirilmiş ve sicil dokümanı ile 2015-2016-2017 yılları Gelir Vergisi Beyannameleri gönderilmiştir. İncelenen vergi sicil dokümanında davalının işyeri adresi olarak ——adresinin bildirildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan vergi sicil dokümanında belirtilen işyeri adresi ile davaya konu abonelik sözleşmenin kurulu olduğunun belirtildiği adres aynıdır. Dolayısıyla dava konusu yerin işyeri adresi olduğu anlaşılmıştır. İncelenen vergi beyannamelerinden ise, davalının söz konusu yıllarda gelirinin çok düşük olduğu ve/veya zarar ettiği görülmüştür. Bu bakımdan da davalının incelenen kazanç miktarlarının VUK 177. maddesinin altında olduğu tespit edilmiştir.Hal böyle olunca eldeki davada nisbi ticari dava şartlarının da sağlanmadığı, ancak uyuşmazlığın işyerinden kaynaklanması sebebiyle asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, vergi kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, davada mutlak ticari dava ve nisbi ticari dava koşulları bulunmadığından Mahkememizin görevli olmadığı, genel nitelikte görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmış, görev kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 114/1-c ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddine,Görevli Mahkemenin —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.