Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/241 E. 2023/503 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/241 Esas
KARAR NO: 2023/503
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/02/2015
KARAR TARİHİ: 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı sigorta şirketi ile ———- ait fabrikasındaki malvarlığını, poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortalanmak üzere, ——- numarasıyla sigorta sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin belirlenen ———- miktarını, davalı sigorta şirketine tamamen ödediğini, Böylece poliçenin geçerli hale geldiğini ve halen yürürlükte olduğunu, Sözleşmede belirtilen ——– tarihinde doğal afet (sel) sonucu hasar meydana geldiğini, Meydana gelen hasar ile ilgili davalı sigorta şirketine, derhal bilgilendirme yapıldığını, ——– sayılı dosyası ile hasar tespiti yaptırıldığını, Tespit davası neticesindeki Bilirkişi Raporu davalı sigorta şirketine bildirildiğini, Müvekkil şirketin —– tarihinde sigorta şirketine ——— numaralı ihtarnamesine; uğranılan zararın tazminini, şüphelilerin iyi niyet kurallarına uymadığını ve sürekli işlemlerin ertelenmesinin usule ve yasaya aykırı olduğu ihtar edildiğini, Müvekkili şirket tarafından yapılan tüm ihtarlara rağmen, davalı sigorta şirketinin yasa gereği hasar tespitini yapmaktan ve müvekkili şirketin uğradığı zararı ödemekten kaçınması eylemine devam etmesi üzerine; müvekkili şirket tarafından —– davalı sigorta şirketi ve şirketin yetkilendirdiği eksper hakkında —- soruşturma numarasıyla şikayette bulunulduğunu, Son olarak müvekkili şirket tarafından, — davalı sigorta şirketine—— yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; davalı sigorta şirketinin iyi niyet kurallarına uymadığı, yasa gereği yapılması gereken işlemlerin sürekli ertelenmesinin usule ve yasaya aykırı olduğu ve uğranılan en 10.000.000 TL zararın, müvekkili şirketin hesabına 8 gun içerisinde ödenmesi ihtar edildiğini, Davalı sigorta şirketi ile yapılan sözleşme devam ettiğine ve teminat altına alınan rizikolar gerçekleştiğine göre; sözleşme uyarınca muaccel hale gelen tazminatı, davalı sigorta şirketinin ödemesi gerektiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin üretim tesisinde, Üretim tesisinde bulunan makinelerde hammadde ve ürünlerde meydana gelen maddi zararın tespiti, İş gücü kaybının tespiti Eski hale getirmenin ne kadar zaman alacağını, bunun için gerekecek işçilik ve malzeme bedelinin tespitini, bu sürede üretim faaliyetinin durması nedeniyle müvekkilinin ne kadar kazanç kaybı olacağının tespitini,Zararın tespitinin uzman bilirkişi raporu gerektirdiğinden şimdilik en az 310.000 TL tazminatın, rizikonun gerçekleşme tarihi olan 06 06.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigortalının İşyerinde, iş yerine gelen ————kaplandığını, Bu iş yerindeki bina, demirbaş, emtia ve makinalar belirli limitlerle ve bazı risklere karşı müvekkili —— tarafından sigorta edildiğini, Davacı tarafın iddia etmiş olduğu sel hasarı ile ilgili maddi vakıalarda herhangi bir uyuşmazlık söz konusu olmadığını, Davacı tarafın da İfade ettiği gibi, 06.06.2014 tarihindeki yağışlar sebebi ile meydana gelen dere taşması sebebi ile sigortalının iş yerinde sel hasarı meydana geldiğini, olayın hemen akabinde hasar tespit çalışmaları başlatıldığını, çalışmaların uzun süreceği düşünüldüğünden sigortalının mağdur olmaması için sel hadisesinin üzerinden bir ay geçmeden ———- avans ödemesi olarak Yani hasar tutarının tamamına yakınının, henüz hasar tespit çalışmaları bitmeden sigortalıya avans olarak ödendiğini ve ayrıca ———- tarihinde bakiye 374.712,00 TL ödenerek davalının zararının karşılandığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasındaki hak ve sorumlulukların davaya konu ——-numaralı sigorta poliçesi ile karşılıklı olarak belirlendiğini, bu hak ve sorumlulukların yerine getirilmesinin usul ve esasları ise yangın sigortası genel şartları ile 6102 sayılı TTK nun sigorta hukuku başlıklı 6. kitabının 1401 ve devamı maddelerinde düzenlendiği belirterek ikame edilen haksız ve kötü niyetli, hiçbir hukuki mesnedi olmayan davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki mahiyeti itibarı ile davacının, davalı tarafından—— nolu poliçe ile poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortalanmış işyerinde yoğun yağış sonrası meydana gelen doğal afet, sel sonucu oluşan hasardan dolayı poliçe hükümleri uyarınca davalı sigorta şirketinin karşılamadığı maddi hasarların (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) karşılığı şimdilik 310.000 TL nin rizikonun gerçekleşme tarihi olan 06/06/2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteminden ibarettir.
Davalı, davacıya sel hasarı karşılığı 2 taksitte 500.000 er TL den toplam 1.000.000 TL ödediğini, davanın hukuki dayanağı olmadığını belirterek reddini istemiştir.
Taraflar delillerini liste halinde bildirmişler, davalı sigorta şirketinden — nolu hasar dosyası ve —- davacının yaptırdığı hasar tespitine ilişkin tespit dosyası, aynı mahkemenin—- sayılı davalı sigorta şirketinin yaptırdığı tespite ilişkin hasar dosyası ve aynı mahkemenin —– İş sayılı davacı şirketin yaptırdığı tespite ilişkin hasar dosyaları getirtilmiş, davacı hasar gördüğünü belirttiği emtialarla ilgili 3. şahıs firmalar tarafından kendisine satılarak teslim edilmiş mallarla ilgili faturaları, ticari defter, muavin kayıtlarını sunmuş, bilirkişi inceleme talebinde bulunmuştur.
Mahkememizce —– sayılı önceki esas üzerinden yapılan yargılamada, toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları yönünden talimat yoluyla üniversiteden bir Makine Mühendisi Öğretim Üyesi, bir Metalurji Öğretim Üyesi ve bir Hukukçu bilirkişi, bir İnşaat, bir —— oluşan 5 kişilik bilirkişi heyetinden yerinde Mahkemece keşif yapılmak sureti ile rapor alınmak üzere 30/11/2015 günlü talimat uyarınca talimat mahkemesince mahallinde —- tarihinde keşif yapılmış, bilirkişi heyetinden alınan ——— tarihli raporda davacının “muhasebe ve finans yönünden meydana gelen zararları hariç” makina, teçhizat, mobilya ve inşaat zarar toplamının 1.191.000,00 TL olduğu rapor edilmiştir.
Alınan bu rapora davacının 24/05/2016 günlü dilekçe ile itirazı üzerine 4. celse ara kararı ile aynı heyetten itirazları karşılayacak ek rapor alınmasına karar verilmiş ve yazılan talimat uyarınca aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınması istenmiştir.
Bilirkişi heyeti 19/02/2017 günlü ek raporunda, davacının zarar kalemlerini (a) Makine ve teçhizat hasarı yönünden 1.810.756,65 TL, (b) inşaat ve mobilya hasarı yönünden 44.278,86 TL, (c) muhasebe ve finans yönünden (yapılamayan işler nedeniyle oluşan kar zararı) olarak 1.849.302,00 TL olduğunu, önceki bilirkişi raporu ile tespit edilen 4.684,97 TL temizlik çalışmaları gideri de eklenmek sureti ile toplam zarar ve hasarın —- olup, ——- geliri olarak (küvetin ve kazanın değiştirilmesi sonucu meydana gelen amortisman geliri olan) 256.861,00 TL tenzil ile gerçek net toplam maddi zararın 3.452.161,48 TL olduğunu rapor etmişlerdir.
Davacı taraf alınan ek rapora göre davasını 09/10/2017 tarihli dilekçe ile tamamlama harcı yatırarak davalı tarafça ödenen 1.374.712 TL nin düşümü ile dava dilekçesinde talep edilen 310.000 TL tazminatla birlikte toplamda 2.077.449,48 TL artırarak bu tutarın üzerinden 11/10/2017 tarihinde harç ikmali yaparak bedel artırımı yaptıkları bu tutarın 02/10/2014 ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının bedel artırımı olarak belirttiği 09/10/2017 tarihli dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş davalı vekili 27/10/2017 günlü dilekçe ile davacının, davasını HMK 109 md. uyarınca kısmi alacak davası olarak açtığını ve dilekçesi ekinde açtığı davanın miktarını belirleyen tüm evrakı ibraz ettiğini, bu durumun dahi kısmi dava olarak açıldığının göstergesi olduğunu, ancak ıslah dilekçesine davalarının belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesini ve bu şekilde ıslah ettiklerini yazmış ise de, öncelikle davanın HMK 109 md. deki kısmi dava olup, ıslah ettikleri miktarın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, bu sebeple ıslah edilen kısmın reddi gerektiğini belirterek bilirkişi heyetinin ——hesabını tersten yaptığını, gelir kaybının yıllık hesaplandığını, kar marjı oranı belirlenirken hiçbir veriye dayanılmadığını belirterek bu hususların yanlış olması nedeniyle yeni bir heyetten rapor alınmasını, bu talepleri kabul edilmediği taktirde ıslah ile artırılan miktar açısından davanın zamanaşımı defi nedeniyle reddini talep etmiştir.
Davalı vekili sözlü yargılamaya geçildiği son celsede talep ve itirazlarını tekrarlamış, davacı vekili safahat boyunca verdiği dilekçelerini tekrarla müvekkilinin gerçek zararının çok daha yüksek olduğunu, davalı sigorta şirketinin —–çekilen ihtar ile davalının temerrüde düştüğü tarih olan — ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili davanın belirsiz alacak davası olarak değil, kısmi dava olarak açıldığını, bu nedenle ıslahla talep edilen tutarın zamanaşımına uğradığını belirterek ve ıslah dilekçesine karşı verdikleri dilekçeyi de tekrarla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce —— sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda, ——– tarihli ek raporun benimsendiği açıkça gerekçeye derç olunmuş, davacının bedel artırım ile istediği tutar bakımından 310.000 TL nin üstünde kalan kısmın zamanaşımına uğradığından bahisle reddine, 310.000 TL nin ise 02/10/2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararı davacı yanca istinaf edilmiş, davalının istinafı süresinde olmadığından istinaf istemi reddedilmiştir. Davacı istinaf istemi yönünden ise, dava dışı ——— açık rızası olmaksızın davacının aktif taraf sıfatının (husumetinin) olmayacağı nazara alınmaksızın karar verilmiş olduğundan, diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine dosya mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilmiştir.
Kaldırma sebebine göre davacıya süre verilmiş, dain mürtein sıfatına haiz (lehine rehin verilen) ——tazminatının sigortalıya/davacıya ödenmesine dair açık rızasını sunması için süre verilmiş, dava dışı —– tazminatın davacıya ödenmesine rıza göstermiştir. (Bu noktada dava dışı bankanın tazminatın “davacının ——-hesabına ödenmesi koşulu ile” rıza göstermiş olması üzerinde durulmuştur. Rehin alacaklısının rızası şarta bağlı olamaz. Bankanın, hesap numarası belirtmesi şart olarak kabul edilip edilmeyeceği yönünden yapılan inceleme sonucunda ——–karar da incelenmiş, bankanın sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesi konusunda bir şart öne sürmediği, diğer bir deyişle şu şart gerçekleşirse davacıya ödensin, yoksa davacıya ödenmesin demediği; tazminatın kendisine değil davacıya ödenmesi konusunda açık rızasının olduğu görülmüştür. Bu sebeple dosyaya sunulan rızanın geçerli olduğu kabul edilmiştir. Yapılacak ödemeyle ilgili hesap numarası veya ödeme şekli belirtme konusunda dava dışı bankanın bir tasarruf hakkı olmadığından belli bir hesaba ödenmesi talebi, hüküm kurarken göz ardı edilmiştir.)
Kaldırma kararı öncesinde mahkememizce kök ve ek rapor alınmış, davalının ek rapora itirazları incelenmiş, yerinde görülmediği ve 19/02/2017 tarihli ek raporun hükme esas alındığı belirtilmiştir. Davalının önceki kararı istinaf etmeyerek gerekçeli kararda açıkça benimsenen bilirkişi raporundaki tespitlerin, davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğunu (hükme bağlanan 310.000 TL yönünden) kabul etmek gerekir. Somut olayda usuli kazanılmış hakkın istisnaları da yoktur. Aşan kısım yönünden de davalının itirazları heyetimizce de incelenmiş, bu gözle de önceki kararda benimsenen ek raporun poliçeye uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu, hesaplamaların usule ve yerleşik içtihatlara uygun olduğu görülmüştür.
Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise davanın kısmi/ belirsiz olup olmadığı ve alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığıdır. Davacı, dava dilekçesinin yazılış şekline göre kısmi dava açmış; — tarihli dilekçe ile talebini 2.077.449,48 TL’ye yükseltmiştir.———–
Hasar tarihinin 06/06/2014, dava tarihinin 03/02/2015, ıslah tarihinin 11/10/2017 olduğu bellidir. Davanın kısmi dava olarak kabulü halinde de, TTK.nun 1420 maddelerine göre 6 yıllık zamanaşımının dolmadığı görülerek davalının zamanaşımı itirazlarına itibar edilmemiştir. Davalı davadan önce temerrüde düşürülmüş olmakla ıslah edilen kısım için de faiz temerrüt tarihinden başlatılacaktır. (Kaldı ki önceki kararda temerrüt tarihi olarak benimsenen 02/10/2014 tarihi istinaf edilmeyerek de kesinleşmiştir).
Davalı karar duruşması için yokluklarında beyanları nazara alınarak karar verilmesini talep eden bir mazeret dilekçesi göndermiş olup, bu dilekçedeki ifadelere dayanılarak sözlü tahkikata geçilmiş ve—- sayılı kararla, “Davanın kabulüne, —–temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmediği, davalı vekili tarafından istinaf edildiği (Davalı vekili, dain mürteinin rızasının süresinden sonra usulsüz sunulduğu, mazeret verdikleri duruşmada karar verildiği, zararın fahiş miktarda hesaplandığı, davanın belirsiz alacak olamayacağını, mahkemenin dava türünün değiştirilmesini kabul edip önceki karardan farklı karar verdiğini belirterek istinaf etmiştir) görülmüştür.
——– sayılı kararla, davalının mazeret dilekçesindeki ifadesinin açık olmadığı, mazeret konusunda olumlu olumsuz bir karar vermeden, HMK nun 184,186 maddelerine ilişkin prosedürlerin usulünce işletilmeden karar verildiği gerekçesiyle, esasa ilişkin hususlara değinilmeden, karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında dosya mahkememizin iş bu esasına kaydedilmiştir.
Davanın kısmi dava olduğu mahkememizin önceki kararında olduğu yine kabulünde olup, buna rağmen yukarıda açıklandığı gibi ıslahla artırılan tutar zamanaşımına uğramamıştır.
HMK nun 184,186 maddelerine uygun sözlü tahkikat prosedürü işletilmiş; 19/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporundaki zarar hesaplamaları doğru bulunmuştur.
Kısaca açıklanması gereken son husus da şudur: Yargılama sırasında sehven, davadan önceki ödemelerle ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği sanılmış ve rapor alınmıştır. Şöyle ki zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesine göre davadan önce davalı şirket tarafından yapılan 3 adet ödemenin (500.000TL, 500.000TL, 374.712TL) , ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar (rapor tanzim tarihine) kadar geçen süredeki işlemiş ticari faiziyle birlikte hesaplanması ve bunun tazminat tutarından indirilmesi gerekeceği kanısı ile bu hususta mali müşavirden kök ve ek rapor alınmıştır. Ne var ki, eldeki davanın (trafik kazalarındaki cismani zarar gibi) zararın devam ettiği davalardan olmadığı fark edilmiş ve davadan önce yapılmış olsa da ödemenin olduğu gibi (güncellenmeden) düşülmesi gerektiği anlaşılmış, mali müşavir ———- alınan raporlar hükme esas alınmamıştır.
Sonuç olarak toplam zararın 3.452.161,48 TL olduğunu hesaplayan rapor benimsenmiş, davadan önce yapılan 1.374.712 TL düşülmüş, bakiye 2.077.449 TL’e temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir. Temerrüt tarihi olarak ilk kararda benimsenen 02/10/2014 tarihi kabul edilmiştir. ——tarihli ihtar ile sigorta şirketine 8 gün süre verilmiş olup, aynı gün temerrüde düşülmesi mümkün değilse de davalı tarafça ilk karar istinaf edilmeyerek temerrüt tarihi bakımından usuli kazanılmış hak oluşmuştur.)

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE;
—— temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Alınması gerekli 141.910,57-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 35.479,03-TL peşin ve tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 106.431,54-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70-TL. başvurma harcı, 35.479,03-TL peşin harcın toplamı olan 35.506,73-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen toplam 8.971,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 202.872,47-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ——-vekillerinin yüzüne karşı İhbar olunan ——-yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/06/2023