Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/229 E. 2023/331 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/229 Esas
KARAR NO:2023/331
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/03/2022
KARAR TARİHİ:09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, konfeksiyon sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirket tarafından verilen siparişleri üretip faturaları ile birlikte eksiksiz ve ayıpsız olarak davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirket tarafından, faturalara karşı itiraz veya iade işlemi bulunmadığı gibi müvekkili şirkete kanunda öngörülen süreler içerisinde tebliğ edilmiş herhangi bir ayıp bildiriminin bulunmadığını, müvekkili şirketin üretim işleminin bedeli olarak 2 adet satış faturasının düzenlendiğini, davalı şirket tarafından fatura bedelleri ödenmeyerek müvekkili şirkete borçlu hale geldiklerini, müvekkili şirketin faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla ——-sayılı dosyası nezdinde icra takibinin başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini, itirazın iptali ve takibin devamı amacıyla huzurdaki davayı ikame etme zaruriyetinin doğduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketten faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının mevcut olduğunu, davalarının kabulüne, davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Tarafalar arasında akdedilmiş bir sözleşmenin ve süregelen bir ticari ve cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, alacak bakiyesinin doğru olduğunu, davacı tarafından müvekkiline verilmiş bir hizmetin bulunmadığını, müvekkiline verilmiş bir hizmet veya teslim edilmiş bir malın bulunmadığını, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının çekişmeli olduğu için davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekeceğini, fatura düzenlenmesinin tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, faturanın akit olmayıp akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan verilmesinin ticari işletmesi bağlamında bir mal satılması, üretilmesi, bir iş görülmesi veya bir menfaat sağlanması gibi bir sözleşmenin yani muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğunu, faturayı tanzim eden ve alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki bir sonuç doğurması da söz konusu olmadığını, geçersiz bir sözleşmeye 8 gün içinde itiraz etmemenin muteber olmayan sözleşmeye geçerlilik sağlamayacağını, borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklindeki bir görüşün hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının araştırılmasının zorunlu olduğunu, temel borç ilişkisinin fatura tanzim eden davacı firma tarafından kanıtlanmasının gerektiğini, fatura sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olduğundan mutlaka bir sözleşmeye dayanması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı için düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK m.21/2 fıkrası anlamında bir sonuç doğurmayacağını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesine göre taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı için TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağını, faturalardaki malların müvekkili firmaya teslim edildiğinin davacı tarafından ispatlanamadığını, davacının cari hesaba konu ettiği faturaları ibraz etmediğini, dosya kapsamında davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne dair ihtarname veya başkaca bir belge bulunmadığından temerrüdün, takip tarihi itibariyle gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, temerrüt gerçekleşmeden faiz talep edilemeyeceğinden davacının işlemiş faiz talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın ödeme emrinde ticari avans faizi talep ettiğini ancak huzurdaki davada temerrüt faizi talep ettiğini, itirazın iptali davaları icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı nitelikte olup davacının icra takibindeki talebini aşar nitelikteki talebinin reddi gerekeceğini, haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine, kötü niyetli alacaklı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine, karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE:Dava; Hukuki niteliği itibariyle —–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış, ——— sayılı icra dosyası, ba- bs formları dosyamız arasına alınmıştır.
Dosya konusunda uzman Mali Müşavir bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişi —- tarihli raporunda: Davalı vekilinin— tarihli dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığını, davalı tarafın sipariş ettiği malların, davacı tarafından davalı yana teslim edilmediği şeklinde iddialarda bulunmuştur. Ancak dosyaya sunulan belgelerden, davacının ticari defterlerinin incelenmesinden, tarafların —-tarafından gönderilen —– incelenmesinden ve davalı vekilinin dilekçesinde; bakiye de mutabık olduklarını beyan ettiği de dikkate alındığında, davalı yanın iddialarının gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiştir. İcra takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan ticari defterlerine göre mali yönden 29.678,29 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davacı, davalı yanın temerrüde düştüğüne dair bir sözleşme, İhtarname veya dosya kapsamında davacı tarafından geçmişte vade farkına ilişkin bir uygulama bulunmadığı için takip öncesi faiz hesaplanamamıştır. Davacı yan icra takibinde; takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %18,25 oranında faiz hesaplanmasını talep ettiği için faiz hesaplanmamıştır, şeklinde raporun sunmuştur.Bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlemeye açık hazırlanmış olup mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; ———– sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. ———— Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın m.222 (TTK’nın 84. ve 85.) madde hükümleri uyarınca ispatlamış olur.
Davacının ticari defterlerinde ——- yılı onu itibariyle davalıdan 8.671,78-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının —– yılı defterlerinde davalı yanın 30.000,00-TL tutarında çek verdiğinin görüldüğü, davacı tarafından düzenlenen 51.006,51-TL fatura tutarından davalı tarafından yapılan ödemeler mahsup edildiğinde, davalının davacıya bakiye borcunun 29.678,29-TL tespit edildiği, borcun —– yılına devrettiği görülmüştür. Davacı tarafından sunulan sevk irsaliyelerinin şekil şartlarına uygun düzenlendiği, teslim alan kısımlarının imzalı olduğu, taraflara ait ba- bs formlarında 46.213,00-TL mal/hizmet alım satımının yapıldığı bildirilmiştir. Davacı tarafın ticari defterlerinin HMK’nın 222/3 maddesi uyarınca lehine delil teşkil ettiğinden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;—— sayılı icra dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 29.678,29-TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen 29.678,29-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 2.027,32-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 345,54-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.681,78‬-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 80,70-TL. başvurma harcı, 345,54-TL peşin harcın toplamı olan 426,24‬- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.270,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı taraf için takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——-tarafından karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair; karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/05/2023