Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/764 E. 2022/599 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/764 Esas
KARAR NO: 2022/599
DAVA: Tazminat (Şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/11/2021
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil ile davalılardan —-ortağı olduğunu, davalı—- etmeye —- münferiden müdür olarak atandığını, davalı —– rahatsızlığı nedeniyle işlemlerinin oğlu —– tarafından takip edileceğini müvekkiline bildirdiğini, babasının işlerini takip eden davalı —— talimatıyla şirketin giderlerinin ödeneceği ortak hesaptan henüz şirket giderleri ödenmeden ve kar pay dağıtımına ilişkin bir anlaşma yapılmadan, şirketin ortak hesabından öncelikle davalı şirket ortağı ve babası olan —- hesabına, akabinde bir diğer davalı annesi — hesabına, devamında ise meçhul bir hesaba göndererek hem şirketi hem şirket ortağı müvekkilini zarara uğratma kastı ile hareket ettiğini, hatta müvekkilinin şirketin ortak hesabına yatırdığı paraları bile çok kısa sürede başka hesaba transfer ettiğini, böylelikle davalıların müvekkilini ve şirketini zarar ettirdiğini, müvekkilinin davalılar aleyhine —– suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, davacı müvekkilin uğradığı fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak ve bilirkişi raporu ile hesaplanacak değer üzerinden arttırılmak üzere şimdilik —– zararın ticari temerrüt faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle Davalılardan —– şirket ortağı olmaması hasebiyle husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesinde bahsettiği bütün durumların soyut ve gerçekten uzak olduğunu, müvekkili———— faydalanmak amacıyla kendine maddi menfaat sağlamaya çalıştığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava dilekçesinde Mahkemeye yöneltilen talebin konusunun, talebin dayanağının, talebe konu miktarın ne olduğu hususlarının ayrıntılı ve anlaşılabilir olarak gösterilmesi, yargılama faaliyetinin doğru ve sağlıklı yürütülmesi açısından bir zorunluluktur. Hukuk yargılamasında tasarruf ilkesinin sonucu olarak (m. 24), talep olmadan bir dava incelenemez, ayrıca hâkim tarafların talepleriyle de bağlıdır (m. 26). Bu sebeple, dava dilekçesi, yargılamayı başlatmakta, hem vakıalar hem deliller yönünden çerçevesini çizmekte ve davada incelenecek talep konusunu belirlemektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinin 1. fıkrasında, dilekçede yer alması gereken unsurlar sıralanmış olup, davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değerinin gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dava dilekçesinin içeriği HMK 119. madde ile bildirilmiştir. Buna göre ;” (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının——- kimlik numarası.
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” ibarelerine yer verilmiştir. Usulüne uygun şekilde ibraz edilen dava dilekçesi yargılamanın hızlı etkin yürütülmesini sağlayan en önemli faktörlerden biridir.
Bilindiği üzere usul hükümleri yargılamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla getirilen düzenlemeler olup söz konusu maddenin 1.fıkrasında dava dilekçesinde bulunacak hususlar sayılmış, 2.fıkrasında yapılan düzenleme ile de 1.fıkranın———- bentleri dışında kalan hususların dava dilekçesinde bulunacak zorunlu unsurlar olduğu açık bir şekilde vurgulanmıştır. Dava dilekçesinde bulunması zorunlu olan unsurların eksik olması ve verilen süre içerisinde davacı tarafından tamamlanmaması hali ise davanın açılmamış sayılması yönünde müeyyideye bağlanmıştır.
HMK’nın 119/1-ğ maddesine göre, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini istiyorsa onu açık bir şekilde yazar. Mahkemece davanın kabulü halinde talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak kararına alabilmesi bakımından talep sonucunun çok açık bir şekilde yazılması gereklidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda, HMK’nın 31. maddesine göre mahkemece, davacıya talep sonucunun açıklattırılması gerekir. Bu hükümde, “hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişki gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” denilmekte ise de, bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödev olarak anlamak gerekir. Bundan başka, talep sonucunun açık olmaması halinde, onu dava dilekçesinin diğer bölümlerinde yazılanların ışığı altında bir yoruma tabi tutarak, davacının bu dava ile neyin hüküm altına alınmasını istediği tespit edilmelidir ———-
Kanun koyucunun, dilekçedeki bazı eksikliklerin bir haftalık süre verilerek tamamlanması, tamamlanmadığı takdirde de davanın açılmamış sayılması gerektiğini kabul ettiği görülmektedir. Bunlar, 119. maddenin 1. fikrasının (b), (c), (ç), (ğ), (h) bentlerindeki hallerdir. Bunun dışındaki hallerde ne yapılacağı 119. maddede belirtilmeyip ya ilgili özel kanun hükmüne (örneğin, dava değerinin gösterilmemesi halinde Harçlar Kanunu hükümleri) veya diğer hükümlere başvurulması gerekmektedir.
Eldeki davaya dönülecek olunursa, davacı uğradığı 50.000 TL zararın faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep etmiştir. Talep sonucunda bu tutarın kendisine mi şirkete mi ödenmesini talep ettiği belirtilmemiştir. Bilindiği üzere TTK nun 553,555 maddelerine göre şirket yöneticisinin kusurlu fiili sonucunda şirketin uğradığı zararın, şirkete ödenmesine karar verilebilir.
———– sayılı kararında belirtildiği gibi, “Şirket yöneticisinin ortaklığa verdiği zarar, şirket ortaklarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Limited şirketlerde TTK’nın 644. maddesinin yollamasıyla 553. maddesi uyarınca şirket yöneticileri Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem de pay sahipleri ve şirket alacaklılarına karşı şirkete verdikleri zarar sebebiyle sorumlu olurlar. Ancak TTK’nın 555. maddesi uyarınca şirket pay sahipleri dolaylı zarar nedeniyle açacakları davalarda hükmedilecek tazminatın kendilerine değil ancak ortaklığa verilmesini isteyebilirler. Yöneticilerin eylemleri sonucunda şirket ortaklarının doğrudan zararlarının varlığı halinde ise ortaklığın zararından müstakil olarak kişisel zararlar söz konusu olacağından ortaklar tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Mahkemece davacı gerçek kişilerin zarar taleplerinin niteliği açıklığa kavuşturulmaksızın ve buradan hareketle aktif husumet ehliyetlerinin olup olmadığı değerlendirilmeksizin” karar verilmesi doğru değildir. Bu bakımdan davacının talebini açıklaması, tazminatın kime ödenmesini talep ettiği hususunda açıklama yapması, davada husumetin olup olmadığı noktasında zorunludur.
Mahkememizin —- tarihli tensip zaptının —- nolu ara kararı ile davacıya, talep ettiği — kendisine mi şirkete mi ödenmesini talep ettiği hususunda açıklama yapması için, ortak hesaptan yapılan para transferinin kimin imzası ile ne şekilde yapıldığı, hesap bilgileri, işlem tarihleri ile ilgili beyanda bulunması için — hafta kesin süre verildiği, bu tensibin —- tarihinde; bu vekilin istifası üzerine vekaletname sunan —- tarihinde tebliğ edilmiş; ancak beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Bu kez, mahkememizin — tarihli ön inceleme duruşmasına çağrı tutanağının — nolu ara kararı ile davacıya, talep ettiği —–kendisine mi şirkete mi ödenmesini talep ettiği hususunda açıklama yapması için, ortak hesaptan yapılan para transferinin kimin imzası ile ne şekilde yapıldığı, hesap bilgileri, işlem tarihleri ile ilgili beyanda bulunması için son kez — hafta kesin süre verilmesine, aksi halde HMK 119/1-ğ uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğinin ihtarına karar verilmiş; iş bu tensip zaptının da davacı —- tarihinde tebliğ edildiği, ancak kesin süre içinde talep sonucunun açıklanmasına ilişkin bir beyan dilekçesi sunulmadığı; duruşma günü olan —- tarihine kadar da bir açıklama yapılmadığı görülmüştür.
—- tarihli celsede davalı vekilinin davacının beyanda bulunmak için süre istemine rıza gösterilmemiş olmakla kesin süre içinde talep sonucunun net olarak açıklamaması ile davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Sonuç olarak, dava dilekçesindeki iddialara göre tazminatın ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği, eldeki davada talep sonucunun açık olmadığı; davacı vekiline, gerek —– tensip ile gerekse ——- tarihli ara kararla kesin süre verilmesine ve sonucunun açık bir şekilde ihtar edilmesine rağmen talep sonucunun açıklanmadığı görülmekle, davanın HMK.nun 119/1-ğ, 119/2 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 119/1-ğ, 119/2 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88TL peşin harcın mahsubu ile kalan 773,18- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Karar tarihinde geçerli AAÜT’nin 7/1 maddesindeki esaslara göre davalılar vekili için takdir olunan 4.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——- tarafından karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kayına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/09/2022