Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/754 E. 2023/819 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/754
KARAR NO : 2023/819

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalılar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında davalı şirketler uzun yıllardan beri müvekkili şirketten mal satın aldığını, ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı—- ürettireceği/tedarik edeceği parça/ürünlerde kullanılmak üzere davalı —– Mühendislik in yöneticisi ve ortağı olan —– tarafından müvekkili şirketten farklı renklerde toplam 7.000 kg özel üretim boyası siparişi verdiğini, verilen sipariş doğrultusunda müvekkili şirket tarafından söz konusu boyaları üreterek davalı —- gönderilmesi isetndiğini, boyaların davalı —–adına fatura edilmesi, bedellerin de davalı —– tarafından ödeneceği belirtildiği, müvekkili şirket sipariş edilen boyaların bir kısmını üreterek davalı —– gönderdiğini, ayrıca faturaların da hazırlanarak davalı —– tahsil edilmesi maksadı ile iletildiğini, ancak —–tarafından müvekkili şirkete gönderilen —– Noterliği 09/08/2021 tarihli ve —–yevmiye numaralı ihtarname ile herhangi bir siparişlerinin olmadığı ve faturaların kabul edilmediğinin bildirildiğini, söz konusu boyaları da teslim almaktan imtina ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket diğer davalı—- Mühendislik ile iletişime geçerek söz konusu durum aktarıldığını, ancak davalı —–mühendislik tarafından söz konusu durum açıklığa kavuşturulamadığı gibi malların teslim alınmayarak ödemesinin yapılmaması hususunda herhangi bir haklı gerekçe de ileri sürmediğini, dava konusu satışa konu —– ardiyesine tevdi edilerek davalılar tarafından ardiyeden teslim alınabileceğinin bildirildiğini, sonuç olarak müvekkili şirket tarafından davalılara özel hazırlanan mal teslim edilmek istenmesine rağmen teslim alınmadığı ve teslim alınmayacağı ihtarname ile beyan edildiğini, davalıların müvekkili şirkete satışa konu boyaların bedelleri olan toplam 259.629,44 TL yi davalıların söz konusu filleri sebebiyle müvekkili şirketin yapmış olduğu tüm masrafları ve müvekkili şirketin zararlarını ödemelerinin gerektiğini, açıklanan nedenlerden dolayı davanın kabulüne, yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket bakımından “pasif husumet yokluğu” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bilindiği üzere taraf ehliyetinin, dava ehliyeti veya davayı takip yetkisinin, tarafların doğrudan kişilikleriyle ilgili olduğunu, ancak taraf sıfatı yani husumetin; dava konusu subjektif hakka ilişkin olduğunu, aktif husumetin, davacı taraf olma sıfatı, pasif husumet ise davalı taraf olma sıfatı anlamına geldiğini, hakkı olduğunu iddia eden gerçek veya tüzel kişilerin söz konusu hakkını; yalnızca o hakka uymakla yükümlü gerçek veya tüzel kişiden (davalı sıfatı-pasif husumet) isteyebileceği hukuki bir gerçeklik olduğunu, yargı mercii statüsündeki mahkemelerin, taraflarca ileri sürülen dava konusu hakkın esası hakkında karar verebilmesi için; tarafların o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olup olmadıklarını re’sen veya talep üzerine denetlemesi gerektiğini, işbu hukuki denetim sonucu tarafların söz konusu davada gerçekten davacı veya davalı sıfatlarının bulunmadığına dair kanaat getirilirse dava konusu hakkın esasına ilişkin karar verilmesi mümkün olmayıp mezkur davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilmesi gerekeceğini, herhangi bir şekil ve şart altında müvekkilinin muhatap ve sorumlu olmadığı iddia konusu edimlerin davacı tarafından müvekkili şirkete de yöneltilmesinin yukarıda izah edilen pasif husumet yokluğunun birebir görüntüsü olduğunu, hakkı olduğunu iddia eden gerçek veya tüzel kişilerin söz konusu hakkını; yalnızca o hakka uymakla yükümlü gerçek veya tüzel kişiden talep edebileceği her türlü izahtan vareste olduğunu, usuli bir gereklilik olması hasebiyle esasa dahi girilemeyeceğini, dolayısıyla müvekkili şirket bakımından pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceğini, dava dilekçesinde; “belirsiz alacak” ibaresine yer verilmediğinden “kısmi davaya” ilişkin hükümler uygulanacak olup, huzurdaki dava konusu “belirli” olduğundan “belirsiz alacak” şeklinde ikame edilmesi veya dava türünün sonradan değiştirilmesi mümkün olmadığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin gerekeceğini, taraflar arasında geçerli ve usulüne uygun olarak kurulmuş bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin herhangi ad altında hiçbir edim yükümlülüğünün veya borcunun bulunmadığını, TBK Md. |’de belirtildiği üzere; Sözleşmelerin yalnızca karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulabileceği herkesin Malumu olduğunu, söz konusu beyanların ilki; “icap (öneri)” ikincisi de “kabul” olarak nitelendirildiğini, sözleşmenin kurulması için gerekli zorunlu esaslı unsurlar vardır ki; bunların sözleşmenin temeli olduğunu, sözleşmenin geçerli olabilmesi, hüküm ve sonuç doğurabilmesi için esaslı unsurlarda muhakkak mutabık kalınması gerektiğini, ezcümle sözleşmenin hüküm ve sonuç doğurabilmesi, sözleşmeye aykırılık iddiasıyla talepte bulunulabilmesi için sözleşmenin geçerli ve usulüne uygun surette kurulmuş olmasının ön şart olduğunu, dolayısı ile taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade uyuşmasının bulunmaması, satılan şey, semen ve anlaşma kapsamında hiçbir şüpheye mahal olmaksızın sözleşmenin esaslı unsurlarında mutabık kalınmaması, iddia edilen mal satım sözleşmesinin sözleşme görüşmeleri aşamasında kalması, alanında uzman davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ederek daha fazla dikkat ve özen göstermesi gerekirken tüm plastik ağırlığınca —– boya siparişi oluşturması, üretime geçmesi eylemlerinin ilişkin kusur ve sorumluluğun davacıya ait olduğu sabit olup sözde zararına kendisinin katlanacağı, iletmiş olduğu fiyat tekliflerinde dahi 125 kg kadar cetvelin yer alması, hayatın olağan akışı aykırı fahiş miktar ve meblağlı fatura tanzim ve talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı vyana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı —–usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ile duruşma davetiyesinin tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava Hukuki niteliği itibariyle Alacak (Satım SözleşmesindenKaynaklanan) davasıdır.
Davacı vekili 26/10/2023 tarihli dilekçesiyle açılan davadan feragat ettiklerini, beyan etmiştir. Davalı —- vekili tarafından sunulan 25/10/2023 tarihli dilekçe ile feragat nedeniyle davanın reddini, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, diğer davalı —–vekili tarafından sunulan 26/10/2023 tarihli dilekçe ile feragat nedeniyle davanın reddini, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını edilmiştir.6100 Sayılı HMK.’nın 309. maddesinde “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu itibarla, açılan davadan feragat edilmiş olduğundan, yukarıda açıklanan hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,07 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraf vekillerinin beyanları dikkate alınarak yargılama gideri ve avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansının ait olduğu tarafa karar kesinleştikten sonra iadesine,
6-Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.360,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,Dair tarafların yokluğunda miktar itibari ile KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.