Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/7 E. 2021/1294 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/7 Esas
KARAR NO: 2021/1294 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Trafik Kazasından kaynaklanan rücu davası)
DAVA TARİHİ: 06/01/2021
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Trafik kazasından kaynaklanan rücu) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket nezdinde —- maliki olduğu, dava dışı — alkollü olarak sevk ve idaresinde olan —- plakalı araç ile çarpışması sonucu ölümlü/yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası hazırlanan kaza tespit tutanağından —- plakalı araç sürücüsünün %100 asli kusurlu olduğunun görüleceğini, meydana gelen olayda sürücü —- alkollü olarak kullandığı araçla kazaya sebebiyet vermesi ve müvekkili sigorta şirketinin kaza nedeniyle oluşan tazminat bedelini ödemesiyle—-gereği sigortalısına rücu hakkı doğduğunu ve sürücünün kusurundan dolayı işleten davalı şirketin de sorumlu olacağını, müvekkilinin kazada — vefatı gereği olarak —- uyuşmazlık —- tarihinde ödediğini ve sigortalının haklarına halefiyet kazandığını, ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla da ——- tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık değişen oranlarda faiz talebiyle takip başlatıldığını, borçlunun itirazı ile takibin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme kararı ile —– davalı şirkete kayyım olarak atandığını, davalı şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiğini, davalı müvekkili şirketin kazanın olduğu tarihte araç üzerinde fiili hakimiyeti ve işleten sıfatı bulunmadığından davada taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkili davalı şirketin uzun dönem araç kiralama ve araç alım satımı dahil olmak üzere birçok konuda uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, dava konusu olaya karışan — plakalı aracın müvekkili şirket tarafından kiralanan —- plakalı aracın kazaya karışması sonrasında tamir süresince kullanıma tahsis edilen ikame araç olduğunu —- maddesine göre müvekkili şirketin işleten sıfatı bulunmadığını, kanun koyucunun araç kiralama firmalarını, kira ilişkisini ve diğer tüm hususları göz önüne alarak—– maddesinde uzun dönem araç kiralamalarında işleten sıfatının kiracıya ait olduğunun düzenleme altına alındığını, davacı tarafından aracı fiilen kullanan —- davalı göstermeksizin davanın sadece müvekkili şirket aleyhine ikame edilmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacı tarafça —– plakalı aracın sürücüsünün dava konusu kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğundan bahsedilse de bu durumun salt trafik kaza tutanağı ile değerlendirilmesinin mümkün olmayacağını, bu hususta bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davanın araç sürücüsüne ve işleten —– ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle,—- tarihinde meydana gelen kaza sonucu —- hayatını kaybetmesi sonucu ilgilinin yakınlarına —– kararı sonucunda ödenen tazminatın rücuen tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, araç işletenin belirlenmesi, kusur ve tazminat hesabına ilişkin bulunmaktadır.
Dava dosyasının içinde bulunan —-dosyası incelendiğinde; davalı —–Asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiz, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili (TBK.100.madde gereğince yatırılan paranın öncelikle ferilerden düşümü ile fazlaya ilişkin haklarımız sakı kalak kaydıyla.—– malik/işleteni — alkollü olarak sevk ve idaresinde olan — tarihinde karışmış olduğu kaza neticesi—- açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği, Ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu şirket vekili tarafından —— tarihli dilekçe ile “müvekkil şirketin ödeme emrinde alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu bulunmamaktadır. İddia edilen alacağın varlığı ve miktarı yargılamaya muhtaç olup borca itiraz ediyoruz. Borca, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz eder, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ederiz.” açıklaması ile yapılan itiraz neticesinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosyada öncelikle kaza tarihi itibariyle işleten sıfatının belirlenmesi gerektiği değerlendirilerek —– kazaya karışan —- plakalı —- tarafından ödendiği sorulmuş ise de ——- gelen cevabi yazıda mükellefler adına üçüncü kişiler tarafından da ödeme yapılabildiği ödemenin fiilen kim tarafından yapıldığına ilişkin kayıtlarında herhangi bir bilgi bulunmadığı bildirilmiş, gelen kayıtlardan bu konuda bir belirleme yapılamamıştır. Dosya bu hususta inceleme yapılmak üzere mali müşavir bilirkişiye verilerek —- tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda özetle; Davalı tarafın—- ticari defterleri incelendiği, incelenen defterlerin yevmiye kebir defterinin e-defter yöntemi ile tutulmuş olduğu ve envanter defterlerinin noter açılış tasdikinin süresinde yerine getirilmiş olduğu, davalı kayıtları ve sunmuş olduğu belgeler çerçevesinde, davalı — imzalamış olduğu ve — plakalı vasıtanın da bu sözleşme kapsamında—- vasıta ile değiştirmiş olduklarını, faturaların da eski araç plakası olan — plakalı vasıta üzerinden devam etmiş olduğu, kazaya karışan —- tarihleri arasında — firması tescilinde olduğu, daha sonra —- tescil edilmiş olduğu, mali veriler neticesinde, kazaya karışan aracın işleten firmasının ——olduğu , şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Alınan bilirkişi raporu oluşa ve denetime uygun bulunmakla Mahkemece de hükme esas alınmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Tanımlar” başlıklı 3.maddesi; “İşleten; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklindedir.
2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa’nın Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar—– İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde, artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması, ayrıca bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması gerekmektedir.
Somut olayda davalı şirket tarafından — firması ile araç kiralama sözleşmesi imzalamış olduğu ve —- plakalı vasıtanın da bu sözleşme kapsamında kiralamaya konu edildiği, daha sonra — plakalı vasıtanın kazaya karışan — araç olarak değiştirmiş olduğu, buna ilişkin davalı şirket ile dava dışı şirket arasında —- düzenlendiği, kazanın bu tarihten sonra —- tarihinde meydana, tarafların faturaları eski araç plakası üzerinden kestikleri, kazaya karışan —- tarihleri arasında — firması tescilli olduğu, tarafların aracın dava dışı şirket tarafından hasarlı olarak satın alınmasına ilişkin — Tutanak tuttukları, daha sonra — plakalı vasıtanın — unvanı ile tescil edilmiş olduğu, belirtilen hususların birlikte değerlendirilmesinde kazaya karışan— plakalı aracın kaza tarihinde işleteninin dava dışı —-olduğu, bu kapsamda araç sürücüsünün alkollü araç kullanması ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmesi durumuna ilişkin olarak kazada zarar görene ödenen tazminatı rücuen tahsiline yönelik olarak davalının taraf sıfatının bulunmadığı değerlendirilmekle diğer hususlarda inceleme ve yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılarak davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın pasif husumeti (taraf sıfatı) yokluğundan REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 7.121,56-TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 7.062,26- TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4.md. uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. Bendi uyarınca —– tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2021