Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/620 E. 2023/44 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/620 Esas
KARAR NO :2023/44
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yapılan anlaşma kapsamında davalı tarafından temperli lamine can siparişi verildiğini, müvekkilin de siparişi tamamlayarak teslim ettiğini, teslim
edilen ve takılan lamine cam karşılığında kesilen faturanın davalıya teslim edildiğini ve davalının faturaya itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediğini, faturanın teslimini müteakip davalının borcun bir kısmını ödediğini, ancak devam eden süreçte borçlunun bakiye fatura bedelini ödemediğini, bu hususta müvekkilinin şifahi olarak birçok kez talepte bulunmuşsa da davalının çeşitli bahanelerle ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine —— sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin tüm fatura bedeli üzerinden başlatılmışsa da borçlu tarafından takipten önce 4.000 TL ödendiğini, bu yönüyle davalının itirazının kısmen haklı olduğunu, huzurdaki davanın, fatura bedelinin bakiye kısmı ve işlemiş faizinin tahsili talebiyle ikame edildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirtmiş olup açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri
ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Davacı
ile arasında bir edim ilişkisinin mevcut olduğunu, bu edim karşılığında davacının camları takacağını, kendisinin de ücreti ödeyeceğini, davacının camları takmaya geldiği gün istenilen camların olmadığını gördüğünü ve davacıya bu camları takmak için uğraşmamasını, istemiş olduğu camlar
geldiğinde takmasını söylediğini, davacının da, şimdilik bunları takacağını, istenilen camlar geldiğinde ilk takılan camları söküp yerine gelenleri takacağını söylediğini, bunun üzerine kendisine ödemenin bir kısmını yapacağını, geri kalan ödemeyi doğru camların takıldığı an yapacağını taahhüt ettiğini, karşılıklı olarak davacının mevcut borcunu yerine getirmediği için, eksik ayıplı ürün taktığı için kendisinin de tarafına yüklenen ücretini ödeme borcundan kurtulabileceğini ancak mevcut tutarın yarısından fazlasını ödemiş olmasının iyi niyetinin göstergesi olarak kabul edilmesi
gerektiğini, icra takibi başlatılmadan önce toplam 4.000-TL ödediğini, davacının sözleşme konusu camları takmadığı ve bu süreçte yapmış olduğu itirazlara ilişkin tanıklarının mevcut olduğunu, 8 gün içerisinde faturaya itiraz ettiğini belirtmiş olup açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle, fatura alacağına istinaden davacı tarafça başlatılan————sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Öncelikle tarafların gerçek kişi oldukları görülerek Mahkememizin görevli olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmiştir. Somut dava mutlak ticari dava olmayıp, nisbi ticari dava koşullarını sağlayıp sağlamadığının anlaşılması için tarafların tacir olup olmadıklarının belirlenmesi gerekmiştir. Bunun için —– ve ilgili vergi dairelerine müzekkere yazılmıştır. ——-davacının bilanço usulüne göre defter tutan mükellef 1. Sınıf tacir olduğuna ilişkin cevap verdiğinden davacının tacir olduğu anlaşılmıştır.——-davalının gerçek kişi işletme kaydı bulunduğuna ilişkin cevap vermiş, ——– mal alış ve satışlarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesinde belirtilen tutarların altında kaldığı ve işletme hesabı esasına göre defter tutulduğunu belirtmiştir. Her ne kadar davalının, mal alış ve satış tutarlarının VUK 177. Maddesi sınırları altında kaldığı anlaşılmış ise de davalı ———- gerçek işletme kaydını yaptırmış olduğundan davalının tacir olduğunun kabulü gerekmiştir. Dava konusu mal satımı ise, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan olduğundan ve taraflar tacir olduğundan somut davanın nisbi ticari dava olduğu ve böylelikle Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında 23/06/2020 tarihinde davacı tarafından 7.316-TL asıl alacak ve 333,73-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.649,73-TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalı yana ödeme emrinin 29/06/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde 30/06/2020 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davasının ise, 13/09/2021 tarihinde 3.487,90-TL dava esas değeri ile açıldığı anlaşılmıştır. İcra dosyasında davalının itirazının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir evraka rastlanılmadığından, işbu davanın süresinde açıldığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce her iki tarafın ——– yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri üzerinde incelemesine yapılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda bilirkişi mali müşavir tarafından hazırlanan 22/02/2022 tarihli raporda özetle;”Davacı şirketin 2020 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK
hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu,
… her ne kadar davalı tarafın defter ibrazında bulunmaması, işletme hesabına göre defter tutması dolayısıyla Ba Formu beyannamesi verme mükellefi olmaması ile buralardan denetim yapılamasa da, davalının dosya kapsamına sunduğu cevap dilekçesinde davacı tarafından tanzim edilen fatura içeriği
malları teslim aldığı, ancak ayıplı olduğu, davacının bunu değiştireceğini, bakiye tutarı da bu sebeple beklettiği beyanının dolaylı ikrar anlamında olduğu, davacının bu şekilde teslim / tesellüm edimini ispatladığı, Bu defa yapılan bu teslimin ayıplı olduğunun ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, dosya kapsamında bu yönde soyut beyanların dışında somut bir delilin sunulmadığı, davalının fatura karşılığı hizmeti almadığını, ayıplı olduğunu veya bedelini ödediğini ispat etmesi gerektiği, bu kapsamda fatura karşılığında 4.000,00 TL ödeme yaptığı dekontlardan başka, faturanın davacıya iade edildiği ve kendisine teslim edilen malların ayıplı olduğuna ilişkin dosyaya somut herhangi bir belge sunamamış olması nedeniyle, davalının iddiasının ispata muhtaç kaldığı, dosya kapsamına göre, davacının 23.06.2020 takip tarihi itibariyle 3.316,00 TL (7.316,00-4.000) tutarında alacağını talep edebileceği,
Tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname ya da eş değer belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından takip öncesi faiz talebi yerinde değildir. Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu, …” yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş; taraflar, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuşlardır.Ticari defter ve bilirkişi incelemesine ilişkin ara kararın davalı tarafa zamanında tebliğ edilemediği anlaşılmış olup, davalı tarafa defterlerini sunması ve söz konusu defterler üzerinde bilirkişi incelmesi yaptırılabilmesi için davalı asilin de hazır bulunduğu 19/04/2022 tarihli celsede tekrar inceleme günü belirlenmiştir. Davalı asilin inceleme gününden bizzat haberdar olmasına rağmen inceleme gününde davalı tarafın gelmediği, defter ibraz etmediği, yerinde inceleme talebinde de bulunmadığına ilişkin Mahkememizce tutanak tutulduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle bilirkişiden ek rapor alınmasına gerek görülmemiş, 22/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. İlgili vergi dairelerinden tarafların ——dosyaya celbedilmiştir. Davacının, satmış olduğu mala ilişkin bildirimin — formunda bulunduğu, davalının — formunun boş olduğu görülmüştür. Bilirkişi raporunda bu durum ile ilgili olarak, davalının işletme esasına göre defter tutması nedeniyle — formu bildirme yükümlüğünün bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiş olup alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli talebinde bulunulamaz. Davalı alıcı, süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır ———-Somut davada, taraflar arasında icra takibine konu faturada yer alan camın teslim edilip edilmediği ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasından bulunan uyuşmazlık davacının, davalıya teslim ettiği ürünün ayıplı olup olmadığı ve buna göre davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmıştır. Bu durumda ise teslim edilen ürünün ayıplı olduğunun ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü artık davalı tarafa geçmiştir. Her ne kadar davalı, davacının teslim ettiği camın ayıplı olduğunu ve bu durumdan davacının da haberdar olduğunu ileri sürmüşse de davalının süresinde ve usulüne uygun olarak davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlaması gerekmektedir. Mevcut uyuşmazlıkta davalı, kendisine telsim edilen ürünlere ilişkin davacı tarafa süresinde ve usulüne uygun olarak yazılı şekilde ayıp ihbarında bulunduğu hususunu ispatlayamamıştır. Davacı vekilinin icra takibinde işlemiş faiz de talep etmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 23. Maddesine göre; bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Türk Borçlar Kanunu’nun 207/2 maddesine göre sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olup, TBK’nın 117. Maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
Taraflar, dava konusu mal satımına ilişkin aralarında bir sözleşme veya belirlenmiş bir ödeme vadesi bulunduğunu ileri sürmemişlerdir. Bu durumda satıcı olan davacı ile alıcı olan davalı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür. Ancak faiz talep edilebilmesi için, alıcı olan davalının yani borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Taraflar tacir olduğundan bir tarafın temerrüde düşürülmesi konusunda TTK’nın 18/3 maddesi uygulanacaktır. Buna göre, davalının temerrüde düşürüldüğü hususunda ispat yükü davacı tarafta olup, davacı tarafından TTK’nın 18/3 maddesinde düzenlenen usulde davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamamıştır. Bu nedenle davacının işlemiş faiz talep edemeyeceği anlaşılmış, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ——– sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3.316,00-TL asıl alacak üzerinden devamına ve tarafların tacir olması ve işin ticari iş olası ndeniyle takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.Dava konusu alacağın varlığı ve miktarı, davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığının ve bu hususun ispatlanıp ispatlanmadığı hususunun incelenmesini gerektirmiş olması nedeniyle dava konusu alacak, likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; —— sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3.316,00-TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans faizi uygulanmasına,
3-Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Alınması gereken 226,51-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,57-TL harcın mahsubu ile bakiye 166,94-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından harcanan 59,57-TL peşin harç, 59,30-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 118,87-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.253,10-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%95,07 Kabul, %4,93 Ret) 1.191,32-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 3.316,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.254,92-TL’sinin davalıdan, 65,08-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde talep halinde kendilerine iadesine,
Dair KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.17/01/2023