Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/596 E. 2021/1354 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/596 Esas
KARAR NO: 2021/1354
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında — tarihinde bayilik anlaşması imzalandığını, müvekkilinin şahıs şirketiyle —bayisi benzin istasyonu olarak faaliyet yürüttüğünü, —tarihinde davalı şirket tarafından sözleşmeye aykırı şekilde—- adı altında ödeme alındığını fark ettiğini, sözleşmede böyle bir kesinti yapılmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen ödeme alınmasının sözleşmeye aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin bu işlemi fark etme tarihi olan —- Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, davalı tarafça ihtarnameye rağmen bir cevap verilmediği açıklanan nedenlerle taraflar arasındaki —- tarihli sözleşmeye aykırı şekilde davalı tarafından müvekkilinden haksız şekilde alınan ödemelerin davalıdan tahsiline karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar vreilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından bayilik anlaşması kapsamında davacı adına keşide edilen faturalar mukabilinde —–bedelinin tahsil edildiğini, davacının fatura bedellerinin belirli olmasına rağmen davayı belirsiz alacak olarak ikame etmelerinin mümkün olmadığını, yetkisiz mahkeme’de dava açıldığından davanın öncelikle usulden, neticede esastan reddine karar verilmesi gerektiği açıklanan nedenlerle öncelikle davada —- yetkili olması sebebiyle yetkisiz mahkemede açılan davanın yetkisizlik nedeniyle, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararı bulunmadığından usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının davaya konu faturalara itiraz etmediğini ve faturaları kayıtlarına aldığını, davacının sistem katılım bedellerini müvekkiline ödeyeceğini kabul ettiğini, bu nedenlerle davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesine aykırı olarak davalının —- altında davacıdan haksız yere ödeme aldığından bahisle ödenen bedellerin davacıya iadesi istemli alacak davasıdır.
Davalı vekilince süresi içerisinde yetki itirazında bulunularak, taraflar arasında imzalanan — gereği — Dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürülmüştür.
———maddesi incelendiğinde:”Anlaşmanın yorumu ve uygulamasından kaynaklanan ihtilafların çözüm yeri —Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleridir” düzenlemesi mevcuttur. Mahkememizce davacının —- incelenmiş ve tacir kaydının bulunduğu —-kayıtlarından anlaşılmıştır.
HMK’nun 17. Maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Taraflar tacir olup, yapmış oldukları yetki sözleşmesi HMK 18.madde uyarınca göre geçerli bulunmaktadır. HMK nın 17. maddesinde; tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş ve doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise davanın sözleşme ile yetkili kılınan bu mahkemede açılacağı düzenlemesi karşısında sözleşmede başkaca bir yetki şartı getirilmediği anlaşıldığından davalının yetki itirazı yerinde bulunmakla mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili —- Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının HMK. m. 17 uyarınca kabulü ile MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİ NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta süre içinde başvuru halinde dava dosyasının yetkili —– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, davaya yetkili mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.14/12/2021