Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/525 E. 2022/387 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/525 Esas
KARAR NO : 2022/387

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden —-davalılardan—– ile sigortalı olan, davalı—- meydana gelen — yaralandığını, bu kaza nedeniyle müvekkil;—— sol el ———-meydana gelecek şekilde yaralandığını, müvekkil, bu yaralanma sebebiyle ilk önce acil olara—- getirilmiş sonrasında müvekkilde bel ve omur kırıklarının tespit edilmesi üzerine —- Hastanesine sevk edilmiş ve burada ameliyat edildiğini, müvekkilin fizik tedavileri halen devam etmekte olup müvekkil ayrıca kazanın manevi ve psikolojik yıkıntılarından kurtulamamış olup halen daha psikolojik tedavi gördüğünü, dava konusu kaza nedeniyle—soruşturma sayılı dosyasıyla ceza soruşturması yapılmakta olup soruşturma devam ettiğini belirterek, davacı müvekkil — müvekkilin maddi zararlarının —– olarak belirlenen— karşılığı bulunarak- geçici iş gücü kaybı için —- sürekli olarak iş ve güçten kalması için— bakım/bakıcı gideri için ——-doları olmak üzere toplamda — maddi tazminatın fiili ödeme günündeki kur üzerinden –kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı müvekkil — meydana gelen kaza neticesinde yaralanması bu sebeple de ruhsal ve manevi bütünlüğünün bozulmuş olması sebebi ile 500.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılar—müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı — eşi olan davacı müvekkil —- gelen kaza neticesinde yaralanması bu sebeple de ruhsal ve manevi bütünlüklerinin bozulmuş olması sebebi ile 300.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılar — müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin — birimi üzerinden talep ettiğini, ancak — para cinsinden bir zararı delillendiremediğini, davacının güncel sağlık raporunu dosyaya sunmadığını, maluliyet oranının belirtilmediğini, kaza –raporunun bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, huzurdaki davada davanın — yöneltilmemesi gerektiğini, bu nedenle— yönünden pasif husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye sebep olacak kadar yüksek bir miktar olduğunu, belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki havayolu yolcu taşıma ilişkisinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacılar,— sonrası — çıkmış olması sebebiyle yaşanan kazada yaralandıklarını, geçici ve sürekli iş göremezlik ve bakıcı zararlarının oluştuğunu iddia ederek, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
Görev dava şartı olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığını öncelikle tartışmak gerekmiştir. Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, —–ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73.maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Davacıların tacir olduğu, — ticari veya mesleki amaçla yapıldığını gösterir hiç bir bilgi yoktur. Dava nisbi ticari dava olmadığı gibi mutlak ticari dava da değildir. Davacıların, hizmet alan tüketici konumundadır. Bu sebeple davacıların madde ve manevi tazminat taleplerin bakımından tüketici mahkemesi görevlidir. —–
Davalı —- davalı — bakımından, tüketici mahkemesinin görevli olduğu açıktır. Diğer davalı — yönünden ise, dayanılan poliçenin —- sigortalardan olması durumunda, mahkememiz görevli olacaktır. (Kapatılan) —pek çok kararında belirtildiği gibi TTK.nun 1483. maddesinden kaynaklanan– sigortalardan kaynaklanan) uyuşmazlıklar mutlak ticari dava sayılır ve ticaret mahkemesinde görülür. Zorunlu olan sigortalar, kamu güvenliğini sağlamak, kişilerin ve üçüncü şahısları oluşabilecek risklere karşı koruma amacı ile yasal olarak yaptırılması zorunlu olan sigortalardır. — yapılması zorunlu tutulan sigortalar,— Sigortası , —-Mali Sorumluluk Sigortası, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortas—- Sigortasıdır. Eldeki sigorta poliçesinin bu sigortalardan olmadığı anlaşılmaktadır. —sigortalarda, teminat tutarı ve tarifeler her yıl — tarafından belirlenir. (Böylece hangi sigorta şirketi ile poliçe yapılırsa yapılsın örneğin —teminat tutarı(alt limit) aynı olur.) Dosyadaki poliçe incelendiğinde,—diğer zorunlu sigortalar için yapılan bu belirlemenin bu poliçe için geçerli olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu sigortanın zorunlu olduğunu gösteren, diğer zorunlu sigortalarda mevcut olan hiç bir unsur yoktur. Sonuç olarak davalı sigorta şirketi yönünden de davanın mutlak ticari dava olmadığı, diğer üç davalı yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu, dolayısıyla sigorta şirketi yönünden de yargılamanın birlikte yürütüleceği anlaşılmış, görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114/1-c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115/2 Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli — Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı